Ocak 18, 2019 12:59 Europe/Istanbul
  • İslam'da Çocuk Hakları

Geçen programımızda Çocukluk Tarihi kitabında geçen çocukluk devrelerinin dördünü ele aldık.

Çocukluk tarihinin beşinci devresi, eğitim ve öğretim aracılığıyla toplumsallaşma veya sosyalizasyon sürecidir. 19.yüzyılın başlarından, 20.yüzyılın ortalarına kadar çocukla nasıl davranılması konusu ve çocuk psikolojisine yönelik birçok konuda geniş çaplı bir değişim gerçekleşti. Bu devirde, çocuğun da eğitim ve öğretim aracılığıyla taplumsallaştırabilme kanısına varıldı. Sigmund Freud ve John Watson gibi ünlü psikologlar da bu düşünceye sahip çıkmakla bu düşüncenin yayılmasında büyük rol oynadılar.

19. ve 20. Yüzyıllarda farklı alanlardaki gelişmelerin sonucunda insan hukuku ve ondan doğan çocuk hukukuna verilen önem sayesinde bu alanda yeni bir devir başlamış oldu. İnsan hukukuyla ilgili uluslararası belgeler ve Birleşmiş Milletler belgelerinde çocuk haklarıyla ilgili şu cümlelere yer verilmektedir: " Çocuğun sağlıklı olarak büyümesi ve uyumlu bir karaktere sahip olması ve kişisel ve toplumsal hayata hazır olması için uzlaşma ortamında ve şefkat dolu aile ortamında büyümesi lazım." Bu ortamda, çocuk hakları da ancak böylesi uluslararası belgelerin himayesiyle tanınmış oldu.

Çocukluğun altıncı devri ise, yardımlaşma ve sinerji devridir. Bu devir 20. Yüzyılın ikinci yarısından başladı. Bu devrin en önemli özelliklerini özet olarak iki konu şeklinde tanıtabiliriz. Birincisi çocuklar karşısında şefkatli davranmak ve ikincisi de çocuk haklarını resmi olarak tanımak. Bu devirde, çocukların eğitimi ve öğretimi ebeveynler tarafından yapılırdı. Buradan onların çocuklara karşı yeni bir yaklaşım edindiğini kolayca anlayabiliriz. Bunun sonucunda çocuklardan beklentiler gerçekçi hale geldi. Bütün bunlara rağmen, mevcutta, çocuk haklarının istenilen seviyeye ulaşması için hala kat edilecek yol vardır.

1974'te yazılan Doğuş Hakları adlı kitabın yazarı  Richard Farson, Çocuk haklarının tanınmasında hala uzun yol kat edilmesi gerektiğini yazmıştır.

Sohbetimizin önceki bölümlerinde değindiğimiz gibi, çocuk hakları, tarih boyunca inişli çıkışlı bir süreçten geçerek uluslararası belgelerde yer edinmeye hak kazandı. Sohbetimizin devamında ise uluslararası belgelerdeki çocuk haklarıyla ilgili meseleleri ele alıyoruz. Bu konuyla ilgili iki ayrı belge grubu vardır. Birinci grup, kamu ve genel belgelerdir. Bu belgelerde çocuk bir insan olarak tanımlanmış ve bundan dolayı da insani hukuka sahip olmalıdır. İkinci grup, çocuk haklarına özgü, özel belgelerdir. Birinci grubun bariz örneği 10 Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda onaylanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesidir. Bu bildirgenin birçok yerinde insan hakları ve çocuk haklarıyla ilgili birçok madde bulunmaktadır.

Adı geçen bildirgenin birinci maddesinde, herkesin yaşama, özgürlük ve güvenlik haklarına sahip olması gerektiği, tüzel bir kimliğe ve vatandaşlık hakkına sahip olması gerektiği sözlerine yer verilmiştir. İnsan hakları belgelerinde de kimi maddelerin konusu çocuk haklarıyla ilgilidir. 1948'de onaylanmış İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 25. Maddesinin ikinci fıkrası, anneler ve çocukların özel olarak korunması ve bakılmasına ilişkindir. Bu fıkrada şöyle yazılmaktadır: " Anneler ve çocuklar, özel olarak korunmak ve bakılmak haklarına sahipler. Evli veya bekar insanlardan olmalarına bakılmaksızın, toplumsal destek alma ve himaye edilme haklarına sahiptirler. "

Birleşmiş Milletler 1966 Genel Kurulu'nda onaylanan, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nde de çocuk haklarıyla ilgili kimi maddeler bulunmaktadır. 18 yaşı altında olan çocukların idamının yasak olması, suçlu çocukların yakınlarından ayrılmaması gerektiği, suçlu çocukların yetişkin suçlulardan ayrı tutulması, yargılanma sürecinin kapalı oturumlarda yapılması, cezaların çocuklara  uygun olması, çocuklar ve gençlerin koşullarının iade-i itibar davalarında daha dikkatli davranılması ve hükümetlerin çocukları himaye etmek için gerekli önlemleri alması bu uluslararası belgelerde değinilen bazı konulardandır.

Başka uluslararası belgelerde de çocuklara özgü, kimi maddeler yer almaktadır. Birleşmiş Milletler 1979 Genel Kurulunda onaylanan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi, hicri kameri1411'de  Kahire'de İslam İşbirliği Teşkilatı'nın dışişleri bakanları toplantısında onaylanan İslam'da İnsan Hakları Bildirgesi ve 1993 Uluslararası İnsan Hakları Viyana Konferansı'nda onaylanan bildirge, çocuk hakları konusuna yer veren uluslararası belgelerdendir.

İnsan Hakları genel belgelerinin yanı sıra, tamamen çocuklara ayrılmış özel belgeler de mevcuttur. Uluslararası alanda çocuk haklarıyla ilgili ilk belge, 1959 yılına aittir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesini 20 Kasım 1959'da onayladı. Bu bildirgenin önsözünde şu cümleler yer almaktadır: " Doğduktan sonra ve hatta doğmadan önce çocuğun fiziksel ve zihinsel olarak gelişimini tamamlamadığı için, sürekli ve özel bir bakıma ve yasal himayeye ihtiyacı vardır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bu Bildirgeyi, çocukluk döneminin neşe dolu ve keyifli geçmesi ve belli özgürlük haklarının çocuklara tanınması hedefiyle onaylamıştır…."

Adı geçen Bildirge, Birleşmiş Milletlere üye ülkelerin çocuk haklarına karşı daha duyarlı olmalarını sağladı. Bu bildirge üye ülkelerin yasa ve kurallarında büyük bir etki yarattı. Böylece birçok ülkede çocuk haklarının tanınması yönünde büyük adımlar atıldı. Ayrıca birçok ülkenin bu konuya gösterdiği ilgi yüzünden, uluslararası alanda çocuklara özel bir konvansiyonun hazırlanması fikri ortaya çıktı.

14 Aralık 1974'te ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Savaşta ve Silahlı Çatışmalarda ve Acil Durumlarda Kadınları ve Çocukları Koruma Bildirgesi'ni onayladı. Nihayetinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca, Birleşmiş Milletler üye ülkelerinin arasındaki on yıl süren diyaloglar neticesinde, Çocuk Hakları Konvansiyonu, 20 Kasım 1989'da onaylanarak 2 Eylül tarihinde yürürlüğe girdi. Şimdiye kadar ise dünyanın 193 ülkesinin 189'u bu anlaşmaya dâhil olmuşlar ve böylece bu konvansiyonun içeriğini uygulamaları gerekiyor. İran İslam Cumhuriyeti de 1993 yılında bu uluslararası anlaşmaya dâhil olmuştur.

Çocuk Hakları Konvansiyonu ve genel olarak çocuk haklarıyla yakından uzaktan ilgili olan diğer uluslararası belgeler, çocuklarla ilgili en önemli meselelerden sayılan, onlara karşı ayrımcılık yapılmaması, çocukların yararlarının düşünülmesi, yaşama ve büyüme hakları, çocuklara karşı saygılı davranılması konularına yer verilmiştir. Çocuk Hakları Konvansiyonu, 25 Mayıs 2000'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından onaylanan iki ihtiyari protokolü de içermektedir. Birinci protokol, çocuklardan askeri çatışmalarda  yararlanılmaması ve ikinci protokol ise çocukların satılmaması ve fuhuş alanında kullanılmaması ile ilgilidir.

Çocuk Hakları Konvansiyonu'nda çocuk haklarını riayet etme konusunda en büyük yükümlülük, ebeveynlerin aittir. Bu konvansiyonun 18. Maddesinde, bu anlaşmayı imzalayan taraflar şöyle bir görevi üstlenmişlerdir: "Çocuğun ebeveynlerinin, onun büyümesi ve gelişmesinde ortak bir sorumluluğa sahip olmaları ilkesinin resmi olarak tanınmasını güvence altına almak için elimizden geleni yapacağız. Ebeveynler veya yasal velisi, çocukların büyümesi ve gelişmesinin sorumluluğunu taşıyorlar. Onların en temel meseleleri ise çocukların yararlarına yönelik çaba göstermeleridir."

Semavi İslam öğretilerinde de, çocuk karşısında en büyük sorumluluk, ebeveynlere aittir. İslam'da buna " Hakk-ul Veled, Al-al Vâlid" derler. Çünkü çocuk evin bereketi ve Allah tarafından anne ve babaya verilen büyük bir nimettir.  Bu yüzden çocuğun kadri kıymeti bilinmeli ve bu İlahi nimet karşısında sorumlulukların yerine getirilmesi şart. Yoksa çocuk hakkını yerine getirmemiş olacaklar.