Eşsiz politikacı Haşimi Rafsancani’nin vefatı üzerine - 3
Bu bölümde Ayetullah Haşimi Rafsancani’nin dayatılan 8 yıllık savaştan sonraki yıllarda vefat ettiği güne kadar İran’da ifa ettiği rolünü ve mücadelelerini gözden geçirmek istiyoruz.
8 Ocak 2017 Pazar günü akşam saat 19:30’da yayınlanan üzücü bir haber milyonlarca İranlı vatandaşı ve dünya genelinde milyonlarca İslam inkılabının dostunu derin yasa boğdu. Nizamın maslahatını belirleme kurumu Başkanı ve zalim şah rejimi ile mücadele öncülerinden ve İslam inkılabının büyük önderi İmam Humeyni’nin –ks– ve İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin en yakın yol arkadaşlarından Ayetullah Haşimi Rafsancani geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu.
Hatırlanacağı üzere geçen iki bölümde Ayetullah Rafsancani’nin İslam inkılabından önce inkılabın zafere ulaşmasında ve inkılapçı güçlerin arasında gereken koordinasyonları sağlamakta ve İmam Humeyni’nin –ks– hareketin lideri olarak mesajlarını Irak’tan iletmekte ifa ettiği rolünden söz ettik. Geçen bölümlerde ayrıca Ayetullah Rafsancani’nin İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra da yeni yeni kurulan İslam Cumhuriyeti nizamının temel unsurlarından biri olarak rol ifa ettiğini anlattık.
Ayetullah Rafsancani, İmam Humeyni –ks– önderliğinde zafere kavuşan inkılapta ve inkılaptan sonraki yıllardan çıkan krizleri yönetmekte belirleyici rol ifa etti. Aslında dünyada hiç bir inkılap veya kıyam zafere kavuştuktan sonra İslam inkılabının karşılaştığı kadar türlü komplolara ve düşmanlıklara ve krizlere maruz kalmamıştır. O yıllarda Doğu ve Batı süper güçlerince desteklenen bir çok inkılap karşıtı örgütlerin İslam inkılabı karşıtı faaliyetleri, nizamın üst düzey yetkililerinin suikastlere hedef olması, iktisadi yaptırımların dayatılması ve özellikle Saddam rejimi tarafından 1200 kilometrelik ortak sınır boyunca 8 yıllık savaşın dayatılması İran’da çok özel şartların ortaya çıkmasına yol açmıştı. Gerçekte bu krizlerin ve komploların her biri yeni kurulan bir nizamı devirmeye yetecek kadar güçlüydü. Ancak İran milletinin İmam Humeyni –ks– önderliğinde direnişi ve Ayetullah Rafsancani gibi tedbirli ve düşünceli ve inkılapçı şahsiyetlerin varlığı bu krizlerin atlatılmasında etkili oldu.
Geçen bölümde en son Ayetullah Rafsancani’nin sorumluluklarından biri, Saddam’ın dayattığı savaşta baş kumandan vekili olarak savaşı yönetmekti. İran İslam Cumhuriyeti inkılapçı ve mümin gençlerin sergiledikleri direniş ve kahramanlıkları sayesinde Doğu ve Batı blokunun tam olarak desteklediği ve en gelişmiş silahlarını sunduğu bu savaşta büyük zaferlere imza attı. Gerçekte Saddam’ın İran karşısında bozguna uğraması onu destekleyen hamileri için ağır bir hezimet ve İran için büyük bir zaferdi. Bu yüzden dayatılan savaşın son yılında Amerika Saddam’ın yenilmesini engellemek için 1987 ve 1988 yılları arasında Fars körfezinde İran ile resmen savaşa girdi. Öte yandan Fars körfezinde yer alan başta Arabistan olmak üzere Arap emirlikleri de Saddam rejimine petrol üretimlerini arttırmak sureti ile mali yardımlarını arttırdı ve İran’ın en önemli döviz gelir kaynağı olan petrol fiyatlarını düşürerek İran’ın savaş sahasında Saddam’ın Baas ordusuna karşı art arda zaferlerine mani olmaya çalıştı.
1987 yılında savaşın ufku oldukça karmaşık hale gelmişti. Meclis Başkanı ve baş kumandan Ayetullah Rafsancani bir röportajda bu karmaşık tabloyu şöyle anlattı: Dünya için önem arz eden şey, Irak’ın yenilgisi İran İslam Cumhuriyeti için askeri bir zafer telakki edilmemesidir.
1987 yılında BM güvenlik konseyi 598 sayılı kararnameyi çıkardı. İran bu kararnameyi şartlı olarak kabul etti. Kararname onaylandıktan sonra İran Dışişleri Bakanlığı kararnamenin uygulanmasında İran’ın sakıncalarının gözetilmesi için diplomatik atağa geçti. O dönemde İran’ın büyük iktisadi sorunları, Amerika’nın Saddam lehine savaşa doğrudan karışması, Saddam rejiminin Doğu ve Batı süper güçlerinin hibe ettiği en gelişmiş silahları İran’a karşı kullanmaktan başka bu zümrenin hibe ettiği kitle imha silahlarını da devreye sokması ve kimyasal bombardımanla Halepçe katliamı gibi cinayetleri ve savaş suçu işlemesi, İranlı yetkilileri ve İmam Humeyni’yi –ks– savaşın bu şartlarda devam etmesinin maslahat olmadığı sonucuna götürdü. Bu süreçte Ayetullah Rafsancani 598 sayılı kararnamenin İran tarafından kabul edilmesi ve 8 yıllık savaşın sonlandırılmasında özel rol ifa etti. İran milletine Saddam rejimi tarafından dayatılan 8 yıllık savaş, uluslararası camianın Saddam’ı saldırgan taraf olarak kabul ettiği bir durumda son buldu. Böylece İran İslam Cumhuriyeti dayatılan 8 yıllık savaştan zaferle çıktı ve Saddam ve hamilerinin İran topraklarına saldırmakla izlediği İslam Cumhuriyeti nizamını devirme hayalleri suya düştü.
Savaştan sonra İran’ın en önemli önceliği savaşın yıkımlarını yeniden inşa etmek ve ülkeyi imarlı hale getirmekti. Ayetullah Rafsancani bi alanda da hemen arenaya girdi. Ancak 1989 yılında İmam Humeyni’nin –ks– rihleti ülkede büyük bir boşluk yarattı. Ayetullah Rafsancani ise İmam Humeyni’nin –ks– yokluğundan doğan bu boşluğun hemen doldurulması ve bu krizin de atlatılmasında belirleyici rol ifa etti.
Gerçekte İslam inkılabı düşmanları İmam Humeyni’nin –ks– karizmatik liderliğini gözeterek İmam’ın rihlet etmesi ile beraber İslam inkılabının dosyası da kapanacağını zannediyordu. Ancak düşmanın bu hayali de suya düştü ve Bilgeler meclisi 24 saatten daha az bir süre içerisinde Ayetullah Hamanei’yi yeni lider olarak seçerek herkesi hayrete düşürdü. Ancak bu seçimde Ayetullah Rafsancani etkili rol ifa etti. Bu seçimin ardından ve Ayetullah Hamanei İslam inkılabının yeni lideri olarak görev başlamasından sonra İran milleti Ayetullah Rafsancani’yi iki dönem art arda Cumhurbaşkanı seçti ve böylece Ayetullah Rafsancani 1989 – 1997 yılları arasında 8 yıl boyunca ülkenin yürütme erkinin başında yer aldı. Bu sekiz yıllık dönem ise bayındırlık dönemi olarak adlandırıldı. Bu dönemde ülkenin gayri safi milli hasılasının büyüme hızı yılda ortalama yüzde 4.6 olarak gerçekleşti ki bu da yatırımların %11’lik artışı ve iş gücünün verimliliğinin yükselmesinin sonucuydu.
Öte yandan 1988 yılında %50 gibi kronik boyuta ulaşan bütçe açığı dengelenmeye başladı ve hükümetin giderlerinde imar projelerinin giderleri ağırlık kazanmaya başladı. yine aynı dönemde dış ticarette olumsuz denge olumlu yöne yön değiştirdi ve ülkenin dış borçları azalmaya başladı. Bu dönemde iktisadi gelişmenin yanında kişi başına gelir ve sosyal refah seviyesi de yükselmeye başladı ve eğitim ve sağlık hizmetleri ülkenin en ucra köşelerine kadar götürüldü.
O yıllarda 60 İran genelinde 60 baraj inşa edildi ve sulama sistemleri geliştirildi, ki bu da tarım sektörünün gelişmesine ve buğday gibi stratejik ürünlerin yılda %6’lık bir artış kaydetmesine vesile oldu. Yine ülkenin 13 bin megavattan daha az olan santrallerinin kapasitesi 23 bin megavata çıkarıldı ve enerji çeşitleri, çelik, çimento ve petro kimya fabrikalarının üretimi büyük oranda artmaya başladı.
Bayındırlık dönemi olarak adlandırılan o yıllardan İran’ın ekonomik ve sosyal kalkınmasında büyük bir sıçrama yaşandı.
Ayetullah Rafsancani iki dönem cumhurbaşkanlığı görev süresini tamamladıktan sonra İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei tarafından nizamın maslahatını belirleme kurumu Başkanı olarak atandı.
Nizamın maslahatını belirleme kurumu, yasama ve yürütme kurumları arasındaki anlaşmazlıkları karara bağlayan ve ülkenin tüm alanlarda genel politikalarını belirleyen ve İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin onayına sunan bir kurumdur.
Ayetullah Rafsancani ömrünün son gününe kadar bu görevi sürdürdü.
Nizamın maslahatını belirleme kurumunun Ayetullah Rafsancani döneminde gerçekleştirdiği ve bölgenin ve İslam dünyasının önde gelen uzmanları tarafından ilgi ile karşılanan icraatından biri, İran İslam cumhuriyetinin 20 yıllık kalkınma ufku belgesini hazırlamaktı.
Evet Ayetullah Rafsancani’nin adı İran’ın son yarım asırlık çağdaş tarihinin tüm engebeli süreçleri ile iç içe olmuştur. Bu ad İran’ın son yarım asırlık tarihinde en önemli gelişmelerinde adeta eksen olmuştur. Ayetullah Rafsancani’nin eşsiz ve tarih yazan rolü asla unutulamaz, nitekim bu yüzden bu büyük şahsiyetin adı İran tarihinde önemli yeri olan Emir Kebir gibi şahsiyetlerle aynı seviyede anılmaktadır.
Ayetullah Rafsancani tüm mücadele yıllarında ve İslam inkılabından önceki yıllarda ve İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra sürekli İran milletinin hizmetinde oldu. Ayetullah Rafsancani sorumluluk ve görev üstlendiği yıllarda asla ılımlı ve uzlaştırıcı tavrından vazgeçmedi ve bu çizginin dışına çıkmadı. Nitekim bu özelliği yüzünden muhalifleri bile ona özel saygı duyardı. Gerçekte iktidarın doruk noktasında bulunduğu halde davranışları ve uygulamaları ile hatta muhaliflerinin takdirini toplayan politikacılara az rastlanır. Ayetullah Rafsancani hattı vefatından sonra de eşsiz bir politikacı olduğunu ortaya koydu, nitekim tüm halk kitleleri ve siyasi şahsiyetlerin ve hatta muhaliflerinin cenaze törenine katılması, İran milleti ve yetkililerin kalbinde özel bir yeri bulunduğunu açıkça gösterdi.
Ayetullah Rafsancani’nin cenaze törenine 2.5 milyon vatandaş katıldı. Bu katılım İmam Humeyni’nin –ks– cenaze töreninden sonra inkılapçı bir politikacıyı son yolculuğuna uğurlarken en büyük katılımdı.