Amerika'nın Dolar Hegemonyası-3
Bu bölümde Amerika'nın Uluslararası Para Fonu-İMF ve dünya bankasına yönelik araçsal bakışını konu edineceğiz.
Küresel düzende ekonomik sultaları ve üstünlüklerini kurmak ve korumak peşinde olan sömürgeci ülkeler açısından serbest ve özgür piyasaların geliştirilmesi ve güçlendirilmesi onların hedeflerine uygun özelliklere sahip parasal düzene ihtiyaç duymaktadır.Bir ülkenin ulusal para birimi devletin güç bileşenine dönüşmesi için bir kaç önemli özelliğe sahip olması gerekiyor. Bu çerçevede ilk olarak bu para birimi, tüm küresel ekonomik aktörler tarafından kabul görmelidir. Bunun gereksinimi de mali ve ticari işlemlerin bu para birimi ile yapılmasıdır. Bunun ardından temel ticari mallar da bu para birimi ile fiyatlanmalıdır. Nihayetinde de böyle bir para birimi küresel döviz para birimine dönüşecektir.
Genel olarak son onyıllarda küresel ekonominin en önemli özelliklerinden biri de küresel ekonomi düzenini yönetmek için ekonomik, siyasi, askeri ve benzeri ilişkilerin yönetilmesi için resmi kurumların kurulması ve güçlendirilmesine çalışılmasıdır. Bu husus uluslararası örgütler ve kurumlar çerçevesinde finansal, mali, ticari, siyasi ve güvenlik rejimlerinin Amerika tarafından oluşturulması aracılığı ile gerçekleşmektedir.
Amerika İkinci Dünya savaşının ardından dünyanın altın rezervlerinin yarısından daha fazlasına sahip olmasından dolayı bu ülkenin küresel parasal mekanizmalara hakim olması imkanı ortaya çıktı. Bu çerçeve Amerika da kendi makro ekonomik siyasetleri doğrultusunda bu imkandan yararlanmaya başladı. Böylece her ons altının değerli 35 dolar olduğu zaman dolar küresel ticaret ve döviz alışverişlerinin değişmez para birimi haline geldi.
Bunun ardından diğer ülkeler de para birimlerini doların değeri karşısında sabit tutmaya çalıştılar. bunun sonucunda ise Avrupa ve Asya ülkeleri sürekli Amerikan uzmanları ve makamları ile ilişkilerini korumaya çalıştılar.
Bu ilişkilerin korunması doğrultusunda toplantılar ve oturumlar yapıldı. Bu toplantılarda ise bu ülkelerin kendi milli para birimlerinin Dolar karşısındaki değerini koruma taahhütleri konuşuldu. Bu toplantılar çerçevesinde kabul edilen bu taahhütler ise uluslararası para fonu kuralları ve ilkeleri olarak görüldü. Gerçekte Uluslararası para fonu rezervi de, tüm üye ülkelerin altın ve yaygın para birimlerini vermesi sonucu idi. Bu çerçevede Amerika'nın maksimum çıkarlar doğrultusunda dolar, küresel ekonomi süreçlerinin düzenlenmesi için en önemli para birimi olarak kullanıldı.
Uluslararası Para Fonu dünyadaki eski kurumlardan biri olup dünya ülkelerinin kilit ekonomik bölümleri ile geniş çaplı iletişim içerisindedir. Uluslararası Para Fonu-İMF anlaşmasının 4'üncü maddesinde dünya ülkeleri ile iki taraflı bir ilişki tanımlamıştır. Bu karşılıklı ilişki tanımı çerçevesinde farklı ülkelerden farklı ekonomik bilgiler alınıp incelendikten sonra ülkelere düzeltme mahiyeti taşıyan raporlar sunulur. Bu girişim ise normal durumlarda uygun sayılabilir çünkü ülkeler küresel düzeyde tanınmış uzmanların görüşlerinden yararlanabilirler. Ancak ekonomik savaşın devam ettiği bir sırada, ekonomik bilgilerin gizli bilgiler arasında yer aldığı sırada böyle bir girişimin zarar verici olduğu aşikardır.
Amerika'nın günümüzde ekonomik terörizm çerçevesinde izlediği ekonomik savaş doğrultusunda farklı düzeylerdeki bilgilere sahip olmak hayati bir önem taşımaktadır. Uluslararası para fonunda kilit rol oynayan Amerika gibi bir ülke bu bilgileri ele geçirmesi halinde Amerika karşıtı ülkelerine yönelik daha sert girişimlerde bulunabilecektir. Amerika hükümeti uluslararası para fonu-İMF'nin en büyük hissedarı olup bu uluslararası kuruluşun uzmanları üzerinde de büyük etkisi bulunmaktadır.
Buna ilaveten Uluslararası Para Fonu-İMF'nin merkezi de Amerika'da bulunmaktadır. Doğal olarak Amerika istihbarat servisleri de bu kuruluşta çalışan uzman ve memurlar üzerinde büyük bir etkileri bulunmaktadır. Bu yüzden Amerika karşıtı İran, Rusya ve Çin gibi ülkelerden toplanan ekonomik bilgiler de kolaylıkla Amerika istihbarat servislerinin erişimindedirler. Bunun yanı sıra Amerika hükümetinin bu bu kuruluşun bilgilerinden ekonomik bir savaş için yararlanması da muhtemeldir.
Russia Today haber ajansı Şubat 2019'da Wikileaks tarafından yayımlanan belge ile ilgili şöyle bir değerlendirmede bulundu: " 2008 gizli askeri talimatnamelerine göre Amerika ordusu, dünya bankası, uluslararası para fonu ve ekonomik gelişme ve işbirliği örgütü gibi uluslararası para kurumları ve kuruluşlarını Amerika'nın sınırların ötesindeki çıkarlarını sağlamak için konvansiyonel olmayan bir silah olarak kullanmaktadır. Ordunun Ortak Güçlerinin Konvansiyonel Olmayan savaşı isimli bu talimatname Eylül 2008'de onaylanmıştır. Bu aracın kullanılma zamanı ve oranı, çatışma ve düşmanlıkların büyüklüğüne bağlıdır. Bu araç ayrıca büyük çaplı savaşlarda da kullanılıp diğer ülkeleri Amerika ile işbirliği yapmaya da zorlamak için de baş vurulan bir yöntemdir.
Amerika'nın bu doğrultudaki son müdahaleleri de Venezuela krizi sırasında görüldü. Bu çerçevede Venezuela'da geniş çaplı istikrarsızlık meydana getirildi. Bu doğrultuda Wikileaks'in yayımladığı belgeler de Amerika'nın Venezuela dahil diğer ülkelere yaptırımları kontrol etmekle görevli Amerika hazine bakanlığı dış mali kaynakları denetleme idaresinin de bu aracı kullanmakta uzun geçmişe sahip olduğunu gösteriyor.
Amerika ordusu ortak güçlerinin konvansiyonel olmayan savaşı talimatnamesinde Amerika'nın normal küresel ekonomik gidişatına müdahaleye hakkı olduğuna bunu bir araç olarak kullanabileceğine vurgu yapılmaktadır. Bu çerçevede Amerika ulusal güvenlik konseyi sınırlar ötesinde bu aracı kullanmaktan sorumludur Bu belgenin incelenmesi ile onyıllar boyunca analistlerin söylediklerinin doğru olduğunu gösteriyor. Bu çerçevede uluslararası para fonu ve dünya bankası gibi uluslararası mali kuruluşlar ve örgütler özellikle de Amerika devleti hizmetindedirler.Uluslararası finansal ve mali kurumlar ve kuruluşlar, Amerika'nın yayılmacı ve stratejik hedeflerinin gerçekleştirilmesi doğrultusunda stratejik bir araç olarak kullanılmaktadır. Dünya bankasının da Washington'da yer almasından ve başkanının da her daim Amerika başkanı tarafından Amerika vatandaşları arasından seçilmesinden dolayı Amerika, bu bankadaki en önemli aktördür. Mevcutta ise bu bankanın başkanı, Amerika hazine bakanı Steven Mnuchin'dir. Halbuki bu şahıs Trump'ın 2016 seçim kampanyasının da mali yöneticisi idi.
İsveç gazetelerinden Dagens Nyheter 15 Temmuz 2019'da baş makalesinde Amerika'nın Uluslararası Para Fonu-İMF'ye musallat olduğuna ve Amerika'nın uluslararası siyaset ve ekonomide doların gücünü suiistimal ettiğine değinerek şöyle bir yazıya yer verdi: " Washington Uluslararası Para Fonu'nun masraflarının büyük bir bölümünü karşılamaktadır. Bu durum, Amerika'nın manevra gücünü arttırmaktadır. Amerika başkanı ve Kongresi, bu araca sımsıkı sarılmışlardır. Trump'ın dış siyasette ve ticari savaşta dolar silahını suiistimal etmesi günden güne daha da artmaktadır. "
Kimi uluslararası ekonomik alanındaki uzmanlar açısından Uluslararası Para Fonu gibi kurumlar ve kuruluşlar Amerika'nın doğrudan destekleri ile kurulmuştur. Bu uzmanlara göre bu gibi yapılar, yüksek miktarlı krediler sağlayarak dünyanın farklı ülkelerini ve milletlerini tuzağa düşürüp onları bir şekilde Amerika'ya bağlı hale getirir.
Amerika Uluslararası Para Fonu'nun masraflarının büyük bir bölümünü karşılayarak, bu kuruluşun genel siyasetlerini de belirlemektedir. Öyle ki verilen kredilerin hedefi de Amerika ve ortak ülkelerin ekonomik ve siyasi çıkarlar doğrultusunda olmuştur. Aslında çoğu durumlarda da doları desteklemek adına bu krediler verilmektedir. Bu para fonundan kredi almak için belirlenen temel koşullardan biri de bu kurum tarafından tanımlanan ekonomik ve finansal siyasetleri doğrultusunda hareket etmektir. Amerika ise bu kurumdaki nüfuzundan yararlanıp kendi çıkarları doğrultusunda bu siyasetleri belirlemekte ve böylece dolar hegemonyasını korumaktadır.