Nisan 10, 2021 10:09 Europe/Istanbul

Değerli dostlar, bilindiği üzere hş. takvimine göre yılın ilk ayı olan Ferverdin ayının 13. günü İran takviminde Doğa Günü olarak adlandırılmıştır ve bir nevi Nevruz bayramının da sonu sayılır.

İranlı kavimlerin en eski geleneklerinden biri olan ve her yıl kültürel bir gelenek olarak yerine getirilen etkinliklerden biri Nevruz bayramının 13. Gününde Sizdebeder adı ile anılan etkinliktir. Doğa günü olarak adlandırılan bu günde İranlı aileler Nevruz bayramının bir nevi sonu sayılan bu günde evlerinden çıkar ve günü doğada geçirir.

İran halkı tarih boyuca ve ta eski çağlardan bu yana çeşitli münasebetler dolayısıyla çeşitli şenlikleri ve merasimleri düzenleyerek kutlama yapar ve bu güzel anlayış günümüze dek İran halkının kültürünün bir parçası olarak devam etmiştir.

Gerçekte dini ve milli bayramların ve etkinliklerin düzenlenmesi insanların gönlünde umutları canlandırır ve düşüncelerini birbirine yaklaştırarak neşe ve mutluluklarını paylaşmaya zemin oluşturur. Bu tür şenlikler aynı zamanda her milletin vahdet ve dayanışmasının en önemli etkenlerinden biri sayılır.

Vahdet ve dayanışmadan söz etmişken, İran’da ilkbaharın 13. gününde düzenlenen şenlik ve kutlamalar sadece insanların birbiriyle vahdetini değil, aynı zamanda insan ve doğanın vahdetini ve birlikteliğini simgeler. Doğa ile bu tür bir bütünleşme İran halkının düzenlediği şenliklerin en temel bileşenlerinden biridir. Nitekim İranlıların eski merasimlerine bakıldığında böyle bir özelliği olan birçok şenliğe ve kutlamaya rastlamak mümkün.

Dünyada çevre kirliliği ile mücadele hareketi belki de yirmi seneden daha az bir süredir insanlar tarafından ilgi görüyor; ancak İran milletinin çevreye olan ilgisi ve çevreyi koruma çabası ve yaşadığı toprakları ve su kaynaklarını ve biyolojik çeşitliliği koruma ilgisi, bir kaç bin yıllık mazisi olan bir adettir. Nitekim İran milleti ta eski zamanlardan bu yana milli ve dini öğretilerine göre doğada gezerken ağaçların dalları kırmak, suyu ve toprağı kirletmek ve bitkileri yok etmek gibi çevreye zarar veren her türlü hareketten kaçınmaya ve doğada mümkün mertebe az bir etki bırakmaya çalışan bir millettir.

İran’da her biri özel bir anlamı simgeleyen ve İran milletinin düşünce ve zevkinin saf ve duru olduğunu ortaya koyan bir dizi güzel geleneği ve merasimi söz konusudur. Nevruz bayramının 13. gününde doğaya çıkmak da bu durumdan müstesna değildir.

İran milletinin düşüncesinde Nevruz bayramının ilk 12 günü, 12 bin yıllık yaratılışın simgesidir ve Nevruz etkinliklerinin son halkasında, yani bayramın ve ilkbaharın 13. gününde İran halkı doğaya çıkmak ve bu günü doğada geçirmekle bir sonraki günden itibaren yeniden faaliyet etmeye hazırlanır.

İran milletinin Nevruz bayramı ile ilgili tüm merasimlerinde İslam dininin de üzerine vurgu yaptığı etnik dayanışmanın derin izleri söz konusudur. Bu süreç bayramdan önce evlere temizlik yapmakla toplumda başlayan hareketlilikle başlar ve bayramın 13. gününde doruk noktasına ulaşır; gerçi şekil itibarı ile ilk 12 günden farklıdır. Bayramın 13. gününde insanlar tüm enerjisini evden çıkma ve doğaya sığınma uğrunda harcar ve herkes toplu halde gerçekleşen bu harekette hayata yeni yılda yeniden başlama umudunu ve ilgisini ortaya koyar.

Aslında geçmişten günümüze dek ulaşan her merasimimiz ve etkinliğimizin kendine göre öyküleri ve rivayetleri vardır. Sizdebeder ya da diğer adı ile Doğa günü etkinliği hakkında da birçok rivayet söz konusudur ve birçok kaynakta beyan edilmiştir. Bazıları bu günü uğurlu ve bazıları ise uğursuz bilir ve bu yüzden bu günde evde kalmamak ve doğayı sığınmak gerektiğine inanır.

Miladi 973 ila 1093 yılları arasında yaşayan İranlı büyük bilgin Ebu Reyhan Biruni asırlar önce ve antropoloji bilimi adı ile bir bilim dalı ortaya çıkmadan önce bu alanda özel olarak araştırma yapan ilk bilginlerden biriydi. Biruni 13 sayısı hakkında olumlu bakışı olan ve bu sayıyı uğurlu bilenlerin arasında yer alıyor. Biruni El Bakiye adlı eserinde eski İran halkından söz ediyor ve İranlıların her yılda özel günlerine değinerek Ferverdin ayının 13. günü hakkında şöyle yazıyor:

Eski İran halkı ayın her gününe bir ad verirdi ve her ayın 13. günü Tir Ruz olarak adlandırılmıştı ve Tir, aziz bir meleğin ve büyük ve parlak bir yıldızın adıdır.

Dolayısıyla Tir Ruz, yani her ayın 13. günü eski İran halkına göre mübarek ve uğurlu bir gündür

İran halkının milli mitleri ile ilgili bir başka rivayete göre, böyle bir gün, yani Tir Ruz yine İran takviminde bir başka ayın adı olan Tir ayında, İran mitolojisinde komşu ülke olan Turan’la İran arasındaki sınırın İranlı mitolojik pehlivan Areş’in attığı okla belirlendiği gündür. Dolayısıyla bu rivayete göre de 13 sayısı İran kültüründe mübarek ve uğurlu bir gündür.

Aslında günümüzde de 13 Ferverdin gününün uğursuz bir gün olduğuna inanan pek az insan söz konusu olduğu söylenebilir. Nitekim insanlar bu özel günde daha çok neşelenmek ve mutlu olmak için bir araya gelir ve birlikte evlerinden çıkarak doğaya sığınır.

Eğer Nevruz bayramının sonlarında korona virüs salgını olmadığı yıllarda İran’ın çeşitli yörelerine seyahat düzenlemiş olsaydınız, Nevruz bayramının 13. gününde her tarafta insanların doğada piknik yaptığını ve ailece bir araya gelip eğlendiklerini görürdünüz. Kimileri ateş yakıyor, kimileri çay, kimileri ise çocuklar için eğlence düzenliyor, gençler ise Nevruz sebzesine düğüm atıyor. Tüm bunlar ise Nevruz’un 13. gününe özel etkinliklerdir.

Doğa gününde İranlı aileler sabah erkenden doğaya çıkarak akşama kader doğada kalıyor ve bu güne özel yemekleri yaparak akşama doğru mutlu bir şekilde evlerine dönüyor. Gerçi son bir iki yılda korona virüs salgını yüzünden İran halkının bu güzel geleneği de diğer toplu etkinlikler gibi etkilendiği ve insanlar mümkün mertebe bir araya gelmemeye özen gösterdiği anlaşılıyor. Ancak korona virüs salgını da elbet bir gün sona erecek ve bu güzel gelenek tekrar yerine getirilecektir.

Peki, yemekten söz açılmışken gelin hep birlikte İran halkının bu güzel günde hangi yemeklere ağırlık verdiğini gözden geçirelim.

Sizdebeder veya Doğa günü her zaman özel etkinliklerle beraber olmuştur. Bu etkinliklerin başında ise İran halkının bu güne özel yaptıkları yemekler geliyor. İran halkı bu gün için genellikle toplu halde yemekler hazırlıyor ve bayram günlerinden kalan çerezini, meyvesini ve tatlısını da yanına alarak doğada bir gün geçiriyor ve böylece Nevruz bayramı tatilini güzel ve hoş anılarla noktalıyor.

Bu gün için tüketilecek yemekler ye önceden evde yapılıyor veya gerekli teçhizat tedarik görülerek yemekler doğada pişiriliyor.

İran’ın bazı yörelerinde bu gün için öğle yemeğine köfte yapılıyor. Balıklı sebzeli pilav ve ızgara çeşitleri de bu günde yaygın olan yiyeceklerden bazılarıdır. Bazı yörelerde ise halk çıktıkları alanlarda topladıkları bazı özel sebzelerle çorba yapıyor. Yine bu güne özel yemeklerden biri de bulgur ve şehriye çorbalarıdır. Semenu ve helva da bu günde tüketilen bazı tatlılardan sayılır.  Güney Horasan ve Yezd eyaletlerinde ise bu güne özel tatlılar yapılır. İran’ın Kuzey yörelerinden ise çeşitli helvalar tercih edilir. Bu yörede halk marulu bir nevi şerbete batırarak tüketir.

 

Doğa gününün olmazsa olmaz etkinliklerinden biri ise Nevruz bayramı için yeşertilen sebzeyi akan suya bırakmaktır. Yine bu günde yeşertilen sebzelere düğüm atmak da adettir. İran halkı sebzeye zarar vermeden düğüm atmak, yeni yılda sorunları ve musibetleri uzaklaştıracağına inanıyor.

Ancak biraz önce de belirtildiği üzere bu yıl korona virüs salgını yüzünden Doğa günü etkinlikleri de bazı kısıtlamalarla karşı karşıya olduğu söylenebilir. Yetkililer vatandaşlardan doğa gününü evlerinin bahçesinde kutlamalarını ve böylece salgının bir an önce yok edilmesini istiyor.

Biz de bu yıl dünya halkı bir an önce korona virüs salgınından kurtulmasını ve önümüzdeki günleri aileleri ve yakınları ile mutlu ve sağlıklı geçirmelerini niyaz ediyor, hepinizi yüce Allah’a emanet ediyoruz.

Etiketler