Nevruz; Tarihî Gelenek (Nevruz Bayramı Özel – 3 )
(last modified Fri, 19 Mar 2021 08:23:30 GMT )
Mart 19, 2021 10:23 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde Nevruz bayramının tarihine ve ortaya çıkış sürecine kısaca göz atmak istiyoruz.

İranlı kavimlerin tarihi Nevruz bayramı oldukça derin mazilere dayanan bir gelenektir ve üzerinden asırlar geçmesine karşın halâ ilk günkü kadar canlı ve aktif bir şekilde kutlanır.

Eğer her şeyi gerçek görünüşü ile görmek istersek, insanın geçmişini şimdiki hali gibi idrak etmeliyiz; nitekim bu yüzden geçmişte söz konusu olan mitolojileri ve abideleri idrak etmek zaruri sayılır.

Aslında günümüzde dünya halkının birçok geleneklerinin kökleri geçmişe dayanır ve uzun yıllar insanlara ve düşüncelerine eşlik ederek gelişmiştir. Yaklaşık iki bin beş yüz yıldır İran milletinin kültürünün bir parçası olan ve onlara eşlik eden İran geleneklerinden biri, büyük Nevruz bayramıdır. Nevruz bayramı uzun yıllardır İran milletinin evlerine tanıdık bir misafir gibi girer ve beraberinde neşe ve mutluluk getirir.

Nevruz bayramı tüm engebeli ve inişli çıkışlı tarihine karşın günümüze dek gelmeyi başarmış ve İran halkının hangi inançtan ve ırktan olursa olsun yüreğinde yer edinmiştir.

Bazı kaynaklarda belirtildiği üzere Nevruz bayramı eski İran halkının inançlarında kökü bulunan ve binlerce yıl önce kutlanan bir bayramdır; nitekim bu bayram İran mitolojileri ve efsaneleri ile bütünleşmiştir.

Bu yüzden Nevruz bayramını anlatmaya geçmeden önce mitoloji ve efsane gibi tabirlere biraz açıklık getirmek istiyoruz.

Yabancı bir sözcük olan “Myth”in (Mit) anlamı nedir? Aslında bu sözcüğü birçok kez duymuş ve birçok kez de kullanmışızdır. Bazı uzmanların tanımladığına göre günümüzde mit olarak adlandırılan şey, insanların yeryüzüne ayak bastığı ilk günlerle, yani insan halâ birçok doğal fenomeni ve birçok doğal fenomenin sebebini çözemediği dönemle ilgilidir. O dönemlerde insanlar açıklayamadıkları bu tür durumlara hayal gücü ve düşüncelerine dayanarak, daha sonraki dönemlerde kutsal değerler olarak ortaya çıkan ve insanların inanmaya başladığı bir şeyler uyduruyor ve böylece mitler ortaya çıkıyordu.

Bu arada daha sonraki dönemlerde mitlerin kutsallığı kaybolup yerini başka değerlere ve inançlara bıraktığında, söz konusu bazı mitler unutulup gidiyordu. Bu tür mitler sosyal değerlerini kaybettikten sonra ise halk arasında “efsane” olarak yayılıyordu.

Bu arada bazı mitlerin yeniden canlanabildiği ve daha sonraki dönemlerde yeniden hayata geçtiği de belirtilmelidir. Bu tür mitlerin en önemli olanlarından biri Nevruz bayramıdır.

Nevruz’un ortaya çıkışı hakkında çeşitli rivayetler bulunuyor; ancak kesin olan şey, Nevruz’un mevsim değişikliği ile ilgili olduğudur. Eskiden İran takvimi ay temelindeydi, fakat bu durum bayramların ve şenliklerin düzenlenmesinde bazı sıkıntılara yol açıyordu. Daha sonraları ve Selçuklu kralı Melik Şah döneminde takvimin değiştirilmesi ile beraber Nevruz bayramı ilkbahar mevsimi ile uyumlu hale geldi.

Geçmişti mevsimlerin süresi eşit değildi ve çeşitli kaynaklarda mevsimleri sınıflandırmak için çeşitli sınıflandırmalardan söz edilmişti. Ancak bu sınıflandırmaların arasında bir tanesi eski İran’da yaratılış mitolojisi ile örtüşmektedir.

Eski İran halkı yılı eşit olmayan altı bölüme bölüyordu ve her bölümün başında Ahura Mazda’nın yeni bir dünyanın veya varlığın ön örneğini yarattığına inanıyordu; örneğin gök, su, yer, bitki, faydalı hayvanlar ve insan gibi. Eski İranlılar Ahura Mazda bu işi altı eşit olmayan aralıklarla ve bir yıl boyunca yaptığına inanırdı ve böylece bu inanç eski İran halkı için her dönemin başlangıcını Gahenbars dedikleri bayram gibi kutlama bahanesi oldu. Bu bayramlarda halk Ahura Mazda’yı takdir ediyor ve yarattığı güzellikler için şükranlarını sunuyordu. Her Gahenbars ise beş gün sürüyordu. Bu arada Gahenyar’ın İran’ın manevi mirası olarak kayda geçtiği de belirtilmelidir.

Eski İran’da yılın son bayramı insanın yaratılış yıldönümüne denk geliyordu ve buna göre Nevruz bayramından İran mitolojisinde insanın yaratılış yıldönümü olarak da söz ediliyor. Bu inanca göre büyük yaratan için en aziz mahluk insandı ve bu yüzden yıldönümü daha muhteşem bir şekilde kutlanması gerekiyordu.

Ancak bu anlatılanlardan başka, birçok efsanede Nevruz bayramı İran’ın eski mitolojik kralı Cemşid döneminde gündeme geldiği ifade ediliyor. Bu rivayetlere göre İran’ın mitolojik kralı ve Pişdadi hanedanından olan Cemşid Nevruz’da kraliyet tahtına oturdu. Cemşid dinini yeniledi ve bunu Nevruz’da yaptı. Pişdadi krallığı, İran’ın ilk mitolojik krallığıdır ve Firdevsi’nin Şehname adlı büyük eserinde de adı geçmiştir.

Bir başka rivayete göre şeytan bereketi yok etmişti; öyle ki insanlar yemekten ve içmekten doyamaz olmuştu. Şeytan rüzgarın esmesine engel olmuştu; öyle ki ağaçlar kurumuş ve dünya yok olma eşiğine gelmişti. O sıralarda Cem ya da Cemşid, tanrının emri üzerine şeytanın ve izleyenlerinin mekanına gitti ve onlarla çarpıştı ve bu felakete son verdi ve dünyaya geri döndüğünde bu zaferin bereketi sayesinde güneş gibi parlıyor ve etrafa nur saçıyordu. Bu duruma hayret eden halk yeni gün anlamına gelen Nevruz diye haykırmaya başladı.

Aslında Nevruz bayramı ile kral Cemşid’in bağlantılı oldukları hakkında birçok efsane söz konusudur, ki zamanımız kısıtlı olduğu için sadece iki örneğini beyan etmekle yetinmek zorunda kaldık.

Evet, sohbetimizin başında da belirtildiği üzere, Nevruz bayramı iki bin beş yüz yıldır İran milletinin kültürünün bir parçası olan ve onlara eşlik eden İran geleneklerinden biri ve yaşamlarının ayrılmaz parçasıdır.

Nevruz bayramının Hahameneşi ve Eşkani imparatorlukları döneminde nasıl kutlandığı hakkında elimizde pek fazla bilgi bulunmuyor; sadece bazı tarihi rivayetlerde ve belgelerde Nevruz bayramı Hahameneşi döneminde kutlandığından söz ediliyor.

Bir rivayete göre Hahameneşi imparatoru Kuroş Babil’i fethettikten sonra oğlu Cambuciye’yi Nevruz bayramında Mezopotamya’nın kralı olarak açıkladı. Öte yandan İran’ın tarihi Tahti Cemşid sarayı her yıl Nevruz bayramının kutlandığı mekan olduğu belirtiliyor. O yıllarda Hahameneşi imparatorluğunun egemenliği altında bulunan birçok milletin temsilcileri bu mekanda bir araya gelerek imparatora hibelerini sunuyordu. Söz konusu temsilciler bu muhteşem binanın basamaklarından çıkmak ve sarayın kapılarından ve büyük duvarlarından geçmenin ardından Yüz Sütun adlı köşke girerdi.

Tahti Cemşid duvarlarında arslanla boğa arasındaki savaşı yansıtan kabarık nakış, ilkbaharın kış mevsimine galibiyetinin temsil ediyordu. Zira arslan güneşi ve boğa yağmuru temsil ediyor. Bu kabarık nakış, İran’da mevsimlerin değişmesi ile ilgili yıllık şenliğin yapıldığını gösteriyor ve bu şenliğin Nevruz bayramı olduğu anlaşılıyor.

Tüm tarihi mitolojiler ve rivayetler Nevruz bayramı yenilenme ve değişim ve doğanın yeniden doğuşu ile ilgili olduğunu gösteriyor. Bu bayram ilkbaharın başlaması ile birlikte başlıyor ve beraberinde yeşillik, neşe ve mutluluk getiriyor.

İlkbahar ekinoksu yerkürenin iki ekinoksundan biridir ve her yıl sadece bir kez yaşanır. Öteki ekinoks sonbahar ekinoksudur. Yerkürenin Kuzey yarım küresinde ilkbahar ekinoksu, Güney yarım kürede sonbahar ekinoksuna denk gelir ve böylece tarihi Nevruz bayramı Kuzey yarım kürede yeni yılın başlaması ile birlikte başlar.

Nevruz bayramı asırlar boyu ve tüm siyasi ve sosyal değişimlere karşın eskisi gibi ayakta kalmış ve adeta bir köprü misali İran milletini zengin ve gani kültürü ve tarihi ile bütünleştirmiştir. Nitekim İran halkı hangi etnik gruptan, ırktan veya inançtan olursa olsun Nevruz bayramında bir araya gelerek bu tarihi ve milli bayramı kutlar. Nevruz bayramı insan ve doğanın yeniden doğuşunun habercisidir.

Değerli dostlar bir sonraki sohbetimizde Nevruz’un mitolojilerini ve efsanelerini ve ayrıca bu bayramın Sasaniler döneminde ve İslami dönemde nasıl kutlandığını gözden geçireceğiz.