Doğu Asya Güç Dengesini Yeniden Tanımlama Sürecinde
Pars Today – Çin, Rusya ve Kuzey Kore’nin artan askeri kapasiteleri, Japonya ve Güney Kore’yi onlarca yıldır dayandıkları Amerikan güvenlik şemsiyesini yeniden değerlendirmeye ve savunma ile stratejik doktrinlerinde köklü değişikliklere yöneltmiştir. Bu gelişmeler, bölgenin yapısal bir güvenlik krizine doğru ilerlediğini göstermektedir.
Son yıllarda Doğu Asya’daki güvenlik gelişmeleri, bölgenin yeni bir jeopolitik rekabet dönemine girdiğini ortaya koymaktadır. Çin’in hızla artan askeri gücü, Kuzey Kore’nin nükleer kapasitesine ve Rusya ile artan iş birliğine dayanması, ve Moskova’nın Asya’nın kuzey ve kuzeybatısında askeri rolünü yeniden canlandırması; Japonya ve Güney Kore’yi eşzamanlı tehditlerle karşı karşıya bırakmıştır. Bu iki ülke geleneksel olarak güvenliklerini ABD’nin varlığına ve desteğine dayandırmışlardır.
Parstoday’in IRNA’ya dayandırdığı haberine göre, Japonya’da güvenlik yaklaşımındaki değişim her zamankinden daha belirgin hâle gelmiştir. Yeni Başbakan Sanae Takaichi, bölgesel nükleer tehditlere karşı daha fazla manevra alanı yaratmak amacıyla “üç nükleer dışlama ilkesi”ni gözden geçirmeyi gündeme almıştır. Bu değişiklik, Japonya’nın tarihsel barışçıl idealleri ile günümüzün güvenlik ihtiyaçları arasındaki gerilimi gözler önüne sermektedir. Takaichi hükümeti, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na bağlılığını sürdürse de, Amerikan nükleer silah taşıyan savaş gemilerine limanlarını açma olasılığı, Tokyo lehine caydırıcılık dengesini değiştirebilir.
Güney Kore de benzer bir güvenlik ikilemiyle karşı karşıyadır. ABD’nin Kore Yarımadası’ndaki askeri varlığını sürdürme taahhüdüne dair açık ifadelerin azalması ve Kuzey Kore’nin nükleer saldırılarına karşı ciddi uyarıların geri çekilmesi, Seul’ün Washington’un güvenlik taahhütlerine dair endişelerini artırmıştır. Hükümetin “savaş zamanı operasyon komutası”nı devralma çabaları ve bağımsız savunma kapasitesini güçlendirme tartışmaları, Güney Kore’nin ABD’ye tam bağımlılıktan kendi kendine yeterli bir güvenlik modeline geçiş sürecinde olduğunu göstermektedir.
Genel olarak, Doğu Asya, bölgesel güç yapısındaki değişimlerin ve Washington’un taahhütlerine dair belirsizliklerin Japonya ve Güney Kore’yi savunma rollerini ve konumlarını yeniden tanımlamaya zorladığı bir dönemden geçmektedir. Bu süreç devam ederse, bölgede yeni ve istikrarsız bir güvenlik dengesi oluşabilir.