İran İslam Cumhuriyetinin Kırk Yıllık Dış Siyaseti-14
Bu bölümde Amerika'nın İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı kırk yıllık düşmanlığındaki stratejilerini ve girişimlerini konu edineceğiz.
Amerika'nın İran'ın içişlerine müdahale etme girişimleri sadece İslam İnkılabı sonrası dönem ile kısıtlı değildir. Amerika İslam İnkılabından önce de İran halkının meşru hakları karşısında engeller oluşturarak halkın bu isteklerinin gerçekleşmesini engellemiştir. Bu müdahaleci girişimlerin başlıca örneği ise Amerika'nın 1953 Darbesini azmettirmesidir.
Bu doğrultuda Amerika Dışişleri Bakanlığı 2017 yılında 64 yılın ardından bu ülkenin İran'ın 1953 Darbesindeki müdahalelerine dair belgeleri yayımladı. Amerika'nın Tahran'daki büyükelçiliği ve CİA ve Amerika Dışişleri Bakanlığı yazışmalarından oluşan bu belgelerde Amerika'nın Başbakan Muhammed Musaddık'ı devirmek için doğrudan 1953 darbesinde rolü olduğunu açık bir şekilde gözler önüne serilmektedir. 375 ayrı belgeden oluşan bu değerli bilgiler Amerika'nın Darbeci General Zahedi hükümetini desteklediğini ve demokratik yollar ile seçilen Muhammed Musaddık hükümetini devirmeye elinden geleni yaptığını ortaya çıkarmıştır. Bu belgelere göre Washington Musaddık hükümetini devirmek için plan yapmış ve darbeyi kendisi yönetmiştir.
Bu darbeden sonra ise Amerika'nın İran'ın içişlerine müdahale süreci dikkat çekici bir şekilde hızlandı. Öyle ki İslam İnkılabından önceki dönemde İran'da 60 bin Amerikan askeri müsteşarı faaliyet gösteriyordu. Zaten o dönemde İran'ın genel siyasetleri de bu müsteşarlar tarafından belirlenirdi. Amerika 1953 darbesi ve daha sonraki müdahalelerini de İran'daki şah rejimini korumak hedefi ile gerçekleştirdi. Ancak Amerika'nın İslam İnkılabı zaferinden sonraki müdahaleleri ise İran İslam Cumhuriyetinin devrilmesi hedefi ile gerçekleşti. Genel olarak Amerika'nın son kırk yılda İran İslam Cumhuriyetine karşı yedi strateji izlediğini söylemek mümkün. Bu stratejileri şöyle sıralayabiliriz: Yaptırımlar ve ekonomik baskı, darbe ve askeri operasyonlar, dolaylı savaşlar, terör gruplarının seferber edilmesi, ülkeyi içinden yıpratma ve değişime uğratma, İranofobi ve vekalet savaşları.
Amerika devletinin İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı hasmane tutumları ve girişimlerinin en önemlisi ekonomik alanda gerçekleştirilmiştir. İranlı profesörlerden Seyyid Celal Dehgani Firuzabadi bu konu ile ilgili şöyle bir yazı yazmaktadır:" Amerika'nın İran İslam Cumhuriyeti aleyhine ekonomi alanındaki ilk girişimi Amerika'daki İran'a ait tüm mal varlıklarına el konulması idi. Bu olay Tahran'daki Amerika büyükelçiliğinin öğrenciler tarafından ele geçirilmesi ile yaşandı. Amerika dönem başkanı Jimmy Carter 12170 sayılı kararı ile Amerika yetkisinde bulunan İran devleti, buna bağlı kurumlar ve kuruluşlar, İran Merkez Bankası'na ait bütün çıkarlar ve mal varlıklarının bloke edilmesini istedi. "
Bu kararın ardından Amerika İran devletine ait 12 milyar dolarlık bir mal varlığını bloke etti. Amerika casusluk yuvasının çalışanlarının İran tarafından serbest bırakılması ile de bu blokaja son verilmeyerek bu durum günümüze kadar devam etmektedir.
Amerika'nın İran İslam Cumhuriyeti aleyhine ekonomik alanda giriştiği ikinci önemli hasmane uygulama ise yaptırımların hayata geçirilmesi oldu. Amerika devleti ilk kez 13 Ocak 1980'de Birleşmiş Milletler Teşkilatı Güvenlik Konseyi'nden İran aleyhinde ekonomik yaptırımlar onaylamasını istedi. Ancak Sovyetler Birliği Amerika'nın bu yaptırım önerisini kesin surette reddedip veto etti. Bunun ardından Amerika tek taraflı olarak İran aleyhine ekonomik yaptırımlar uygulamaya başladı. Amerika'nın İran'a ihracatının durdurulması, gazeteciler, rehinelerin aileleri ve ayrıca daha önce İran tarafından Amerika'dan satın alınan askeri teslimatlar doğrultusunda yapılan ödemeler ve döviz transferinin tamamen durdurulması bu girişimlerin bir bölümü sayılırdı.
Böylece Amerika'nın İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı yaptırımları geri bıraktığımız kırk yıllık dönemde de oldukça hızlı bir şekilde devam edip daha da şiddetlendi. İran-Irak savaş döneminde de Reagan hükümeti İran'a silah satılmaması için geniş çaplı uluslararası bir kampanya başlatıp böylece Irak'ın dayattığı savaşta İran'ın zafer kazanmasını engellemek istedi.
Ocak 1984'te Amerika hükümeti İran'ı, Lübnan'daki Amerikan Askeri Üssüne bombalı saldırıdan sorumlu tutarak İran İslam Cumhuriyeti'ni terörizmi destekleyen ülkeler listesine aldı. Bu konudan dolayı 1986 yılından beri İran'a her türlü silah ve askeri teçhizat satımı ve ihracatı yasaklandı. Bunun yanı sıra askeri durumlarda da kullanılabilen çifte kullanışlı ürünler bile kontrole tabi tutulup hatta Dünya Bankası'nın İran'a kredi vermesi bile engellendi.
Irak'ın İran'a dayattığı 8 sekiz yıllık savaşın bitmesi ile Amerika Ortadoğu'daki yeni uluslararası düzenini uygulamak ve İran'ı kontrol etmek için 1993 yılında yeni etap yaptırımları hayata geçirmeye başladı. Bill Clinton hükümeti 30 Nisan 1995 yılında Amerika'nın İran ile bütün ticari ve yatırım alanındaki işbirliklerini ve petrol alışını durdurduğunu bildirdi. Açıklanan bu kapsamlı yaptırımlar eski yaptırımların etkisiz olduğunu gösteren bir girişimdi. Bill Clinton ayrıca 6 Mayıs 1995 yılında 12957 sayılı kararı imzalamak sureti ile İran ile bütün ticari münasebetleri neredeyse yasaklayıp sıfırladı.
20 Eylül 1995'te Damato yasasının onaylanması ile Amerika Cumhurbaşkanı İran'a petrol endüstrisi teknolojilerini veren Amerika'lı olmayan şirketleri de boykot etme yetkisi kazandı. Damato yasası, Amerika Temsilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkanı Benjamin Gilman'in tasarısı ile harmanlanıp İLSA adı ile de bilinen İran ile Libya'yı Cezalandırma Kanunu çerçevesinde 5 Ağustos 1996 yılında Kongre tarafından onaylanıp Clinton'un imzasıyla hayata geçirildi. Bu kanuna göre İran'ın petrol ve doğalgaz sektöründe 40 milyondan fazla yatırımlar engellenmeliydi. Bu kanunun süresi 5 yıldı. Bu kanunda yapılan değişiklikler ile İran'ın petrol ve doğalgazındaki yatırım sınırlandırılması 20 milyon dolara kadar indi. 2006 yılında ise Libya'nın adı bu kanundan silinip İLSA adı İSA olarak değiştirildi. İSA Kanunu Obama hükümeti döneminde 2011 yılında 5 yıl daha uzatıldı. Ancak Donald Trump'ın işbaşına gelmesi ile bu kanun 2016 yılında 10 yıllık bir süre için uzatıldı.
Barack Obama hükümeti seçim kampanyalarında İran ile kayıtsız şartsız görüşmeye hazır olduğunu söylemesine rağmen bu açıklamalara ters düşen bir şekilde ilk adımında İran aleyhindeki ekonomik yaptırımları 12 Mart 2009'da uzatma kararı aldı. Haziran 2010'da ise Amerika Kongresi CİSADA adı ile de bilinen " Kapsamlı Yaptırımlar, Sorumluluk ve İran'da Yatırım Yasağı" tasarısını onayladı. Bu tasarıda İran'a yönelik yaptırımların şiddetlenmesi konu edilmişti. Bu yaptırımlar ve kısıtlamalar arasında ise halı, Antep fıstığı ve havyar gibi ürünlerin ihracatının engellenmesi yer almıştı. Barack Obama ise Eylül 2010'da 1355 sayılı karar, Mayıs 2011'de 13574 sayılı karar ve Kasım 2011'de de 13590 sayılı kararın uygulanması talimatını verdi.
Barack Obama Hükümeti 1 Ocak 2012'de ise İran Merkez Bankası ve Finansal Kurumlarının cezalandırılması kanununu imzaladıktan sonra İran'ın 50 finansal şirket ve müessesesini de İran'ın füze programı ile mücadele kapsamında ambargolara tabi tuttu. Bu müesseseler daha çok İran silahlı güçleri ve uzay endüstrisi kurumu, gemicilik ve İran İslam İnkılabı Muhafızlar Birliğine bağlı olanlar idi.
2015 yılında Bercam Nükleer Anlaşmasının imzalanması ile Amerika hükümetleri İran'ın füze üretmek gibi programlarını bahane ederek yeni yaptırımlar uygulamaya koyuldular. Bunun açık bir örneği ise İSA adı ile de bilinen İran aleyhindeki yaptırımların 10 yıl daha uzatılması idi. Bu ise Bercam Nükleer Anlaşmasının açık bir ihlali sayılırdı.
Buna ilaveten Amerika devleti Trump hükümeti döneminde 25 Temmuz 2017'de CAATSA adı ile bilinen Amerika Düşmanları İle Yaptırımlar Yolu İle Mücadele Etme Tasarısı İran'a karşı uygulanmaya başladı. Bu tasarıya göre İran'ın bölgesel faaliyetleri azaltılmak için İran'a karşı silah alma, insani haklar ve füze programı alanında yaptırımlar uygulanmaya başladı.
Bu kanun, kapsamı ve geniş çaplılığından dolayı " Yaptırımların Anası" Kanunu olarak tanınmaktadır.
İlk kez bu kanunda İran İslam İnkılabı Muhafızlar Birliği bir terörist grup olarak adlandırılıyordu.
Amerika devleti Mayıs 2018'de Bercam Nükleer Anlaşmasından çekilmesi ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararlarını çiğnemiş olup İran'a karşı en şiddetli hasmane girişimlerde bulundu. Trump Bercam Nükleer Anlaşmasından çekilmesinin ardından iki etap olmak üzere kaldırılan yaptırımları tekrar uygulatmaya başladı. Gemicilik, sigortacılık, bankacılık, taşımacılık ve özellikle de havacılık sektörü bu yaptırımların yeni hedefi idi.
Genel olarak Amerika hükümeti son kırk yılda, İran aleyhine 21 Cumhurbaşkanı fermanı ve 13 Kongre kararı ile yaptırımlar uygulayarak İran İslam Cumhuriyetine karşı düşmanlığını gözler önüne sermiştir. Günümüzde ise bu düşmanlık doruğa ulaşmıştır.