Mayıs 17, 2019 23:02 Europe/Istanbul

Geçen bölümde Amerika'nın İran İslam Cumhuriyetine karşı kırk yıllık düşmanlığı çerçevesinde özet olarak Amerika ve İran İslam Cumhuriyeti arasındaki kimlik zıtlığı ve ayrıca Amerika'nın İran'ın bağımsızlığı ile yaşadığı sorunu meselelerini anlattık.

Amerika'nın İran İslam Cumhuriyeti ile düşmanlığının asıl nedenlerinden biri de İslam İnkılabının Ortadoğu'da uzlaşma-direniş ikilemini ortaya çıkarması oldu. Ortadoğu'daki bu uzlaşma-direniş ikileminin ekseni ise Siyonist Rejim'dir. Batı ve özellikle de Amerika desteğinden yararlanan uzlaşma ekseni Siyonist Rejim İsrail ile ilişkileri normalleştirme ve alenileştirme yönünde adım atmasına karşın Direniş Ekseni İran İslam Cumhuriyeti öncülüğünde Siyonist Rejim ile mücadele ve bu rejimi tanımama doğrultusunda adım atıyor.

İran İslam Cumhuriyetinin Siyonist Rejime karşı çıkması İslam İnkılabı zaferinden itibaren Rahmetli İmam Humeyni inisiyatifi ile başlamış oldu. Rahmetli İmam Humeyni şöyle buyurmuşlardı:" Siyonist Rejim dünya sayfasından silinmelidir."

Amerika'nın eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Martin İndyke ise bu hususta şöyle bir açıklama yapmıştı:" Amerika'nın İran'a karşı çıkmasının asıl nedeni İran'ın Siyonist Rejim ile uzlaşma alanındaki tavırlarının değişmemesidir."

İran İslam Cumhuriyeti Siyonist Rejim İsrail'i her zaman sahte bir rejim olarak nitelemiş ve Araplar ile Siyonist Rejimin arasında barış projelerinin gerçekleşmemesi için elinden geleni ardına bırakmamıştır. Bu doğrultuda İran İslam Cumhuriyeti 1991 Madrid Barış Konferansına, 1993 Oslo Anlaşmasına, Camp David Sözleşmesi ve Büyük Ortadoğu Projesine karşı çıkmıştır. Ayrıca Siyonist Rejimin de Hizbullah karşısındaki 33 Günlük Savaş ve Gazze Şeridi aleyhindeki  8 Günlük Savaş, 22 Günlük Savaş ve 51 Günlük Savaşlarında hezimete uğraması İran İslam Cumhuriyetinin Filistinli grupları ve Lübnan Hizbullahını desteklemesi ile gerçekleşti.

Direniş-Uzlaşma İkilemi ise İran ve Amerika'nın siyasi ve dini kimliğinin tamamen zıt olduğunu gösterir. Bu ikileme olan vurgu ise Donald Trump hükümeti döneminde Siyonist Rejimi lehine çalışmak sureti ile daha da belirgin bir hale gelmiştir. Bu çerçevede Suudi Arabistan Siyonist Rejim ve Amerika ile birlikte Uzlaşma ekseninin üçgenini oluşturmuş ve son iki yılda Ortadoğu'da İran İslam Cumhuriyeti aleyhindeki şer üçgenini ayakta tutmuştur. Bu Direniş-Uzlaşma İkilemi İran ve Amerika'nın bölgesel siyasetlerinin çelişmesine sahne olmuştur. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei ise bu konu ile ilgili şöyle buyurmuşlardır:" Amerika'nın bölgedeki hedefleri İran hedefleri ile 180 derece farklıdır. "

İran İslam Cumhuriyeti Amerika'nın bölgedeki siyasetleri ile mücadele etmek için bölgenin bağımsız ülkelerini hem müsteşarlık yardımı ve hem de siyasi destekler vererek himaye etmiştir. Bunun yanı sıra bölge milletleri ile de ilişkilerin iyi tutulması İran İslam Cumhuriyeti için büyük önem taşımıştır. Bölge milletleri de İslam İnkılabının ülkülerini kabul ederek ülkelerinde direniş grupları oluşturup bölgenin direniş jeopolitiğini ortaya çıkardılar.

Hizbullah gibi direniş grupları ise bölgenin farklı ülkelerine yayılmış ve günümüzde Irak'ta Haşdi Şabi, Yemen'de Ensarullah ve Suriye'deki direniş gruplarının oluşmasına zemin hazırlamıştır. Bu grupların hepsi Hizbullah'ın olduğu doğrultuda hareket ediyorlar. Bu gruplar artık bulundukları ülkelerde belli bir ağırlık kazanmıştır. Çünkü halk da direniş gruplarını destekleyerek bu grupların izzetleri ve hüviyetleri doğrultusunda hareket ettiğine sonuna kadar inanıyor.

Bu koşullar altında Amerika son yıllarda sürekli İran'ın bölgesel bir tehdit olduğuna vurgu yapmaktadır. Amerika ulusal güvenlik belgelerinde de İran İslam Cumhuriyetinin tehdit olma konusuna özel bir yer ayrılmıştır. Amerika makamlarının itiraflarında da göründüğü gibi İran İslam Cumhuriyeti Ortadoğu'da bölgesel güç dengesini altüst etmiştir. Bu da Amerika'nın Ortadoğu'daki çıkarlarını tehdit eden bir gelişme olmuştur. " Bu husus 2018 Amerika Stratejik Ulusal Güvenlik Belgesinde yer alan cümlenin aynısıdır.

Amerika'daki Rand Araştırma Enstitüsünün son raporunda Amerika'yı tehdit eden son gelişmelerin en önemlisinin İran'ın Ortadoğu'daki nüfuzunun artmakta olduğu söylenmiştir. Rapora göre bu nüfuzun önü kesilmelidir. Söz konusu Amerikan araştırma enstitüsünün gelecek araştırmaları çerçevesinde yaptığı incelemeler ve araştırmalara göre İran 2035 ila 2050 yılında "bölgenin kilit gücü" olarak tanıtılmış ve bu gelişmenin Amerika çıkarlarına büyük bir zarar vereceği konusunda uyarıda bulunulmuştur. Bu konudan dolayı Amerika İran İslam Cumhuriyeti ile mücadele etmek için tek taraflı olarak karşı çıkma veya vekalet savaşı gibi seçeneklere baş vurmuştur.

Amerika'nın İran İslam Cumhuriyeti ile düşmanlığının asıl nedenlerinden biri de İran İslam İnkılabının farkındalık yaratma gücüdür. Başka milletlerin iç ve dış despotluk , yabancı ve sömürgeci emperyalist güçlerin esaretinden kurtulma konusunda uyanması ve farkındalık oluşması da İran İslam Cumhuriyetinin en önemli hedeflerinden biridir. Gerçekte İslam İnkılabı düzeninden kaynaklanan İran İslam Cumhuriyetinin misyonu, Müslümanlar ve dünyadaki mustazafların istenmedik ve farkında olmadan ortasına düşen adaletsiz ve aşağılanma durumundan kurtarılmasıdır.

İslam İnkılabının zaferi ve bu zaferin medyada yankılanmaları, Müslümanlar arasındaki dini hüviyet ile ilgili duygularının kabarmasına ve İslam'ın İslami toplumlardaki siyasi alanda tekrar canlanmasına neden oldu. Çünkü Müslüman İran halkının din karşıtı bir rejimi devirmesi başka adalet sever milletler üzerinde olumlu etki bıraktı. İslam İnkılabının İran'da gerçekleşmesi ile kimi İslam Dünyası uzmanları ve gözlemcileri, Malezya ve Endonezya'nın da başka bir İran'a dönüşebileceğini konusunda öngörülerde bulundular.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei ise İran İslam İnkılabının farkındalık yaratan mahiyeti ile ilgili şöyle buyurmuşlardır:" Günümüzde emperyalizm ve özellikle de Amerika ve Siyonizm'in yaşadığı en büyük sorun Müslümanlar arasında bir farkındalığın oluşmasıdır. Bu farkındalığın oluşmasında ise Rahmetli İmam Humeyni, İran milleti ve İslam İnkılabının büyük bir payı vardır. Empeyalizmin birçok sorunu bu farkındalıktan kaynaklıdır. Bu yüzden bu farkındalığı ezmek istiyorlar. "

2011 yılından sonra Arap dünyasında yaşanan İslami Uyanışın sebebi de İran İslam Cumhuriyeti'nin farkındalık yaratan mahiyeti olarak değerlendirilmelidir. Bu İslami Uyanış sürecinde bölge halkı, despot yöneticiler ve otoriterlere karşı ayaklanıp bir yandan da Amerika'nın ülkelerinin içişlerine müdahalesine tepki gösterdiler. Bu iki önemli husus ise İran İslam İnkılabının farkındalık yaratan mahiyetinde görülen öğelerin ta kendisidir.

Kısaca söylemek gerekirse, İslam İnkılabının zaferinin ardından ülkede dini diyaloğun hüküm sürmesi ile İran'ın yabancı güçlere bağlılığı ortadan kalktı ve İran İslam Cumhuriyeti Amerika ve Batı ekseninden çıktı. İran İslam Cumhuriyeti dış siyasetinde ise bağımsızlık ilkesi üzerinde hareket etmesinden dolayı İran İslam Cumhuriyetinin bölgesel stratejik konumu ve önemi öne çıkarılmıştır. Bu yüzden Amerika'nın bölgedeki bütün siyasi, ekonomik ve askeri çıkarları ciddi bir tehdit ile karşı karşıya kalmıştır.

İran'ın Siyonist Rejim ve gayri meşru siyasetlerine karşı çıkması  ise Amerika'nın İran İslam Cumhuriyeti ile düşman kesilmesinin en önemli sebeplerindendir. Buna paralel olarak İran İslam Cumhuriyetinin farkındalık yaratan mahiyeti ve İslam Aleminin Amerika'ya karşı olan nefreti 2011 yılında Arap dünyasında İslami Uyanış hareketinin başlamasına yol açtığı değerlendirmesinde bulunulabilir. İşte böyle bir ortamın oluşması  ile Amerika kırk yıldır İran İslam Cumhuriyetine karşı kin besleyerek hala da şiddetinden azalmayan ve hatta günden güne daha da aşırı bir hal alan düşmanlığa yönelmiştir.