Fransa Diplomasisinin Gerileyişi; Macron’un Sonuçsuz Pekin Ziyareti

Parstoday – Fransa Cumhurbaşkanı’nın Çin ziyareti, Paris’in küresel denklemde rolünü yeniden tanımlamada önemli bir dönüm noktası olması beklenirken, hiçbir kazanım getirmedi ve Fransa diplomasisinin giderek artan zayıflığını daha da görünür kıldı.

Emmanuel Macron, 2017’den bu yana Çin’e yaptığı dördüncü resmî ziyaretini cuma günü tamamladı. Bu ziyaret, Fransa’nın iç krizler ve düşen popülariteyle karşı karşıya olduğu bir dönemde gerçekleşti ve Macron, dış politika girişimiyle konumunu güçlendirmeyi hedefliyordu. Ancak Çin’in soğuk karşılaması ve Fransa’nın taleplerine kayıtsız kalması, bu seyahatin bir fırsat olmaktan çok, Paris’in jeopolitik ağırlığının azalmasının bir sembolüne dönüştüğünü gösterdi.

Parstoday’in bildirdiğine göre, Çin’in asgari düzeydeki karşılaması, havaalanında yalnızca dışişleri bakanının bulunması ve Cumhurbaşkanı Şi Cinping’in resmî karşılama törenine katılmaması, açık bir mesaj taşıyordu: Fransa artık Çin dış politikasının öncelikleri arasında yer almıyor. Bu tutum, güç dengelerindeki değişimin ve Fransa’nın küresel denklemdeki rolünün gerilemesinin işaretiydi.

Macron Çin’e iki temel taleple gitti: ticaretteki dengesizliğin giderilmesi ve Pekin’in Ukrayna savaşının sona erdirilmesinde daha aktif rol alması. Ancak Rusya ile stratejik ilişkilerini hayati gören Çin, ne ticaret konusunda bir taahhütte bulundu ne de Ukrayna meselesinde Fransa’nın beklentilerine yaklaştı. Çin, Macron’un iç zayıflığının ve Fransa’nın baskı kuracak bir kaldıraçtan yoksun olduğunun farkında olduğundan, ziyaret somut bir sonuç üretmeden sona erdi.

Bu başarısızlık, “ileri kaçış diplomasisi” olarak adlandırılan yaklaşımın artık Fransa için önceki işlevini yitirdiğini bir kez daha ortaya koydu. Uluslararası itibarını bu ziyaretle yeniden kazanmayı uman Macron, Fransa’nın küresel düzeyde etkisinin azaldığını gösteren bir gerçekle yüzleşti.

Bugün Paris, konumunu yeniden inşa edebilmek için diplomatik stratejilerini gözden geçirmek ve daha pragmatik bir yaklaşımla Çin ve Rusya gibi güçlere karşı etkili pazarlık araçları oluşturmak zorunda. Aksi hâlde, Fransa’nın uluslararası rolündeki gerileme süreci devam edecektir.