Ocak 07, 2019 09:53 Europe/Istanbul

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei hş. 1397 yılına girerken kutsal Meşhed kentinde, İmam Rıza -s- külliyesinde yaptığı konuşmasında İran İslam İnkılabının savunduğu değerlerin kalıcı ve sürekli olmasının bir sebebini, inkılap ülküleri üzerinde durma şeklinde açıkladı.

İran İslam Cumhuriyeti bölgede bazı devletlerin ve milletlerin talebi üzerine o ülkelerde bulunduğunu belirterek şöyle dedi: Biz ne zorbalık yaptık, ne de başka ülkelerin içişlerine karıştık. Onlar bizden yardım istedi, biz de yardım ettik ve bu yardımı da duygusallıkla değil, mantıklı saikler ve akılcı hesaplara göre yaptık.

Buna göre bugünkü sohbetimizde İran İslam Cumhuriyeti’nin Suriye milleti ve devletine destek ve tekfirci IŞİD terör örgütü ile mücadele etmek yönünde izlediği politikayı gözden geçirmek istiyoruz.

İran İslam Cumhuriyeti stratejik ilkeleri çerçevesinde sürekli bölgede ve dünyada barış ve güvenlik peşinde olmuştur. Savaş ve şiddetin İran’ın askeri doktrininde hiç bir yeri olmamış ve olmayacaktır. Bu durum İran İslam Cumhuriyeti’ni dünya barışı ve güvenliği alanında aktif bir aktör haline getirmiştir.

Bugün tekfirci terör örgütleri bir kaç yıldır Ortadoğu bölgesini kan gölüne çevirmiş bulunuyor. Bu arada Amerika ve Britanya gibi bazı müttefikleri de izledikleri politikaları ile bölgede güvenlik işbirliğini zorlaştırmaya devam ediyor.

Amerika devleti kendisi gibi bazı sultacı ve zorba devletleri de yanına alarak kurduğu sözde terörle mücadele ittifakı çerçevesinde bölgede terörle mücadele etmek yerine teröristlere destek veriyor.

Ancak bu ittifakın karşı noktası, Ortadoğu bölgesinde stratejik konumu olan İran İslam Cumhuriyeti yer alıyor. Bugün İran İslam Cumhuriyeti Suriye krizini çözmeye çalışarak Ortadoğu bölgesinde barış ve güvenliğin sağlanması yönünde aktif rol ifa ediyor.

Gerçekte İran İslam Cumhuriyeti mazlum milletlerin haklarını savunmak ve her türlü tecavüzü ve işgali kınamakla birlikte bağlantısızlar hareketinde aktif rol oynuyor ve terörle mücadele doğrultusunda uluslararası işbirliğini takviye etmeye çalışıyor. Buna göre İran İslam Cumhuriyeti savunma stratejileri sunmakla beraber Suriye krizini çözmek ve bu ülkede barış ve huzur ve istikrarı sağlamak istiyor.

Bu çerçevede BM Suriye özel temsilcisi Stefan De Mistura şimdiye kadar bir çok kez İran İslam Cumhuriyeti’nin Suriye krizini diplomatik yollardan çözümleme çabalarını takdirle karşıladıklarını açıkladı.

Bugün İran İslam Cumhuriyeti Suriye’nin yasal devletinin hamisi olarak Şam yönetimine istediği zamana kadar askeri istişare vermeye devam ediyor. İran aynı zamanda Yemen krizi ve Myanmar’da Müslümanların durumu başta olmak üzere diğer bölgesel ve küresel krizlerin çözümü için de büyük çaba sarfediyor.

İran’da hazırlanan 20 yıllık kalkınma ufku belgesine göre, İran İslam Cumhuriyeti İslam dünyasında dini demokrasi modelini pekiştirmek, etkili biçimde kalkınmak, ahlaki toplumu güçlendirmekle başka milletlere ilham kaynağı olması ve İslamî ve bölgesel dayanışma üzerinde etkili olması gerekiyor. İran’ın stratejik Ortadoğu bölgesi ve daha genel anlamda İslam dünyasında eşsiz konumu bu ülkeyi bölgesel ve küresel barış ve güvenliğin önemli referanslarından biri yapmıştır.

İran İslam Cumhuriyeti BM, bağlantısızlar hareketi, İslam işbirliği teşkilatı ve BM’nin bir çok alt kurumuna üye olan bir devlet olarak sürdürülebilir güvenliğin gerçekleşmesine büyük katkıları olmuştur. Nitekim İran’ın bölgede istikrar ve güvenliğin korunması yönündeki çabaları da sürdürülebilir güvenliğin güvencelerinden biri sayılır.

İran İslam Cumhuriyeti’nin Suriye krizinin çözümünde etkili rol oynaması ve sonuçta Ortadoğu bölgesinde barış ve güvenlik zeminlerinin pekişmesi de İran’ın izlediği bu tutumunun sonuçlarından biridir.

İran İslam Cumhuriyeti’nin Irak ve Suriye’de IŞİD terörü ile mücadelede hesaplı ve mantıklı eğilimi, bu iki ülkede terör ve şiddeti sonlandırmaya amaçlayan bölgesel ve uluslararası çevrelerde aktif bir varlık sergilemesine vesile olmuştur. Bu çerçevede Aralık 2014’de 1. Uluslararası şiddet ve radikalizmle mücadele konferansı Cumhurbaşkanı Ruhani ve dünyanın 50 ülkesinden siyasi üst düzey yetkililerin ve düşünürlerin katılımı ile gerçekleşti.

Cumhurbaşkanı Ruhani 1. Uluslararası şiddet ve radikalizmle mücadele konferansının açılış töreninde yaptığı konuşmada, dünya genelinde barış ve güvenliğin sağlanması ve şiddete son verilmesi yönünde 10 maddelik bir öneri sundu. Cumhurbaşkanı Ruhani’nin 1. Uluslararası şiddet ve radikalizmle mücadele konferansında bölgede ve dünyada şiddete son vermek için sunduğu on maddelik öneri, İran diplomasisinin bölgenin kritik şartlarını doğru okuduğunu ortaya koydu.

Güney Kore’nin Corea Herald gazetesi Nisan 2016 tarihinde yayımladığı bir makalesinde İran İslam Cumhuriyeti’nin bölgeye yönelik sergilediği tutumu takdirle karşıladıklarını belirtti. Gazete şu ifadelere yer verdi: Dünyanın çeşitli ülkelerine göre İranlı yetkililer kendi çapında ilginç olan Ortadoğu genelinde barışın sağlanması yönünde bazı inisiyatifleri olmuştur.

Amerika’da yayımlanan National Interest dergisi de Kasım 2017’de Washington yönetiminin İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı azami husumet politikasını eleştirdiği raporunda Ortadoğu bölgesinde istikrarın sağlanması için İran’ın katılımı gerekli olduğunun altını çizdi.

Raporda Washington’un Tahran’a yönelik dış politikasını eleştiren dergi şöyle yazdı: Amerika liderliğinde Ortadoğu’da izlenen güvenlik düzeni, Amerikalı vatandaşların kanını ve bu ülkenin sermayelerini heba ediyor.

National Interest dergisi raporunda Amerikalı strateji uzmanlarının Ortadoğu bölgesine aşırı ilgilerine karşın bölgede Amerika’nın müdahaleleri ve burada yeni milletler oluşturmak, yerel isyanları bastırmak, hakimiyetlerin dışında kalan bölgelere istikrarı geri getirmek, terörle mücadele etmek ve bölgesel güçlerle esnek teamülde bulunmak gibi durumlarda başarısızlığı, Amerika devletinin gücünün kısıtlı olduğunu ve zafiyetini gözler önüne sermiştir.

National Interest dergisine göre Amerika’nın Ortadoğu bölgesindeki sorunlarla başetmekte acizliğinin zararlara yol açmasına sebebiyet veren şey, Amerikalı devlet adamlarının uzak görüşlü olmaması ve bu durumun aldıkları yanlış bilgilerle şiddetlenmesidir.

İran’da İslam inkılabı zafere kavuştuğu günden bu yana İran İslam Cumhuriyeti’nin milli güvenlik doktrini, Amerika ve korsan İsrail’den bölgeye yönelik dayatılan tehditlere karşı etkili caydırıcı güce kavuşmak olmuştur.

Pentagon tarafından Ocak 2014’te yayımlanan bir raporda İran’ın askeri doktrini savunma temeline dayandığı ve saldırıları önlemek, ilk saldırıya karşı direnmek, saldırgan tarafın saldırılarını telafi etmek, husumetleri diplomatik yollardan çözümlemek ve aynı zamanda köklü menfaatlerini tehlikeye atmamak gibi esasların üzerine kurulduğunu belitti. Raporda İran’ı bölgede anahtar bir aktör olarak görmek ve katılımını bölgede istikrar için gerekli saymak gerektiği vurgulandı.

İran İslam Cumhuriyeti yetkilileri şimdiye kadar bir çok kez dünya barışı ve güvenliği konulu çeşitli bölgesel ve uluslararası oturumlarda şiddet ve radikalizmle mücadeleyi ilerletmek ve dünyada barış ve hoşgörü kültürünü yaygınlaştırmak için temel adımların atılması gerektiğini vurguladı.

İran sadece Suriye için değil, bölgede Yemen, Lübnan, Irak ve diğer ülkeler için de barış istiyor ve bölge ülkelerine her türlü gerginlikten uzak bir şekilde müzakere önerisinde bulunuyor.