Mayıs 17, 2019 18:35 Europe/Istanbul

Geçen bölümlerde çocuk haklarını, uluslararası belgeler ve İslami öğretiler açısından ele aldık. Bugünkü bölümde de bu hakları tanımanın devamında çocukların sağlık, refah ve sosyal güvenlik haklarını ve ayrıca kişiliklerine saygı duyulması gerektiği haklarını konu edineceğiz.

Sağlık, refah ve sosyal güvenlik hakları, çocukların da yararlanması gereken haklar arasında yer alır. Uygun bir sağlık ve hijyenlikten yararlanma ve ayrıca sosyal refah ve güvenlik içinde büyümek her çocuğun sahip olması gereken inkar edilemez haklardır. Uluslararası Çocuk Hakları Konvansiyonunun 24’üncü maddesinde bu konuya ilişkin şöyle bir açıklama yer almıştır:” Konvansiyona taraf olan ülkeler, çocukların en yüksek standartlı sağlık haklarını ve onların tedavisi ve rehabilitasyon haklarını resmen tanımış olacaktır. Bu ülkelerin hiçbir çocuğun bu haktan mahrum kalmamasını garanti altına almak için elinden geleni yapması lazım.”

Çocuk ölümleri ile ilgili verilere göre bu ölümlerin yarısı, yetersiz beslenmekten dolayıdır. Uygun olmayan yemekler, bitmek bilmeyen hastalıklar ve ayrıca yetersiz bakma ve tedavi imkanları, çocukların yetersiz beslenmesinden dolayı hayatlarını kaybetmesinin sebeplerindendir. Annenin gebeliği döneminde yetersiz beslenen  ve sağlık hizmetlerinden yararlanamayan bir çocuk, veya hayatının ilk iki yılında yetersiz beslenen bir çocuk, fiziksel ve zihinsel olarak normal bir şekilde gelişmeyip hayatları boyunca birçok sorunla karşı karşıya kalacaktır.

İyi beslenme, uygun bir çevrede bulunma ve sağlık hizmetlerinden yararlanma, her çocuğun temel haklarından sayılır. Bu haklar sayesinde çocuk koruma altına alınması ile beraber uygun bir gelişme gösterecektir. Her halükarda çocuğun fiziksel gelişimi, onun genel olarak gelişmesinin göstergelerindendir. Bu doğrultuda çocuklar intizamlı bir şekilde sağlık bakımından denetlenmeli ve ilgi odağında tutulmalıdır.

Sağlık, sosyal refah ve güvenlik meselesine genel olarak uluslararası belgelerde rastlamak mümkün. Ancak bu çocukların sağlık, sosyal refah ve güvenlik haklarına özel olarak yer veren belge, Uluslararası Çocuk Hakları Konvansiyonudur. Örneğin Uluslararası İnsan Hakları Bildirgesinin 25’inci maddesinde her kişinin sağlık ve refah hakkının sağlanması için tıbbi ve sağlık hizmetlerinden yararlanması konusu ele alınmıştır. Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Sözleşmesinin 12’inci maddesinde de hükümetlerin, kişiler için en uygun fiziksel ve ruhsal sağlık hizmetlerini sağlamasına vurgu yapılmıştır.

1946 yılında New Yor’taki Dünya Sağlık Konferansında onaylanan Dünya Sağlık Örgütü Anlaşmasında da sağlık ile ilgili detaylı bir tanım yer almıştır. Bu tanım şu şekilde yapılmıştır:”

“Sağlık, sadece hastalığın veya güçsüzlüğün olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve toplumsal durumun tamamıdır. Bu insanın temel haklarındandır. En yüksek sağlık düzeyine ulaşmak ise tüm dünyamızda en önemli sosyal hedefler arasında yer almalıdır. Bu hedefi gerçekleştirmek için sağlık sektörünün yanı sıra toplumsal ve ekonomik anlamda da ciddi girişimlerde bulunulması gerekiyor. “

1990 yılında Dünya Liderleri Toplantısında onaylanan Çocukların korunması, bekası ve gelişmesinin güvence altına alınması ile ilgili Uluslararası İnsan Hakları Bildirisi ve eylem planında da, çocukların sağlık haklarının özel ve genel olarak garanti altına alınması için Uluslararası Çocuk Hakları Konvansiyonunda belirlenen kriterlere vurgu yapılmıştır. Bu bildirinin 6’ıncı fıkrasında her gün 40 bin çocuğun yetersiz beslenme, AİDS ve sağlıklı içme suyu, sağlık araçları ve yeterli sağlık hizmetleri azlığı veya yokluğu yüzünden ayrıca uyuşturucu maddeleri alma neticesinde hayatını kaybettiği anlatılmaktadır. Bu yüzden bu bidiride şöyle bir görev tanımlanmıştır:” Çocukların sağlık ve beslenme durumunun iyileştirilmesi, temel bir görev sayılmaktadır. Bunun bir kaç çözümü vardır. Her gün on binlerce çocuk kız ve oğlanın canını kurtarmak mümkündür. Çünkü bu ölümlerin sebepleri önlenebilir niteliktedir.”

İnsanoğlunun terbiye edilmesinin en etkili yöntemlerden biri de çocuğa saygı gösterme ve kişiliğine hürmet etmektir. Bu yöntem aslında insanoğlunun ruhsal sağlığının en güçlü dayağı ve insanın şahsiyetinin gelişmesinin en önemli sebeplerinden sayılır. Allahu Teala ise Kuranı Kerim’de İsra suresinin 70’inci ayeti şerifesinde, insanoğluna hürmet edip hiçbir canlıyı insandan daha üstün yaratmadığına şöyle değinmiştir:” Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık.

Anılan ayetten de anlaşılacağı üzere Allahu Teala’nın insanı şereflendirip ona iki nimet bağışladığını söylemek mümkün:İlk olarak ona verilen keramet ve şereftir. Bir başkası da başka mahluklara karşı üstün olmasıdır. Allah’ın insanı şereflendirmesinden kastedilen ise insanın başka canlılar ve olaylara karşı üstün kılınmasıdır. Üstün olmaktan kastedilen ise başka canlılarda görülmeyen özelliklerin insana verilmesidir. İnsanoğlu bu özelliklere en üst derecesine kadar sahip bir canlıdır. İnsanoğlu sahip olduğu bu iki mükemmel ve fıtri nimetinden dolayı, her insana hürmet etmek ve saygı göstermek gerekir. Bu ilke sarsılmaması gereken temel görevlerdendir.

Çocuğun, kişiliğine hürmet edilmesi hakkı, çocukların en temel ve en doğal haklarından sayılır. Çocuğun manevi ve ruhsal ihtiyaçlarının dikkate alınması, çocuk ile ilgili meselelerde hayati bir önem taşıyor. Psikoloji biliminin uzmanlar ise çocuğun gelişmesi ve kapasitelerinin tanınması için bu konu çocukluk çağından beri dikkate alınmalıdır. İnsanoğlu ister çocukluk çağında ister erişkin olduğu çağda kendi kişiliğine düşkün olup her zaman, evde, okulda veya iş yerinde başkaları tarafından hürmet edilmeyi ister. Bu konuyu önemsememek bireylerin kişiliğinin sarsılmasına yol açarak toplumda büyük sorunlara da sebebiyet verebilir.

Dini öğretilerimizde de çocuğun kişiliğine hürmet edilmesi gerektiği ve bu konunun hayatın temel ilkelerinden olması gerektiğine vurgu yapılmıştır. İmam Seccad as bu konu ile ilgili Hukuk Risalesinde şöyle buyurmaktadır:”Çocuğa karşı şefkatli olup eğitilmesi ve terbiye edilmesi onun hakkıdır. Onu affetmek, yanlışlarının üzerini örtmek ve ona yumuşak davranmak, ona yardım etmek, gençlik hatalarını açığa vurmamak böylece onun tevbesi yolunu açık bırakmak, onunla uzlaşmak ve onun gelişmesini engelleyecek veya yavaşlatacak bir girişimde bulunmamak çocuğa karşı yerine getirilmesi gereken haklarıdır.”

Peygamber Efendimiz saa ise çocuklara hürmet edilme hakkı ile ilgili şöyle buyurmuşlardır:”Çocuklarınıza hürmet edip onlara saygı gösterin. Onları iyi bir şekilde terbiye edin ki Allah’ın affına layık görünsünler.” Peygamber Efendimiz başka bir yerde Müslümanları uyarmak için şöyle buyurmuşlardır:”Müslüman çocuklara ve büyüklere karşı rahmet ve muhabbet göstermeyen birisi bizden değildir.”

Dini rivayetlerimizde ise kız çocuklarına da özel bir yer ayrılmıştır. Bunun nedeni ise İslam’ın başlangıç döneminde kadınların konumudur. Örneğin İbni Abbas’tan naklen şöyle bir rivayet anlatılmaktadır:” Kızı olup da onu üzmeyen, ona saygısızlık etmeyen veya oğlunu ondan üstün görmeyen birisi, Allahu Telanın cennetine girecektir. “

Masum Ehlibeytimizin çocuğun şahsiyetine hürmet edilmesi ile ilgili tavsiyelerinde ise çocukların güzel bir şekilde muhatap alınması, onlara selam verilmesi, onlardan beklentilerin uygun bir şekilde olması, onlara verilen sözlerin tutulması ve onları azarlamamak ve kusurlarının yüzlerine söylenmemesine dair vurgular yapılmıştır.

Bu bölümün sonuna yaklaşırken Hz. Muhammed saa’ın siyeri ile ilgili bir hadisi anlatmak yerinde olacaktır. “ İmam Sadık as şöyle bir rivayet anlatmışlardır:” Bir gün Allah Resulü cemaat ile birlikte namazını kıldığı sırada son iki rekatı hızlı bir şekilde yerine getirdi. Namazdan sonra cemaat şöyle bir soru sordular:” Ey Allah’ın Resulü namaz kıldığınız sırada bir olay mı yaşandı?” Allah Resulü şöyle buyurdular:” Ne olmuş ki?” Cemaat şöyle dedi:”Namazın son iki rekatını hızlı okudunuz da. “ Peygamber Efendimiz şöyle buyurdular:” Yoksa çocuğun yakarışını duymadınız mı?”

Peygamber Efendimiz kimi zamanlar çocuklara hürmet göstermek için namazda secdede daha uzun süre kalıp kimi zamanlar da namazını hızlı bir şekilde kılardı. Her iki durumda da cemaate çocuklara hürmet edilmesi gerektiğini göstermek istiyordu. Esasında Allah Resulü ister kendi çocukları ister başkalarının çocukları karşısında özel bir şefkat ve rafet ile davranırdı.

İslam çocukların manevi ve ruhsal ihtiyaçlarına çok titizlikle yaklaşmaktadır. Bu yüzden, çocukların haklarına riayet edilmesi ve onlara hürmet edilmesi, ebeveynler ve başkaları tarafından muhakkak göz önünde bulundurulması gereken bir hak olarak vurgulanmıştır. Çünkü çocukluk çağı insanoğlunun en önemli çağlarından biri olarak onun gelecekteki şahsiyetini şekillendirmekte ve etkilenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

Psikologlara göre çocukluk çağında çocuğun kişiliğinin gelişmesindeki en önemli etkenlerden biri de ebeveynler ve çevredekilerin davranışıdır.  Çocuğa hürmet edilmesi  toplumsal ve bireysel psikolojik düğümlerin önlenmesinde önemli bir çözüm yoludur. Buna ilaveten çocuğa hürmet edilip ona saygı duyulması, onun toplumdaki özgüvenini ve kendine inanması seviyesini de arttırır. Buna göre çocuğun kişiliğine saygı gösterilmesi ve hürmet edilmesi, onun terbiyesi için kaçınılmaz bir araçtır. Bu sebepten dolayıdır ki bu konu Kuran-ı Kerim ve Nehcülbelaga tarafından da defalarca vurgulanmıştır.