İslam inkılabının zaferinden kırk yıl sonra İran - 10
Bugünkü sohbetimizde İran İslam Cumhuriyeti nizamının şiarları, değerleri ve ilkeleri üzerinde durması ve İslam inkılabının ülkülerinin gerçekleşmesi yönünde çabalarını gözden geçirmek istiyoruz.
Kuşkusuz İran İslam İnkılabının zafere ulaşması, çağdaş tarihin emsalsiz gelişmelerinden biridir. Bu inkılap İran toplumunda bir çok kültürel, sosyal, iktisadi ve siyasi boyutta köklü değişimlere yol açmakla beraber İslam ümmetinin uyanışına da vesile oldu.
Her inkılabın az çok bölgesel ve küresel etkileri de söz konusudur ve stratejik derinlik oluşturmak amacıyla çevresine mesajlar verdi. İnkılabın verdiği mesaj her ne kadar derin ve cazip olursa daha fazla sayıda insan o inkılabı benimsemeye ve desteklemeye ve örnek almaya yönelir. En önemli özelliklerinden biri İslamî dünya görüşü olan İran İslam İnkılabı da dünyada sosyalist ve liberalist hareketler cazibelerini iyice kaybettikleri bir sırada gündeme geldi.
İran İslam İnkılabı dünyaya verdiği mesajda, İslam dini sadece büyük bir hareketi organize etme yeteneği olmadığını ve aynı zamanda günümüz mekanize ve modren çağında küresel politikalara karşı tüm tezat ve çelişkilerine rağmen toplumun sorunlarını halledebileceğini ve toplumu gerektiği gibi yöneterek bekasını ve kalıcılığını güvence altına alabileceğini gösterdi. Bir başka ifade ile, İran İslam İnkılabı, dayatılan medeniyetlerin yetersizliğinden acı çeken tüm mahrum ve mazlum insanların önünde yeni bir kapı açtı. Nitekim bu inkılabın ne Doğu, ne Batı sloganı da gerçekte beşeriyete yönelik her türlü zulüm ve haksızlığa kocaman bir Hayır sayılırdı.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei beyanatlarında İran İslam İnkılabının dinamikliği ve etkilerinin sebebi hakkında önemli noktalara işaret ediyor. Ayetullah Hamanei düşmanların İran İslam İnkılabının evrensel mesajlarını tahrif etmeleri ve çarpıtmaları konusunda şöyle diyor: Küresel propagandalarda ne kadar şu sevgili merhum imamımıza saldırdılar. İmam inkılabımızı tüm dünyaya ihraç edeceğiz, demişti.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei şöyle devam ediyor:
Ancak İmam Humeyni’nin -ks- inkılabı ihraç etmekten maksadı, büyük bir güç toplayarak sağa sola saldırmak veya insanları isyan ve inkılaba zorlamak değildi. İmamın -ks- söylemek istediği şey, kesinlikle bu değildi. Nitekim böyle de yapılmadı ve bu iş İran İslam Cumhuriyeti nizamının ilkelerinde ve politikalarında yer almadı, ancak düşmanlar İmam’ın -ks- cümlesini çarpıtarak bu şekilde yorumladı ve İmamı hedef aldı.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei inkılabı ihraç etmeyi şöyle mana etti: İnkılabı ihraç etmek demek, dünya milletleri bir milletin nasıl kendi azim ve iradesi ve sadece Allah tealaya tevekkül ederek direnebileceğini ve zorbalara teslim olmayacağını görmeleri demektir. Eğer milletler bu direnişi görebilirse, o zaman buna inanacak ve kendiliğinden ayaklanarak üzerlerinde ağırlık eden zulümden kurtulacaktır.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei mazlum Filistin milletinin tarihi bir zulüm ve işgalci bir rejime karşı kahramanca direnişine temas ederek şöyle diyor: Eğer bugün işgal altındaki Filistin’de yaşayan mazlum insanlara bakacak olursak, bu insanların hakikaten zulüm ve baskı ile mücadele ettiğini görebiliriz. Bu mücadele en zor şartlar altında sürdürülüyor. Filistin milleti buna rağmen mücadeleden el çekmedi. Yine Afganistan milleti onca zorlukla karşı karşıya gelmesine rağmen ve dünya genelinde hiç kimse hatta bir tek gün onlara yardımcı olmadığı halde mazlumane bir şekilde savaştılar ve direnmeye devam ettiler. Başka milletler de aynı şekilde yaptılar ve tüm bunlar İslam ve İran İslam Cumhuriyeti nizamını örnek aldıkları içindi. Yani inkılap bu şekilde ihraç edilir ve tüm milletlere örnek oluşturur.
Ancak Amerika ve bazı Avrupalı müttefikleri bölgede bazı işbirlikçileri ile birlikte bir dizi yalan ve mesnetsiz iddiaları ileri sürerek İran İslam Cumhuriyeti nizamını bölge ülkelerinin içişlerine müdahale etmek ve bölgeyi istikrarsızlaştırmakla suçluyor. Oysa bu iddialar Amerika ve korsan İsrail rejimleri Suud rejiminin parası ile bölgede terör örgütlerini kurarak vekalet savaşları üzerinden bölge ülkelerini istikrarsızlığa, savaş ve kaosa sürükledikleri halde gündeme geliyor.
İran İslam İnkılabı ise İslamî değerlere ve ülkülerine dayanarak bölgede ve dünyada barış ve huzur ve yine zulüm ve haksızlıkların giderilmesi gibi yüce hedeflerini hayata geçirmek istiyor. Ancak bu durum küresel istikbarın çıkarları ile çelişiyor.
Amerika devleti İran İslam İnkılabı ile mücadele etmek için büyük uğraş verdi. İran milleti ise ta baştan bu inkılabın ülküleri ve hedefleri her ne kadar büyük olursa daha yüce olacağını ve daha cazip hale geleceğinin bilincinde hareket ederek bu hedeflere ulaşma yolunda zorluklara ve baskılara dayanmanın bir o kadar daha kolay ve daha cazip olacağını öğrendi.
Bu çerçevede İran İslam İnkılabı ta baştan kendisine belli ülküleri ve hedefleri belirledi ve inkılabın lideri ve İran milleti işin ta başından itibaren bu hedeflere ulaşmak için elinden geleni yerine getirmeye çalıştı.
Bu yüzden İran İslam Cumhuriyeti nizamı Amerika’nın dış politikasında önemli bir madde olarak yer aldı. Şimdi ise Amerika’nın popülist Başkanı Donald Trump İran İslam Cumhuriyeti nizamına karşı daha sert politikalar izlemeye başladığı gözleniyor. Ancak esas soru şu ki, Amerika’nın komploları inkılabın yörüngesini ne kadar değiştirerek saptırabilir?
Gerçekte İran milletinin kırk yıl boyunca her türlü komploya karşı direnişi, bu milletin Amerika’nın son kırk yılda işbaşına gelen tüm devlet başkanlarının husumetlerine karşı şanlı bir direniş sergilemeyi başardığını gösteriyor. Düşmanlar son kırk yılda iktisadi kuşatmadan savaş dayatması ve bu savaşta saldıran tarafı desteklemesi ve İran’a kendilerince felç edici yaptırımlar dayatılmasına kadar türlü komplolarla sınadılar. Düşmanlar en son İran’ın nükleer programı ve füze programı ve bölgesel politikaları ve insan hakları meselesi gibi konularda bahane arayarak İran İslam Cumhuriyeti nizamını tehdit etmeye ve İranofobia projesini ilerletmeye çalıştılar. Ancak düşmanlar hiç birinde İran milletini teslim olmaya zorlayamadı, bilakis Amerika’nın İran İslam Cumhuriyeti nizamına karşı hasmane tutumu İran milletinin iradesini ve birlikteliğini daha da güçlendirdi.
Amerika devleti İran İslam İnkılabı zafere kavuştuğu ilk günden itibaren bir dizi yanlış hesaplardan hareketle ihtilafları İran milletine karşı açık husumete dönüştürdü. Ancak tehdit ve yaptırımlarla beraber olan bu husumetler İran milletini istiklal ve adalettaleplik yolunda daha güçlü ve daha kararlı hareket etmeye yöneltti.
Bugün İran İslam Cumhuriyeti nizamı İran milletinin destekleri ve iç kapasiteleri sayesinde iktidarın zirvesinde yer alıyor. Gerçekte Amerika devletinin İran İslam Cumhuriyeti nizamına karşı düşmanlığının asıl sebebi, İran’ın başta Amerika olmak üzere küresel istikbara karşı direnişi ve Amerika devletinin dünyaya yıkım ve kandan başka hiç bir getirisi olmayan zorbalıklarına açıkça hayır demesine dayanır. Bu açıdan bakıldığında İran İslam İnkılabının kırk yıllık karnesi ABD’nin zorbalıklarına karşı en şanlı direnişlerle dolu olduğu söylenebilir.