İslam inkılabının zaferinden kırk yıl sonra İran - 4
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei hş. 1397 yılının ilk gününde kutsal Rezevi külliyede ziyaretçilerden ve çevrede yaşayan halktan oluşan büyük bir kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada, İran İslam Cumhuriyeti nizamının kırk yıllık karnesini gözden geçirerek milli öz inanç ve özgüvenden inkılabın hayata geçirilen şiarlarından biri şeklinde söz etti.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei İslam inkılabı büyük bir güç ve neşe ve köklü ilkelerini ve şiarlarını koruyarak ilerlediğini ve şimdi inkılap 40 yaşına geldiği bir sırada pişkinlik ve neşe dönemine girdiğini vurguladı.
Öz inanç ve istiklal, İmam Humeyni’nin –ks– İslam inkılabının başında üzerine vurgu yaptığı ilk şiarlardan biriydi. Nitekim bugün İran İslam Cumhuriyeti nizamının karnesinde en parlak notlardan biri de İran milletinin inkılapçı ruhunu ve öz inanç ve özgüven duygusunu düşmanlara karşı korumuş olmasıyla ilgilidir.
Ancak milli özgüven kavramı İslam inkılabı edebiyatına yeni yeni giren bir terim değildir. İmam Humeyni –ks– İran’a dayatılan savaş yıllarında bombardımanların sırasında düşmanların bombaları ve saldırıları kendisinin azim ve iradesini etkileyemedi ve İmam defalarca o sıralarda İran milletinin hakiki ülkülerini ve inkılabın ulaşmak istediği hedefleri ve ufku anlattı.
Kuşkusuz milli özgüven duygusu İslam inkılabının oluşmasında etkili olmakla beraber aynı zamanda bu inkılabın önemli sonuçlarından biridir. İran İslam Cumhuriyeti nizamının büyük kurucusu İmam Humeyni –ks– bu konuda şöyle diyordu: esas olan şu ki sizler iki yönü gözetleyin. Ben bunu defalarca arzetmişimdir. Biri Allah’a inanmaktır, şöyle ki Allah ne zaman O’nun rızası için çaba harcarsanız O da size yardımcı olur. Ve biri de özgüvendir, kendinize inanmanız ve güvenmenizdir. Sizler tüm işleri yapabilecek gençlersiniz.
Amerika elebaşılığındaki küresel istikbar ta baştan İslam Cumhuriyeti nizamını kendince devirmek için elinden geleni yaptı, zira İslam inkılabının zaferi sultacıların İran milleti üzerinde sulta kurma yolunu kapadı ve İran milletinin kaderi izzet, istiklal ve kerametle beraber olan büyük bir değişim yaşadı.
Amerikalı ünlü düşünür ve filozof Noam Chamsky Amerika ve Batılı devletlerin İran’a yönelik düşmanlığı ve komploları ve muhalefetinin sebebi, İran’ın bağımsız olması ve Batı sultasına ve sömürüsüne boyun eğmemesi olduğunu belirtiyor. Chamsky şöyle diyor: İran bağımsız kaldıkça ve Amerikan sultasına boyun eğmedikçe, Amerika’nın düşmanlığı ve muhalefeti sürecektir. İran İslam Cumhuriyeti nizamı Amerika açısından kabul edilemez bir durumdur, zira bağımsızlığına göz yummamaktadır.
İslam inkılabı sırasında İran milleti kendini tanımak ve Batı’dan ithal edilen kuralları ve düşünceleri bir kenara bırakmakla kendi marifetinin temellerini İslam dini kavramlarından yararlanarak yeniden tanımladı ve dünyaya da beşeriyetin geleceği ve medeniyet inşası bakımından en iyi düşünceyi sundu.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei milli özgüven duygusunun oluşması ve güçlenmesi, İmam zaman –s– çağının özelliklerinden biri olduğunu belirtiyor, zira tağut döneminde İran milletinin milli onur ve milli gurur ruhu ecnebi güçlerce arka plana itilmişti ve İslam dini İran milletine izzet getiremeyeceği ve sonuçta Doğu veya Batı güçlerini izlemekten başka çareleri olmadığı telkin ediliyordu. Ancak İslam inkılabı İmam Humeyni –ks– önderliğinde İran milletinde hatta gayri müslim olan diğer milletlerde uyanış ruhunu ve cesareti ve özgüven duygusunu yeniden ihya etti. Bundan başka bu inkılap dünya Müslümanlarının özgüven duygusunu ve dünyaya ve süper güçlere ve İslam’ın hakkaniyetine bakışlarını değiştirdi.
İran İslam Cumhuriyeti son kırk yılda ve Doğu ve Batı zorbalarına karşı direnişinde hiç bir zaman boyun eğmedi ve şimdi de Amerika İran’ı tehdit etmeye başladığı sıralarda daha da gülü bir şekilde istikbar güçlerinin komplolarına karşı durmaya hazırdır.
Aslında bu büyük değişim ve zorbaların baskılarına karşı dik duruş İran ile dış dünya ilişkilerinde ciddi değişimlere yol açtı ve bu değişim Amerika ve müttefiklerini İran’ın yeni inkılapçı nizamına yönelik her türlü komploya baş vurmalarına sebebiyet verdi. Ancak İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin tabirine göre tehditlerin çokluğu İslamî nizamın gücünün büyüklüğünün işaretidir, zira eğer İslamî nizam yeterli gücü olmasaydı İran milletinin düşmanları telaşa düşmezdi.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu bağlamda İranlı genç ve seçkin bilginleri kabulünde kendisi genç yeteneklere derinden inandığını ve yetkililerin de buna inanmaları gerektiğini, bu genç seçkin insanlar ülkenin kaderini değiştirebileceklerini belirtti.
Ayetullah Hamanei’nin İslamî nizamın büyük hedeflerini beyan ederken vurguladığı üzere İran İslam Cumhuriyeti nizamı güçlü, gelişmiş, şerif, izzetli, maneviyat ve iman dolu bir ülke olmalı ve yeni İslamî medeniyetin bayraktarına dönüşmelidir.
Bugün İran İslam Cumhuriyeti ve İslam inkılabı hayatının kırkıncı yılını idrak ediyor ve bu inkılap hala uyanmış ve istiklalini ve izzetini isteyen milletlerin modeli olmaya devam ediyor. Bugün İslam inkılabının ilk yıllarından inkılabın liderleri ve düşünürleri tarafından gündeme getirilen öz inanç ve aslına dönüş kavramları milli özgüven başlığı altında İran milletinin kültürel özelliklerinden veya ilkelerinden biri olmuştur. Bugün bu ülkünün ulaşılmaz olmadığı anlaşılmıştır, nitekim bu özellik İran milletinin yaşamının her alanında göze çarpmaktadır.
Kırk yıl önce İslam inkılabı manevi ve marifet eksenli bir inkılap olarak kendi ilkelerine dayandı ve beşeri camia için yeni bir kavram getirdi ve milli özgüvenin şekillenme bileşenlerini hazırladı. Şimdi ise İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin milli özgüven duygusunun korunmasına ve kültürel köklerinin pekiştirilmesi vurgu yapması, İslam inkılabının büyüme aşamalarında yeni bir aşamaya geldiğini gösteriyor.
Gerçekte İran’ın nükleer teknoloji gibi bilimsel alanlarda ilerlemesi ve düşmanı her türlü siyasi, iktisadi ve sosyal alanda inzivayı itmesi, milli özgüvenin sonuçları sayılır. Ancak bu sonuçlar sadece milli düzeyle sınırlı değildir. Zorba güçleri aşağılamak, İran milletinin İslamî izzetini tüm dünyaya yaymak, İslam dünyasında tüm Müslümanlara kimlik ve kişilik kazandırmak ve İran adını dünyanın tüm milletleri için bir model olarak tanıtmak İran milletinin milli özgüven duygusunun uluslararası düzeylerde getirileri sayılır.