Ağustos 20, 2018 13:07 Europe/Istanbul

Cumhuriyet: AKP'den erken seçim iddialarına kesin yanıt

Evrensel:

AKP'li başkan yardımcısı, belediye arazisinden 15 gayrimenkul edindi

Star:

Çavuşoğlu: Münbiç'te ABD ile ortak devriye dönemine geçilecek

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Çiğdem Toker, 19 Ağustos tarihli Cumhuriyet gazetesinde, “Türkiye kara para cenneti midir?”başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

“24 Haziran seçimlerinden kısa süre önceydi. AKP TBMM’den önemli bir yasa geçirdi.“Barış” kelimesinin suç konusu edilip insanları işlerinden ettiği, geleceksiz bıraktığı bir siyasi iklimde, konusu para olan bu düzenleme, -kimbilir kaçıncı kez- mali barış adıyla anıldı.Çoğu “vergi cenneti” adacıklardaki hesaplarda tutulduğu bilinen varlıklara getirilen bu “barış”, bir “torba yasa” ile sağlandı. Bütün “torba”lar gibi, 7143 sayılı kanun da “bazı” kelimesiyle başlıyordu.”diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

…***

AKP, 7143 sayılı bu torbayla, “millet”, “bayrak” kelimelerini dilinden düşürmeyen, yeterince millet, bayrak demediğini düşündüğü herkesi vatan hainliğiyle itham eden fakat artık niyeyse vergi ödemekten pek hoşlanmayan vatansever Türk evlatlarına ve dahi tüzel kişilerine “Paranı Türkiye’ye getir inceleme yapmayacağız” demiş oldu. Yasadan sonra bir de tebliğ çıkararak duruma açıklık getirdi. Bu yasanın yeni mali yaklaşımda “suç geliri” diye özetlenen olası kara paraları dolaylı olarak affetme anlamına geldiği konuşuldu. Yanı sıra vergisini düzenli ve dürüst biçimde ödeyen yurttaşların affedersiniz aptal yerine konulduğu konusunda aklı başında herkes hemfikirdi.

Fakat bu ayrıntılı tebliğ yetmemiş olmalı ki, üzerinden henüz bir buçuk ay geçmişken (4 Temmuz 2018) bir değişiklik daha yapıldı.

Resmi Gazete’de “Hazine ve Maliye Bakanlığı Tebliği” diye yayımlanan değişiklik ile eski tebliğe iki paragraf eklendi. Teknik vergi kavramlarına boğmadan açarak anlatalım:

- Diyelim ki X kişisinin veya şirketinin y adasında 100 milyon doları var. X kişisi, bu paranın Türkiye’ye transferi için yurtiçinde bir bankada hesap açtı ve Maliye’ye “barıştan” yararlanmak için başvurdu. Yeni tebliğe göre artık, İNCELEME YAPILMAMASI VE VERGİ ALINMAMASI İÇİN parayı gönderen ile gönderilen kişinin aynı kişi olma zorunlululuğu yok!.. “Y adasından vatanıma 100 milyon dolar getirmek istiyorum” diye başvuran kişi ile, parayı yurtdışından gönderen kişi farklı kişiler olabilecek.

- Tebliğe eklenen diğer madde de bununla paralel. X şirketinin ortağına ait olduğu halde şirketle hiçbir ilgisi olmayan kişilerin kullandığı varlıklar için de “Bu para şirket kayıtlarında görünmüyor ama aslında şirketindi. Biz şirket adına diyelim, getirelim. Siz de vergi almayın” denilebilecek.

Diyelim ki, yurtdışında faaliyet gösteren bir insan kaçakçısı… Savaştan, yoksulluktan kaçan çaresiz insanları, bebekleriyle birlikte ucuz plastik botlara bindirip geçirme karşılığında binlerce dolarlarını almakla iştigal ediyor. Suç gelirlerini evindeki kutularda tutuyor. Yasaların suç saydığı bu faaliyetten “kazandığı” kara parayı sisteme sokması için altın bir fırsat sunuyor bu tebliğ.

Türk Maliye ve Hazine Bakanlığı, bu tür girişimlere karşı “Döviz gelsin de nasıl gelirse gelsin” diye sessiz mi kalacak?

…***

Fatma Çelik 19 Ağustos tarihli Yeniçağ gazetesinde, “ABD'yi boykot nasıl olacak?”başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

“Aslında hiçbir şey atılan bir 'tweet'le aniden olmadı. Ekonominin gidişatının kötü olduğu zaten herkesçe aşikardı. Erken seçime bile gidildi bu yüzden. Şimdi tüm topu bir papaza atmanın alemi yok. Ekonomideki kötüye gidişler, doldu doldu; papaz ise bardaktan taşan kısım oldu. Ardından Trump'ın tweeti, devamında Türk çelik ve alüminyum ürünlerindeki vergileri iki katına çıkartması ile bardaktan taşanlar çoğaldı ve bizi boğdu…Merkez Bankasının ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun aldığı kararlarla dolar kurunda pozitif bir hareketlenme olsa da, çok sınırlı kaldı. Son olarak, Cumhurbaşkanının boykot çağrısı ile ABD-Türkiye gerilimi farklı bir boyuta taşındı.”diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

…***

Dört bir koldan Amerikan malları ile kuşatılmış ahalimiz, ABD'yi boykot etmek için kolları sıvadı sıvamasına da, tepeden tırnağa kıyafetimiz, sabahtan akşama yediğimiz, evimizde kullandığımız elektrikli aletlerimiz, cebimizde taşıdığımız telefonumuz, dişimizi fırçaladığımız macunumuz dahi ABD menşeli iken, bu boykot nasıl olacak?Malumunuz, protesto konusunda da pek başarılı bir mazimiz yok. Neticede protesto amaçlı Hollanda bayrağı yerine yanlışlıkla Fransa bayrağı yakmışlığımız, portakal bıçaklayarak Hollanda'yı protesto etmişliğimiz var. Hatta kolayı yola dökerek ABD protestosu da yapılmıştı bir dönem… Şimdi de satırla dolar kesenler, balyozla Amerikan malı telefon kıranlar çıktı…E, unutkan da bir milletiz. Bugün ABD'ye kızar yere kola dökeriz, yarın misafirlerimiz gelecek diye dolabı kola ile doldururuz…Sektör devleri de protesto yarışındalar… Mağazalar zinciri olan marketlerimizden biri malum Amerikan marka telefonu hediye vermeye kalktı, protesto amaçlı vazgeçti. Ancak sattığı kuruyemişler dahi ABD menşeli çıktı.Beyaz eşya ve elektronikte kendini yerli malı ve ülkenin gururu ilan eden firmamız hemen yerli ve milli temalı reklamlar vermeye başladı ama yerli ürünlerinin içini açın bakın ABD üretimi parçaların birleşiminden meydana geliyor. Yalnızca kasa yerli…Şunu bilmek gerek…ABD ile Türkiye'nin ticari ilişkileri ne durumda bir bakalım…Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre, 2018 yılının ilk yarısında ABD'den 6,2 milyar dolarlık ithalat yapıldı. Yine aynı süreçte yapılan ihracat ise, 3,8 milyar dolarlık. Özetle, 2018 yılının ilk altı ayında ABD ile toplam ticaret hacmimiz 10,1 milyar dolar.Bu sayılarla şuan ABD, Türkiye'nin en çok ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında altıncı; en çok ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında ise dördüncü sırada yer alıyor. Mercimekten ete, pamuktan diş macununa kadar her şeyi ithal eden dışa bağımlı bir ülkeyiz, ne yazık ki. Bu önceden de böyleydi. Ancak 16 yılda dünya üretim için çabalarken, biz tüm yatırımı betona yapmayı tercih ettik. Yollar yaptık ama bir arpa boyu yol alamadık…Hatta dışa bağımlılığımız çok daha arttı.Peki, bu dışa bağlılıktan nasıl kurtuluruz? Üreterek, üreticiye destek vererek…

…***

Ergün Yıldırım, 19 Ağustos tarihli Yenişafak gazetesinde, “Ak Parti kongresinin üç anlamı”başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

“Ak Parti, 6. Olağan Kongresi’ni gerçekleştirdi. Erdoğan’ın yaptığı konuşma, Ak Parti’nin geldiği aşama ve temsil ettiği siyaset hakkında önemli ip uçları veriyor. Büyük coşkuyla, çeşitli toplumsal kesimler ve çeşitli siyasal partilerin katılımıyla gerçekleşti.Kongrede HDP’nin olmaması, Erdoğan’ın HDP’ye yönelik yaptığı eleştiri ve ortaya koyduğu mesafeyi gösteriyor. Terörle işbirliği yapan bir parti algısına sahip Erdoğan. HDP, bu tutumundan vazgeçmedikçe de bu mesafe devam edecek. Aslında bu mesafe aynı zamanda demokrasi ile paradoksal ilişki içinde yer alan HDP’ye karşı devletin aldığı tutumu yansıtıyor.”diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

…***

Kongrede Erdoğan’ın selamlama tarzı, Ak Parti’yi tanımlaması ve mevcut krizle ilgili değerlendirmesi gibi üç başlık öne çıktı. İlk defa geniş toplumsal kesimleri kucaklayan bir selamlama yapıldı. Fakirler, çiftçiler, tarlada çalışan kadınlar, emekçiler, zenginler, tüccarlar, akademisyenler, askerler…Türkiye’nin toplumsal kesimlerini tamamen kapsayan bir selamlama bu. Bunlar tek tek ifade edildi. Böylece Türkiye’nin sosyolojisine dokunan bir Ak Parti ruhu yansıtılmaya çalışıldı. Ak Parti’nin önünde bekleyen en büyük tuzakların başında yer alan oligarşileşme ve kibirleşme durumları halka dokunarak aşma tutumu gösterildi. Halkla beraberlik dili kullanıldı. Yine parti teşkilatlarının çeşitli düzeylerde kongreye çağrılması ve selamlamada hatırlanması da dikkat çekici. Partideki tavan- taban birliği ve dayanışması siyasetin en önemli omurgası. Her parti bunu koruyarak ayakta kalabilir.

Son önemli tema ise “meydan okuyacağız” denerek işlendi. ABD Başkanı Trump’un son çıkışlarını ve dolar üzerindeki manipülasyonları saldırı olarak değerlendiren Erdoğan, milletle beraber buna meydan okuyacaklarını açık bir biçimde ifade etti. Ak Parti her zaman adalet talebini önemsemeli ve ona kulak vermeli. Fakir yaşayabiliriz ama adaletsiz asla.