Aralık 06, 2019 16:50 Europe/Istanbul

Bu bölümde Amerika'nın İran'ı bölgede tecride sürüklemek doğrultusundaki girişimlerini konu edineceğiz.

İran İslam İnkılabının zaferi ve İslam Cumhuriyetinin kurulması ile uluslararası ilişkiler arenasında yeni bir gelişim yaşandı. İslam Cumhuriyeti düzeni dini değerlere dayanarak küresel güçlerin tek taraflı siyasetlerine karşı çıkıp milletlerin kendi kaderlerini belirleme alanındaki rolüne yeni bir anlam kazandırdı. Bu yeni ortaya çıkan fenomen, küresel düzende dayatılan modelleri  ciddi sorunlar ile karşı karşıya bıraktı.

Bu gelişme aslında Amerika'nın İran'a karşı husumetinin de başlangıcı oldu.

Amerika İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı husumetini bir an bile olsun durdurmamıştır. Hali hazırda Donald Trump bu husumeti zirveye taşıyarak İran'a darbe indirmek ve düşmanlık yapmayı dış siyasetinin önemli öncelikleri haline getirmiştir.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamenei halkın farklı kesimleri ile görüşmesinde Amerikan yetkililerinin daha da küstahlaştığına ve edepsizleştiğine değinerek şöyle bir açıklamada bulundular:" Onlar daha önce de siyasi ve diplomatik edebin dışına çıkarak bu hususa riayet etmiyorlardı. Ancak mevcut Amerikan rejimi yetkilileri öyle küstah, öyle utanmasız öyle edepsiz dünya ile konuşuyorlar ki sanki tamamen hayasızlaşmışlardır. Amerika, gücü olduğu için haklı olduğunu zannediyor. Onların güçten anladığı yasal ve meşru iktidar değil zorbalıktır. "

Amerika günümüzde psikolojik operasyonlar aracılığı ile sosyo-psikoloji yöntemlerine baş vurarak günün koşullarına uygun bir şekilde İran'ın iç durumunu kriz olarak gösterip bu krizi toplumun farklı kesimlerinde bir inanç haline getirmek istiyor. Halbuki kesin olan belgeler ve istatistiklere göre İran İslam Cumhuriyeti'nin son kırk yılda bilim, savunma, tıp, nükleer, askeri ve bayındırlık alanı başta olmak üzere çeşitli alanlardaki gelişmeleri Pehlevi Rejimi dönemi ile kıyaslanamaz bir vaziyettedir.

Foregin Policy Dergisi'nde Obama Hükümetinin Batı Asya yardımcıları Philipp Gordon ve Robert Melle tarafından kaleme alınan yazıda şöyle bir ifadeye yer verilmiştir:" Trump açısından yaptırımlar çok amaçlı araçlar olarak İran'ı  yeni dizayn edilmiş anlaşmayı kabul ettirmeye yol açabilir. Buna ilaveten yaptırımlar İran'da kaosa de yol açması konuşulmaktadır. Ancak Trump'ın istekleri, mutlak şekilde gerçekleştirilemeyecek arzulardan ibarettir. Çünkü tarihte de İran'ın tüm ağır ekonomik baskılara rağmen Amerika istekleri karşısında teslim olacağını gösteren bir belge veya kanıt yoktur."

Amerika'nın İran İslam Cumhuriyeti aleyhindeki husumetinin derin kökleri vardır.

Ünlü Amerikan siyasi analist ve teorisyen Noam Chomsky bu konu hakkında şöyle bir değerlendirmede bulunmaktadır:" Amerika açısından İran'ın affedilemez günahı, Amerika'nın 1953'te darbe sonucunda iş başına getirdiği diktatör bir yönetimi devirmektir. Zaten o darbe İran'ın parlamenter sistemini ve de bu ülkenin doğal kaynaklarına sahip çıkma hakkını yok etti. … İşte bu maceranın köklerini burada aramak gerekir."

Amerika'nın amacı, İran İslam Cumhuriyeti'nin iktidar öğelerine darbe indirmektir. Amerika bu doğrultuda medyatik nüfuzu özellikle de sosyal şebekelerdeki nüfuzundan yararlanıp İran hakkında yanlış görüntüler sunarak İran'ın milli birliği ve güvenliği için ciddi sorunlar yaratmak niyetindedir.

Amerikalıların İran İslam Cumhuriyetini tecride sürüklemek yönündeki kırk yılı aşkın sürdürdüğü komploları, her gün daha karmaşık hale gelerek sert karşılaşmadan yumuşak savaş karşılaşmasına dönüşmüştür. Böylece İran İslam Cumhuriyeti aleyhinde geniş çaplı ve çetrefilli bir karalama kampanyası yürütülmektedir. Bundan güdülen asıl hedef ise İran İslam Cumhuriyeti'nin güçlü noktalarının gizlenmeye çalışılması ve zayıf noktalarının daha belirginleştirilmesidir. Bunun nihayetinde ise İran halkı ve gençlerinin ümitsizliğe ve yeise kapılması istenmektedir.

İran milleti İslam İnkılabının zafere kavuşmasından günümüze dek düşmanların fitneleri ve komploları karşısında dik durmuş ve bu düşmanlar karşısında sindirilemeyeceğini ispatlamıştır. Böylece İran milleti tüm baskı yıllarında tehditler ve entrikalar karşısında hiçbir zaman korkmamış paniğe kapılmamıştır.

Amerikan devlet adamlar şimdi de afaki hayalleri ile İslam Cumhuriyeti ve devrim değerlerini hedef alarak ekonomiden askeri tehditlere kadar elinden gelen her şeyi yapmaktadır.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei Amerika'nın İran ile ilgili karalama kampanyasını " Amerika'nın güçlü olduğunu telkin etme süreci" olarak adlandırarak şöyle bir hatırlatmada bulundu:" Amerikalıların donanım açısından güçlü olmalarına rağmen gerçekte onlar güçlü taraf sayılmıyorlar. Çünkü küresel karşılaşmalarda güçlü olmaktaki belirleyici ve temel etken " yumuşak güçtür." Bu da mantık, muhakeme ve yaratıcılık gücüne sahip olmak demektir. Amerika ise bu alanlarda çok zayıftır. İşte tam da bu mantık ve muhakeme gücünden yoksun olmasından dolayı zorbalığa baş vurmaktadır."

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei bu konu hakkında şöyle bir hatırlatmada da bulundular:" Düşmanların hayalleri, insana Amerika ve bölgesel işbirlikçileri ve uşaklarının kırk yıl önce birbirlerine İslam Cumhuriyetinin altı ay içerisinde devrileceğini müjdelediklerini hatırlatıyor. Ancak şimdi İslami düzenin ömründen kırk yıl geçmiş ve onlar hiçbir şey yapamamışlardır. Düşman İran milletinin çıkmazda olduğunu aşılamak istiyor. Onlar bu millete Amerika karşısında teslim olup diz çökmekten başka bir çarenin olmadığını telkin etmeye çalışıyorlar. "

Günümüzde dünya çapındaki devrimler hakkında teoriler ve analiz sunanların çoğu İran İslam Cumhuriyeti'nin dayatılan savaştan ta ekonomik kuşatma ve geniş çaplı zalimane yaptırımlara kadar tüm baskılar ve komplolara karşın istikrarlı ve etkili bir devrim olarak konumunun bulduğunu ve yoluna devam ettiğine inanıp İslam İnkılabının gelecek yıllarda devrim değerlerine dayanarak İran milleti için büyük zaferler ve iftiharlar elde edeceği hususunda hemfikirdirler. "

Uluslararası ilişkiler alanındaki tanınmış uzmanlardan B. K. Sherma, İran'ın Batı Asya'daki barış ve istikrar alanındaki rolü hakkında şöyle bir değerlendirmede bulunmaktadır:" Amerika İran'ın bölgedeki stratejik hesaplamalardaki hayati rolünü çok iyi bilmektedir. Ancak İran'ın büyümesi ve gelişmesini Amerika milli çıkarları ve ortakları yani Siyonist Rejim İsrail ve Suudi Arabistan için tehlike olarak addetmektedir. İran ise gelecekteki gelişmelere aldırmadan hali hazırda ve gelecekte bölgede önemli stratejik bir aktör olmaya devam etmektedir.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamenei geçen sene binlerce öğrenci ile görüşmesinde dünyanın çok önemli siyasetçileri ve sosyologlarının Amerika'nın yumuşak gücünün aşındığı ve yok olduğuna dair sözlerine değinerek şöyle bir açıklamada bulundu:" Amerika'nın yumuşak gücü " kendi bakışının başka ülkelere de kabullendirilmesi ve onları ikna etmesi " demekti. Ancak Amerika bu açıdan en zayıf halini yaşamaktadır. Özellikle de mevcut Başkanın işbaşına gelmesi ile sadece milletler değil, Avrupa devletleri, Çin, Rusya, Hindistan, Afrika ülkeleri ve Latin Amerika ülkeleri de açık bir şekilde Amerika'ya karşı olduklarını bildirmişlerdir."

Etiketler