Ocak 18, 2019 12:54 Europe/Istanbul
  • İslam'da Çocuk Hakları

Bu programımızda İslam hukukunda çocuk ve çocukluk kavramını ele alacağız.

Dini öğretilerde, çocuklar ve bebeklere özel bir yer verilmiştir. İslam, salih ve yararlı çocukları topluma sunmak için, evlenmek isteyenlere evlenmeden önce bu tavsiyeleri göz önünde tutmalarını istemiştir. Şii ve Sünni âleminin rivayet mecmualarında, bu konuya has belli bölümler ayrılarak bu bölümlerde Sevgili Peygamber efendimiz ve masum İmamlar'ın birçok rivayetleri mevcuttur. Din büyüklerinin doğru ve uygun hayat ortağı seçmeye yönelik vurgu yapması, bu ortak hayatta çocuklara özel bir şekilde dikkat edilmeye ihtiyaçları olduğundandır. Toplum salih, dengeli ve sağ salim çocuklara ihtiyacı vardır. Çünkü dini öğretilere göre evlenmenin hikmetlerinden biri de, topluma iyi yetişmiş bireyler hazırlamaktır. Dini öğretilerde aile kurulduktan sonra salih çocuk yetiştirmek ile ilgili birçok yol gösterici bilgi mevcuttur.

Dini öğretilere baktığımızda, döllenmenin ardından, nutfenin ana rahmindeki yerini aldıktan sonra yeni bir insan hayata başlamış olur ve bundan dolayı da onunla ilgili birçok hukuk ortaya çıkar. Kürtaj meselesi, anne ve çocuk arasındaki yakın bağ, çocuk doğururken annenin ölmesi gibi meselelerin hükümleri, bir bireyin hayatının başlangıcının ana karnından olmasını gösteriyor.

Çocuk hayatının döllenmenin hemen ardından ve ana rahminde yer almasından sonra başlamasına dair rivayetlerden biri de İmam Kazım-a.s.- ın bu konuyla ilgili rivayetidir. İmam, çocuk doğurmaktan korkan ve ilaç kullanarak çocuğunu düşürmek isteyen bir kadına böyle bir işi yapma hakkına sahip olmadığını buyurdu. Rivayete göre İmam Kazım-as- şöyle buyurmuştur:" Onun düşürmek istediği, nutfedir. "

Ayrıca Ebi Ubeyde tarafından nakledilen bir başka sahih hadise göre İmam Bakır-as- onun, çocuğunu ilaç kullanarak düşürmek isteyen kadınla ilgili sorusuna şöyle bir cevap vermişler: "Eğer çocuğun kemiğinin üstünde et varsa, çocuğun babasına tazminat ödemesi şart… " sonra şöyle devam ettiler:" Kadın çocuğunun tazminatından yararlanamayacak." Ebu Ubeyde "yararlanamayacak mı dediniz? " dedi ve İmam ona şöyle cevap verdi: " Hayır yararlanamayacak çünkü o ceninin katilidir ve ondan geri kalan mirastan pay alamaz."

Zarif bin Nâsih tarafından nakledilen başka bir sahih hadise göre İmam Ali-as- 'ın cenini açıkça nefis( tam insan) olarak adlandırmasını anlıyoruz. Bu ifadeler şu şekilde: " Öbür yaratılış yani ceninde ruhun yaratılışı gerçekleştikten sonra, o bir insan sayılır. Erkekse 1000 dinar, kızsa 500 dinar onun diyetidir. "

İslami hukukta mevcut olan kimi kanıtlara dayanarak nutfenin oluşmasından itibaren belli haklara sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu hukukların ihlal edilmemesi için ise birçok güvence öngörülmüştür. Nutfe oluştuktan sonra çocuk düşürmek için ödenmesi gereken diyet bu önlemlerin sadece birisi. Aslında İslami kanunlara göre konulan bu diyet, cenin hayatını korumak ve onun haklarının ihlal edilmemesi yüzündendir. Buna ilaveten cenin hakkını ihlal eden bir anne, düşürülen ceninin mirasından da mahrum kalacaktır.

Bu konunun başka bir kanıtı da İslam ceza  kanununda, hamile bir kadının suç işlemesi sonucunda aldığı had veya idam cezalarının, çocuk hakları yüzünden ertelenmesidir. Bu durum bir kadının zina yaparak hamile kalmasını da kapsamaktadır. Çünkü anne bir suç işlemişse, bunun bedelini sadece o ödeyecektir ve bu durumda çocuğa hiçbir zarar verilmemelidir.. 

Bunları göz önünde tuttuğumuzda, İslam açısından insan, cenin hayatına başlamasından itibaren canlı bir varlık olarak varsayılmaktadır ve bağımsız bir varlık olarak belirli hukuka sahiptir ki bu hukuklara riayet etmek anne için bile zaruridir. Bundan ötürü semavi dinimizde çocukluk döneminin başlangıcı, hamilelik dönemi sayılmaktadır. Elbette cenin hayatı dönemi de çocukluk döneminin ilk aşamalarından olduğu da göz önünde tutulmalıdır.

Kimi Arap dili sözlüklerinde bile, cenin kelimesi yerine velet kelimesi kullanılarak şöyle yazılmaktadır:" Cenin kelimesi örtülü anlamındadır. Ananın rahmindeki çocuk demektir. Ana rahminde gözlerden saklanmış ve örtülü bir şekilde olması, cenin kelimesinin bu durum için kullanılma sebebidir.

Sözlerimizin devamında değinmek istediğimiz başka bir konu da çocukluk döneminin başlangıcından daha önemlisi, bu dönemin bitişidir. Burada Kuran-ı Kerim açısından erinlik(buluğ) kavramını  ele almak istiyoruz. Kuran ayetlerinde, çocukluk döneminin sona ermesi ve buluğ yaşına ulaşmak için üç terim kullanılmıştır. Bu terimler şunlardır: Hulum buluğu, Nikah buluğu ve Eşudd buluğu. Şimdi bu üç terimi kısaca açıklamak istiyoruz.

Nur suresinin 58. ve 59. ayetlerinde, çocukluk döneminin bitişi için hulum buluğu terimi kullanılmıştır. 59. Ayeti kerime'de şu cümleler yer alıyor: Çocuklar hulum seviyesine ulaşmışlarsa, sizin alanınıza girmek için izin almaları lazım.

Burada Hulum, dolaylı bir şekilde buluğ yerine kullanılmıştır. Dediklerimize dikkat ederseniz, hulum buluğu dolaylı bir şekilde, çocuğun cinsel duyguların uyanmasıyla onun vücudundaki değişiklikleri anlatmaktadır. Kuran-i Kerim'de bu cinsel duyguların uyanmasına ve bedensel olarak bir takım değişiklikler yaşanmasına hulum buluğu adı verilmiş. Demin de değindiğimiz gibi, yorumcular bu terimi insanın buluğ yaşına gelmesiyle aynı biliyor....

Nisa suresinin 6. Ayetinde ise, yetimlerin mallarının teslim edilmesi, çocukların evlenme yaşına gelmesi ve aile kurmasıyla ilgili bazı açıklamalar yer almaktadır. Neredeyse bütün fakihler ve yorumcular, Nikah Buluğu terimini dolaylı bir şekilde buluğu anlattığını kabul etmişlerdir. Görünen o ki, Kuran-i Kerim'deki,"Hattaizâbalag-un nisâ" cümlesi, Nur suresinin 59. Ayetindeki, " Ve izâbalag-al atfâl, minkum-ulhulum" cümlesiyle aynı değildir. Belki Nikah Buluğu terimi, cinsel ergenlikten ziyade kişinin aile kurmak için yeterli toplumsal güce sahip olmasını ifade ediyor.

Başka bir deyimle, bir kişi evlenmeye ve aile kurmaya hazır olması için, onun düşünsel ve toplumsal olarak da bağımsız bir yaşam sürdürme kabiliyetine ihtiyaç vardır. Böylece o bir aileyi yönetebilir. Demek, Nikah Buluğu terimi sadece cinsel ergenliği içermiyor ve Hulum Buluğu teriminden daha fazla anlamı taşımaktadır. Çünkü hakîm olan Cenab-ı Allah, farklı kelimeler kullanmışsa, her birisinden farklı bir şeyi kastetmeyi istemiştir. Bundan amaç sırf birkaç eş anlamlı kelimenin kullanılması olamaz.

Kuran-ı Kerim'de çocukluk döneminin sonu için kullanılan başka bir tabir de, Eşudd Buluğu tabiridir. Bu tabir öbür iki tabire kıyasen Kuran'da daha fazla kullanılmıştır. Kuran-ı Kerim'in üç ayetinde, bu terime rastlarız. İki yerde," Li-tablıgueşuddukum" cümlesi ve iki ayeti kerimede de "yeblıgueşudduhu" cümlesi kullanmıştır. Kehf suresinde ise " yeblıgueşudduhuma" tabiri kullanılmıştır.

Allame Tabatabayi, Eşudd Buluğu teriminin her yerde tek anlam taşıdığına inanıyor. Ona göre bir çocuğun Eşudd Buluğuna ulaşması, onun bedensel ve cismani gücünün tamamlanması ve bebeklik ve çocukluk döneminin işaretlerinin ortadan kalkmasıdır. Bu saygıdeğer şahsiyet, Tefsir-ul Mizan adlı eserinde, iki defa Eşudd Buluğunun başlangıcını 18 yaş olarak açıklamıştr. Ona göre çocuk 18 yaşında artık Eşudd Buluğuna yetişmiş ve çocukluk dönemi bitmiştir.

Bu büyük âlimin sözlerinden, bir çocuğun ne zaman Eşuddd Buluğuna yetiştiğine dair yaş belirlemenin aslında örneklerle yapıldığını anlıyoruz. Bu yaşta belli başlı fiziksel değişikliklerin yaşanması sonucunda elde edilen bedensel ve zihinsel gelişimler yüzünden 18 yaşı Eşudd Buluğu yaşı olarak belirlemişlerdir. Bu büyük alimin sözündeki bir diğer önemli husus da, Eşudd Buluğunun, çocukluk döneminin sonundan başlayarak, Kuran-i Kerim'in tabiriyle Şeyhuhiyyet, yani yaşlılık döneminin başlangıcına kadar devam etmesi düşüncesidir.

Sonuç olarak Kuran-ı Kerim'de çocuğun buluğa yetişmesiyle ilgili Eşudd Buluğu, Hulum Buluğu ve Nikah Buluğu terimlerini 8 ayeti kerimede görmek mümkün. Bunlara bakılırsa, Kuran-ı Kerim kültüründe buluğ yaşıyla ilgili belli bir yaş söylenmemiştir. Buna karşın, Eşudd Buluğu, Hulum Buluğu ve Nikah Buluğu üçlü terimleri Kuran-ı Kerim'de kullanılmıştır. Bu arada bu konuyla ilgili Kuran-ı Kerim'de hiçbir yerde kız ve erkek çocuk arasında bir fark görülmüyor.

Ayrıca Kuran-ı Kerim'de kız ve erkek çocukların buluğ yaşına ulaşması için ortak ölçütler söz konusu. Değindiğimiz ayetlere dikkat edildiğinde, buluğun kriterinin çocuğun bedensel ve zihinsel gelişimini içeren doğal evrilme olduğunu anlayabiliriz.

Demin söylenenlerden anlaşılan o ki, yetişkinlik dönemine girmek, Eşudd Buluğunun başlamasına bağlıdır. Hulum Buluğu ise sadece istîzân(izin alma) gereği ile ilgili bir terimdir.

Çocukların buluğuyla ilgili Kuran-ı Kerim'deki ayetleri göz önünde tutarsak, buluğ konusunun genel bir konu olarak ele alındığını ve kimi rivayetlerde de onunla ilgili konulara yer verildiğini görürüz.