Ocak 18, 2019 13:45 Europe/Istanbul

Son zamanlarda turistlerin ve bu sektörün planlayıcılarının ilgisini çeken turizm dallarından biri, savaş turizmidir.

Savaş deyince akılları yıkım, ölüm, kan, insanların avareliği ve perişan olması gelir. Bu yüzden savaş ve turizm sözcüklerinin yan yana ve birlikte telaffüz edilmesi biraz tuhaf ve çelişki gibi gelebilir. Zira genellikle turistler dinlenmek ve hoşça vakit geçirmek ister ve gideceği yeri de ona göre seçer. Doğal olarak bir zamanlar binlerce insanın savunmak için canını feda ettiği kentleri ve köyleri ziyaret etmek her turisti üzecek bir durumdur.

Ancak gerçek şu ki Rusya, Fransa, Belçika, Türkiye, Japonya ve Vietnam gibi ülkelerde savaşların yaşandığı bölgelere her yıl milyonlarca turistin akın etmesi, bu hadiselerin acı olmasına karşın insanların savaş kurbanlarını anmak ve vatanını savunma uğruna canını feda eden insanları saygı ile hatırlamak istediklerini ve bu da savaş turizmi çerçevesinde düzenlenen turlara katılmaları için güçlü bir saik olduğunu gösteriyor. Aslında savaşların yaşandığı bölgelere düzenlenen turların hızla artmasını insanların geçmişlerinden bazı izler aramak istediğinin işaretidir. Nitekim bazılarına göre savaş turizmi fedakarlık kültürünün intikaline yol açan bir durumdur.

Turizm sektörünün insan eksenli bir faaliyet olması bu sektörün çeşitli dallarının gelişmesinde insan etkeninin önemli rol ifa etmesine sebebiyet veriyor. Bugün dünyada hiç savaş ve çatışma yüzü görmeyen hemen hemen hiç bir bölge yoktur. Nitekim dünya tarihi ve özellikle çağdaş tarihimiz savaşların acı tatlı hezimet veya zafer anıları ile doludur. Bu yüzden savaş turizmi dünyanın bir çok bölgesinde yaygın bir turizm dalıdır ve yine savaş turizmi sadece belli bir ülke veya belli bir bölge ile sınırlı olmadığı açıktır. Ancak yine da bazı bölgeler üzerinde yapılan büyük yatırımlar ve özel ve eşsiz özellikleri yüzünden turistler için daha caziptir ve yerli yabancı çok sayıda turisti cezbetmektedir. Bu bölgelerde turizm sektörü savaşla ilgili bazı kavramların ve deneyimlerin idraki için sundukları imkanlarla önemli rol ifa ediyor.

İkinci dünya savaşından sonra insanların yaşam tarzı da değiştiğinden savaş turizmi için ilk planlamalar, aslında savaşzede bölgelerin yeniden imarlı hale gelmesine yardımcı olmak amacıyla yapıldı. Bir süre sonra ise bu konuya siyasi ve kültürel boyut ve ardından da iktisadi ve ticari boyutlar eklendi.

Savaş turizminin bir başka amacı ise savaş karşıtlığı duyguları ve yine insanseverlik duygularını tahrik etmektir. Savaş turizminin en önemli cazibeleri ise savaş cepheleri, çatışma alanları, geriye kalan askeri teçhizat, savaş ve barış müzeleri, savaş anıtları, kurbanların anıtları, savaş kurbanlarının mezarları, yıkılan kentler ve köyler gibi mekanlardan oluşuyor.

Savaştan geriye kalan tüm bu eserlerden başka savaş turizmi İran sınırlarına girdiğinde ayrı bir renk ve ayrı bir hava kazanıyor. Zira İran milletinin tam sekiz yıl boyunca Saddam rejiminin dayattığı savaşta direnişi büyük bir hamaset ve baştan başa maneviyat dolu bir durumdur. Bugün bu savunma hala bir çok İranlı için bir nostalji sayılır. Nostalji her zaman iyi ve olumlu anıları kapsamıyor ve bazen sonu iyi olan acı anıları da içine alarak nostalji olabiliyor. Nostaljik turizm insanlara geçmişlerini yeniden ihya etme imkanı tanıyor. Bu insanlar bir kez daha geçmişteki acı hadiseleri gözlerinin önünde canlandırıyor ve böylece iyi anılarını korumaya çalışıyor.

İran’da Nur Yolcuları, her yıl hicri şemsi yılının son ayının ortalarından başlayarak yeni yılın ilk ayının ortasına kadar uzanan bir süre içine düzenlenen savaş turizmi turlarının adıdır. İran’ın kutsal savunma yıllarında Saddam rejimine karşı direndiği bölgeleri yakından görmek isteyen insanlar bu turların çerçevesinde ülkenin güneyine ve güneybatısına seyahat ediyor.

Kustal savunma yıllarının yaşandığı sahaların dünyanın diğer savaşlarının sahalarından en belirgin farklılığı, bu bölgede İslam mücahitlerinin yüce Allah’a büyük ihlasla ibadet ve dua ve münacat etmeleridir.

8 yıllık kutsal savunma meydanları, İran milleti için adeta bir ziyaretgah gibidir. Bu bölgeyi gezen turistlerden biri Muhammed Hejberi bu bölgedeki deneyimlerini şöyle beyan ediyor: Allah teala belli zamanları ve belli mekanları insanların kalbini saran pasları silmek için belirlemiştir. Bu mekanlardan biri şehitlerin katledildiği mekanlar ve şehitliklerdir. Bu mekanlar insanın iç sahasını ihya eder ve insanın hayal gücünü Allah tealaya yöneltir.

Muhammed Hejberi kendisini bir savaş turisti olmaktan ziyade bir ziyaretçi turisti olarak biliyor ve şöyle devam ediyor:

Burada yemekler ve hizmetler pek iyi olmayabilir, ama belki de burada biraz susamak veya acıkmakla insanın marifeti artabilir. İranlı mücahitlerin düşman karşısında savunması ülke sınırlarını savunmaktan ziyade inançlarını savunmaktı. Bence bu bölgelere ziyaretçi göndermeden önce onların bu nurani topraklarda bulunmaları için gerekli olan ön ihtiyaçlar güzel bir şekilde karşılanmalı ve böylece biz de daha büyük bir ihlas ve marifetle bu anıtları ziyaret etmeliyiz.

Sekiz yıllık kutsal savunma meydanları İranlı turistlerden başka Çin gibi başka ülkelerden ziyaretçileri de ağırlıyor. Bu bölgeleri ziyaret eden Çinli turistlerden biri bu seyahatini şu güzel cümlelerle ifade ediyor: bence burası çok güzel ve çok cazip ve bize huzur veriyor. Benim için çok ilginçti ki insanların büyük bir şevkle buraya akın etmelerine şahit oldum. Biz bu bölgelere, İranlı savaşçıların ne kadar zorluk çekerek savaş kazandıklarını belki bir nebze olsun hissetmek için geliyoruz.