Ocak 18, 2019 13:44 Europe/Istanbul
  • Turizm; Mana alemine açılan pencere - 11

Batılı sosyologlar 19.yüzyılın sonlarına doğru, Batılı toplumlarda dini geleneksel ayinlerin düzenlenmesinde yaşanan azalma yüzünden insanlar kendilerini güvende ve huzurlu hissetmediği sonucuna vardı.

Bir süredir günlük yaşamdan yorulmuş vaziyette işten eve dönüyordum. Ama ne var ki evde de kendimi huzurlu hissetmiyordum. Bir psikoloğa başvurdum. Psikolog dikkatle sözlerimi dinledi. Hayatımın tüm gerçeklerini ona anlattım. Celsenin sonunda psikolog sakin bir şekilde şöyle dedi: Siz maneviyata susamışsınız. Birden ağlamaya başladım. Ben, 31 yaşında koca adam, kalbimin en derin noktalarına kadar psikoloğun haklı olduğunu biliyordum. “Siz maneviyata susamışsınız” cümlesi, üniversite hocası ve psikolog doktor David N. Elkins gibi bir çok insanın hayatını değiştirdi.

Çağmızın en önemli özelliklerinden biri, bilim ve tıp alanlarında yaşanan bunca ilerleme ve sağlık seviyesinin yükselmesi ve cismi hastalıkların azalmasına rağmen ruhsal ve psikolojik hastalıkların artmasıdır. Günümüz dünyasında ızdırap ve depresyon insanların arasında en yaygın iki hastalıktır ve çeşitli toplumlarda intihar vakalarının artması ile bağlantılı oldukları ifade edilir. dünya sağlık örgütünün tahminlerine göre 2030 yılına kadar depresyon hastalığı dünya genelinde insanları etkileyen en önemli hastalık olacaktır. Gerçi bazı uzmanlar bu durum 2020 yılında yaşanacağını belirtiyor.

Orantısız şekilde tüketmek, aile temellerinin sarsılması ve maneviyatta yaşanan gerile, depresyon gibi hastalıkların artmasına yol açan durumlardan bazıları olduğu beyan ediliyor. İngiliz üniversite hocası Richard Sharbley gibi bazı uzmanlar şöyle diyor: Batılı sosyologlar 19.yüzyılın sonlarına doğru, Batılı toplumlarda dini geleneksel ayinlerin düzenlenmesinde yaşanan azalma yüzünden insanlar kendilerini güvende ve huzurlu hissetmediği sonucuna vardı.

Sharbley gibi düşünen uzmanlar aynı zamanda seyahat insanlar için maneviyata ulaşmaları için gerekli zemini hazırlayabileceğini kaydediyor. Belki de bu yüzden son zamanlarda yeni dini ve mezhebi kavramları keşfetmek ve yeni manaları idrak etmek için dünyanın çeşitli bölgelerinde yer alan dini mekanlara yönelik ziyaretlerin Batılı toplumlarda yeni bir dalga şeklinde her geçen gün biraz daha yükseliyor.

2017 yılında dünya genelinde sağlığına kavuşmak isteyen milyonlarca insanın seyahat etmesi yüzünden turizm sektörü 150 milyar dolar dolayında bir gelir sağladı. Sağlık turizmi bir çeşit turizmdir. Dünya sağlık örgütü sağlık turizmini insanların sağlık hizmetlerinden yararlanmak veya sağlığını geliştirmek için gerçekleştirilen seyahat şeklinde tanımlıyor.

Sağlığın tanımlanması konusunda insanların düşünceleri ve görüşleri farklıdır. Ancak sağlık için yapılan tüm tanımlarda en önemli nokta şu ki sağlık sadece insanın cismini kapsamıyor, aynı zamanda ruhsal sağlığını da göz önünde bulunduruyor. Nitekim bazı uzmanlar felsefi açıdan bu konuya yaklaşıyor ve sağlığı, insanın kendi varlığının hakiki mahiyeti ve fani olduğunu idrak etmesi şeklinde tanımlarken, bazıları da sağlığı nefsin yücelmesi ve cisimle ruhun bir olması şeklinde ifade ediyor.

Dünya sağlık örgütü ise sağlık üzerinde etkili olan ve cismi, ruhi ve sosyal olmak üzere üç etkenin yanında manevi sağlıktan da söz ediyor.

Maneviyatı, insan yaşamın manasını idrak ettiği merhale şeklinde tanımlıyorlar. Bu mana, insanın benliğinden ötede bir şeydir. Gerçekte maneviyat, insanda güven ve huzur duygusunu yaratan şeydir. İnsan bu duygu sayesinde kendini kendinden ötede bir şeyle bağlantılı buluyor. Manevi inançlar insanların sağlığı üzerinde geniş etkisi vardır. Maneviyatın yaşamdaki önemli etkilerinden biri sağılığı geliştirmesidir. Gerçekte inançlarımız sağlığımız ve ömrümüzün uzun olması üzerinde etkilidir. Maneviyata ilgi doğulu insanların en önemli ve zati inançlarından biridir.

Eskiden Doğu diyarında yer alan ülkelerde ruhun güzelliği ve cismin sağlığı tedavi yöntemlerinin temel eksenleriydi. Mısırlılar ve Babilliler ruhu ve cismi tedavi etmek için banyo yaptırma yönteminden yararlanırdı. Bu insanlar manevi yüksek derecelere nail olabilmek için cisimleri de temiz olması gerektiğine inanırdı.

Japonya’da binlerce geleneksel kaplıcalar bulunuyor. eskiden Japonlar bu kaplıcalarda Ruhani mahluklar yaşadığını ve kudsi ilimleri ile başkalarına yardımcı olabildiklerini düşünüyordu. Yine Hindu ayinine inananların inancına göre kutsal sularda yıkanmak vücudu, zihni ve ruhu arındırır ve ziyaretçilerin tüm günahlarını yıkayarak yok eder.

Çin’de tıp bilimi sağlık için uygun beslenme, hareketlilik, maneviyat ve ruhsal sağlıktan oluşan geniş ve önleyici bir eğilimi söz konusudur. İranlı – İslamî tıpta ise ideal sağlığa kavuşmak için zihinle beden arasında bir denge oluşturmak önemlidir. Uygun beslenme, yıkanma, bitkisel ve doğal ilaçlardan yararlanma, nücum ilminin tesirleri ve Allah tealaya iman, insanın sağlığa kavuşmasında etkili olan etkenlerdir.

Günümüzde sağlık turizmi tıp turizmi, doğa tedavisi ve sağlık olmak üzere üç alanda yaygın bir turizmdir. Sağlık turistleri genellikle belli bir hastalığı yoktur ve daha çok doğanın şifa veren özelliğinden yararlanmak ve kentsel yaşamın gürültüsünden, gerginliklerinden ve kirliliklerinden uzak kalmak için seyahat ederler. Sağlık turizminde turistler gittikleri yerlerin güzel havası, kaplıcaları ve diğer doğal özelliklerinden yararlanmaya çalışır.

Turizm sektörü uzmanlar doğayı turistlerin dünyanın çeşitli bölgelerinde güze manzaralarından yararlanabilecekleri ve doğanın azametini seyrederek ruhsal açıdan yücelebilecekleri mekan olarak tanımlıyor. Nitekim bir çok sağlık turizmi merkezinin sahillerde veya dağların eteğinde inşa edilmiş olması da tesadüfi bir mesele olmadığı kesindir.