İranlı Nevruz’un sayesinde insani tayyibe hayat
Hicri Şemsi hş. Takvimine göre yeni yılın ilk günü, doğanın yeniden dirilmesine denk gelir. Bugün insanların da içten değişmeleri ve maddi manevi ve ruhi durumlarını ıslah ederek değişime uğramaları için bir fırsattır. Kuşkusuz değişim yaratmak Allah tealanın işidir, ama yine de bizler de içimizde, hayatımızda ve dünya genelinde değişim yaratmak için elimizden geldiğince çaba harcamalıyız.
Evet dostlar, ilkbahar mevsimi bir kez daha tüm güzelliği ve tazeliği ile geldi ve beraberinde neşe, sevinç ve gönül birlikteliği getirdi. İlkbaharda neşe ve mutluluk genel bir duyguya dönüşür ve herkes güzel, mutlu ve bereket dolu bir yıla başlamak üzere bir olur.
İlkbahar sayesinde hayat insan ruhunu neşelendirir ve huzura kavuşturarak doğanın mutlu şenliğine eşlik etmeye yöneltir.
İnsan ilkbaharda varlık aleminin emsalsiz güzelliklerini düşünerek yüce Allah’ın varlığını daha iyi idrak eder. Nitekim Allah teala Al-i İmran suresinin 190. ayetinde şöyle buyurur:
Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır.İlkbahar, Allah tealanın insanları hidayete erdirme ve terbiye etmesinin ayetlerinden biridir. İlkbahar doğanın uyunan canı ve gaflete kapılan insanın ruhuna yeni bir ruh kazandırır. Gelin biz de doğada yaşanan bu değişimle bütünleşelim ve Allah tealaya kavuşma şevki ve saf ve tertemiz bir kalple ruhumuzda değişim yaparak Nevruz’un en güzel nağmesini birlikte söyleyelim:
«یا مُقَلِّبَ القُلُوبِ وَ الاَبصارِ، یا مُدَبِّرَ الَّلیل وَ النَّهارِ، یا مُحَوِّلَ الحَولِ وَ الاَحوالِ، حَوِّلْ حالَنا اِلی اَحسَنِ الْحالِ»
Yani:
Ey gözü ve kalbi değiştiren Rabbim, ey gece ve gündüzü tedbir eden Rabbim, ey yılı ve insanların halini değiştiren Rabbim, bizim halimizi de en iyi hallere değiştir.
Nevruz, değişimdir; beşerin değişimini simgeleyen doğada değişimdir. Doğanın dirilişi, kıyamette dirilişi hatırlatır ve geçmiş günahlara tevbe etmek ve daha iyi olmak için iyi bir fırsat sayılır. Doğanın yeniden dirilişi, insanın ölümden sonra dirilişini ve ahiret aleminde ilahi mahkemenin önüne çıkacağını hatırlatır. Bu yüzden Allah teala Yasin suresinin 78 ve 79. ayetlerinde nasıl yaratıldığını unutan ve kıyamette yeniden dirileceğini inkar edenlere verdiği cevapta şöyle buyurur:
Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: "Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?" diyor.
De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir.
Yine İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin buyurduğu üzere, doğa aleminden bir nevi değişimle beraber olan yeni yılın ilk günü, doğanın yeniden dirilmesine denk gelir. Bugün insanların da içten değişmeleri ve maddi manevi ve ruhi durumlarını ıslah ederek değişime uğramaları için bir fırsattır. Kuşkusuz değişim yaratmak Allah tealanın işidir, ama yine de bizler de içimizde, hayatımızda ve dünya genelinde değişim yaratmak için elimizden geldiğince çaba harcamalıyız.
Evet, ruhumuzu tazeleyen ve ahiret aleminden yeni bir hayatı hatırlatan doğanın yeniden diriliş nimeti ancak yüce Allah’ın rahman ve rahim olması ve kerem ve lütfunun sonucudur. Allah teala böylece gönülleri alemin yeniden doğmasına ve insan ruhunun sonsuz hayatına yöneltmek ve doğaya yeniden bir hayat fırsatı verdiği gibi insanlara da ilahi halifelik derecesine ve yeryüzünde Allah’ın halifesi olmaya layık olacak yeni bir fırsat vermek istiyor.Bu yüzden Allah teala Rum suresinin 50. ayetinde insanları uyararak şöyle buyurmakta:
Allah'ın rahmetinin eserlerine bir bak: Arzı, ölümünün ardından nasıl diriltiyor! Şüphesiz O, ölüleri de mutlaka diriltecektir. O, her şeye kadirdir.
Evet, ölmüş doğa nasıl ilahi rahmet meltemi ile yeniden canlanıyorsa, insanların ölü kalpleri ilahi rahmet meltemi ile yeniden dirilir, ancak bunun için insan yeniden dirilebilmek için doğa gibi kendini ilahi rahmet meltemine maruz bırakması gerekir.
Gerçekte her yeni yıl bir kez daha geçen ömrümüzü hatırlama fırsatı ve yaşam fırsatının sonuna bir adım daha yaklaştığımızı unutmamak ve ilkbahar şevkinde değerli ömrümüzün her anının kıymetini bilmemiz için bir ikazdır. Allah teala doğaya yeniden hayat vererek hem mahluklarını öldürme ve ardından yeniden hayat verme gücünü sergilemekte ve hem insanlara onları nasıl yaratarak öldürdüyse, kıyamet gününde de yeniden dirilterek ilk günkü gibi yaratabileceğini göstermektedir. Nitekim yüce Allah Kıyamet suresinin ilk ayetlerinde bu konu hakkında şöyle buyurmakta:
Kıyamet gününe yemin ederim. Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz). İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır? Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
Kur'an'ı Kerim öğretilerine göre, insan bu dünya için yaratılmamıştır ve yaşamının değeri, ebediyette bekası kadardır. Bu yüzden maddi ve dünyevi hayat insanın yüce ruhunun yetenekleri ve kabiliyetlerini karşılayabilecek düzeyde değildir ve ölümsüz hayat olarak tabir edilen uhrevi hayata kavuşmak üzere dünyevi hayata ayak basmış ve böylece dünyevi hayatta amellerine göre uhrevi hayatını belirleyecektir.
Hal böyleyken ve dünyevi hayatın önemli ve belirleyici sebepleri bilinirken, şimdi doğru amel etmek ve ilahi emirlere uygun yaşamak gerekir; zira gerçek hayat, ilahi emirlere ve men ettiklerine uymanın sayesinde olan tayyibe hayat, insanın uhrevi saadetini güvence altına alır. Dolaysıyla manevi ve tayyibe hayat en asil ve en üstün hayattır ve insan tüm çabasını tayyibe hayata ulaşma yolunda sarf etmelidir.
Dünyevi hayat, insan ve hayvan arasında ortaktır. Ancak insan ve meleklerin arasında da bir takım ortaklıklar vardır ve Kur'an'ı Kerim’in ısrarı biz insanları insanla melek arasındaki ortak hayata ulaştırmaktır, böylece biz de meleklerin derecelerine ve hatta daha yüksek derecelere nail olabileceğiz. Bu yüzden Allah teala Enfal suresinin 24. ayetinde müminlere hitaben şöyle buyurmakta:
Ey inananlar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resûlüne uyun. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.
Evet, yüce Allah ve peygamberinin daveti ebedi tayyibe hayata davettir, zira yüce Allah ve peygamberi bizleri diriltmek istiyor ve gerçekte burada mümin olarak hitap edilenler de gönülleri diri olan insanlardır. Buna göre artık insan hayatı, hayvan hayatı ile ortak değildir ve İmam Seccad’ın -s- Sahife-i Seccadiye’nin ilk bölümünde buyurduğu üzere, insanla hayvan arasındaki sınır şöyle belirlenir: İnsan hamd eden canlıdır.
Bir başka ifade ile insan konuşan hayvan değil, Allah’a hamd eden bir canlıdır.
Dolaysıyla Allah teala tüm rahmetini ve lütfunu sunduğu ilkbaharda bizler de kalbimiz, dilimiz ve amelimizle O’nun nimetlerine şükretmeli ve doğanın yeniden dirilişini görerek kıyamette yeniden dirilişin ikaz edilmesinden azami derecede yaralanmalı ve ruhumuzu yüceltmeliyiz; zira bu fırsatın kıymetini bilmeden gözümüzü tüm bu uyanışa ve uyarılara kapatacak olursak, konuşan hayvan bir yana, hayvandan bile daha sapkın oluruz.
Allah teala Araf suresinin 179. ayetinde de şöyle buyurur:
Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.
Değerli dostlar, yeni yılı ve ilahi sonsuz gücü temsil eden doğanın yeniden dirilişi ve ilkbaharın gelişi dolaysıyla hepinizi canı gönülden kutluyor ve hepiniz için yüce Allah’tan bereket, saadet ve maneviyat dolu bir yıl temenni ediyoruz. Umarız Allah teala doğanın yeniden dirildiği şu günlerde bizim kalplerimizde de yeniden bir dirilişi yaşatsın, öyle ki O’nun halifesi olmaya layık olalım ve evliyanın kazandığı dereceleri kazanalım.012