Mayıs 31, 2017 11:06 Europe/Istanbul
  • Amerika-Avrupa arasında ayrılık sesleri

Berlin ve Washington liderleri arasındaki sözlü tartışma ABD başkanı Donald Trump'ın Almanya aleyhindeki yeni tweeti ile yeni bir aşamaya girdi.

Brüksel'deki NATO zirvesinde başlayan Almanya ile ABD arasındaki gerilim karşılıklı açıklamalarla tırmanıyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in G7 zirvesinden sonra ABD'yi ve İngiltere'ye yönelik açıklamalarına sert yanıt veren ABD Başkanı Donald Trump, geri adım atmadı. ABD lideri, Twitter hesabından "Almanya ile devasa ticaret açığımız var, bir de NATO'ya ödemeleri gereken parayı vermiyorlar. ABD için çok kötü, bu değişecek" diye yazdı.

Trump'ın Almanya aleyhindeki bu sert açıklaması öyle bir ortamda yayınlanıyor ki bundan kısa süre önce Almanya başbakanı Merkel, 'ABD'ye tek başına güvenemeyeceklerini' açıklamıştı.

Merkel, ABD ile yaşanan hayal kırıklığını Berlin'de katıldığı bir etkinlikte dile getirmişti. Başka ülkelere güvenebilecek zamanların geride kaldığını belirten Almanya lideri Merkel, Avrupa’nın kaderini eline alması gerektiğini söylemişti.

Almanya Başbakanı, "Başkalarına tamamen güvenebileceğimiz dönemler bir parça geride kaldı. Bunu son günlerde yaşadım. Ancak biz Avrupalılar olarak kendi geleceğimiz için kendimiz mücadele etmemiz gerektiğini bilmemiz lazım, kendi kaderimiz için" demişti.

Almanya Dışişleri Bakanı Sİgmar Gabriel de son iki günde ABD yönetimini sert bir şekilde eleştiren, alışılmışın dışında açıklamaları ile gündeme oturdu.

Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung, yaşananları "Merkel yaptığı bu analizle ABD ile ilişkileri henüz tamamen kapatmadı. Ama yıkıcı ve acı verici bir hükme varmış oldu: ABD artık güvenilir değil. Bu güçlü bir yargı ve bedelini Almanlar da Avrupalılar da henüz bilmiyor. Merkel, açıklamalarında kader kavramını kullandı. Bu da bilinçli bir seçimdi" satırlarıyla yorumladı.

Amerika ile Almanya arasında bu gibi söz düelloları şimdiye kadar alışıldık bir üslup değil ve her zaman alman liderler Amerika karşısında bir nevi teslimiyetçi bir tavır ortaya koymuşlardı. İkinci dünya savaşı sonrası Amerika ve Almanya arasında çok güçlü ilişki bağları oluşmuş, iki ülke ilişkileri hemen hemen tüm boyutlarda en üst seviyeye çıkarılmıştı. Amerika her zaman batı dünyasının lideri ve Almanya da AB'nin lideri olarak atlantik okyanusu ötesi ilişkilerde anahtar bir rol ifa etmişlerdir.

Elbette bu arada iki ülke arasın yer yer ihtilaflar da olmamış değil. Özellikle 2003 yılında Amerika'nın Irak'a saldırısı Almanya'nın itirazına sebep olmuş ve dönemin Alman hükümeti dönemin ABD başkanı Bush'a bu konuda destek vermemiştir. Buna tepki olarak da dönemin ABD savunma bakanı Donald Ramsfıld Avrupa'yı eski ve yeni Avrupa olmak üzere ikiye ayırmış ve kendi ilişkilerini yeni Avrupa ile geliştirmek çağrısında bulunmuştu.. Ancak Angela Merkel'in Almanya'da iktidara gelmesi ve ABD'nin Irak'a saldırısıyla ilgili tartışmaların bir ölçüye kadar yatışması ardından Berlin-Washington ilişkileri yeniden rayına oturmuştu.

Buna rağmen Donald Trump'ın başını çektiği Amerika'da yeni milliyetçilik akımının baş göstermesi ardından Amerika ve Avrupa arasındaki Atlantik okyanusu ötesi bağlar da gevşemeye ve kopacak derecede incelmeye yüz tutmuştur. Dünyanın muhtelif bölgelerinde yürüttüğü militarist siyasetler ve içinde olduğu savaşlar nedeniyle önemli ekonomik krizler yaşayan ve kendi ihtiyaçlarını temin etmede sorunlar yaşayan Amerika NATO çerçevesinde artık Avrupa'nın güvenliğini temin etme konusunda kendi yükünü hafifletmek için NATO'nun harcamalarının Avrupa ülkeleri tarafından temin edilmesini istemiştir. Ki bu da her zaman Amerika'yı Avrupa'nın güvenliğinin garantörü gözüyle gören AB'li liderlerin muhalefetine sebep olmuştur. Ayrıca "ilk önce Amerika" sloganına Trump yönetimi tarafından tam destek verilmesi başta Almanlar olmak üzere Avrupalıların ekonomik çıkarlarını ciddi tehdit altına sokmuştur.

Bunun için de Trump'ın iktidarı döneminde İtalya'nın Taormina kasabasında yapılan ilk G7 zirvesinin ardından Almanya ile Amerika arasında sözlü sataşma ve eleştiriler kaçınılmaz olarak kabul ediliyor. Atlantik okyanusunun iki yakasındaki milliyetçilerin ırkçı ruhlarının yatışmaması durumunda Amerika'nın Avrupa'dan kopma süreci başlayacaktır. Bu ise İngiltere'nin daha fazla Amerika'ya ve AB kıtasının ise daha fazla Rusya'ya yakınlaşmasına vesile olacak.

Etiketler