Ocak 07, 2019 09:51 Europe/Istanbul

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei hş. Yeni yıla girerken kutsal Meşhed kentinde İmam Rıza -s- türbesinde yaptığı konuşmada, İran’ın bazı bölge ülkelerinde varlığı, duygusallıkla değil, mantıklı ve akılcı hesaplara göre söz konusu olduğunu belirtti.

Ayetullah Hamanei’nin bu sözleri aslında İran İslam İnkılabı üzerinden kırk yıl geçtiği bir sırada İslam inkılabının mazlum milletlerin haklarını savunmakta kararlı olduğunu ortaya koydu.

Buna göre bugünkü sohbetimizde İran İslam Cumhuriyeti’nin mazlum Yemen milletine verdiği desteği gözden geçirmek istiyoruz.

İran İslam İnkılabı ve İran İslam Cumhuriyeti nizamının son kırk yılda katlandığı baskılar ve zorluklar, İran milleti ülkülerine kavuşmak için her türlü baskıya karşı direndiğini ve tüm iktidarı ile ileriye doğru yoluna devam ettiğini ve bu özelliğini koruyarak da dünyanın özgürlükçü milletlerine örnek oluşturduğunu ortaya koydu.

İran İslam İnkılabı İmam Humeyni’nin -ks- belirlediği yolda hareket ederek milletlerin haklarını savunmayı ilke edindi ve dünyanın bir çok inkılabından farklı olarak esas yolundan sapmadı ve hiç bir koşul altında değerlerinden ve ülkülerinden taviz vermedi ve bu ülkülerine kavuşma yolunda istikbar sözcüğü de İran İslam İnkılabının siyasi edebiyatında yerini aldı. Gerçekte İslam inkılabının ülküleri son kırk yılda İran’da büyük değişimlere yol açmakla beraber, küresel bir modele dönüştü. Bu model sadece İran milletinin kaderini değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda inkılapçı hareketlerin ve İslamî uyanışın gidişatını da değiştirdi.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin danışmanı bu konuda şöyle diyor: Bugün İslam’ın ve İslamî değerlerin bereketleri sayesinde İslamî uyanış bölge düzeyinde büyük bir sınavı geride bırakıyor. Bugün küresel istikbar ve alemin müstekbirlerine yönelik itiraz ve nefret haykırışı, bölgede İslamî uyanışın ilk ve en acil getirisi olmuştur.

Aslında İmam Humeyni’nin -ks- bir dini görev olarak zulüm karşıtı düşüncesi istikbar güçleri ve zulümle mücadele ruhunu takviye etti ve bölgede kurtuluşçu ve sömürü karşıtı hareketlerin ayaklanmasına sebebiyet verdi.

Arabistan rejimi ABD, BAE ve diğer bazı ülkelerin destekleri ile Mart 2015’te Yemen topraklarına saldırdı ve bu ülkeyi karadan, havadan ve denizden kuşatma altına aldı. Yemen ve müttefiklerinin dayattığı bu savaş yüzünden Yemen’de şimdiye kadar on binlerce Yemenli vatandaş hayatını kaybetti veya yaralandı, milyonlarca Yemenli vatandaş da perişan oldu.

İslam Times şöyle yazıyor: Arabistan ve BAE Ensarullah karşıtı ve Yemen’de meşruiyeti savunma iddiası ile milyonlarca dolar harcadı, ancak şimdi onların üç yıl önce başlattığı savaş, yerli işbirlikçileri birbirine düştükten sonra bazı tehlikeleri arzetmeye başladı. Amerika, siyonizm ve bölgesel işbirlikçilerinin genel stratejisi bölge ülkelerini bölmek ve küçük devletler kurmaktır. Bu doğrultuda Yemen’de gelişmeler son dört yılda ya işgal ya da bölünmeye doğru sürüklenecek şekilde ilerledi.

Bugün Riyad yaklaşık dört yıldır Yemen savaşı ile uğraşıyor. BM ise Suud rejimi ve BAE’nin Yemen’e dayattığı savaşın devam etmesi, bu ülkenin 22.2 milyonluk nüfusunun dörtte üçü yardıma muhtaç hale gelmesine ve 8.4 milyon Yemenli de şiddetli gıda maddeleri güvensizliği ve kıtlığı ile karşı karşıya kalmasına yol açtığı yönünde uyarılarda bulunuyor.

Aslında Yemen’i parçalama planı bu savaştan önce ve Yemen’de Mansur Hadi iktidarın başına geçmesinden sonra Fars körfezi işbirliği konseyi FKİK tarafından ve Arabistan gözetiminde 2014 yılının başında hazırlanarak Yemenli grupların diyalog konferansına sunulan bir plan çerçevesinde ve bu ülkeyi altı federal iklime bölme şeklinde gündeme gelmişti.

Teorik açıdan Ortadoğu gibi jeo stratejik ve jeo ekonomik bir bölge olan bir bölgenin kırılgan düzenini ve güvenliğini tehdit edecek her türlü etken aslında bölgesel ve küresel güvenliğe yönelik bir tehdit sayılır.

Yemen Arap yarımadasının güneyinde yer alıyor ve Kızıldeniz ve Aden körfezine geniş düzeyde kıyısı bulunuyor. Gerçekte bu ülkenin Afrika boynuzuna musallat olması ve bu bölgede ve Afrika’nın Doğu kıyılarında Yemen’in deniz sınırları ve Sukatra adası üzerinden her türlü hareketliliği kontrol etme imkanına sahip olması Yemen’e özel önem kazandırmıştır.

Bundan başka Yemen’in Babul Mendeb boğazına musallat olması da enerji ve transit güvenliği bakımından da bu ülkeye ayrı bir önem kazandıran durumdur. Nitekim bu yüzden Babul Mendeb boğazının güvenliği Kızıldeniz’e kıyısı bulunan tüm ülkeler için enerji ve transit bakımından temel önem arzetmektedir.

Ancak bölgenin istikrarı ve güvenliğinin öneminden başka son yıllarda geniş boyutlara ulaşan Yemen’de insani kriz İran İslam Cumhuriyeti açısından kaygı verici bir durum olarak telakki edildi ve bu durum İran’ın Yemen’e dayatılan zalimane savaşı durdurmak üzere bu konuya el atmasının önemli sebebi olmuştur.

Bilindiği üzere bazı medya organları Yemen krizini ve Yemen milletinin barbarca bombardıman edilmesini Nazi Almanya ve faşist İtalya’nın İspanya’nın Bask bölgesinde yer alan Grinica kentini bombardıman ettikleri cinayeti hatırlattığını belirterek, bugün Yemen beşeri cinayetlerin tarihinde unutulmuş bir ders ve kınanmış bir cinayeti yeniden yaşadığını vurguladı.

26 Nisan 1937’de General Fransisco Franko’nun emri üzerine İspanya’nın Bask eyaletinde Grinica kenti bombardıman edildi. Bu bombardıman İspanyol ulusalcı birliği, Nazi Almanya ve faşist İtalya’nın savaş uçaklarının işbirliği tarafından ve Rogen operasyonu parolası ile gerçekleşti. Bu cinayette yüzlerce sivil acımasız bir şekilde katledildi.

Japon Times gazetesi Yemen’de insani facia hakkında yaptığı yorumda şu ifadelere yer verdi: bugün Grinica bombardımanı üzerinden seksen yıl geçiyor ve şimdi Yemenli vatandaşlar Suudi Arabistan’ın ABD’nin yardımları ile işlediği cinayetlere şahit oluyor.

Nobel barış ödüllü Yemenli aktivist Tevekkül Karman ise facebook sayfasında şöyle yazdı: Suud – BAE ittifakı Sana’da meşruiyete karşı darbe bahanesi ile Yemen topraklarını işgal etmiştir. Karman ayrıca tüm insan hakları aktivistlerinden Muhammed bin Salman ve Bin Zayid’i Avrupa mahkemelerinde ve ayrıca uluslararası mahkemelerde yargılamalarını isteyeceğini vurguladı.

Dünya sağlık örgütü de Yemen’de her yıl 30 bin vatandaş kanser hastalığına yakalandığını açıkladı.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei geçenlerde binlerce vatandaşla görüşmesinde ABD’nin beşeriyet karşıtı cinayetlerini kınadığı açıklamasında Suud rejiminin Yemen’de son iki cinayeti olan bir hastaneyi vurması ve yine öğrenci otobüsünü hedef alması ve onlarca masum çocuğu katliam etmesine işaret ederek dünya camiasının vicdanı bu cinayetlere karşı sarsıldığını ve devletler de velev ki formalite bir şekilde olsun bu cinayetlerden esef duyduklarını açıkladıklarını belirtti.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei konuşmasını şöyle sürdürdü: Oysa Amerikalı yetkililer bu cinayetleri kınamak yerine utanmaz bir şekilde Suud rejimi ile stratejik ortaklıklarından söz ettiler, öyle ki herkes acaba Amerikalı yetkililer gerçekten insan mıdır?sorusunu sormaya başladı.

İran İslam Cumhuriyeti yıkıcı Yemen savaşı başladığı ilk günden itibaren bu savaşın derhal durdurulmasını istedi ve bu yönde Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif aracılığı ile dört maddelik bir çözüm planı sundu. İran Dışişleri Bakanı Zarif’in hazırladığı planda acil ateşkes, insani yardımların gönderilmesi, Yemenli tüm tarafların siyasi müzakerelere başlaması ve geniş kapsamlı milli hükümetin kurulması Yemen’de kalıcı barışın sağlanması için gerekli dört temel bileşen olarak belirtildi.

İran Yemen krizinin çözümü için her türlü yardımda bulunmaya hazır olduğunu belirterek bu ülkede insani faciayı sonlandırmak ve çatışmaları durdurmak üzere AB ülkeleri ile bir kaç tur istişare görüşmeleri gerçekleştirdi. AB yetkilileri ise geçen sene Tahran yönetiminden İran ve AB Yemen’de ateşkesin sağlanması ve insani krizin halledilmesi için daha yakın işbirliği ve daha ciddi diyalog içinde olmalarını istedi. Bu müzakereler Şubat 2017’de Münih güvenlik konferansının kulisinde başladı ve 2018 yılında da devam etti.

Gerçekte İran İslam Cumhuriyeti Yemen krizini bir an önce sonlandırmak istiyor, fakat Amerika, İsrail ve Suud rejimi bölgede bu hedefin tam karşı noktasında yer alıyor. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei Amerika ve bazı Batılı ülkelerin tutumunu bu zümrenin sömürücü hedefleri ve uluslararası diktatörlüklerinden kaynaklandığını belirterek, diktatörler dünyanın hiç bir yerinde başarılı olamayacaklarını ve Amerika da kesinlikle bölgeye yönelik hedeflerinde hezimete uğrayacağını belirtti. Ayetullah Hamanei Arabistan gibi bir İslam ülkesi için ABD Başkanı seçim kampanyalarında bu ülkeyi süt veren ineğe benzetmesi onur kaynağı olmadığını, bir ülkenin parasını elinden alıp bu şekilde hitap edilmesinden daha büyük bir zillet olamayacağını kaydetti.