Washington Kriz Yaratma Yolunda; Nijerya’dan “Sudanlaştırma” Uyarısı ve Egemenliğe Küresel Destek
Pars Today – Çin ve Birleşmiş Milletler, ABD’nin tehditlerine karşı Nijerya’nın egemenliğini ve bağımsızlığını desteklediklerini açıkladı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın “Nijerya’da Hristiyanlara yönelik zulüm” iddiaları ve askerî müdahale tehdidinin ardından diplomatik ve uluslararası tepkiler art arda gelmeye başladı. Pars Today’in haberine göre, Nijerya hükümeti ABD başkanının iddialarını reddederek “Sudan tarzı bir bölünme” senaryosunun tekrarlanması tehlikesine karşı uyardı. Çin ve BM ise tehdidin önlenmesi ve Nijerya’nın ulusal egemenliğine saygı gösterilmesi çağrısında bulundu.
ABD’nin İddiaları ve Müdahale Tehditleri
The Africa Report’a göre, Donald Trump yaptığı konuşmada “Nijerya’da Hristiyanların geniş çapta zulme ve katliama maruz kaldığını” iddia etti ve Nijerya federal hükümetinin “eylemsizliği” durumunda ABD’nin “askerî veya ekonomik yaptırımlar” uygulayabileceğini söyledi. Raporda, Trump’ın bu tehditlerinin “siyasi bir blöf” olmadığı, bazı güvenlik danışmanlarının Nijerya’ya doğrudan baskı uygulamak için somut adımlar üzerinde çalıştıkları belirtildi.
Sada News’in haberine göre, Trump’ın sözlerinin ardından ABD Savunma Bakanlığı Nijerya’ya yönelik olası tepkileri değerlendirmeye başladı. Raporda, güvenlik ekibinin bir kısmının “sert ekonomik yaptırımlar”ı desteklediği, bazı danışmanların ise “sınırlı askerî müdahale” seçeneğini gündeme getirdiği ifade edildi.
Nijerya’dan Sert Tepki: İddiaların Reddedilmesi ve Bölünme Uyarısı
Deutsche Welle (DW)’nin haberine göre, Nijerya Dışişleri Bakanı Yusuf Tuggar, Trump’ın sözlerini “asılsız ve gerçek dışı” olarak nitelendirdi ve federal hükümetin din özgürlüğüne bağlı olduğunu vurguladı. Tuggar, “Nijerya’daki iç şiddetin nedenleri dinî değil, ekonomik ve etnik temellidir. Dış güçlerin bu tür iddiaları gündeme getirmesi yalnızca istikrarsızlığa yol açar.” dedi.
TRT World, Nijerya’nın sadece “Hristiyanlara zulüm” iddiasını reddetmekle kalmayıp, “din özgürlüğü ve insan hakları bahanesiyle dış müdahale” konusunda da uyarıda bulunduğunu yazdı. Nijeryalı yetkililere göre, ABD’nin baskısı ülkenin “siyasi yapısını değiştirmeye yönelik organize bir çaba”nın parçası. Yetkililer, “Bu gidişat devam ederse Nijerya, Sudan’a benzer bir kaderle karşı karşıya kalabilir.” uyarısında bulundu.
Çin: Din ve İnsan Hakları Üzerinden Müdahaleye Karşıyız
China Daily, Pekin’in “Nijerya’nın bağımsız kalkınma yolunu” desteklediğini ve dışarıdan “siyasi irade dayatılmasına” karşı olduğunu yazdı. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “Her ülke kendi kalkınma modelini seçmekte özgür olmalıdır; diğer ülkeler din veya insan haklarını bahane ederek iç işlerine karışmamalıdır.” dedi.
Anadolu Ajansı’na göre, Çin “dini baskı aracı olarak kullanmanın gelişmekte olan ülkelerde etnik ve dinî gerilimleri artıracağını” uyardı. Pekin, Nijerya ile ekonomik ve güvenlik alanındaki ilişkilerini “karşılıklı güven ve saygının göstergesi” olarak değerlendirdi.
Birleşmiş Milletler’in Tutumu: İtidal Çağrısı
DefaPress’in haberine göre, Birleşmiş Milletler ABD’ye Nijerya’yı tehdit etmekten kaçınma çağrısı yaptı. BM Genel Sekreteri’nin sözcüsü, tehdit dilinin BM Şartı’na aykırı olduğunu belirterek, tüm adımların diyalog ve iş birliği yoluyla atılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, uluslararası kuruluşların Nijerya’daki güvenlik krizinin temel nedenlerinin çözümü için federal hükümetle iş birliği yapmaya hazır olduklarını bildirdi.
Nijerya’daki Şiddetin Gerçek Boyutları
CNN’in saha analizine göre, Nijerya’daki şiddet yalnızca belirli bir grubu hedef almıyor; hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar bu şiddetten zarar görüyor. CNN, “Dış müdahaleyi haklı göstermek için olayların sadece dinî yönüne odaklanmak, Nijerya’daki karmaşık güvenlik krizinin gerçek doğasını çarpıtmaktır.” değerlendirmesinde bulundu. Raporda, Washington’un “Hristiyanlara zulüm” konusuna odaklanmasının, ekonomik ve etnik nedenleri göz ardı ederek iç gerilimleri artırabileceği belirtildi.
Olası Senaryolar
TRT World ve The Africa Report’un analizlerine göre, Nijerya’daki mevcut kriz dinî olmaktan çok siyasî ve jeopolitik bir nitelik taşıyor. Uzmanlar, Washington’un din özgürlüğü dosyasını Nijerya hükümetine baskı aracı olarak kullandığını, buna karşılık Çin ve BM’nin ulusal egemenliğe saygı ve iç çözüm çağrısı yaptığını belirtiyor.
Nijerya ve ABD’nin önünde iki yol bulunuyor:
1. Dış baskı ve gerilimin tırmanması – bu da “Sudanlaştırma” modelinin tekrarı riskini doğurabilir.
2. Diplomasiye ve çok taraflı iş birliğine dönüş – bu da istikrar ve bağımsız kalkınma için zemin hazırlayabilir.
Afrika’nın en kalabalık ülkesi olan Nijerya’nın geleceğini bu iki yoldan hangisinin belirleyeceği, bugün Washington ve Pekin arasındaki siyasî ve medya rekabetinin merkezinde yer alıyor.