İran’ın evrenselleşen hüsn-i hat sanatı
(last modified Sat, 25 Dec 2021 17:28:27 GMT )
Aralık 25, 2021 19:28 Europe/Istanbul

Somut olmayan kültürel mirasları koruma komitesinin Paris’te bulunan UNESCO binasında çevrim içi yöntemi ile düzenlenen 16. oturumunun dördüncü gününde İran’da geleneksel hüsn-i hat sanatı ele alındı ve İran’ın 17. Somut olmayan eseri olarak UNESCO listesinde kayda geçti.

Somut olmayan kültürel miras, belli bir coğrafi yörede yaşayan halk veya etnik topluluğun arasında yaygın olan ayinler, sanatlar, şarkılar, nağmeler, musikiler, maharetler ve yetenekler gibi kültürel ürünlere ve süreçlere verilen addır. Bu kültürel süreçler zamanla kuşaktan kuşağa ve dilden dile aktarılarak bir milletin çağdaş tarihinde değerli bir hazine olarak miras kalır ve değerli bir kültürel unsur olarak halk tarafından yaygınlaştırılır ve korunur.

Tarihi eserler ve binalar, geleneksel sanatların ürünleri, doğal manzaralar gibi eserler somut olan kültürel miras ve ürünlerin arasında yer alıyor ve genellikle tarihi bir alan şeklinde kayda alınarak korunuyor veya korunmak amacıyla müzelere veriliyor. Ancak somut olmayan kültürel eserler kayda alınma imkanına karşın müze gibi fiziki bir alanda koruma altına alınamıyor ve zati ve has özellikleri itibarı ile intikal ettirilmeleri, tekrar edilme ve tecrübe etme imkanı bulunuyor.

Üye ülkelerin somut olmayan kültürel mirasını kaydettirdiği UNESCO’nun 2003 konvansiyonunda üç farklı liste yer alıyor. Bu listelerden biri somut olmayan referans miraslar listesidir ve üye ülkelerin en çok bu listede kayıt yaptırdıkları anlaşılmaktadır. İkinci liste ise tehlikede olan somut olmayan kültürel miras listesidir. Bu listeye genellikle iyi şartlarda korunmayan ve yok olmaya maruz kalan eserler kaydediliyor.

Ancak üçüncü liste UNESCO’nun koruma altına aldığı eserlerdir ve bu tür eserlerin bu listede kayda alınması, ilk iki listeye göre daha zordur. Bu listede kayda alınan eserler çok iyi korunan eserlerdir; yani üye ülkeler bu eserleri çok iyi korumuştur ve UNESCO’nun somut olmayan listesinde kayda alınmayı hak ettikleri gibi yaygınlaştırılması da mümkündür.

Üye ülkelerin bu tür eserleri UNESCO’nun somut olan ve olmayan kültürel miras listesinde kayda alınması bu eserleri koruma yollarından biridir, ama maalesef bazı ülkeler bu başarıyı elde edebilmek için başka ülkelerin kültürel ve medeni mirasını çalmaya teşebbüs ediyor. Bu bağlamda İran’ın Yezd yöresinde rüzgar kulelerinin BAE tarafından sahiplenmesini veya İranlı büyük şair Nizami Gencevi’nin Bakülü şair olarak sahiplenmesini, İranlı şair Sadi’nin Arap şair ilan edilmesini ve hatta Ebu Ali Sina gibi tanınmış İranlı bilgini Batılı bilgin ilan etmelerini örnek vermek mümkün.

Bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce Türkiye ise İslami hüsn-i hat sanatını dünya somut olmayan kültürel mirası olarak kendi adına kayda geçirmek istedi, ancak İran İslam Cumhuriyeti kültürel miras bakanlığının itirazı ile karşılaştı. İranlı uzmanlar bir dizi teknik gerekçeyi UNESCO’ya sunarak Türkiye’nin hüsn-i hat için sunduğu dosya İslami sıfatı olan bir dosya olduğunu ve bu yüzden sırf Türkiye ile sınırlı tutulamayacağını belirtti.

Öte yandan İslami hüsn-i hattın çıkış noktası İran’dır ve tarihi belgeler bunu ispat etmektedir.

İran İslam Cumhuriyeti’nin itirazı üzerine bu dosyanın başlığı değiştirildi ve Türkiye’de İslami sanatta geleneksel hüsn-i hat olarak kaydedildi.

Gerçekte İran’ın itirazı asla siyasi boyutu olmayan ve tamamen teknik açıdan gündeme gelen bir itirazdı. Nitekim hüsn-i hat tarihine bakıldığında, Türkiye’de Osmanlı devletinden önce bu sanat pek bilinmediği anlaşılır; oysa o dönemde İran’da hüsn-i hat sanatı ve Kur'an'ı Kerim katipliği zirvede yer alıyor ve bu sanatta çok ünlü sanatçılar faaliyet yürütüyordu.

Somut olmayan kültürel mirasları koruma komitesinin Paris’te bulunan UNESCO binasında çevrim içi yöntemi ile düzenlenen 16. oturumunun dördüncü gününde İran’da geleneksel hüsn-i hat sanatı ele alındı ve İran’ın 17. Somut olmayan eseri olarak UNESCO listesinde kayda geçti.

Bu arada bu gelişme, aynı oturumda 16 Arap ülkesi de bu ülkelerde ve  Türkiye’de hüsn-i hat mahareti ve bilimi dosyasını somut olmayan kültürel miras listesinde kayda geçirmelerine paralel olarak gerçekleştiği belirtilmelidir.

Hüsn-i hat veya diğer adıyla hattatlık, güzellik yaratmakla beraber güzel hat yazma sanatıdır ve bunu yapan kimseye hattat adı verilir.

Eğer bu sanat hattatın mesleği ise, yazılan eserlerden zevk almak için sanatçının bir metni yazmanın yanında güzellik değerlerini taşıyan bir eser yaratmaya çalıştığını bilmek gerekir. buna göre hüsn-i hat sanatının eserleri sıradan bir yazıdan ve hatta sayfaları bezemekten farklıdır.

Gerçi hüsn-i hat sanatı doğuda gelişmiştir, ama yine de bu sanatın çeşitli şekillerine başka kültürlerde de rastlamak mümkün.

Hüsn-i hat yada diğer adıyla Calligraphy miladi 15. yüzyılda latin kültürlerin sözcüklerine girdi ve 19. yüzyıldan sonra bilinen bir terim olarak ilgi odağına oturdu. Oysa bu terim çok eski zamanlardan bu yana başta İran olmak üzere İslam ülkeleri ve uzak doğu ülkelerinde seçkin bir sanat dalı olarak bilinmektedir.

İslam’dan önce İran’da Çivi, Pehlevi ve Evestai yazıları yaygındı. Ancak daha sonraları İslam dini ile birlikte İran halkı İslami alfabeyi benimsedi.

Aslında Arapça yazının mazisi İslam’dan öncesine pek dayanmadığı ve İslam’ın yayılmaya başlaması ile birlikte geliştiği belirtilmelidir.

Müslümanlar için hüsn-i hat sanatı her zaman özel önem arz eden bir sanattır; zira bu sanatı vahiy kelamının tecelli ettiği sanat olarak bildiler. Müslümanlar hüsn-i hat sanatını sadece Kur'an'ı Kerim’i yazmakta değil, birçok sanatta kullandılar.

Hüsn-i hat veya diğer adıyla hattatlık sanatı İslam ülkelerinde her zaman en yüce sanat şeklinde ilgi görmüştür. Başta İran milleti olmak üzere Müslüman milletler bu sanatta zarafet ve inceliği doruk noktasına ulaştırmış ve görsel sanatlara eksen yapmıştır; öyle ki hüsn-i hat sanatı İslam’ın ilk yüzyıllarından itibaren İslam ülkelerinde ve Müslümanların egemen olduğu yörelerde en güçlü ve en hassas biçimde sanat akımlarının başında yer almıştır.

Hüsn-i hat sanatı İslam dini İran topraklarına ayak bastığı ilk yüzyıllardan itibaren bu yörede yoğun ilgi görmüş ve tarih boyunca İranlı sanatçılar sanat alanında zengin zevklerini ve yenilikçiliğini kullanarak hüsn-i hat sanatına yeni ve çok güzel tarzları eklemiştir.

Nash ve Talik adlı iki hat, bu sanatta kullanılan ilk hatlardı. Kameri 8. yüzyılda Mir Ali Tebrizi gibi İranlı üstatlar bu iki hattı birleştirerek daha sonraları Nastalik adı ile ün yapan Nashtalik hattını geliştirdiler.

Hüsn-i hat sanatı günümüze dek her kuşağın en seçkin üstatları tarafından geliştirilerek bize ulaştı. İran’ın Kazvin kenti hüsn-i hat başkenti olarak bu İranlı sanatta yetiştirdiği seçkin sanatçılarla gelişmesinde büyük rol ifa etti. Bu doğrultuda Mir Emad Hasani, Abdulmecid Talagani, Mirza Muhammed Hüseyin Emad El Kitab Kazvini ve Melik Muhammed Kazvini İran’da hüsn-i hat sanatında zirveye yerleşen bazı isimlerdir.

Eskiden emlak ve arsaların tarihi tapuları, anlaşmalar, siyasi sözleşmeler, el yazması kitaplar, idari yazışmalar gibi belgeler genellikle kırık veya nastalik hatlarından biri veya ikisinin karışımı ile yazılırdı.

İran’da hüsn-i hat sanatı tüm dallarında şekil ve görsel itibarı ile sahip oldukları güzelliğin yanında İranlıların Kur'an'ı Kerim ve Firdevsi, Rudeki, Mevlana, Hafız, Sadi, Attar Nişaburi ve diğer büyük edip ve şairlerin yazılarından ve şiirlerinden esinlenen düşüncelerini yansıtan derin ve eski bir kültürü de ifade eder.

İran’da hüsn-i hat sanatı tarihi bir asalete sahiptir ve İranlılar ta eski zamanlardan bu yana kendi hattını ve dilini korumaya çalışmış ve çalışmaya da devam etmektedir. Nitekim hüsn-i hat mirasını koruma programının da UNESCO tarafından kayda alınması da İran milletinin tarihi ve milli sanatını onaylar niteliktedir.

Şimdiye kadar İran’ın tarihi Nevruz bayramı, geleneksel musiki makamları, pehlivanlık ve zurhane ayini, taziye gösteri sanatı, Kaşan’ın halı dokumacılığı, Fars’ın halı dokumacılığı, Kuzey Horasan yöresinin musikisi, Fars körfezinde geleneksel tekne inşaatı, nakkallık sanatı, masal anlatma sanatı ve Meşhed Erdehal yöresinde halı yıkama merasimi, UNESCO’nun somut olmayan kültürel miraslar listesine kayda alınmıştır.

Yine lavaş ekmeği, kemence yapımı ve çalınması, at üzerinde oynanan çevgen ya da diğer adıyla polo oyunu, dutar yapımı ve çalınması, minyatür sanatı, kutsal Tadeos kilisesini ziyaret merasimi, İran tarafından UNESCO’nun somut olmayan kültürel miraslar listesinde kayda alınan diğer bazı kültürel değerleridir. Şimdi ise İran’da geleneksel hüsn-i hat sanatını korumu programının bu listede kayda alınması ile birlikte İran’ın listede yer alan eser sayısı 17’ye yükselmiş oldu.