İlkbaharı Karşılıyoruz (Nevruz Bayramı Özel – 1)
Son günlerde ilkbahar koku her taraftan yükseliyor.
Çiçeklerin açması, çimlerin yeşermesi doğanın yeniden canlandığını ve Nevruz bayramı yaklaştığını müjdeliyor. Her sene insanlar büyük bir neşe ve sabırsızlıkla bunca güzelliği ve ihtişamı bekliyor. İnsanlar doğanın yeniden doğuş şenliği ile beraber kalplerini yaratılış aleminin güzellikleri ve neşesi ile dolduruyor ve mutlu yüzleri ve umut dolu yürekleri ile evlerine temizlik yaparak yüce Allah’tan kalplerini de arındırmasını ve değişime uğratmasını talep ediyor. Zira Nevruz bayramı ile birlikte yeni düşüncelere kavuşmak ve yürekleri aşk ve dostlukla doldurmak gerekir.
Ancak şimdi, yaklaşık bir yılı aşkın bir süredir yürekler acı ve kederle doludur. Yaklaşık bir yılı aşkın bir süredir koronavirüs salgını dünya halkının yaşamını gölgeleyerek, insanların yaşam tarzını, güncel uğraşlarını ve hatta tarihi Nevruz bayramını olumsuz etkilediği anlaşılıyor. Şimdilerde evlerin kapıları eşe dosta kapanmış, görüşmeler kısıtlanmış, yüzler yorgun ve bekleyiş içindedir. Şimdi dünya eski günlere dönmeyi, sevgi ve dostlukların yeniden ifade edilmesini, sağlık ve sıhhatin ve kalbi değişimin yeniden gerçekleşmesini talep ediyor.
Acaba çiçekler yeniden açılırken, dallar yeşerirken, bitkiler soğuk ve cansız topraktan baş çıkarıp hayata renk ve tazelik kandırırken, her tarafı coşku ve heyecan sararken, insanlar yeniden sağlıklı bir yaşama kavuşur mu, dersiniz?
Allah teala Kur'an'ı Kerim’de kullarına ilahi rahmetten umudunu kesmemelerini müjdeliyor ve şöyle buyuruyor:
وَ لا تَیْأَسُوا مِنْ رَوْحِ اللَّهِ " و"لا تقنطوا من رحمة الله
Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin.
Özellikle bu yıl ilkbahar mevsimi, önceki ilkbahar mevsimlerinden farklıdır. Bu yıl ilkbaharın cilvesi ikiye katlanmış ve bir bakıma ilkbaharda ilkbahar gelmiştir.
Şimdi doğada akan duru sular, yeni yılın arifesinde veladet yıldönümü olan büyük insanların ruhunun paklığını ve duruluğunu hatırlatmaktadır. Şimdi dağların sarplığı ve ağaçların gözleri kamaştıran gövdeleri Hüseyin -s-, Abbas -s- ve Seccad -s- gibi büyük insanların azametini ve dik duruşlarını hatırlatmaktadır.
Evet, bu yıl ilkbahar mevsimi mübarek Şaban ayına denk gelmiştir. Bu ayda doğan bu büyük şahsiyetlerin parlak simaları çiçeklerden ve şukufelerden daha narin bir şekilde gönülleri coşturuyor ve umut ve aşk goncalarını açıyor. Umarız bu yıl vadedilen kurtarıcıyı bekleyiş süreci de sonuca ulaşır ve dünya barış, sıhhat ve emniyete kavuşur.
Şimdi pencereleri açın ve olabildiğince soluk alın. İşte o zaman hayatın ve ilkbaharın kokusunu alırsın ve kendini yavaş yavaş kuşların ötüşü ve şelalelerin akışı ortasında bulursun. Şimdi gözlerinizi yaratılışın genişliği kadar açın ve kendinizi ilkbahar meltemine teslim edin, işte o zaman Allah tealanın azametli yaratılışının cilvesinden bir cilveyi görürsün.
İlkbahar geldi ve hayat yeniden ivme kazandı. Nevruz bayramı bir yıllık yolculuğun ardından yeniden geliyor ve bir yılın yorgunluğu ilkbaharın tazeliği ile birlikte zaman akışına bırakılıyor. Her yıl asla eskimeyen bir öykü tekrarlanıyor ve böylece evlere sevgi ve hoşgörü geliyor ve gönüller hayat ve yaşam ruhu ile yeniden canlanıyor.
Aslında beşeri medeniyet geliştikçe ve daha karmaşık hale geldikçe, insanlar doğaya dönme ve onu tanıma ihtiyacı da bir o kadar hayati önem kazanıyor. Nitekim bu yüzden Nevruz, eskiyen veya yıpranan birçok gelenekten farklı olarak hiç eskimeden ve yıpranmadan halâ varlığını sürdürüyor ve her gelişinde yenilik ve tazelik armağan ediyor. Bu tazelik ve neşe sadece ruhu değil, insanların cismini de etkiliyor.
Nevruz’dan yaşamın sembolü veya diğer tabirle doğanın yenilenmesi şeklinde söz ediliyor. Dini rivayetlerde de hş. takvimine göre Ferverdin ayının başlaması veya diğer herhangi bir bayramdan günahlardan ve Allah tealaya itaatsizlikten arınmış yeni ve pak bir yaşamın başlaması şeklinde söz ediliyor. Dolayısıyla mümin ve dindar insanlar bu günlerin neşesini mübarek Şaban ayında yaptıkları ibadetler, dualar ve manevi değerlerin neşesi ile düğümlüyor.
Şaban ay, şerefi ve azameti hakkında birçok rivayet söz konusu olan ve bu ayda birçok dua ve amel belirlenen güzel aylardan biridir. Allah Resulü Hz. Muhammed -s- Şaban ayının günlerinden birinde bu ay hakkında okuduğu hutbede şöyle buyurmakta:
Şaban şerefli bir ay ve benim ayımdır. Arş’ı taşıyanlar bu ayı büyük bilir ve hakkını tanır. Bu ay, mübarek Ramazan ayı gibi kulların rızkı bollandığı ve cennetin süslendiği aydır. Bu ayda mümin kulların arasında rızkları dağıtılır ve iyi amellerin mükafatı bir kaç kat hesaplanır ve her iyi amel yetmiş kat sevap kazandırır.
Kur'an'ı Kerim ilkbahar mevsimini yüce Allah’ın güç ve iktidarının işareti olarak açıklıyor ve kış mevsiminin kurak ve yapraksız durumunun ilkbaharın tazeliği ve canlılığı ile değişmesini kıyamet gününde insanların yeniden dirilişinin açık ayeti olarak vurguluyor. Nitekim Fatır suresinin 9. ayetinde şöyle buyurmakta:
Rüzgârları gönderip de bulutu harekete geçiren Allah'tır. Biz onu ölü bir bölgeye göndeririz de ölümünden sonra toprağa onunla hayat veririz. Ölülerin yeniden dirilmesi de böyle olacaktır.
Kur'an'ı Kerim Hac suresinin 5 ve 6. ayetlerinde de şöyle buyurmakta:
Sen, yeryüzünü de kupkuru ve ölü bir halde görürsün; fakat biz, üzerine yağmur indirdiğimizde o, kıpırdanır, kabarır ve her çeşitten (veya çiftten) iç açıcı bitkiler verir. Çünkü Allah hakkın ta kendisidir; O, ölüleri diriltir; yine O, her şeye hakkıyla kadirdir.
Bir başka ifade ile, Nevruz bayramı her yıl hikmet ve basiret sahibi olan insanların yüzüne açılan marifet kitabıdır; böylece basiretli insanlar Nevruz’da açan çiçeklerde yüce Allah’ın cemalini seyreder ve ruhunu ve düşüncesini yenileyerek doğa ile bütünleşir ve kin ve düşmanlık paslarını silerek sevgi ve dostluk çiçeklerini eker.
Gerçekte her yeni yıl bir kez daha geçen ömrümüzü hatırlamak ve ilkbahar şevki ve coşkusu ile yaşam fırsatının sonuna bir adım daha yaklaştığımızı görmek ve buna göre de gaflete kapılmadan değerli ömrümüzün her anının kıymetini bilmek için bir fırsat sayılır.
Büyük Nevruz bayramı elbette ki bazı ön hazırlıkları da söz konusudur ve bu hazırlıklar yılın son ayının ortalarından itibaren başlar ve yeni yılın ilk ayının 13. günü, doğaya çıkmak ve gezinmekle son bulur.
İran halkının ilkbahar mevsimini karşılarken olmazsa olmaz adetlerinden biri evlerine temizlik yapmaktır. Aslında bu adet sadece evler için değil, iş yerleri ve mağazalar ve diğer alanlar için de geçerlidir. Temizlik yapmak İran milleti arasında her zaman ilgi gören bir adet olmuştur; nitekim İslam dini de bu konuya vurgu yapmış ve Allah Resulü -s- temizliği iman işaret olarak buyurmuştur.
İran’da her yıl Nevruz bayramından önce kentlerin çarşı pazarı Nevruz bayramı alış verişini yapmak ve elbise, ev eşyası, çerez, tatlı vesaire ihtiyaçlarını tedarik görmek üzere sokaklara dökülen kalabalıkla dolup taşar. Zira herkes Nevruz bayramı ile birlikte yaşamında değişim yapmak ve yeni yılı yeni elbiseler ve neşe içinde karşılamak ister.
Gerçi bu sene korona virüs salgını devam ederken başta İran olmak üzere birçok ülkede genel aşılama çalışması başladı; ama yine de bu şom pandemi bitinceye dek sağlık protokollerine uymanın önemli bir zaruret olduğu da hatırlatılmalıdır. Bu yüzden bu yıl bazı Nevruz öncesi geleneklerin başkalarının haklarına saygı ve sağlık durumunun korunması için eskisi kadar coşkulu geçmediği söylenebilir.
Buna karşın doğa an be an yenilenirken insanların yaşamını da değiştirmeye devam ediyor. yeni yıl sevgi dolu gülümsemelerle başlıyor ve insanların arasında sevgi, neşe ve güzellikler göz kamaştırıyor. İnsanlar her yıl olduğu gibi bu yıl yine ilkbaharı karşılama duası ile Nevruz bayramını karşılıyor ve Allah tealadan hallerini en iyi hallere dönüştürmesini niyaz ediyor:
یَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ وَ الْأَبْصَارِ/ یَا مُدَبِّرَ اللَّیْلِ وَ النَّهَارِ/ یَا مُحَوِّلَ الْحَوْلِ وَ الْأَحْوَالِ/ حَوِّلْ حَالَنَا إِلَی أَحْسَنِ الْحَالِ/
Ey kalpleri ve gözleri dilediği gibi değiştiren yüce Rabbim, ey gece ve gündüzü tedbir eden, ey yılları ve halleri yönlendiren, halimizi en güzel hallere çevir.