Ağustos 07, 2018 13:55 Europe/Istanbul

Cumhuriyet: TL bir gecede eridi: Dolar ve Avro iflası getiriyor

Milli gazete:

İYİ Parti’de sular durulmuyor!

Yeniçağ:

Erken yerel seçim olabilir

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Sabri Durmaz 7 Ağustos tarihli Evrensel gazetesinde, "Emekçiler sistemin faturasını reddetmeye hazırlanmalı"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" AKP’nin 16 yıllık iktidarının, halktan alıp yandaşları zengin etme politikasının yarattığı ekonomik yıkımın faturası; son günlerde gözle görülür biçimde emekçilere yüklenmeye başlandı.

Doların önlenemeyen yükselişi, faizlerin artması ve enflasyonun son 15 yılın zirvesini görmesine paralel olarak, çarşı pazardaki fiyatların yaz aylarında olunmasına karşın olağanüstü yükselmesi, TÜFE’nin yüzde 15.84’ü ÜFE’nin yüzde 25’i bulması işçilerin, emekçilerin en temel ihtiyaçlarını “el yakar” hale getirdi. Öte yandan doğal gaz ve elektriğe yapılan zamlar da iğneden ipliğe her şeye yeni zamların geleceğinin habercisi."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Nitekim, kimi işyerlerinde patronların, “Kriz var” bahanesiyle vardiya sayılarını azaltması, işçileri ücretsiz izne çıkarması, işçileri işten atması,... gibi yollarla “yüklerini hafifletmeye”girişeceklerini önceki krizlerden de biliyoruz.

Kısacası patronlar; kendilerini bir “Kriz koşullarına hazırlamak”tan öte, “Krizin yükünü işçilere yıkmak için de hazırlanıyor”lar.

Patronlar, “Kriz var” ya da “Kriz geliyor” bahanesiyle;

- İşçileri işten çıkarma,- Süresiz ücretsiz izni yaygınlaştırma,- TİS’leri uygulamama,- Yeni TİS’leri imzalamaktan imtina etme,- Sendikasızlaştırmayı teşvik etme,- İşsizlik baskısını ve yaygınlaşan işten çıkarmaların  yarattığı baskıyı kullanarak işçileri daha ağır koşullarda çalışmaya razı etmek,... gibi önlemlerle krizin faturasını işçilere yıkmaya çalışacaklardır.

Bunları daha önceki krizlerden ve şimdiden yapılan hazırlıklardan ve bu hazırlıkların patronların “vücut diline” yansımasından biliyoruz.

Patronlar hazırlanıyor ama işçilerin örgütleri olan konfederasyonlarda ve sendikalarda, bütün bu gelişmeler karşısında hiçbir ses, hiçbir canlanma alameti yok.

Bu yüzden de konfederasyonlar ve sendikalar hiç vakit kaybetmeden her düzeyde iş ve güç birlikleriyle sermaye karışsında emekçilerin birliği ve ortak mücadelesi için harekete geçmek zorundadırlar.

Tabii sendikaların durumunu bilen okurlarımızın; “Hangi konfederasyonlar ve sendikalar bunu yapacak?” diye sorduğunu tahmin etmek zor değil. Bunda çok da haklıdırlar.

Elbette gazetemizin sürekli okurları, konfederasyonlardan, sendikalardan söz ederken aslında sendika yönetimlerinin büyük çoğunluğundan söz etmiyoruz. Burada; her konfederasyondan, her sendikadan, her düzeyde mücadeleci sendikacılardan ve ileri işçi ve kamu emekçilerinden söz ediyoruz. Ve sendikal mücadelede bir ilerleme olacaksa, ancak bu kesimin inisiyatif alıp harekete geçmesiyle olanaklı olacaktır.Elbette ki bu girişim, gerek işletmeler ve hizmet birimleri düzeyinde, gerekse iş kolları, havzalar ve iller (ilçeler) düzeyinde ortak birlikler, sendikal platformlar oluşturmayı, bu birlikler üstünden mücadeleyi birleştirmeyi kapsamayı hedeflemek durumundadır. Daha önce oluşturulmuş olan, bazıları hâlâ aktif, bazıları ise “sönmüş” olan sendikal birlik ve platformların canlandırılması ve yeni duruma göre yenilenmeleri atılacak ilk adım olacaktır.

Bu birliklerin, elbette sınıf partisi ve emekten yana çevrelerin, aydınların desteğini de alarak sitemin faturasını reddeden bir hatta mücadeleyi örgütlemesi çok önemlidir.

Gelişmelerin gazetemize anında ulaştırılması, örgütlenme girişimlerinin, bu girişimlere gösterilen tepkilerin haber ve röportajlarının işçi-emekçi kamuoyunun gündemine sunulması, girişimlerin ve tartışmaların yaygınlaştırılması ve teşviki için gazetenin değerlendirilmesi ve yaygınlaştırılması bugünkü koşullarda ayrıca önem kazanmıştır.

...***

Orhan Uğuroğlu 7 Ağustos tarihli Yeniçağ gazetesinde, " Erken yerel seçim kapıda"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

"24 Haziran seçimleri AKP'ye moral oldu, muhalefet partilerinde ise karışıklığa yol açtı.Ankara'da siyaset kulisleri gerçekten çok hareketli idi ki, İYİ Parti'den Yusuf Halaçoğlu, Özcan Yeniçeri ve Nevzat Bor'un istifa haberleri ortalığı iyice karıştırdı."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Ortak basın açıklamasında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i eleştiren Halaçoğlu, Yeniçeri ve Bor'un istifaları için Genel Sekreter Aytun Çıray çok sert bir açıklama yaptı ve; "Hayatın her alanında olduğu gibi, siyasette de istifa tek taraflı bir tasarruftur. Siyaset, 'insan kazanma' sanatı olmakla birlikte, vicdanı da olan bir kurumdur. Sayın Bor, Sayın Halaçoğlu ve Sayın Yeniçeri'nin istifa kararlarını saygıyla karşılıyoruz. Ancak, gerekçelerindeki siyasi parti tarifinin, geçmiş tecrübelerinin aksine son çalıştayımızda da olduğu gibi, görüşlerini özgürce ifade ettikleri İYİ Parti'ye ve siyaset vicdanına uymadığı kanaatindeyiz. Kararlarının kendileri için hayırlı olmasını dileriz" dedi.

Çıray'ın "siyasi vicdansızlık" vurgusu içeren sözleri kuşku yok ki önümüzdeki günlerde çok gündeme gelecek.

İYİ Parti'nin Olağanüstü Kurultayı parti içindeki yeniden yapılanmayı sağlayacağı gibi kuruluş aşamasındaki sancıları da kuşku yok ki bertaraf edecektir.

CHP'ye gelince; Olağanüstü Kurultay yapılacaksa Kemal Kılıçdaroğlu'nun vereceği karar ile olur.

621 imza bulamama işi Muharrem İnce'nin iki kez kurultayda Kılıçdaroğlu'na yenilmesinden sonra üçüncü yenilgisi oldu.

CHP'li muhalifler Kılıçdaroğlu'nun 9 Eylül'de olağanüstü kurultay toplaması için genel merkez önünde oturma eylemi dahil birçok eylem yapma kararı aldılar.

Görüldüğü gibi CHP, İnce ve Kılıçdaroğlu tarafları olmak üzere net şekilde ikiye bölünmüş durumda.

Şimdi bir sorum var. Siz AKP Genel Başkanı olsanız, Mart 2019'da yapılacak Yerel Seçimi erkene alır mısınız, almaz mısınız?

Ben Erdoğan'ın yerinde olsam Kasım ayında erken genel seçim yaparım. Çünkü muhalefet partilerinin dağınıklığından maksimum şekilde yararlanmak isterim. Hatta ben olsam, Kasım ayının ikinci pazarı olan 11 Kasım 2018'de erken yerel seçimin yapılması için açılır açılmaz yasa tasarısını Meclis'e sevk ederim.

…***

Murat Muratoğlu, 7 Ağustos tarihli Sözcü gazetesinde, "Dolar artmadı, TL'nin gramajı azaldı"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Hani ekonomi çok iyiydi? Gerçeği mi öğrenmek istiyorsun? Ülke kötü yönetiliyor! Yılların birikimi…… Boru değil; Dolar 5.10'u geçti. Hatta 5.20'yi denedi! Bu arada sadece dolar yükselmedi, Türk Lirası bütün paralara karşı alçaldı! Başkanlık gelince ekonomi şahlanacaktı. Komşunun 1 Bulgar Leva'sı, 3 Türk Lirası'nı aştı."diyen yazar, yazısının devamınd aşu ifadelere yer veriyor:

...***

Cumhurbaşkanı'nın ekonomiden sorumlu “başdanışmanı” Yiğit Bulut; “3 liranın üzerinde, 3.50'nin üzerinde bu millete dolar aldıran… nokta noktalar, neredesiniz? Çıkın bu milletten özür dileyin. Almayın diye burada ekranları kırdık hatırlarsanız!” diye haykırıyordu. Keşke kırmasaydı o ekranları… Şimdi kaç liraya çıktı o ekranın fiyatı? Böyleyse ülkeyi yönetenin baş danışmanı, teknik analizle hesaplıyorsa doları, siz daha çok beklersiniz istikrarı! Merkez Bankası'nı zaten takan yok. Başkan'ın oraya nasıl getirildiği belli… “Sosyoloji bölümü” mezunu kendisi…… Tabii bunu böyle söylememek lazım…“Dolar tepetaklak yükseldi” desek? Ya da; “Artık dolarınızla daha fazla TL alabilirsiniz” müjdesi versek? Bunu, ihracatçılar kârını katladı, turizm patladı haberleriyle desteklesek… Moraller düzelir mi?

Turizm coşar tabii… Avrupa'nın orta direği için bu ülke cennet gibi… Ellerindeki parayı bozdurunca Türkiye'den daha ucuzu var mı ki? Gurbetçilerin AKP sevgisini anlıyor musunuz şimdi? Orada Euro ile kazanıyorlar, Türkiye'ye geliyorlar, kazandıklarını 6 ile çarpıyorlar. Yine de “Türk Lirası negatif ayrıştı” deyiver kimse anlamasın… Kafalar karışsın. Haberlerde “5.15 lira 1 dolar oldu” veya “Türk Lirası'nda metal yorgunluğu” deyip işin içinden çıkarsın. Gerekirse birini ayarlarsın; “kimse sabrımızı test etmeye kalkmasın!” ile başlayıp, “dolar haddini aştı” ile konuyu bağlarsın. Alternatifleri de mevcut… Dolar artmadı, TL'nin gramajı azaldı. Dolarda TL bereketi… TL'de indirim, dolarda güncelleme… AKP rekorlara doymuyor, dolarda istikrar sürüyor. Türkiye'nin yükseleni dolar… Geceydi. Her yer zifiri karanlıktı. Biraz da sis vardı. Biri geldi aniden doları artırdı. Acaba kim yaptı? Eleştirecek zamanı geçtik.