Ağustos 06, 2016 11:23 Europe/Istanbul
  • Japonya'nın iki şehrine ABD tarafından atom bombası atılmasından 71 yıl sonra

Amerikan hava kuvvetlerine ait bombardıman savaş uçakları Japonya'nın Hiroşima ve Nakazaki şehirleri üzerinde belirdi ve taşıdıkları atom bombası yüklerini bu iki şehir üzerinde sivil halkın üzerine salıverdiler.

İki Japon şehrine atom bobmasının atılması demek, bu iki şehirde 300 bini aşkın insanın yanıp mül olması, on binlerce yaralının geride kalması ve binlerce çocuğun sakat doğması ve ömür boyu malüliyet içinde yaşaması demekti.

9 Ağustos 1945'te sabaha karşı 03.47'de, ABD hava kuvvetlerinin B-29 tipi bombardıman uçağı Bockscar Tinian adasından havalandı ve 'Centerboard II' adı verilen ikinci bir atom bombasını bir Japon şehrine atma görevi başlamış oldu.

Ancak daha görev başlamadan işler yolunda gitmiyordu. Uçağın yakıt pompası sorunları yaşaması nedeniyle kalkış sürekli erteleniyordu. Sadece bir gün önce dört B-29 bombardıman uçağı kalkışta yaşanan teknik sorunlar nedeniyle düşmüş ve yakıt depoları dolu olduğu için büyük yangınlar çıkmıştı.

Dönemin Demokratçi ABD başkanı Harry Trumen atom bombasının kullanılmasından bir gün sonra Agusta filosunun personeline yaptığı konuşmada, "Los Alamos" laboratuarı başkanı ayrıca general Vesly Cruz'a bu konuyla ilgili olarak tebriklerini bildirdi.

O dönem çoğu çevreler Amerika'nın Nakazaki ve Hiroşima kentilerine yönelik atom bombası saldırısının etkili olduğunu ve istenilen sonucun sağlandığını düşünüyordu. Zira Japonya, Amerika'nın artık hiç bir delilikten kaçınmayacağını gördüğü ve daha fazla sivil insan kaybının önüne almak için derhal teslim olmuştu. Bunu düşünen kesimler, Amerika'nın Japonya'ya karşı atom bombası kullanmaması durumunda Japonyanın teslim olmayacağını ve o durumda farklı boyutlarda devam edeceğini ve muhtemelen insani can kaybının daha da artacağını savunmaktalar.

Gerçi tüm kanıt ve belgeler ve gelişmeler Japonyanın hemen teslim olduğunu gösteriyor ama ABD başkanı Harry Truman bunun yanı sıra ABD'nin askeri gücünü Rusya'ya göstermek ve Sovyetler Birliğini korkutmak gibi bir hedefi de vardı. Amerika, Rusya'nın bölgeye müdahale edebileceği ve savaşın istenmeyen bir boyuta taşınabileceği korkusunu taşıyordu. Bunun için de Japonya'nın derhal teslimiyetini sağlayarak savaşı sonlandırmak Amerikanın başlıca amacıydı ve bunun için de göz kırpmadan yüz binlerce insanın canını almaya hazır olduğunu göstermiştir.

Ancak bu cinayetin Amerika için bir başarı olmadığı bizzat Truman tarafından da itiraf edilmiş ve daha sonraları Truman'ın vicdan hastalığına yakalandığı açıklanmıştır.

Nitekim o dönemde Ağustos ayının sonlarına doğru Truman günlüğünde "Atom bombası askerlere, askeri tesislere ya da donanmalara yönelik olarak kullanılmalı. Sivillere, kadınlara ve çocuklara karşı değil!" ifadesine yer vererek timsah göz yaşları dökmüş ve kendini bir nebze olsun bu cinayetten arındırmak, vicdanen böyle bir şeyi kendisinin istemediğini belirtmek istemiştir.

Truman'ın Ticaret Bakanı Henry Wallace da günlüğünde Truman'ın 'büyük bir vicdan azabı' çektiğini yazıyordu:

"300 bin insanı bir anda öldürme fikrine katlanamıyordu. Sürekli kendi kendisine 'onca çocuk' diyordu."

Şimdi ise atom bombasının ABD tarafından kullanılması üzerinden geçen 71 yıl sonra Amerika dünyada ilk ve tek atom bombası kullanan ülke olarak tarihe geçmekte, dünya halkları tarafından horlanmaktadır. Dünya kamu oyu aslında bu olay karşısında, Amerika'nın kendi amaçlarına ulaşabilecek ne büyük bir canavar olduğunu daha iyi anlamış bulunuyor. Gerçi devlet adamları bu konuda geçmiş meselelerin üstünü örtmeye çalışıyorlar ama halklar kesinlikle kendi devlet adamları gibi bu cinayetlerin unutulmasını ve üzerinin küllenmesini istemediklerini  her fırsatta dile getirmişlerdir.

Japon halkı bu konuda kendi devlet adamlarından daha farklı düşünmekte ve ABD başkanı Obama'nın Japonya'ya gelmesi ve atom bombası kurbanlarını anma törenine katılmasını pek kaale almayarak, Amerika ve başkanından bu cinayet hakkında en azından resmi bir özür beklemektedirler ve Japonya'da giderek  artmakta olan Amerikan karşıtlığı da bu ülke halkı ve kamu oyunun Amerika'ya pek de olumlu yaklaşmadığını gösteriyor.

Amerika'nın son bir asır içinde izlediği siyasi, güvenlik ve askeri siyasetlerin, ekonomik politikaların bu ülkenin sınır ötesi bölgelerde sözde Amerikanın çıkarlarını korumak için şimdiye kadar milyonlarca insanın kurban olmasına ve bir çok bağımsız devlet ve hükümetin devrilmesine sebep olduğunu gösterdiğini görmekteyiz.

Etiketler