Mayıs 28, 2018 19:46 Europe/Istanbul

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei hş. Yeni yıla girerken kutsal Rezevi külliyede ziyaretçilere ve çevre halkına hitaben beyanatının bir bölümünde İslam inkılabının ülkü ve hedeflerini ve son kırk yılda İran İslam Cumhuriyeti nizamının bu hedefleri doğrultusunda kaydettiği ilerlemeyi anlattı.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei istiklalin yanında özgürlük, milli özgüven, demokrasi ve adalet inkılabın temel ilkeleri ve değerleri olduğunu vurguladı. Ecnebileri insafsız ve propagandaya yönelik tutumuna işaret eden Ayetullah Hamanei şöyle buyurdu: bugün ülkemizde düşünce özgürlüğü var, ifade özgürlüğü var, seçim özgürlüğü var. Hiç kimse düşüncesi ve görüşü hükümete aykırı olduğu için baskı altında tutulmuyor, yakalanmıyor.

Sohbetimizin ikinci bölümünde İran İslam Cumhuriyeti nizamının kırkıncı yılında siyasi kalkınma bileşenlerini gözden geçirmek istiyoruz.

 

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin de vurguladığı üzere özgürlüğün en temel çerçevesi ve zemini anayasadır. Anayasa belirlenen meşru haklara ve özgürlüklere ulaşmanın en aydın yoludur. Bu konuda uluslararası hukuk uzmanı Golam Rıza Medeni şöyle diyor: temel haklar hakimiyetin hukuk kurallarını uygulayarak ülkeyi nasıl yönettiğini ve vatandaşların işleri ile ilgilendiğini beyan eder. Bu kurallarda iki önemli hukuki eğilim söz konusudur. Bunlar vatandaşların hakları ve devletin hakimiyet hakkıdır. Ancak temel hakların özelliği bu iki eğilim arasında mantıklı bir denge kurabilmektir.

 

Buna göre her toplumda temel haklarla ilgili en önemli konulardan biri, vatandaşların hakları ve yöneticilerin gücünün sınırlarının belirlenmesidir ki bundan da temel hak ve özgürlükler veya hükümetle milletin hakları ve yükümlülükleri şeklinde söz edilir.

Dünyada çeşitli düşüncelerin arasında birey ve toplumun asaleti iki temel eksen olarak yasama kurumları tarafından kabul edilen eksenlerdir ve bir çok ülkede bu iki asaletten biri benimsenerek o ülkelerin hukuk temelini oluşturmuş ve bu hukuk ona göre tanımlanmıştır.

 

Batılı ünlü düşünür Monteskio, özgürlüğü, yasaların izin verdiği her işi yapabilmek, şeklinde tanımlıyor. Fransa’da 1789 yılında onaylanan insan hakları bildirgesi özgürlüğü, başkalarına zarar vermeyecek her işi yapabilme imkanı şeklinde tanımlıyor.

Diğer bazıları ise özgürlüğü şöyle tanımlıyor: özgürlük, bireyin başkalarının despot iradesinden korunması veya özgürlük, toplumun ve bireyler birey üzerindeki zorlamasını asgari seviyeye indirebilecek bir hal durumudur. Bazıları da özgürlüğü halkın yasama erki üyelerini seçme hakkı ve yürütme erkini gözetleme hakkı şeklinde tanımlıyor ve buna siyasi özgürlük adı veriyor.

 

Batı felsefe tarihi düşüncesinin filozoflarından Hegel, özgürlük hayatın cevheri olduğunu belirtiyor.

İran’da İslam inkılabının temel hedef ve ülkelerinden ve eksenlerinden biri özgürlük olduğundan İran İslam Cumhuriyeti anayasasında bireysel, sosyal, yargı özgürlükleri ve hakları ve halkın güvenliği konularına bir çok madde ayrılmıştır. Bu hedefler ta baştan istiklal, özgürlük, İslam Cumhuriyeti sloganında tecelli etmişti ve inkılap zafere kavuştuktan sonra da anayasaya yansıdı.

 

İran İslam Cumhuriyeti anayasasının önsözünde şöyle deniliyor: hükümet biçimi İslam açısında bireysel veya toplumsal sultacılık veya sınıfsal tutumdan kaynaklanmaz, bilakis aynı dini ve aynı düşünceyi paylaşan ve kendini yapılandıran ve fikri ve ideolojik değişim sürecinde yolunu nihai hedefe doğru açan bir milletin siyasi ülküsünün tecellisidir.

Buna göre İran anayasasının bir bölümü milletin haklarına ayrılmıştır. Söz konusu anayasa yasaların en önemli ekseni olarak bir yandan bireysel özgürlüklerin tanımı ve belirlenmesi ve öbür yandan bireylerin güç karşısında uygulamalarının tanımı ve belirlenmesinde umumu güçlerin bireysel haklara karşı tutumunun sınırlarını belirliyor.

 

İran anayasasının bu bölümünde yer alan en önemli haklar ve özgürlükler tüm insanların yasaların karşısında eşitliği, renk, ırk ve dil gözetmeksizin tüm insanların eşit haklarında yararlanması, tüm insanların haysiyet, can, mal, hukuk, konut ve iş bakımından güvenlikten ve korunmadan yararlanması, teftişten korunma hakkı, işkencenin men edilmesi, haysiyetlerin çiğnenmesinin men edilmesi, İslam dininin belirlediği sınırların içinde ifade, kalem ve basın özgürlüğü hakkı gibi haklardan ve özgürlüklerden ibaretti.

 

İran anayasasının 38. İlkesi bu beşeriyet karşıtı durumu men ettiği gibi onun itibardan yoksun nitelemiş ve bu ilkeye uymayanların cezalandırılması gerektiğini belirtmiştir.

Siyasi parti, cemiyet, siyasi dernek, işçi sendikaları, İslamî dernekler kurmak, yürüyüş düzenlemek, fikri ve ideolojik özgürlükler hakkı, inançların teftiş edilmesinin yasaklanması, İran anayasasında medeni özgürlüklerin korunması çerçevesinde yer alan bazı ilkelerdir.

İran İslam Cumhuriyeti anayasasının 23. Maddesinde hiç kimse sırf inancı yüzünden sorgulanamayacağı vurgulanıyor.

 

Aynı mülahazalar, basın özgürlüğü ilkesinde de yer alıyor. İslamî hükümette nasıl ki hakiki kişiler yasaların çerçevesinde görüş ve inancını beyan etmekte serbestse, tüzel kişiler yani basın, medya, gazete vesaire de düşünce ve inançları milli güvenliği ve bireysel hakları tehdit etmediği yere kadar özgürdür. İran İslam Cumhuriyeti anayasasının 24. Maddesi bu özgürlüğü güvence altına alıyor. Haber ve bilgi akışının özgürlüğü olarak da anılan basın özgürlüğü ilkesi, vatandaşların iç ve dış kaynaklarda yer alan doğru ve sağlıklı haber ve bilgilere ulaşma hakkını güvence altına alıyor.

 

Buna göre İran İslam Cumhuriyeti anayasasının 24. Maddesi basın ve yayın organları İslam ilkelerine ve umumi haklara uymak kaydıyla haber ve bilgileri paylaşmakta özgür olduğunu beyan ediyor. Ancak bu tür özgürlüklerin kötüye kullanılma ihtimali bulunduğundan ve bazı yanlış haberlerin toplumun düzenini bozarak kamu maslahatına aykırı olabileceğinden bir çok ülkede basın özgürlüğü için belli sınırlar çizilmiş ve bu sınırlar yasalarda belirlenmiş ve her basın sahibinin hak ve sorumlulukları açıklanmıştır. İran’da da basın ve yayın organlarının faaliyetlerinin sınırları basın yasası ile belirlenmiştir.

 

İran’da görüş ve düşüncelerin yasalar çerçevesinde beyan edilmesi serbest olduğu gibi siyasi parti, cemiyet ve sendikaların kurulması de serbesttir. Ancak bu süreçte İran İslam Cumhuriyeti ilkeleri, istiklal, özgürlük ve milli vahdet ve İslamî ilkeler ihlal edilmemelidir.

İran İslam Cumhuriyeti anayasasının 12. İlkesine göre İran’ın resmi dini İslam ve 12 imamlı caferi mezhebidir. Anayasanın 13. Maddesine göre Zerdüştü, Yahudi ve Hristiyan İranlılar dini azınlık olarak tanınıyor ve yasalar çerçevesinde kendi dini merasimlerini düzenlemekte özgürdür ve sosyal yaşamlarını kendi inançlarına göre yaşayabilirler.

 

İran İslam Cumhuriyeti nizamında insanların özgürlüklerin sayesinde gelişmeleri ve kemale ermeleri hedeflenmektedir. Ancak özgürlük sırf sosyal yaşamla ilgili bir konu değildir. Özgürlük ilahi bir muhibettir ve insanlar kurtuluşa ermek için buna muhtaçtır ve kullandıkları gibi de ona karşı sorumlulukları vardır. Bu eğilime göre insanlar özgürlük nimetinden yararlanma hakkına sahiptir, ama aynı zamanda kendileri, Allah, başkaları, toplum ve hatta gelecek kuşaklara karşı sorumludur.

 

Tüm bu anlatılanlar İran İslam Cumhuriyeti anayasasında temel inan hakları olarak yansımıştır. İran nizamı anayasada belirlenen kuralların yanında uluslararası anlaşmalara ve konvansiyonlara üye olma konularından da bazı elzemlere tabidir. İran BM bildirgesini kabul etmiştir ve uluslararası insan hakları konvansiyonlardan da 10 konvansiyonu kabul etmiş ve bu konvansiyonlara katıldığını ilan etmiştir. Bu konvansiyonlara uluslararası medeni ve siyasi misakı ve yine uluslararası iktisadi, sosyal ve kültürel misakı örnek vermek mümkün. Her iki misak 1966 yılında BM genel kurulunda onaylanmıştır.

 

Bir başka ifade ile İran İslam Cumhuriyeti nizamı bir yandan bireysel özgürlükleri korumak ve öbür yandan bireylerin hakimiyetin uygulamaları karşısında özgürlük sınırlarında uluslararası toplumla birlikte hareket etmektedir. İran İslam Cumhuriyeti anayasası özgürlüklerin sınırlarını belirlerken, aynı zamanda bireysel özgürlükleri de güvence altına almaktadır. Gerçi Batılı ve Avrupalı ülkelerde de insan hakları ve bireysel hak ve özgürlüklerin konusunda ortak ve tek bir tanım yoktur ve tüm toplumlarda bu haklara doğru ilerlemek tedrici ve adım adım gerçekleşmektedir.

 

Genel bir bakıştı İran İslam Cumhuriyeti anayasası mantıklı bir çerçevede ve ahlaki ve sosyal değerlere uygun olarak insan kerametine ve özgürlük ilkesine saygı gösterdiği ve bunu uyguladığı ve koruduğu söylenebilir, nitekim İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin de belirttiği üzere özgürlüğün en temel çerçevesi ve zemini, anayasadır.