İslam inkılabının zaferinden kırk yıl sonra İran - 16
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei hş. 1397 yılına girerken kutsal Meşhed kentinde İmam Rıza -s- külliyesinde yaptığı konuşmada İslam inkılabının değerlerinin kalıcı olmasının bir sebebi, İran İslam Cumhuriyeti nizamının kırk yıllık hayatında inkılap ülküleri üzerinde durmaktan ibaret olduğunu belirtti.
Ayetullah Hamanei İran İslam Cumhuriyeti bazı bölge ülkelerinde o ülkelerin devletleri ve milletlerinin talebi üzerine bulunduğunu belirterek şöyle dedi: Biz ne zorbalık yaptık, ne de başka ülkelerin içişlerine karıştık. Onlar bizden yardım istedi, biz de yardım ettik ve bu yardımı duygusallıkla değil, akılcı hesaplar ve mantıklı hedefler çerçevesinde yaptık.
Bugünkü sohbetimizi bu çerçevede İran İslam Cumhuriyeti’nin Afganistan milletine ve devletine destek politikalarını gözden geçirmeye ayırdık.
İran İslam Cumhuriyeti nizamı stratejik ilkeleri çerçevesinde sürekli tüm açılardan küresel barış ve güvenlik peşinde olmuştur. Gerçekte İran İslam Cumhuriyeti nizamının barıştalep rolü ve mahiyeti ve bu ilkenin İran’ın dış politikasında kuramsal hale gelmiş olması, bazı siyasi sakıncalardan bağımsız olarak küresel barış ve güvenliğin gerçekleşmesinde aktif rol ifa etmesini gerektirir. Bu eğilimle İran, aktif bir aktör olarak ve bağımsız bir politika çerçevesinde bölgesel ve küresel denklemlerde yer alıyor.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei geçenlerde Biset bayramı dolaysıyla nizamın önde gelen yetkilileri, İslam ülkeleri büyükelçileri ve halk kitlelerini kabulünde yaptığı konuşmada, tevhide dönüş, ilahi ilim ve güç ve feyiz ve hidayetin insanların yaşamına hakim olması ve diktatörlük, despotluk ve bencillikle mücadele, bisetin en temel mesajı olduğunu belirterek şöyle buyurdu: Tevhid, zulüm ve zorbalıkla mücadele ilkelerini ve temellerini içerir ve buna göre Hak cephesi her daim batıl cephesi le mücadele etmelidir ve bu mücadelede batılın kaçınılmaz kaderi, geri çekilmektir.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei, İran İslam Cumhuriyeti’nin Batı Asya bölgesinde ve direniş cephesine ve Suriye’de bulunmasını mazluma destek çerçevesinde niteledi ve şöyle devam etti:
İran İslam Cumhuriyeti yayılmacı bir devlettir, yaftası büyük bir yalan ve gerçek dışıdır, zira büyük ve abad ve bir bütün olan İran İslam Cumhuriyeti ne bölgede ve ne de dünyanın hiç bir yerinde yayılmacılık peşinde değildir.
Kuşkusuz Afganistan de bu kaideden müstesna değildir. İran İslam Cumhuriyeti Afganistan’ın güvenliğini kendi güvenliğinin bir parçası olarak görüyor ve bu yöndeki büyük tehlike ile mücadele için başta Afganistan devleti olmak üzere bölgesel bazda işbirliği yapıyor.
Bilindiği üzere Afganistan on yılı aşkın bir süre ABD ve NATO tarafından işgale uğramıştı. Amerika ise bu ülkede çıkarlarını terörle mücadele yerine bölgede huzursuzluk ve savaşı körüklemekte görüyordu.
Savunma Bakanı General Emir Hatemi, Mart 2017 tarihinde Afganistan milli savunma Bakanı yardımcısı Ahmet Tamim Asi ile görüşmesinde İran İslam Cumhuriyeti tüm komşuları için barış, istikrar, huzur ve güvenlik arzu ettiğini belirterek, Kabil yönetiminin terörle mücadele yönünde resmi talebi durumunda Afganistan’ın milli vahdet hükümetine müsteşar düzeyinde yardımda bulunmaya hazır olduklarını ifade etti.
İran İslam Cumhuriyeti’nin temel politikası, bölgesel sorunların çözümü için bölge ülkeleri ile işbirliği yapmaktır. İran bu çerçevede Afganistan’a da aynı şekilde bakıyor. İran’a göre komşuları her ne kadar güvende olursa aralarında iktisadi işbirliği ve sonuçta kültürel ve sosyal teamüller için daha uygun zemin hazırlanmış olur, ki bu da bölgede tüm ülkelerin lehinedir.
Cumhurbaşkanı Ruhani Hasan Ruhani de Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani Ahmet ile görüşmesinde Tahran yönetiminin komşularının güvenliğine yönelik sorumluluk taşıdığına vurgu yaparak şöyle dedi: Bugün bölgemiz bu bağlamda ciddi sorunlarla karşı karşıyadır ve İran İslam Cumhuriyeti masum insanların teröristlerce katledilmelerinden derin bir şekilde rahatsızlık ve kaygı duyuyor.
Kuşkusuz Afganistan devleti bölgeye karşı tehdit oluşturan terörle mücadele için başka ülkelerin işbirliğine ihtiyacı varır, zira terör tehlikesini bertaraf etmek, bölgesel işbirliği çerçevesi oluşturulmadan mümkün değildir.
Afganistan savunma Bakanı General Tarık Şah Behrami ise geçen Nisan ayında Tahran’a yaptığı ziyareti sırasında İran İslam Cumhuriyeti en zor günlerde Afganistan milleti ve devletinin yanında yer aldığını belirterek, cihat ve direniş döneminde de Afganistan’a verdiği destekten ötürü İran İslam Cumhuriyeti nizamına teşekkür etti. General Behrami, Afgan halkı İran milleti ve devleti o zorlu günlerde onlara yaptığı adım adım yardımları unutmadığını vurguladı. General Behrami Tahran ziyaretinin amacını da iki millet ve iki ordu arasındaki işbirliğini arttırmak ve Afgan halkının terör adındaki afetten kurtarmak şeklinde açıkladı.
Kuşkusuz bölgesel güvenlik ancak bölgesel işbirliği ile temin edilebilir. Bu süreçte ecnebi güçlerin bölgedeki varlığı bölge milletleri için hiç bir faydası olmamıştır. Ecnebi odaklar sırf kendi çıkarlarını gözetliyor ve bu da bölgenin başı krizlerden bir türlü kurtulmamasına sebebiyet veriyor.
İran genel kurmay Başkanı General Muhammed Bakıri ise iki ülkenin ortak tarihi, dini ve diline işaretle şöyle diyor: İslam inkılabı zafere kavuştuktan ve Afganistan askeri tecavüze uğradıktan sonra İran İslam Cumhuriyeti sürekli Afgan halkı ve mücahitlere işgalcilere karşı mücadelede yardım etmeye çalışmıştır.
İran İslam Cumhuriyeti bu eğilimle İslam inkılabı zafere kavuştuğu günden bu yana sürekli Afganistan milleti ve devletinin yanında yer almış ve onlara destek vermiştir, nitekim bugün yine bu destek aynı şekilde devam etmektedir. Son kırk yılda milyonlarca Afgan mültecinin İran’da barınması bu iddianın en somut ispatıdır.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei İslam ümmetinin en önemli görevi bisetin esas mesajı yani tevhide geri dönüş olduğunu belirterek şöyle diyor: Eğer tevhide inanırsak, zulme boyun eğmez ve mazluma destek veririz. Zaten bu yüzden nerede bir mazlum yardıma ihtiyacı varsa İran İslam Cumhuriyeti orada olacaktır.
Ayetullah Hamanei İran İslam Cumhuriyeti nizamının mazlumlara destek ısrarını da bu çerçevede değerlendirdi.
Gerçekte Amerika devletinin Afganistan, Irak ve Libya gibi bazı İslam ülkelerinde şom varlığı yıkım, ölüm ve katliamlardan başka hiç bir getirisi olmamıştır. Amerikalılar bu tür cinayetleri ile aslında bölgede askeri varlığını haklı göstermeye çalışıyor. Ancak Amerika’nın karşısında bölgede İran İslam Cumhuriyeti vardır ve geçmişte olduğu gibi şimdi de bölgede ve dünyada mazlumların hamisi olmaya devam edecektir. İran hangi devlet terörle mücadelede yardım talebinde bulunursa o ülkenin yanında olacaktır.
Bugün İran İslam Cumhuriyeti İslam inkılabı zaferinin kırkıncı yıldönümünde İran milletinin izzet bayrağını dalgalandırmaya devam ederek tekfirci terörün yok edilmesi ve güvenliğin sağlanmasında önemli rol ifa etmiştir.
Her halükarda Amerika’nın Afganistan’daki varlığı bu ülkeyi ve çevresini güvensizliğe sürükledi. Afganistan savunma Bakanı Tarık Şah Behrami’nin de belirttiği üzere Afganistan’da 20’den fazla terör örgütleri cirit atıyor. Kuşkusuz bu örgütler kendi haline bırakıldıkları takdirde bölge ciddi güvenlik krizleri ile karşı karşıya kalabilir. Buna göre Afganistan’ın güvenliği bölgenin güvenliğinde önemli bir yeri bulunuyor ve İran İslam Cumhuriyeti de sürekli bu ülkede huzur ve barışın hakim olması yönünde çaba harcıyor.