Amerika’da ırkçılığın Trump’la birlikte yeniden hortlaması
(last modified Tue, 16 Jan 2018 08:07:46 GMT )
Ocak 16, 2018 10:07 Europe/Istanbul
  • Amerika’da ırkçılığın Trump’la birlikte yeniden hortlaması

Amerika Başkanı Donald Trump göçmen karşıtı ırkçı politikalarının devamında bir kez daha haddini aşan sözleri ile uluslararası camianın öfke ve infial duygusunu tetikledi.

Amerika Başkanı Donald Trump 11 Ocak perşembe günü kongrenin bazı cumhuriyetçi ve demokrat temsilcileri ile düzenlediği oturumda Haiti, Elsalvador ve bazı Afrika ülkelerinden Amerika’ya göç eden göçmenlere işaret ederek, “Bu pislik çukuru ülkelerden niye bu insanları kabul ediyoruz”, dedi. Trump konuşmasının devamında bu ülkelerin yerine Norveç gibi ülkelerden göçmenlerin Amerika’ya gelmesini tercih ettiğini vurguladı.

Beyaz saray ise Trump’ın bu sözlerini tekzip etmeden bir bildiri yayımlayarak, Washington’da bazı politikacılar yabancı ülkelerin çıkarlarını savunduklarını, fakat Başkan Trump her daim Amerikan halkının çıkarları için savaştığını belirtti. Bildiride, ABD Başkanı Trump’ın Amerika’nın göç yasalarını düzeltme peşinde olduğu ve böylece Amerika sadece bu ülkenin ekonomik büyümesine katkısı olacak göçmenleri kabul etmesine zemin hazırlamaya çalıştığı kaydedildi.

 

 

Ancak Amerika Başkanı Trump’ın sözleri ve beyaz sarayın bu sözlere destek yönündeki bildirisi uluslararası arenalarda bir çok politikacının ve kurum ve kuruluşun itiraz ve tepkisine neden oldu. BM’nin insan hakları yüksek komiseri Trump’ın bu sözlerine gösterdiği tepkide şöyle dedi: ırkçılık, bu sözlerin hakkında kullanılabilecek en uygun sözcüktür. Halkı beyaz olmadığı için olumlu karşılanmayan tüm ülkeleri ve kıtaları pislik hitap edemezsiniz. Kuşkusuz Trump’ın bu sözleri sarf etmesi, Amerika’da her zaman var olan ırkçı anlayışından kaynaklanmaktadır.

 

 

Amerika’da ırkçılığın mazisi bu ülkenin şekillenmesi ve Avrupalı göçmenlerin bu topraklara akın etmesine dayanır. İngiliz, Fransız ve İspanyol beyaz göçmenler Amerika topraklarına göç ettikten sonra ilk kez beyaz ırkın üstünlüğünü ve Amerika’da yerlilerin barbarlığını gündeme getirdiler ve böylece Amerika’da ırkçılık meselesi başladı. Ancak bu ırkçılık sadece Amerikalı yerliler ve kızılderililerle sınırlı kalmadı. Avrupalı beyazlar Amerika kıtasını sömürmeye başladıklarında, 1500 ila 1800 yılları arasında Afrika kıtasından yaklaşık 15 milyon siyahi, köle tacirleri tarafından Amerika kıtasına getirildi. Bu insanlar tarlalarda ve yeni madenlerde köle olarak çalıştırıldı.

 

 

Amerika’nın bağımsızlığını ilan etmesi ve bu topraklarda bağımsız bir devletin kurulmasına rağmen ırkçılık bu ülkede hiç bir zaman son bulmadı ve sadece kılık değiştirerek farklı biçimlerde devam etti.

Gerçi Amerika’da Kuzey Güney savaşı milyonlarca kölenin özgürlüğüne kavuşmasıyla sonuçlandı, fakat ırkçılık zihniyeti hiç bir zaman Amerika’nın beyaz toplumunda yok olmadı ve siyahiler bir çok haklarından mahrum bırakıldı. Nitekim Amerika’da siyahilerin mülkiyet hakkı kısıtlıydı ve önemli siyasi mevkilere de getirilmiyordu.

 

Öte yandan ikinci dünya savaşı ve siyahilerin müttefiklerin saflarında çarpışması, aralarında beyazlarla eşit konum elde etme umudunu doğurdu. Ancak bu umut da bir serap olmaktan öteye gitmedi. Eskiden kölelik düzeni hakim olan eyaletlerde ırkların eşitliği ve bütünleşmesi gibi durumlara karşı ırkçı beyazların direnişi devam etti.

Bu yüzden Amerika’da siyahilerin özgürlükçü hareketlerinin mücadeleleri ciddi bir şekilde devam etti, ta ki 1964 yılında medeni hakların arasında azınlıklara karşı ayrımcılığın yok edilmesini öngören yasa çıkarıldı. Ancak buna karşın günümüzde Amerika, insan hakları ve insan kerameti gibi alanlarda onca iddialarına rağmen içinde ırkçılığın en çok yaygın olan ülkelerin arasında yer almaya devam ediyor.

Amerikalı uzman Dr. Joe Eringtone bu gerçeğe işaret ederek şöyle diyor: kuşkusuz Amerika’da ve özellikle merkezi ve güneydeki eyaletlerde ırkçılık hala çok geniş ve köklü bir şekilde devam ediyor ve Amerikan toplumunda ırkçı eğilimleri yok etmek için daha çok bir uzun yolun katledilmesi gerektiği anlaşılıyor.

 

 

Boston Review başlıklı bir rapor Amerika’da ırkçı eğilimlerin hakim olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu rapora göre Amerika’da iki milyonu aşkın Afrika kökenli Amerika vatandaş oy kullanma konusunda bazı sorunlarla karşı karşıya bulunuyor.

Bundan başka Amerikalı siyahiler iş bulma konusunda da ciddi kısıtlamalarla karşı karşıya bulunuyor, öyle ki beyazlarla siyahilerin istihdamı konusunda ayrımcılık yapmak, sıradan bir uygulama gibi gözüküyor.

Yine çeşitli araştırmalar Amerika’da işyerlerinde Apartaid’ın yeniden hortladığını ortaya koyuyor. Yayımlanan verilere göre incelenen 58 meslekten 19’unda işyerlerinde siyahilerle beyazların arasında ayrım yapılmasını istedikleri anlaşılıyor.

 

 

Öte yandan bir çok gözlemciye göre Amerika’da ırkçılık ve beyazların kendilerini üstün görme kuruntusu özellikle geçen sene başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanmasından sonra yeniden hortladı. Örneğin en son Amerika’nın Virjinia eyaletinin Charlottesville kentinde ırkçı beyazlarla bu zümrenin muhalifleri arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Amerika’nın geçen yüzyılın ilk yarısında bazı eyaletlerinde yaşanan çatışmaları andırıyordu. Charlottesville kentinde yaşanan olayda neo naziler, beyaz ırkı üstün bilenler, radikal ulusalcılar ve Donald Trump hamilerinden oluşan radikal sağcılar düzenledikleri yürüyüşte Amerika’nın üstünlüğü, beyaz ırkın üstünlüğü ve göçmenlerin alçaklığı yönünde çok sert sloganlar attılar ve ırkçılardan biri de ırkçılığı protesto eden karşıt gruptan bazılarını aracı ile ezdi. Bu olayda 32 yaşındaki bir kadın hayatını kaybetti, 19 kişi de yaralandı.

 

 

Bir çokları Amerika’da yaşanan bu ve bunun gibi olaylardan ABD Başkanı Trump’ı sorumlu tutuyor ve Trump ve danışmanları doğrudan veya dolaylı bir şekilde ırkçı hareketleri destekleyerek kışkırttığını ve açıklamalarında da net bir şekilde ırkçı tabirleri kullandıklarını ve sonuçta bu tür hadiselerin yaşanmasına zemin oluşturduklarını belirtiyor.

Aslında Charlottesville olayında ABD Başkanı Trump’a yönelik öfke ve nefret duygusu, bu eylemi yapan ırkçıların büyük bir bölümü Donald Trump taraftarları olduklarının ortaya çıkmasından sonra artmaya başladı, üstelik Trump bu eylemin yapılacağından haberdar olduğu halde taraftarlarına bu eyleme katılmamaları veya en azından şiddete baş vurmamaları yönünde çağrı yapmadı. Trump hatta olayla ilgili yayımladığı mesajlarında bile radikal sağcıları bu olaydan sorumlu tutmadı ve onları kınamadı. Trump sadece bu olayda bir çok tarafı şiddet içerikli çatışmaların yüzünden serzeniş ettiğini belirtti.

Şimdi de Trump’ın bazı ülkelerin insanlarıyla ilgili hakaret ve saygısızlık içeren sözleri de böyle bir ırkçı anlayışın ürünüdür. Amerikan kongresinde demokrat temsilcilerin belirttiği gibi Trump’ın sözleri açıkça ırkçı olduğunu ortaya koymaktadır.

 

 

Amerika Başkanı Trump’ın sözleri ve beyaz sarayın bu sözlere destek yönündeki bildirisi uluslararası arenalarda ve Amerika içinde bir çok politikacının ve kurum ve kuruluşun itiraz ve tepkisine neden oldu. Amerika temsilciler meclisinin cumhuriyetçi üyesi Eliana Ras Litnin, twiter hesabında Haiti ülkesini pislik çukuruna benzetmenin Haitili göçmenlerin Amerika’ya sundukları hizmetleri gözardı etmek niteledi. Litnin, bu tür sözcüklerin beyaz saraya asla yakışmadığını vurguladı.

Amerikalı cumhuriyetçi senatör Urvin Hatch de Başkan Trump’ın çirkin sözlerine twiter hesabında tepki göstererek Trump’ın sözleri hakkında daha fazla izahat istediğini belirtti. Hatch’ın belirtiğine göre dünyanın dört bir yanında seçkin insanların Amerika’ya göç etmesi, Amerika’yı özel yapan durumlardan biri olduğunu kaydetti.

Kongrenin demokrat üyelerinden Luis Goyteres de şöyle dedi: artık Trump’ın ırkçı biri olduğu yüzde yüz kesinleşmiştir. Trump Amerikan anayasasının güvence altına aldığı değerleri kabul etmiyor.

 

 

Afrika birliği ABD Başkanı Donald Trump’ın Haiti, Elsalvador ve bazı Afrika ülkelerinden Amerika’ya göç eden göçmenlere yönelik hakaret içeren sözlerine gösterdiği tepkide bu sözleri uyarıcı niteledi. Afrika birliği, Afrika’dan bir çok insan köle olarak Amerika topraklarına götürüldükleri yönündeki tarihi gerçeğe bakıldığında Trump’ın bu sözleri asla kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Butsuana ülkesi de bir bildiri yayımlayarak Trump’ın sözlerini sorumsuzca sarf edilen ırkçı sözler niteledi.

Ganalı hukukça Ras Mübarek de gelişmekte olan ülkelere ABD Başkanı Trump bu görevden çekilmediği sürece Amerika’yı boykot etme çağrısı yaptı. Mübarek, bu ülkelerin Trump’a dünya camiası bu tür sağlıksız, bağnaz ve tefrikacı politikalara karşı birlikte hareket ettikleri yönünde kesin mesaj vermeleri gerektiğini vurguladı.

 

 

Gerçekte Amerika Başkanı Trump her gün insan hakları gibi durumları bahane ederek dünyanın bağımsız ülkelerinden birine saygısızlık ediyor, oysa Amerika dünyada insan haklarını ihlal eden ülkelerin başında yer alıyor, zira ırkçılık, ayrımcılık ve benzeri durumlar uluslararası yasalara göre insan hakları ihlalleridir ve bunlar en çok Amerika’da yaşanmaktadır ve anlaşılan Trump bundan haberi yoktur.