Ocak 25, 2019 15:54 Europe/Istanbul
  • İslam'da Çocuk Hakları-8

Bu bölümde, sağlam bir ailenin kurulması yönündeki İslami öğretileri konu edineceğiz.

Aile ocağı her toplumun ana temelini oluşturmaktadır. İnanılmaz bir önem taşıyan bu toplumsal kurumun en belirgin sonucu ve ürünü, toplumun geleceğini inşa edecek çocukların yetiştirilmesidir. İslam dininde ise aile kurmak farklı açılardan önem arz etmektedir. Sağlam bir aile sağlam ve layık bir kuşağın bekasının teminatçısı, gelecek kuşağın doğru terbiye edilmesinin ocağı, birlikte yaşamak ve erkek kadın cinsel ilişkilerinin kurallı bir şekilde şekillenmesinin ve daha da önemlisi toplum bireyleri arasındaki muhabbetin, psikolojik huzurun, rahmetin ve karşılıklı duygunun kaynağıdır.  Kadın ve erkeğin çocuk sahibi olmaya karar verdiklerindeki psikolojik huzurun payı ve bundan da daha önemlisi annenin hamilelik, emzirme ve terbiye dönemindeki rolü sağlam ve zinde bir neslin oluşturulmasında kaçınılmazdır.

Uluslararası çocuk hakları ve insani hukuk belgeleri ailenin kurulması dönemindeki çocuk hakları ve çocuklar konusunda pasifliğini koruyarak sağlam ve layık çocuklar yetiştirmek hedefiyle kurulan ailenin oluşturulmasıyla ilgili hiçbir strateji ve plan sunmamaktadır. Hâlbuki Medeni ve Siyasi Konvansiyonlarda, ailenin toplumun temel ve doğal kurumlarından olduğu ve devletlerin ve toplumun bu kurumları desteklemesi gerektiği yazılmıştır.

Bu konunun önemi, İslam'ın ana rahmindeki nutfenin oluşması korunması ve yetiştirilmesiyle ilgili açıklamaları sayesinde daha da artmaktadır. Hâlbuki uluslararası belgelerin hiçbirisinde bu kadar önemli bir meseleye hiçbir yer verilmeyerek çocukluğun başlangıç dönemine bile hiçbir ilgi gösterilmemiştir.

İslam dininin öğretileri arasında sağlam ve başarılı insanların topluma sunulması ve evlenmelerin sağlıklı çocuklarla sonuçlanmaları için ister erkek ister kadın olsun eş seçmeleri yönünde birçok tavsiye bulunmaktadır. İslam dini her zaman düzgün bir evlenme ile kurulan düzgün aile ocağına ve bu aileden meydana gelen pak nesillerin oluşmasına vurgu yapmıştır.

Uluslararası belgelerde ve Çocuk Hakları Konvansiyonu'nda bile çocukluğun ilk dönemiyle ilgili hiçbir ifade bulunmamaktadır. Uluslararası belgelerde sadece her ülkenin kendi kuralının olabileceği şartıyla çocukluk döneminin bitişi 18 yaş olarak belirlenmiş ve başka bir ifadeye yer verilmemiştir. Anılan ifadelerde çocukluk döneminin başlangıcı belirlenmemiş olmasından dolayı nutfenin oluşması, doğum zamanı veya dölleşme ve doğum zamanı arasındaki zaman dilimi bu dönemin başlangıcı sayılabilir.

İslam'daki çocuk haklarının önemi ve çocuk oluşmadan bile bu konuda hassas davranılması gerektiği göz önünde bulundurulduğunda çocuğun dünyaya gelmeden önce yani nutfenin oluşmasından ta çocuğun dünyaya gelmesine kadar olan zaman dilimindeki çocuk haklarını inceleyeceğiz.

Çocuğun evrim sürecinde en büyük rolü baba ve anne oynadığından dolayı İslam da eşin seçimi konusuna özel bir önem vermektedir. Böylece doğru bir seçim yapıldığı takdirde salih ve sağlam çocuklar oluşturulabilir. Din büyüklerimizin bu alandaki tavsiyelerinde de evlenmek için uygun adayın özellikleri tek tek verilmiştir. Bu tavsiyeler sayesinde sağlam bir neslin bedensel, ruhsal ve terbiye sağlığı da güvence altına alınabilir. Genetikler sayesinde çocukların anne ve babanın özelliklerini taşıması onların validelerinden büyük bir şekilde etkilendiğine yol açar.

Kur'an-i Kerim bu konuda Nuh dilinden Nuh suresinin 26'ıncı ayeti kerimesinde şöyle buyurmaktadır: Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma! Çünkü sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar; sadece ahlâksız ve kâfir kimseler yetiştirirler.”

Kuran-ı Kerim bir başka taraftan da anne ve babaları, çocukların geri kalmasına, hastalanmasına ve mutsuzluğuna sebep olacak herhangi bir girişimden sakınmalarını istiyor. Çünkü çocuklar zaten anne babalarının bedensel ve ruhsal özelliklerini taşıyorlar. Bundan dolayı çocukların geleceklerine önem verilmeli ve bu konuda hassas davranarak takva ve insafı göz önünde tutmaları lazım.

İslam, çocukların hem bedensel ve hem ruhsal olarak güçlü bir yapıya sahip olmaları için akraba kişilerin birbiriyle evlenmesiyle ilgili tavsiyelerde bulunmuştur. Bu konuda fıkhi iki görüş mevcuttur:" Kimi fakihlere göre akrabaların evlenmesi müstahap ve kabul edilir bir evlenmedir ama kimi fakihlere göre de daha güçlü ve sağlam çocuklara sahip olmak için akraba dışındaki adaylarla evlenmek daha uygun görülmüştür. Tıpta da bu konuda genetik hastalıklardan dolayı akrabalarla evlenmeme tavsiye edilmiştir. Sohbetimizin devamında İslam'ın aile kurmak ve çocuk yetiştirmek alanındaki kimi tavsiyelerini sizlerle paylaşacağız.

Layık, iffetli, asaletli ve şerefli bir aileden olan bir evlenme adayının seçimiyle ilgili İslam dininde birçok tavsiye bulunmaktadır. Ailedeki çocuğun gelişmesindeki anne ve babanın önemli konumundan dolayı İslam da salih ve layık bir eşin seçilmesi için büyük bir hassasiyet göstermiştir. Çocuğun kimliği ve morali hamilelik döneminden şekillenmeye başlayıp emzirme döneminde anne babanın tavırlarında etkilenerek gelişir. Değindiğimiz Nuh suresinin 26'ıncı ayetine ilaveten Kuran'ı Kerim Bakara Suresinin 221'inci ayeti kerimesinde de şöyle buyurmaktadır:

İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. Allah’a ortak koşan kadın hoşunuza gitse de, mü’min bir cariye Allah’a ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır. İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah’a ortak koşan hür erkek hoşunuza gitse de; iman eden bir köle, Allah’a ortak koşan bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır. O, insanlara âyetlerini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünler."

Salih ve layık bir eşin seçilmesiyle ilgili 14 Masumun da birçok tavsiyesi bulunmaktadır. Anne ve babanın çocuğun kişiliğinin oluşmasında büyük rolünden dolayı bu alandaki tavsiyeler hem kadın tarafını ve hem erkek tarafını kapsamaktadır. İslam Peygamberi-a.s.- bu konuyla ilgili şöyle buyurmuştur: " Mezbelede yetişen bir bitkiden uzak durun." Bu sözü duyan etraftakiler sordular: " Ya Peygamber mezbelede yetişen bir bitkiden kastınız nedir? Peygamber Efendimiz ise şöyle cevapladılar:" Bundan kastım kötü bir ailede yetişen güzel yüzlü kadınlardır. "

Din büyüklerimiz erkekler konusunda da tavsiyelerde bulunup salih ve güzel huylu erkeklerle evlenilmesi gerektiğine vurgu yapmışlardır. Ali bin Esbat İmam Bakır-a.s.-'a yazdığı mektupta bu konuyla ilgili bir soru sorar. İmam Bakır-a.s.- bu mektubun cevabında Peygamber Efendimizden bir rivayete değinerek şöyle buyurur: Kız istemek için evinize gelen birisinin huyu iyiyse ve dindarlığı da ispatlanmışsa kızınızı onunla evlendirin. Buna yapmazsanız büyük bir fitneye ve fesada sebep olmuş olacaksınız. "

İslam dininin öğretilerinde bazı erkek ve kadınlarla evlenmenin sakıncalı olduğu yer almaktadır. Kimi rivayetlere göre nutfenin doğrudan etkilenmesinden dolayı şarap içenlerle evlenmek menedilmiştir. Peygamber Efendimiz bu konuyla ilgili şöyle buyuruyorlar:" Değerli ve layık kızını şarap içen birisine veren kimse, merhametsizlik yapmıştır."

Din büyüklerimizin dediklerine göre şarap içen biriyle evlendiği takdirde bile sarhoş olduğu zamanlar cinsel ilişkide bulunmaması gerekir. Çünkü böyle olursa çocuk bu olaydan doğrudan etkilenecektir. Batılı bir bilim insanının dediğine göre " Sarhoş bir kadının veya erkeğin cinsel ilişkide bulunması gerçek bir cinayettir, çünkü bu koşullarda oluşan çocuklar çoğunlukla tedavisi olmayan sinirsel ve psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalıp acı çekerler. "

Kimi rivayetlere göre de kötü huylu insanlarla evlenmek yasaklanmıştır. 14 Masum ve Kuran'ın tavsiyelerine göre de fasık, huysuz, akılsız ve zina yapan kişilerle evlenmekten uzak durulmalıdır.

Bu yasaklanmanın sebeplerinden biri de bu evlenmenin sonucunda oluşacak çocukla ilgili ortaya çıkan meselelerdir. Örneğin İmam Sadık-a.s.- Müslüman bir erkeğin fasık bir kadınla evlenmesiyle ilgili şöyle buyurmuşlar:" Bu evlenmenin bir sorunu yoktur ancak bu evlenme neticesinde oluşan çocuktan dolayı eşine daha dikkatli davranmak zorundadır."

İslam'da bu konuyla ilgili ve özellikle de çocukların öneminden kaynaklanan eşin seçilmesindeki gösterilmesi gereken hassasiyetten dolayı birçok tavsiye mevcuttur.

En başta sadece iki öğesi olan ailenin kurulmasından güdülen hedeflerden biri de pak ve layık bir neslin sürdürülmesi ve bu neslin topluma yararlı olmasıdır. Çocukların, anne ve babalarının bedensel, ruhsal ve ahlaki durumlarından ciddi bir şekilde etkilendiklerinden dolayı ebeveynler de bu alandaki meseleleri kesinlikle göz önünde bulundurmaları gerekir.

İlk olarak evli erkek ve kadınların kendilerini anne ve baba olmaya hazır hissetmeleri ve bu hassas ve önemli sorumluluğu üstlenmeleri şarttır. Başka bir deyişle, çiftler hem bedensel ve hem ruhsal olarak kendilerini hazır hissetmeleri lazım.  Bundan sonra çocuk yapmaya karar verebilirler. Yine de hangi düşünce ve zihniyetle çocuk sahibi olmak istedikleri de önem taşımaktadır. Kuran-ı Kerime esasen aileye üçüncü bir kişinin eklenmesi ilahi bir hediyedir. Allahu Teala, çocukları kemale erme ve gelişme imkanlarıyla donatmıştır, anne babalar ise çocuklarının bu imkanlardan yararlanmaları için yardımcı olmalı ve kılavuzluk yapmalıdırlar.