Ocak 07, 2019 09:20 Europe/Istanbul

Amerika devleti İran İslam Cumhuriyeti nizamının hayatı üzerinden geçen kırk yılda sürekli ve türlü yollara başvurarak İran’ın kalkınma yolunda bazı engeller çıkarmaya çalışmıştır.

Bu süreçte yaptırım, ABD devletinin İran’a karşı izlediği en hasmane politikalardan biri olmuştur.

Amerika devletinin İran İslam Cumhuriyeti nizamına karşı zalimane yaptırımları ilk kez 22 Mayıs 1980 tarihinde uygulanarak yürürlüğe girdi. Bu yaptırım aslında Amerika devletinin İran İslam Cumhuriyeti nizamına karşı engebeli bir süreç izleyen yaptırım serüveninin başlangıç noktasıydı.

1984 yılında Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta yaşanan bombalı eylemin hemen ardından Amerika yönetimi İran İslam Cumhuriyeti nizamını suçlayarak bu bombalara eyleminden sorumlu tuttu ve bu suçlama ve ileri sürülen iddia, İran’a karşı yaptırım listesi ve süresinin uzamasına yeni bir bahane oluşturdu. O sıralarda İran İslam Cumhuriyeti’nin adı Amerika’nın teröre destek veren ülkelerin listesine eklendi.

Bir kaç yıl sonra ise yaptırımlar İran ile ticaret ve İran’da yatırım yapma konularını da kapsamaya başladı. 30 Nisan 1995 tarihinde Amerika’nın dönem Başkanı Bill Clinton, İran İslam Cumhuriyeti’nde yabancı yatırımlara ve İran’ın dış ticaretine geniş kapsamlı yaptırımlar uygulama kararı aldığını açıkladı. Böylece Amerika’da 1996 yılında İran ve Libya’ya yaptırım dayatan ve Amerikalı olmayan yabancı firmaların da İran’ın enerji sektöründe yatırım yapmalarını yasaklayan İran ve Libya yaptırım kanunu onaylandı.

2001 yılına gelindiğinde Amerika’nın yaptırımları yeni boyutlar kazanmaya başladı ve böylece İran’a dayatılan yaptırımların senaryosuna iki yeni konu eklendi. Bu konulardan biri özel ve tüzel kişilere ve kurumlara ve firmalara yaptırımlar ve ikincisi de güdümlü yaptırımların kapsam alanlarının genişletilmesinden ibaretti.

Amerika devleti bu uygulamaların devamında İran’ın mal varlığını yağmalamayı ve talan etmeyi gündemine aldı. 11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra ABD dönem Başkanı oğul Bush teröre destek veren özel ve tüzel kişilerin ve kurumların mal varlığına el koymayı öngören bir kanun çıkardı. Bu bağlamda da her seferinde İran içinde ve dışında yaşayan bazı İranlı özel ve tüzel kişiler yaptırım listesine eklendi.

Bu sürecinden devamında Amerika devleti bu kez İran İslam Cumhuriyeti’nin barışçıl nükleer enerji programı hakkında bir takım mesnetsiz ve yalan dolan iddiaları ileri sürerek BM güvenlik konseyinde İran’ın barışçıl nükleer programına yönelik altı kararname çıkartarak maceraya uluslararası boyut kazandırdı. Söz konusu illegal kararnameler Amerika’ya İran İslam Cumhuriyeti’ne yönelik yaptırımları daha da ağırlaştırma yetkisi veriyordu.

Amerika devletinin baskı ve telkinleriyle birlikte 2006 yılından itibaren BM güvenlik konseyinde İran İslam Cumhuriyeti’nin barışçıl nükleer programına karşı yeni yaptırım paketleri onaylandı. 2011 yılının sonuna gelindiğinde ise, Amerika yönetimi tüm yabancı mali kurumları ve firmaları İran İslam Cumhuriyeti’nin yaptırım listesine alınan tüm bankaları ve ayrıca İran merkez bankası ile işbirliği yapmaktan men etti. Bu senaryo sonunda Bercam nükleer anlaşmasının imzalanması ve BM güvenlik konseyinin 2231 sayılı kararnamesi ile onaylanmasından sonra 20 Temmuz 2015’ten itibaren askıya alındı.

Ancak Bercam nükleer anlaşmasının yürürlüğe girmesinin üzerinden henüz iki yıl geçmeden ABD Başkanı Donald Trump bu anlaşmayı Amerika tarihini en berbat anlaşması niteleyerek İran’a karşı dayattığı tek yanlı yaptırımları yeniden dayatma kararı aldı. Amerika Başkanı Trump 8 Mayıs 2018’de bir açıklama yaparak Bercam nükleer anlaşmasından çekildiğini ve İran’a dayatılan ve Bercam çerçevesinde askıya alınan ve her üç ayda bir ABD tarafından askıya alınma süresi uzatılan yaptırımların süresini uzatmayacağını ilan etti ve ardından da bir masanın arkasına geçerek bu kararlarını içeren belgeyi imzaladı ve böylece Amerika’nın İran’a dayattığı tek yanlı illegal yaptırımların yeniden uygulanma süreci başlamış oldu.

Öte yandan Amerika yönetimi dünyanın bir çok ülkesi ile ticari ve siyasi ilişkilerini kullanarak bu kararın ardından İran’a dayattığı tek yanlı illegal yaptırımlara bu ülkelerden destek almaya ve onları Amerika’ya eşlik etmeye zorlamaya çalıştı. Bu bağlamda hisselerinin büyük bir bölümü Amerikalı özel ve tüzel kişilere ait olan firmalar pratikte ABD yaptırımlarına uymak zorunda kaldı. Bundan başka dünyanın bir çok bankası ve büyük firmaları ve denizcilik sektöründe gemileri ve petrol tankerlerini sigorta eden firmalar da Amerika’nın uygulayacağı cezalardan çekinerek çeşitli düzeylerde ABD yaptırımlarına uymak zorunda kaldı.

Böylece Amerika’nın son kırk yılda tüm hasmane hedefleri şimdi bölgesel ve uluslararası olmak üzeri iki alan üzerinde odaklandı. Amerika’nın uluslararası alanda uygulamaları İran’ın nükleer programı ve İranofobiya projesi ve İran’a dayattığı yaptırımlarda başka ülkelerin desteğini almak gibi konuların üzerinde odaklandı. İranofobia projesi Amerika’nın bölgede izlediği temel eksenlerden biridir, nitekim bundan önce de Amerika’nın önceki yönetimleri bu projeyi uygulamayı izliyordu. İçten nizamı çökertmek de Amerika’nın İran İslam Cumhuriyeti nizamına karşı izlediği bir başka politikadır

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei geçenlerde ülkenin önde gelen seçkin gençleri ve bilim adamları ile görüşmesinde ABD rejiminin İran milleti ile düşmanlığı ta İslam inkılabı zafere kavuştuğu ilk günden başladığını ve rahmetli İmam Humeyni -ks- doğru ve yerinde bir tabirle Amerika’yı büyük şeytan olarak adlandırdığını belirtti. Ayetullah Hamanei ABD rejimi uluslararası siyonizmin şer ve tehlikeli şebekesinin işgüzarlığını yaparak bölgede ve dünyada bağımsız milletlerin düşmanı ve çıkan sebeplerin ana kaynağı olduğunu ve milletlerin varını yokunu yağmaladığını vurguladı.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei şöyle devam etti: Bfün Donald Trump ayın yolu farklı yöntemlerde ve daha büyük bir utanmazlıkla sürdürüyor. Trump Bercam nükleer anlaşmasından çekilmekle sonuçlanan ahmakça kararı ile aslında Amerika ve İran’ın geçmişi ve şimdiki durumundan gerçekçi bir idraki olmadığını ortaya koydu.

Gerçekte İran Amerika’nın eski Başkanı Barack Obama Washington’un demir yumruğunu İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei ile kadife eldiven altında gizlediği ve değişimden dem vurduğu günlerde de bu sözleri duymaktan sevince kapılmadığı gibi şimdi de Trump’ın tehditlerinden ve yaygaralarında korkmadığı açıkça ortadadır.

Aslında İran İslam Cumhuriyeti’nin Amerika’ya güvenmemesi sırf bir slogan olmadığı gibi, tamamen Washington’un sultacı hedeflerini gerçekçi bir şekilde tanımış olmasından kaynaklanan bir gerçektir. Öte yandan Amerika’nın Bercam nükleer anlaşmasına yönelik tutumunu tek bir hedefte özetlemek mümkün, o da İran’ın beyaz saraya bazı imtiyazları vermeye zorlamaktır. Ancak Amerika yönetimi İran’ın asla Washington’un tuzağına düşmeyeceğini zamanla anlaması gerekir.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bundan yaklaşık üç yıl önce de Cumhurbaşkanı ve milli güvenlik yüksek konseyi Başkanı Hasan Ruhani’ye bir mektup yazarak, Amerika devleti ne nükleer meselede ve ne de başka hiç bir meselede İran İslam Cumhuriyeti nizamına karşı husumet ve ihlalden başka bir tutum izlemediğini ve gelecekte de izlemeyeceğini vurguladı. Ayetullah Hamanei şöyle diyor: Büyük şeytana umut bağlamak, ABD’nin sözünü tutmamasından ders almamak ve kendi yeteneklerimizi küçümsemek, ülkeyi geri götürecek üçgen üç kenarıdır ve akıllı insanın tenkit edilmesine yol açar.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei yine bir başka yerdi kutsal mekanları ve ülke sınırlarını savunma uğruna şehit düşen yiğitlerin aileleri ile görüşmesinde ABD’nin İran’a yönelik tehditlerini lafı güzaf niteleyerek şöyle buyurdu: ABD Başkanı Trump’ın yaftaları yeni bir konu değildir, zira İslami nizam ta baştan ABD’nin türlü kumpasları ile karşılaşmıştır, fakat İran milletinin kötülüğünü isteyenler şimdiye kadar hiç bir halt edememiştir.

Ayetullah Hamanei ayrıca Amerikalı yetkililerin son dönemde İslamî nizamı değiştirme yönündeki laflarına verdiği cevapta da şöyle buyurdu: Sizin İslamî nizamı değiştirmek istemediğiniz bir zaman oldu mu ki? Oysa her defasında başınız taşa çarptı ve bundan böyle de çarpmaya devam edecektir.