Avrupalı müslümanların ayrımcılıklardan şikayetlerinin artması üzerine
(last modified Fri, 22 Sep 2017 15:51:13 GMT )
Eylül 22, 2017 18:51 Europe/Istanbul
  • Avrupa Birliği
    Avrupa Birliği

Avrupa Birliği AB temel hakları ajansının en yeni araştırmasının sonuçları, Avrupa toplumlarında ayrımcılık ve kötü muameleye maruz kalmaktan şikayetçi olan müslümanların sayısı arttığını gösteriyor. Avrupalı müslümanlar inançları yüzünden kötü ve uygunsuz davranışlara maruz kaldıklarını düşünüyor.

Avrupa birliği AB temel hakları ajansının AB’ye üye 15 ülkede 2016 yılında ve 10 bin 500 göçmen müslümandan soru sorularak yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, son dönemde Avrupalı toplumlarda ayrımcılığa maruz kaldıklarına inanan müslümanların sayısı şiddetle arttığı anlaşılıyor. Avrupa kıtasına göç eden göçmenlerin ikinci kuşağı, yeşil kıtaya göç eden birinci kuşağa kıyasla dini inançları yüzünden ayrımcılığa maruz kalmaktan daha çok şikayetçi olduğu anlaşılıyor.

Söz konusu araştırmanın sonuçları, ayrımcılığa maruz kalmaktan başka Avrupa’da yaşayan müslümanların %27 kadarı da tacize uğradıklarını dile getirdikleri belirtiliyor. Bu arada özellikle Avrupa toplumlarında yaşayan başörtülü müslüman kadınlar Batılı insanların husumetinden ve fiziki tacizlerinden söz ediyor.

Almanya’nın Tobingen üniversitesi öğretim üyesi İsmail Hakkı Yavuzcan’a göre Batılı radikal örgütler göçmenlerin müslüman olduğunu ve nüfusunun artması batıda yerli halkı azınlığa çevirebileceklerini düşündüğünü belirtiyor. Bu yüzden Batı insanı göçmenleri ciddi bir tehdit gibi görüyor ve göçmenlere karşı cephe oluşturuyor.

Gerçekte bu araştırmanın sonuçları gösterdiği gibi İslamofobia ve müslüman karşıtlığı bugün Avrupa’da yaşayan müslümanlar için en büyük meseledir. Gerçi bazı Avrupa liderleri konuşmalarında İslamofobia ve İslam karşıtlığı ile mücadeleden ve Avrupa ülkelerinde yaşayan müslümanları korumaktan ve desteklemekten söz ediyor, fakat pratikte başta Britanya ve Almanya ve Fransa olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde müslüman nüfusa karşı türlü kısıtlamaların uygulandığına ve bu kısıtlamaların sayısının arttığına şahit oluyoruz.

Bu arada Batı dünyasında İslamofobia ve müslüman karşıtlığının devam etmesi BM ırkçılıkla mücadele komisyonu başta olmak üzere bir çok insan hakları örgütünün eleştirilerini tetiklemiştir. Bugün Avrupa toplumlarında İslam karşıtlığı müslümanların fişlenmesi, İslamî mukaddesata hakaret edilmesi, İslam karşıtı propaganda yapılması, müslümanların karalanması ve terörist olmakla suçlanması ve ayrıca çeşitli sosyal ve iktisadi ve hatta mesleki alanlarda türlü ayrımcılıkların uygulanması şeklinde devam ediyor. Örneğin iş alanlarında müslümanlar işe alınmıyor veya eğer müslümanlar başvuruda bulunacak olursa müslüman kadınların işyerinde İslamî tesettürü kullanamayacağı gibi akıl almaz şartlar ileri sürülerek müslümanların istihdamı yolunda engeller çıkarılıyor.

Bundan başka son dönemde Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yaşanan kriz yüzünden Avrupa kıtasına doğru başlayan göç dalgası ve yüz binlerce insanın yeşil kıtanın yolunu tutması ve bu insanların çoğunun müslüman olması Avrupa kıtasında göçmen karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı ve sonuçta İslam ve müslüman düşmanlığı gibi durumları körüklemeye başladı. Bu durum hatta bundan önce Avrupa kıtasına göç eden müslüman göçmenlerin ikinci kuşağı üzerindeki baskı ve tacizleri de arttırdı. Almanya’da Pegida gibi radikal sağcı örgütün müslüman ve göçmen karşıtı propagandaları, Fransa’da radikal sağcı milli cephe partisi ve Britanya’da da istiklal partisi gibi radikal sağ partilerin İslam karşıtı faaliyetleri Avrupa ülkelerinde müslümanların zor durumda kalmasında ve sürekli artan tacizlere maruz kalmasında etkili olmuştur. Bu arada tekfirci IŞİD terör örgütünün Avrupa’da bazı terör eylemleri ve Batılı siyaset ve medya çevrelerinin İslam’la terörü bağdaştırma gayretleri de İslam karşıtlığı ve müslüman düşmanlığı gibi duyguları daha da körüklemiştir.