İslam inkılabının zaferinden kırk yıl sonra İran - 8
İran İslam İnkılabı üzerinden kırk yıl geçiyor. Bu yıllar İran milleti için hem hassas dönemleri hem de bir çok deneyimleri içeriyor.
Küresel sulta düzeni son kırk yılda İran İslam Cumhuriyeti nizamını devirmek için bir çok komployu tasarladı ve bir bir uyguladı. Bu komplolardan biri, Irak’ın baas rejimi üzerinden bir savaşı dayatmaktı. Ancak bu savaş İran milleti ve silahlı kuvvetlerinin kahramanca savunması ve fedakarlığı sayesinde İran’ın zaferi ile sonuçlandı ve düşmanın komplosu suya düştü ve saldırgan güçler İran topraklarından atıldı. Gerçekte dayatılan bu savaş İran milletini çeşitli alanlarda iktidara kavuşmakta daha da azimli ve kararlı hale getirdi.
Sivil savunma kurumu İslami Şura Meclisi işleri ve planlamadan sorumlu Başkan yardımcısı Muhammed Rıza Kaini Irak’ın baas rejiminin dayattığı savaş tüm siyasi, askeri ve iktisadi olumsuzluklarına karşın ülkenin savunma yapısını sınamak ve düzeltmek ve tam iktidara kavuşmak için iyi bir fırsat olduğunu belirtiyor. Gerçekte İran’ın iki bin kilometre deniz sınırı ve bu sınırın ötesinde yer alan açık denizlerde bölge dışı ecnebi güçlerin varlığı İran’ın kara, deniz ve havada tam iktidara kavuşmasını ve çevresindeki tehditleri bertaraf etmek için günün bilim ve teknolojilerine uygun olarak gelişmesini gerektiriyor.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei ülkenin güvenliği ve savunma iktidarı hakkında beyanatında bir çok kez bu konuların toplumun maddi manevi gelişmesine zemin oluşturan en önemli konular olduğunu belirterek, askeri tehditleri bertaraf eden tek etken savunma ve askeri iktidar ve düşmanın içine korku salmak olduğunu belirtti.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei ayrıca yetkililerin düşman nüfuzu ve sultasına karşı uyanık olma zaruretine dikkat çekerek şu vurguyu yaptı:
Amerikalı yetkililer bizimle Batı Asya bölgesi ve özellikle Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen meseleleri hakkında müzakere etmek istiyor. Peki onların bu müzakerelerden gerçek hedefleri nelerdir? Onlar Amerika’nın başarısızlıklarının baş nedeni olarak gördükleri İran İslam Cumhuriyeti nizamının bölgedeki varlığını engellemekten başka amacı yoktur.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bir başka beyanatında da Amerikalı yetkililerin müzakere numaraları ve aynı zamanda aşikar düşmanlıklarına işaret ederek bu numaralarının örnekleri özellikle nükleer müzakerelerde görüldüğünü belirtti. Ayetullah Hamanei, ancak akılcılık ilkesi düşmanlıklarını aşikar eden ve açıkça gösterenlere karşı mutlak surette güvenmemek gerektiğini gösterdiğini vurguladı.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bir konuşmasında da bu hedeflerin önemine vurgu yaparak şimdiki dönemin İran İslam Cumhuriyeti nizamının izzet ve iktidar dönemi olduğunu belirterek şöyle dedi: İslamî nizama yönelik şimdiye kadar görülmemiş saldırıların sebebi, nizamın her geçen gün artan gücü ve iktidarıdır, zira düşmanlar bu güç artışından şiddetle korkmaya başlamıştır ve bu yüzden saldırılarını arttırmaktadır.
Amerikalı ünlü düşünür Noam Chamsky ise Amerika’nın İran’a karşı suçlamalarına işaret ederek şöyle diyor: Amerika İran’ı dünya barışı için en büyük tehdit olarak görüyor, oysa tüm dünya Amerika’yı küresel barışın en büyük tehdidi olarak görüyor.
Bugün İran İslam Cumhuriyeti nizamı bölgede siyasi, sosyal ve askeri açıdan en güçlü ve en etkili ve en güçlü nüfuza sahip olan bir devlet olarak hayatının kırkıncı yılına giriyor. Nitekim İran’ın son yıllarda bölgesel krizleri kontrol altına almakta sergilediği başarı da İran silahlı kuvvetlerinin hazırlık seviyesinin ne denli yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
İran’ın savunma doktrini en önemli olanları saldırmazlık ilkesine bağlılık, başta nükleer silahlar olmak üzere her türlü kitle imha silahlarını reddetmek ve zalimlere karşı mazlumu savunmak gibi en insani ilkelere dayanarak hazırlanmıştır. Bu ilkelerden hareketle İran’ın askeri gücünün en önemli özelliklerinden biri, caydırıcı gücünün yüksek olmasıdır. Nitekim İran milletinin İSK’nın gelişmesinde tecelli eden iktidarı inkar edilemez bir gerçektir.
İslam inkılabı muhafızlar ordusu başkomutanı General Muhammed Ali Caferi İran İslam Cumhuriyeti bilimsel ve teknolojik açıdan füzelerinin menzilini kat kat geliştirme imkanına sahip olduğunu, fakat şimdilik İran’ın politikası füzelerin menzilini geliştirmek olmadığını belirtiyor. General Caferi açıklamasının devamında İran füzelerinin iki bin km menzili bile düşmanların bir çok stratejik hedeflerini kapsamı içine aldığını ve bu nokta da İran İslam Cumhuriyeti nizamının güvenliğini temin etmeye yettiğini kaydediyor.
Askeri ve savunma alanında kendine yeter hale gelmek ve kendi imkanlarına dayanmak ve İSK’nın ihtiyaç duyduğu teçhizatı temin etmek ve geliştirmek, İran’ı daha fazla askeri ve savunma alanlarında yeteneklerini geliştirmeye sevkeden etkenlerdir.
İran İslam Cumhuriyeti son kırk yılda düşmanların her türlü komplosuna karşı direndi ve dayatılan savaşta elde ettiği deneyimlerle konvansiyonel savunma elzemlerini tehditlere uygun biçimde geliştirdi. Nitekim Amerika’nın şimdiki Dışişleri Bakanı ve eski CIA Başkanı Mike Pompeo, İran bölgede geniş nüfuza sahip olan güçlü bir devlet olduğunu, İran ile mücadele etmenin hemen hemen imkansız olduğunu belirtiyor.
Gerçekte İran İslam Cumhuriyeti’nin ilerlemeleri, küresel zorba güçleri İran’a karşı politikalarını gözden geçirmeye ve İran’a yönelik husumetlerini askeri yöntemlerin dışındaki yöntemlerle sürdürmeye yöneltiyor. Tüm bunlar İran İslam Cumhuriyeti güçlü ve İslamî değerlere dayanan ve İran milletinin iktidarının en güçlü dayanağı olan İslamî değerlere dayanarak en zorlu engelleri aştığını ve tehditlerini iktidarını geliştirmek için fırsatlara dönüştürdüğünü ortaya koyuyor. İran İslam Cumhuriyeti şimdi kırkıncı yılında tüm alanlarda daha da güçlü ve daha da kararlı bir şekilde ilerlemeye devam ediyor.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin silahlı kuvvetlerin kazanımların derinleştirilmesi ve savunma gücünü geliştirmesi gerektiğine vurgu yapması stratejik önem arzeden bir konudur.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei İmam Ali -s- askeri akademisi mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada küresel istikbar İran’la neden sizin gücünüz tüm bölgeyi sarmış? şeklinde kavga ettiğini belirterek şöyle dedi: bu İslam Cumhuriyeti nizamının iktidarıdır. Bizim açımızdan milli iktidar unsuru olan şey, düşmanlarımızın açısından onları rahatsız eden etkendir ve o etkenle mücadele ederler. Düşmanlar İran İslam Cumhuriyeti nizamının bölge milletleri arasında iktidarının gelişmesine karşı çıkıyor, zira bu durum İran’ın iktidar etkenidir, çünkü bu durum İran’ın stratejik derinliğidir ve bu yüzden düşmanlar ülkenin savunma gücüne ve askeri gücüne muhalefet ediyor. düşmanlar bizim milli güç ve iktidarımıza vesile olacak her şeye muhalefet ediyor.
Gerçekte İran İslam Cumhuriyeti hiç bir zaman bölgede gerginlik ve askeri çatışma ve savaş istememiş, ama aynı zamanda düşmanlara ve saldırgan taraflara da ne zaman ve nerede gerikli olursa bölgenin güvenliğini bozmaya yeltenenlere de gereken dersi vereceğini göstermiş ve aynı zamanda savunma ve caydırıcı gücünü geliştirmek için de hiç kimseden icazet almayacağını ortaya koymuştur.