Katalonya’nın İspanya’dan bağımsızlık referandumu
(last modified Fri, 13 Oct 2017 15:53:32 GMT )
Ekim 13, 2017 18:53 Europe/Istanbul
  • Katalonya’nın İspanya’dan bağımsızlık referandumu

Avrupa kıtasında son günlerde bu kıtanın geleceğini ciddi bir şekilde etkileyebilecek siyasi meselelerden biri, Katalonya’nın İspanya’dan bağımsızlık talebidir. Katalonya, İspanya’nın kuzeydoğusunda yer alan ve 30 bin kilometrekare alanı olan ve yıllardır bu ülkeden bağımsızlık peşinde olan özerk bir eyalettir.

2006 yılında düzenlenen bir referandumda Katalonya eyaleti özerkliğe kavuştu ve kendine özel anayasası oldu ve İspanya parlamentosunun kararına göre yeni bir statü kazandı.

İspanya parlamentosu bu özerk bölgenin durumunu belirlemek üzere çıkardığı yasada, Katalonya halkından bir millet olarak söz etti. Oysa bu konu, 1930 yılından beri iç savaşlarda bazı bölgelerin bağımsızlık sorunu ile uğraşan İspanya gibi bir ülkede şimdiye kadar görülmemiş bir uygulamaydı.

Ancak Katalonya’nın geniş çaplı özerkliği dört yıldan fazla sürmedi. Kasım 2014’te de Katalonya’nın bağımsızlığı için düzenlenen simgesel bir referandumda Katalonya eyaletinde seçmen statüsünde yer alan vatandaşların ancak %33 kadarı bu referanduma katıldı ve %80’i İspanya’dan bağımsızlığa evet dedi. Ancak Madrid yönetimi düzenlenen referandumu anayasaya aykırı ilan etti.

 

 

Temmuz 2017’nin sonlarına doğru Katalonya parlamentosunun 72 milletvekili yeni bir referandum düzenlenmesini öngören yasa tasarısına evet dedi, fakat 52 milletvekili bu yasaya itiraz ederek parlamentodan ayrıldı.

İspanya yönetimi Katalonya’nın bağımsızlık referandumunu illegal ilan etti ve İspanya anayasa mahkemesi de Ağustos 2017’de aldığı kararda Katalonya parlamentosunun bu eyalette bağımsızlık referandumu düzenleme kararını reddetti.

Avrupa meseleleri uzmanı Mahmut Fadıli’nin belirttiğine göre İspanya yönetimi defalarca referandumun ülke anayasasına aykırı olduğunu ve İspanya’nın milli birliğini tehlikeye atacağını gerekçe göstererek düzenlenmesine karşı çıktı.

 

Aslında Katalonya eyaletinin ayrılıkçı eğiliminin iki boyutu söz konusudur. Bu meselenin bir boyutu, Katalonya eyaletinin İspanya devleti için arz ettiği önemdir. Katalonya eyaleti İspanya’nın en zengin bölgelerinden biridir ve bu ülkenin ekonomik üretiminin beşte birine sahiptir. Buna karşın İspanya’da yaşanan ekonomik kriz ve uygulanan kemerleri sıkma politikası ve mali sıkıntılar  bu eyalette ayrılıkçı eğilim ve isteklerin yükselmesine yol açmıştır.

Katalonya yerel yönetiminin Madrid’deki merkezi yönetimle anlaşmazlıklarından biri, vergi konusudur. Katalonya yetkilileri bu eyaletin merkezi yönetimine karşı vergi yükümlülüğü bu eyaleti yüksek iktisadi kapasitesine rağmen İspanya’nın en borçlu eyaleti haline getirdiğini ve yerel yönetimin merkezi yönetimine on milyarlarca avro borçlu olmasına sebebiyet verdiğini savunuyor.

 

Bu arada Madrid’de iktidarın başında bulunan sosyalist ve muhafazakar yönetimin Katalonya eyaletinin ekonomisine karşı tutumu son dönemde katalonların eleştiri ve öfkesini tırmandırmaya başladı.

Bazı gözlemciler, bağımsız Katalonya AB tarafından benimsenmediği takdirde iktisadi açıdan bekasını sürdüremeyeceğini belirtiyor.

Ancak ayrılık için gündemde olan iktisadi saiklerden başka, Katalonya halkı tarihi açıdan da İspanya halkından ayrı bir toplumdur ve kendilerine özel dil ve kültürü söz konusu olup kendi aralarında Katalonca konuşmaktadır. Katalonlar genellikle işçi veya çiftçidir ve türlü sebeplerden ötürü Madrid’deki merkezi yönetimin temsil ettiği eşraflık düzeni ile sorun yaşamıştır.

Katalon halkının çoğunluğu ise katolik Hristiyandır.

 

 

Sonunda ve İspanya merkezi yönetimi ile Katalonya yerel yönetimi arasında bu eyaletin İspanya’dan bağımsızlık referandumu üzerine cereyan eden sürtüşme ve tartışmanın ardından bu referandum 1 Ekim 2017 tarihinde İspanya polisinin şiddetli baskılarının altında düzenlendi. Referandumun ardından Katalonya yerel yönetimi sözcüsü Madrid yönetimi tarafından illegal ilan edilen referanduma katılanların %90 kadarı İspanya’dan bağımsızlığa evet dediklerini açıkladı. Sözcü Katalonya’nın bağımsızlık referandumuna 5.3 milyon seçmenden yaklaşık 2 milyon 260 bin seçmen katıldığını ve 2 milyon 20 bin seçmen İspanya’dan bağımsızlıktan yana oy kullandığını belirtti.

 

Ancak İspanya anayasa mahkemesi bundan önce bu referandumun düzenlenmesini illegal ilan etmişti. Öte yandan İspanya Başbakanı Mariano Rahoy bağımsızlık referandumunun hemen sonunda Katalonya halkını kandırılmış insanlar niteledi ve bugün gerçekte Katalonya eyaletinde bağımsızlık referandumu düzenlenmediğini vurguladı.

Bu arada İspanya’nın Britanya büyükelçisi de yaptığı uyarıda, Avrupa kıtası şu anda Katalonya yerel yönetimi tarafından yapılan sakin ve düşük maliyetli bir darbeye şahit olduğunu açıkladı.

Özetle İspanya’nın üst düzey yetkilileri Katalonya yerel yönetiminden sonu belli olmayan bir yola devam etmekten vaz geçmelerini istedi.

 

Katalonya yerel parlamentosu 4 Ekim Çarşamba günü İspanya’nın merkezi yönetimi ve anayasa mahkemesi illegal ilan ettiği referandum hakkında karar almak üzere bir oturum düzenledi. Oturumda bağımsızlık talebinde bulunan partiler, 9 Ekim Pazartesi günü Katalonya eyaletinin bağımsızlık referandumunun sonuçlarını yerel parlamentoda tartışmaya açma ve Katalonya’nın İspanya’dan bağımsızlığını resmen ilan etme kararı aldı. Katalonya lideri bundan önce de önümüzdeki günlerde İspanya’dan bağımsızlığı resmen ilan edebileceklerini açıklamıştı. Ancak İspanya kralı Philip geçen Salı günü Katalonya eyaletinin siyasi liderlerini tefrika çıkarmak ve İspanya’nın yeni yeni ayakta duran demokrasisini tehdit etmekle suçladı.

Bu arada Avrupa birliği, Avrupa parlamentosu ve Amerika devleti de Katalonya’nın bağımsızlığına karşı olduklarını açıkladı.

 

Gerçekte Katalonya’nın bağımsızlığı ile ilgili iki senaryo düşünülebilir. Birinci senaryo, Katalonya’nın bağımsızlığı bu eyaletin yerel yönetimi tarafından ilan edilmesidir. Bu durumda Madrid’deki merkezi yönetimi bu kararın gerçekleşmesini önlemek için Katalonya’daki askeri varlığını artıracak ve yerel yönetimi ve muhtemelen yerel parlamentoyu feshedecektir. Bu durumda ise kriz sürecine girilmesi ve Katalonya eyaletinde halk ayaklanması ve çatışmaların başlaması muhtemeldir. Bu arada Katalonya eyaleti İspanya’nın üretim ekonomisinin beşte birini karşılayan bir eyalettir ve doğal olarak bağımsızlık kazanması İspanya’ya ve milli  iktidarına zarar verecektir. Üstelik Katalonya’nın bağımsızlığı başta Bask ve Valencia eyaletleri olmak üzere bu ülkenin diğer eyaletlerinde ayrılma sürecini tetikleyeceği kesindir. Oysa İspanya anayasasına göre bu ülke üniter ve bölünmez bir devlet olarak tanımlanmıştır.

 

 

İkinci senaryoya göre ise Madrid yönetimi daha barışçıl bir tutum sergileyerek Katalonya eyaletini bağımsızlık düşüncesinden vazgeçirmek üzere daha fazla tavizler verebilir.

Ancak buna rağmen Katalonya yerel yönetimi çeşitli kültürel ve sosyal ve daha önemlisi iktisadi nedenlerden ötürü İspanya’dan bağımsız olmak istiyor.

Karlos Puigdemont bu senaryonun uygulanması veya İspanya yönetiminin müdahalede bulunarak Katalonya’da yönetimi ele geçirmesi durumunda neler yaşanabileceği konusunda şöyle diyor: Bu her şeyi değiştirebilecek bir hata olur. Gerçekte şu anda İspanya AB’nin önemli bir üyesi olarak çok zorlu bir sınavla karşı karşıyadır. Madrid liderleri Katalonya’nın bağımsızlık talebine karşı pasif bir tutum sergiledikleri takdirde sadece İspanya’nın başta iktisadi gücü olmak üzere milli gücünde önemli bir yeri olan bu bölgeyi kaybetmeye şahit olmakla kalmayacaklarını ve bunun yanında başta Bask gibi yıllarca İspanya’dan bağımsızlık için silahlı mücadele eden ve Ata örgütü adında ayrılıkçı bir örgüt deneyimi bulunan bir bölge başta olmak üzere başka bölgelerin de bağımsızlık taleplerinin tetiklenmesine şahit olmak zorunda kalacaklarının bilincindedir.

 

 

Avrupa liderleri de İspanya’da baş gösteren Katalonya krizinin diğer Avrupa ülkelerine sıçramasından endişelidir. Nitekim Katalonya’nın bağımsızlık meselesi 21. Yüzyılda Avrupa’nın siyaset arenasına bir kez daha şiddete dayalı yüzleşmeleri tetikleyebileceği düşünülüyor. Gerçekte eğer Katalonya İspanya’dan ayrılacak olursa bu durumu Avrupa’nın ve hatta Amerika’nın bazı bölgelerinde ayrılma sürecinin başlangıcı olarak telakki etmek gerekir, ki bu da hiç kuşkusuz Batılı siyasi rejimler için ciddi bir sorun olacaktır.

Avrupa meseleleri uzmanı Piruz İzedi’ye göre, Avrupa’da tüm bağımsızlık taleplerinin kökü iktisadi meselelere uzanır ve bu durumda bir iyileşme yaşanmadığı müddetçe bağımsızlık talepleri devam edecektir. Nitekim Avrupa’da diğer bağımsızlık talebinde bulunan merkezlere bakacak olursak, bu konu daha da iyi anlaşılır.

 

 

Avrupalı yetkililer Katalonya eyaletinin İspanya’dan bağımsızlık referandumunun ardından yaşanan krizin sonlandırılması için bir an önce bir yol bulunmasına vurgu yapıyor. Ancak Avrupalı yetkililerin daha ciddi bir kaygısı da bulunuyor ve o da Avrupa’da diğer ayrılıkçı bölgelerin ana ülkelerinden ayrılma taleplerinin tırmanmasıdır. Uzmanlara göre AB birliktelik mahiyeti itibarı ile avro bölgesinde her türlü ayrılık veya bağımsızlık talebine karşıdır. Buna göre doğal olarak Katalonya gibi bir bölgenin İspanya’dan ayrılması durumunda AB bu birliğe üyelik talebinin kabul edilmesi, üyelik süreci ve AB üyesi olunması gibi süreçleri yeniden gözden geçirmek zorunda kalacaktır. Bu yüzden AB kesinlikle herhangi bir üye ülkenin bir bölümünün o ülkeden ayrılmasına sıcak bakmadığı açıkça ortadadır.

 

 

Avrupa’nın üzerinde hassas olduğu bu bölgelerin başında İskoçya geliyor, çünkü İskoçya özellikle Britanya’nın AB’den çekilmesi ile ilgili referandumunun ardından şimdi ciddi bir şekilde Britanya’dan bağımsız olmak ve bağımsız bir devlet olarak AB’ye katılmak istiyor.

Bu yüzden Katalonya bölgesi İspanya’dan bağımsızlığını kazandığı takdirde İskoçya yerel yönetimi de bu duruma istinat ederek, bir an önce Britanya’dan ayrılmak isteyecektir. Bundan başka Belçika ve İtalya’da da ayrılıkçı bölgelerin daha da aktif olacağı anlaşılıyor ki bu da AB’nin varlık temelinin en önemli ilkesi olan Avrupalı dayanışma ve birlikteliğin ihlali sayılır.

 

 

Avrupa meseleleri uzmanlarından Alirıza Musevi de Avrupa’da çok sayıda ayrılıkçı bölgenin varlığına işaretle İspanya’da düzenlenen bağımsızlık referandumunun ardından bu bölgelerin de bağımsızlık yönünde hukuki süreci başlatabileceklerini belirtiyor. Oysa AB daha çok tüm üye ülkelerin daha fazla birlikteliğine ve dayanışmasına vurgu yapıyor. Fakat üye ülkelerde her türlü ayrılıkçı eğilim Avrupa’nın birliğine karşı çıkmak ve birliğin dağılmasına sebebiyet vermek olur.

Dolaysıyla Katalonya bölgesinin başkanının AB’den Katalonya’nın şimdiki durumunu titizlikle değerlendirmesi ve referandumun sonuçlarını göz önünde bulundurmasını istemesine karşın AB asla Katalonya’nın bağımsızlığına evet demeyeceği ve sırf Katalonya bölgesi ile Madrid arasındaki siyasi krizin barışçıl bir şekilde çözümlenmesini isteyeceği açıkça ortadadır.