34. Uluslararası İslami Vahdet konferansı üzerine
(last modified Wed, 18 Nov 2020 06:55:20 GMT )
Kasım 18, 2020 08:55 Europe/Istanbul

İslam dünyasının 47 ülkesinden 167 seçkin şahsiyeti ve yine 120 İranlı konuşmacı vahdet haftası çerçevesinde telekonferans yöntemi ile düzenlenen 34. Uluslararası İslami Vahdet konferansında konuşma yaptı.

Uluslararası İslami Vahdet konferansı her yıl 12 ila 17 Rebiülevvel günlerinde İslam dünyasının seçkin alimleri ve düşünürlerinin katılımı ve Müslümanların arasında vahdet ve dayanışma kurmak, Müslüman ulema ve düşünürlerin arasında bilimsel ve kültürel görüş alış verişini sağlamak ve hemfikir olmalarını sağlamak ve ayrıca İslam dünyasında tek İslam ümmeti oluşturmak ve İslami vahdeti inşa etmenin pratik yollarını araştırmak üzere düzenleniyor.

Ancak bu yıl 34. Uluslararası İslami Vahdet konferansı korona virüs pandemisi bütün dünyayı etkilemesi yüzünden telekonferans yöntemi ve uzaktan katılımla düzenlendi. “Musibetlere ve afetlere karşı mücadelede İslami iş birliği” başlığı altında düzenlenen konferansta bu mücadelenin yolları ele alındı.

34. Uluslararası İslami Vahdet konferansı, uluslararası İslami mezhepler takrib kurumu Genel Sekreteri Hüccetülislam Ahmet Şehriyari’nin konuklara hitaben bir rapor sunması ile başladı.

Konferansa İran ve 47 İslam ülkesinden yaklaşık 350 düşünür, alim ve akademisyen katıldı. Bu konferans 9 uzaktan bölgesel oturum ve İran İslam Cumhuriyeti’ne özel 10 özel uzaktan oturum çerçevesinde düzenlendi. İslam dünyasının önde gelen düşünürleri konferans boyunca İslam dünyası ile ilgili çeşitli konuların hakkında konuşma yaptı.

İranlı büyük alim Ayetullah Nasır Mekarim Şirazi 34. Uluslararası İslami Vahdet konferansının açılışına gönderdiği görüntülü mesajda konferansın düzenlenmesi büyük bir onur ve önemli bir inisiyatif olduğunu belirterek şöyle dedi:

Uluslararası İslami Vahdet konferansı vahdet karşıtı olan insanlara karşı önemli bir harekettir ve İslam dünyasına vahdet mesajları vermektedir.

Ayetullah Mekarim Şirazi, İslami vahdet yolunda sarf edilen her türlü çaba önemli ve değerli bir ibadet olduğunu belirterek şöyle ekledi:

Vahdet için çaba harcamak, İslami ve Kuranî öğretilere uygundur. Umulur ki gaflet uykusunda olanlar uyanır ve yolunu değiştirir ve herkes İslami vahdete doğru hareket eder.

İslam dini Müslümanların vahdet ve dayanışmasına vurgu yapıyor. Kur'an'ı Kerim bir yandan müminleri hidayet ve kurtuluş ipine, yani ilahi ipe sarılmaya davet ediyor ve öbür yandan Müslümanları birbiri arasında bulunan kardeşlik ve sevi iplerini koparmaktan men ediyor ve dağılmamalarını emrediyor. Allah teala burada dinin sürdürülebilirliği tefrika ve ihtilaflarla engellenemeyeceğini ve Müslümanları bir tek vahdet ve dayanışma nihai amacına ulaştırabileceğini buyuruyor.

Gerçi korona virüs salgını dünya genelinde acı olayları beraberinde getirdi ve milyonlarca insanı etkiledi ve yüz binlerce kişiyi yasa boğdu, ancak aynı zamanda dünya genelinde insanların dini ve manevi inançlarını da takviye etti, ki bu da Allah’ı tanıyan beşeri toplumlarda Müslümanların daha fazla vahdete sarılmalarına yol açtı. Buna göre bugün dünyanın dört bir yanında Müslümanlar el ele vererek bu salgınla mücadele ettiği ve İslam ümmeti İmam Ali’den -s- gelen “en iyi insanlar, başkalarına faydası olan insanlardır” rivayetine göre hareket ettiği anlaşılıyor.

Uluslararası İslami mezhepler takrib kurumu bu küresel krizi gözetlemek ve konunun önemini idrak etmekle vahdet konferansının başlığını “Musibetlere ve afetlere karşı mücadelede İslami iş birliği” şeklinde belirledi ve küresel boyutta etkili olan her türlü durumla mücadelede İslam dünyasında devletlerin ve milletlerin geniş çaplı iş birliğini kaçınılmaz kıldığı için İslam dünyasında vahdet ve dayanışmanın önemli etkeni olabileceğini ortaya koydu.

Sevgi, iş birliği ve şefkat, İslami vahdetin sonuçlarındandır. Irak ulema cemaati Başkanı Halid Elmolla konferansta yaptığı konuşmada şöyle dedi: Biz İslam ümmetinin karşı karşıya bulunduğu her türlü tehlike ile kolayca yüzleşebilmeyi öğrendik ve nice tehlikelerle karşılaştık ve dinimiz ve ümmetimizin düşmanları türlü fitneler ve tefrikalarla fikri ekollerimizin arasında ihtilaf çıkardılar. Dolayısıyla korona virüs salgını gibi bir kriz sırasında Müslümanların sevgi, iş birliği ve şefkatine ve bencilliklerini terk etmelerine şahit olunca bir nevi ruhi huzura kavuşuyoruz. Gerçek Müslüman böyledir.

Çin İslami Derneği Genel Sekreteri Jung Ping Ma da konuşmasında Müslümanların koronavirüs afeti karşısında insanlara iyilik yapmak üzere uyanık ve şevkli bilinci takdire şayan olduğunu belirterek şöyle dedi:

Bu tutum bu pandemi ile yüzleşmede insani hayatın ve beşeri faziletin hakimiyetinin tecellisidir. Hepimiz sadece bir kez yaşadığımızı ve eğer bu fırsatı heba edersek yeniden yaşayamayacağımız bilmeliyiz. Dolayısıyla beşeri hayat, insani değerler ve insani keramet için çaba harcamalıyız ve tüm bunlar ancak Müslümanların vahdeti ve gönül birlikteliği ile mümkün olur.

Çinli alim Jung Ping Ma şöyle devam etti:

Bugün bütün ülkeler korona virüs salgını ile mücadelede ortaktır. Hepimiz beşeriyetin ortak geleceği paylaşacağı bir camiaya muhtaç olduğunu bilmeliyiz. Bu camiada tüm insanlar acı ve kaderde, saadet ve mutlulukta birbiriyle ortaktır. Müslüman ülkelerin iş birliği ve destekleri Çin halkının İslam ülkelerinin iyi niyetinden haberdar olmalarına ve bu sevginin sıcaklığını hissetmelerine vesile oldu.

Gerçi korona virüs pandemisi beşeri camianın hayatına yönelik ciddi bir tehdittir, fakat aynı zamanda din ve maneviyat ve ibadete eğilim, uluslararası dayanışma ve iş birliği, medya, elektronik devlet anlayışı ve yeni yaşam tarzı geliştirme bakımlarından da birçok fırsatı beraberinde getirdi. Şimdi bu salgın dünya genelinde başta sağlık alanı olmak üzere yoksulluk ve eşitsizlikle mücadele özellikle daha zayıf ekonomisi olan ülkelerde daha da belirgin hale geldi ve uluslararası kurum ve kuruluşların ve özellikle ilahi büyük dinlerin önde gelen büyüklerinin konuya iki kat daha fazla ilgi duymaları gerektiğini ortaya koydu.

İranlı alimlerden ve dini ilimler merkezi hocası Usameddin Guklan da konuşmasında şöyle dedi:

Bu şartlarda İslam ümmetinin iş birliği şarttır. İslami beldelerin alimleri, devlet adamları, politikacıları, diplomatları ve özellikle hayırseverleri İslami toplumların arasında uluslararası bir ittifak kurmalarını ve Müslüman hekimlerin özellikle şu salgın sırasında daha fazla emek harcamalarını istiyoruz. Biz İslam ümmeti olarak eskiden tıp alanında örnektik ve İslami olmayan ülkeler bize gelip Müslüman hekimlerden tıp öğreniyordu. Dolayısıyla şimdi bizim İslam ümmetinin hekimleri için uluslararası bir birlik kurmamız gerekir. Hayır kurumları ve devlet kurumları da bu konunun üzerinde durmaları ve hekimlerimize destek vermeleri ve birliğin kurulması için gereken bütçeyi temin etmeleri gerekir.

Şimdiye kadar korona virüs sonrası dünya için çeşitli yorumlar sunulmuş ve hepsinde bu hastalık dünya genelinde ülkelerin siyasi, sosyal, iktisadi ve kültürel ilişkilerini etkileyeceği vurgulanmıştır. Ancak İslam dünyası bu ilahi dinin zengin öğretilerine uymakla bu salgından en az etkilenerek çıkabilir ve İslami toplumlarda dayanışmayı geliştirebilir.

Oslo’nun İslami tevhit merkezi Başkanı Hüccetülislam Seyyid Şemşad Rezevi bu bağlamda şöyle dedi:

Eğer Müslümanlar birlik olursa musibetlerin üstesinden gelebilir. İnsan vahdet üzerinde durunca musibetler ve acılar ondan uzak durur. İslam Peygamberi’nin -s- biset bereketi de budur ve bu, ilahi ihsan anlamına gelir. Eğer insan Allah teala neden insanları sınadığını düşünecek olursa, bunun sebebi onları yetiştirmek olduğunu ve ilahi sınav tüm insanlar için geçerli olduğunu anlayacaktır.

34. Uluslararası İslami Vahdet konferansının kapanış töreni 16 Rebiülevvel Pazartesi günü yargı erki Başkanı Ayetullah Seyyid İbrahim Reisi, uluslararası İslami mezhepler takrib kurumu Genel Sekreteri Hüccetülislam Ahmet Şehriyari ve İslam dünyasının önde gelen sekiz şahsiyetinin konuşması ile düzenlendi.

Kapanış töreninde konuşan Reisi, İslam ümmeti arasında tefrika çıkarmak sulta düzeninin stratejisi ve vahdet, birliktelik, dayanışma, gönül birlikteliği ve iş birliği İslami nizamın stratejisi olduğunu belirterek şöyle dedi:

Kim bilinçli veya bilinçsiz olarak vahdete aykırı hareket edecek olursa veya tefrika çıkarırsa, düşman sahasında yer almıştır ve kim Müslümanların vahdeti için çaba harcarsa, doğru yolda demektir.

Reisi ayrıca vahdetin gereği, düşman çabalarına karşı birlikte hareket etmek ve İslam dünyasının tüm kapasitelerinden düşmanlarla mücadelede yararlanmak gerektiğini vurguladı.

34. Uluslararası İslami vahdet konferansının kapanış töreninde bu konferansın yeniliği olan Vahdet radyosu ve Wikivahdat sitesi hizmete girdi. Konferans boyunca ayrıca medyanın rolü, akademik teamüller, İslam ülkelerinin uluslararası krizleri yönetmekte iş birliği ve yine İslam ülkelerinin yücelik ekseninde hakimiyetini gerçekleştirmelerini başlıkları altında dört bilimsel oturum da İranlı ve yabancı şahsiyetlerin katılımı ile düzenlendi. Bundan başka konferans sırasında da Filistin meselesini konu alan “İslam alimlerinin vicdanında Filistin” adlı bir kitap da tanıtıldı. Kitap İslam alimlerinin Filistin’le ilgili fetvalarını içeriyor.012