Basiret ve Ümmetin Velayet ile Ahit Günü
(last modified Sat, 02 Jan 2021 12:11:50 GMT )
Ocak 02, 2021 14:11 Europe/Istanbul

29 Aralık, İran takvimi ile 9 Dey günü ümmetin lider ile tekrar bağlarını sıkılaştırması ve İslam İnkılabının gurur dolu defterinde altın yapraklı bir gündür. Biz de bu gün dolayısı ile sizlere özel bir program hazırladık.

29 Aralık 2020, İran takımı ile Hicri Şemsi  1388, 9 Dey günü, basiretli ve sahalarda olan İran milletinin başka bir görkemli kahramanlığının sergilediği günün yıldönümüdür.  Öyle bir kahramanlık ki  milyonlarca insanın İslam İnkılabı Lideri ve İslami İnkılap ülkülerini desteklemekle gerçekleştirildi. İşte bu gün  ümmetin İslam İnkılabı Lideri ile büyük bağ kurması günü idi. Bu da altın bir yaprak olarak İslam İnkılabının onur ve gurur dolu defterine yazıldı.  Bu büyük gün İran takviminde  veladet ile ahit ve basiret günü olarak kalıcılaştırıldı.  Bu gün  mümin, velayet yanlısı ve izzetli İran halkının  basireti ve akıllılığını göstermiş oldu. 

Bu gün o kadar görkemli bir deneyime neden oldu ki  İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei şöyle buyurdular: "  Bu milletin akıllılık nimeti için yüzlerce kez şükran secdesi yapsak yine de azdır. "

Böyle bir günde  İran halkı  ülke genelinde ve kendiliğinden gelişen gösteriler düzenleyerek  İslam İnkılabı Lideri ve dini inançlarını savundular. Sokaklara inip milyonların katılımı ile büyük bir kahramanlık örneği sergilediler ve İslami düzen düşmanlarına  İslam İnkılabı ve liderlerini  hiçbir zaman bırakmayacaklarını, bu ikisi ile derin ve koparılmaz bağlara sahip olduklarını gösterdiler. 

İran'da 2009 yılında düzenlenen başkanlık seçimlerinin ardından kaybeden aday, ilk baştan sahtecilik ve hileye vurgu yapmaya başladı.  Sanki daha önceden planlanmış bu süreç sokak kaoslarına neden oldu. Onlar kamuoyunu  hile sloganı ile aldatıp  kimi yandaşlarını da  sokaklara getirttiler.  Fitne liderleri  yayımladıkları bildirilerde  hileyi destekleseler de hiçbir sağlam kanıt ve delil bile sunmadılar.  Onlar aldatılmış gençleri  sokaklara inmeye ve kaos olaylarına karışmaya davet ettiler.  Kaos liderleri sözleri ile  kaos alevlerini körüklemeye çalıştılar. 

Bir diğer yandan İslam İnkılabı Lideri  Ayetullah Seyyid Ali Hamanei  ilk baştan itibaren   gençleri basiretli ve akıllı olmaya çağırdı ve hep yabancı düşmanların bu kaos olaylarının arkasında olduğundan söz etti.  Amerika dönem başkanı Barack Obama ise açık bir şekilde  kaos olaylarına karışanlar ve aldatılanlar için mesaj yayımladı ve bu az sayıdaki insanları  İran milletinin  bir parçası adlandırıp  olayları alevlendirmeye çalıştı.  Siyonistler ve  kimi Avrupalı liderler özellikle de İngiltere'nin yetkilileri hızlı bir şekilde kaosu körüklemeye ve aleni bir şekilde kaosu çıkaranlara destek vermeye başladılar. 

Batı medyasının ve sınırların dışından casusluk ve istihbarat servislerinin kışkırtmaları ve iç münafıkların saflara girmesi ile, seçim sahtekarlığı ve "Oyumuzu bize geri verin" sloganı hızla çöpe atıldı ve bir anda İslam Cumhuriyeti ilkesi, kutsal sistemin liderliği ve idealleri hedef alındı. Sloganlar değişti ve Filistin'i ve direnişi desteklemeye karşı  "Ne Gazze ne Lübnan" sloganı, Velayet-e Fakih karşıtı sloganları atılmaya başlandı. Bu azınlık, sloganlarıyla; isyanların ve yandaşlarının seçim sahtekarlığının ötesinde bir şey olduğunu, İslami sistem ilkesini ve ideallerini hedeflediğini gösterdi.

Kargaşanın ve fitnenin amaçlarının açığa çıkmasıyla birlikte, 1979'da devrimin zaferi ve emperyal sistemin değişmesi için canını bile feda eden, dayatılan savaşta en çok fedakarlık ve özveri yapan millet, artık tüm ideallerin, fedakarlıkların, çabaların ve Devrimi koruma ve sürdürme çabaları bir avuç kaosçu ve fitneci tarafından yok edilmeye çalışılması oyunu da ifşa oldu.  Devrimin Lideri, velayet sevdalısı halkın isyancılarla yüzleşmesini sürekli olarak yasakladı, öte yandan aldatılanlara milletin kucağına dönmelerini ciddi bir şekilde tavsiye etti.

Ancak o yıl ve özellikle Aşura gününde Muharrem'e yapılan saygısızlıkta dönüm noktası yaşandı ve mümkün olan en kötü olay gerçekleşti. Bu olay İran'ın sadık ve devrimci halkının kalbini incitti. İsyancılar ve iç münafıklar tarafından birkaç yas töreni çadırı ve birkaç cami ateşe verildiğinde; isyancıların gerçek yüzü ortaya çıktı. Bu nedenle, diğer insanlar sessizliği bıraktı ve ideallerini desteklemek için isyancılara karşı çıktı. Aldatılan insanlar, Hüseyni matem çadırlarına hakaret edilmesinin ardından İmam Hüseyin as ile derin bir bağları olduğunu ve hiçbir akımın onları İmam Hüseyin as ve ideallerinden ayıramayacağını göstermek için isyancıların saflarından hızla ayrıldı. Çok sayıda devrimci ve sıradan değerlerini savunan halka katıldılar.

Nitekim İran'ın izzetli ve Müslüman halkının dini duygularını zedeleyen Hüseyin as'ın matem törenlerine saygısızlıklar, halkın sessizliğini bozdu ve 11 Eylül destanının oluşumunun temel nedenlerinden biri oldu. Kum'daki İlmiye Havzası başkanı Ayetullah Murtaza Muktedai'ye göre "İran halkı, kutsal savunma döneminin açık ve net modeli olan İmam Hüseyin'e as olan inançları nedeniyle canlarını ve mallarını feda etmeye hazır. Ancak bu olaylar onları endişelendi ve ağlattı. Bu etkenler halkı 9 Dey yürüyüşüne coşkuyla katılmasına ve milletimizin hala sistemden ve İslam Devrimi'nden yana olduğunu tüm dünyaya kanıtlamasına yol açtı. "

 Halkın 29 Aralık 2009'daki yürüyüşü, samimiyetle İslami inançların, İslam Cumhuriyeti'nin kimliğinin ve Velayet-e Fakih'in savunulması içindi. Velayet-e Fakih Devrim'in ana ve sağlam ayağıdır. Devrim yılları boyunca insanlar, şiddetli dalgalar ve korkunç fırtınalarda devrimin gemisine rehberlik etmede İnkılap Liderinin  yüksek konumunu ve anahtar rolünü defalarca gördüler. . Velayet-e Fakih'in konumunun zayıflamasını, Masum Ehlibeyt İmamlarının konumunun zayıflaması olarak gören ve Veli-yi Fakih'e itaat etmenin Allah'a, Peygamberimize ve İmamlara uymak olduğunu bilen İran halkı Veli-yi Fakihlerine bağlı kalmaya çalıştılar. 

Şii düşüncesinde Veli-yi-Fakih, liderlik için nitelikli ve en iyi olan alimdir ve onun yolu İmamların yolu ve toplumda İslami kuralların canlandırılması yoludur.  İslami kurallar ve içtihatlar çerçevesinde Veli-yi Fakih toplumu mükemmelliğe ve ilerlemeye yönlendiren dindar rehberdir. İnsanların böylesi bir liderlikle bağlantısı bir yürek ve inanç bağı meselesidir ve lidere duyulan sevgi, salih imamların ve rehberlerin sevgisinden gelir. Ancak kışkırtıcılar, casusluk ve istihbari çalışmalar, mantıksızlık siyaseti, kargaşa ve seçim sahtekarlığı suçlamaları ve Velayet-i Fakih'e saygısızlıkta bulunarak kötü hedeflerine ulaşacaklarını düşündüler, ancak olan şey, milletin Devrimin Lideri Ayetullah Hamanei'ye olan yenilenmiş bağlılığı ve İmam Humeyni'nin idealleri devrimin kurucusunun da tekrar vurgulanması idi. 

İran milletin 29 Aralıktaki sloganları da vilayete, Aşura'ya, devrime olan sevgiyi ve yabancı düşmanlara olan nefreti gösteriyordu. Küresel küstahlığın, özellikle Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Siyonist rejimin aleni desteği ve modern ve kapsamlı medya olanaklarının suistimal edilmesi, dünyanın dört bir yanındaki devrimciler ve direniş hareketleri arasında bir panik ortamı atmosferi yarattı ve endişe ve kaygıları artırdı; Ancak 29 Aralıkta Aşura coşkusunun belirmesi ve uyanan İran ümmetinin basiretinin tezahürü ile tüm endişeler ortadan kaldırıldı ve bir kez daha İslami sistemin manevi otoritesi uluslararası düzeyde ve dünyadaki devrimci sevdalılar arasında umut ve canlılığı beraberinde getirdi.

İran'ın basiretli ve anlayışlı milleti, Michael Ledin, Jane Sharp ve George Soros gibi Siyonistler'in Kadife Devrimi teorilerinin diğer ülkelerde uygulanabilir olabileceğine rağmen, basiretli bir ümmete ve güçlü ve yol gösterici bir liderliğe sahip İran gibi bir ülkede asla işe yaramayacağını gösterdi.  İslam Cumhuriyeti'ne ve Velayet-e Fakih'e verilen bu geniş çaplı destek, sadece yabancı düşmanları hayal kırıklığına uğratmakla kalmadı, aynı zamanda İran'ın uluslararası arenadaki otoritesini de artırdı.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei ise bu hususta şöyle buyurmaktadır: " Bir fitne çıktı, belli işler yapıldı, çabalarda bulundular, Amerika da fitnecileri savundu, İngiliz'i savundu, Batılı güçler de münafıklar ve monarşistleri  savundu. Sonuç ne oldu? Sonuç  tüm bu birlik ve şom ittifaka karşın aziz milletimizin, büyük milletimizin  9 Dey gününde, 22 Behmen gününde, dünyayı hayran bırakacak  görkemini göstermesi idi. "