Temmuz 12, 2020 11:06 Europe/Istanbul

Bu bölümde Trump'ın Dolar hegemonyasına yaklaşımını ele alacağız.

Amerika bölge ve dünyada sultacı siyasetlerini hayata geçirmek için Dolar gibi araçlarla SWİFT, FATF gibi küresel mali imkanları siyasi, güvenlik ve ekonomik hedefleri doğrultusunda suiistimal etmektedir. Bu da diğer ülkelerin tepkilerine yol açmıştır.

Donald Trump başkan olduğunda "Önce Amerika" sloganı çerçevesinde bir kez daha Amerika'yı güçlü kılacağı sözünü verdi. Onun bu gücü geri getirmek yolunda geniş çaplı bir şekilde dolar eksenli mali ve ekonomik silahları kullanmak istediği ortaya çıktı.  Halihazırda da dünya Donald Trump'ın başlattığı ekonomik savaş ve mali terörizm süreci ile karşı karşıya kalmıştır. 

Donald Trump uluslararası kuralları ayaklar altına alarak böyle bir yola adım atmıştır. Donald Trump başkanlığı döneminde Amerika dostları ve düşmanları bu ülkenin milli çıkarlarını korumak için her türlü mali ve ekonomik girişime baş vurabileceğini anlamışlardır. Amerika bu çerçevede yeni taktiklere baş vurarak doların küresel ekonomideki rolünü suiistimal ederek, serbest ticari mal, para ve bilgi dolaşımını kısıtlamıştır. Trump'ın  dolar silahını dış siyasette suiistimal etmesi ve diğer ülkelere karşı savaş aracı haline getirmesi 2018 yılından beri git gide artış gösteren bir eğilim olmuştur. 

Trump'ın radikal ekonomik görüşlerinden biri de  ekonomik ilişkilerde her türlü ticari açığın zarar verici olduğu ve bu süreçte diğer ülkelerin Amerika'ya ihanette bulunduğu görüşüdür.  Bu doğrultuda Amerika, Çin'i döviz kurunu kasten daha fazla ihracat yapmak için aşağıda tutmakla suçlamaktadır.  Trump Amerika dostları ve ortaklarını bile bu saldırılarına maruz bırakmıştır. 

Bu doğrultuda Trump Avrupa'dan otomobil ve araç ithalatını milli bir tehdit sayıp Avrupa Merkez Bankasını  korumacı siyasetler uygulamakla itham edip Amerika Federal Rezerv Merkez Bankasını acil kararlar almamasından dolayı da eleştirdi.   Trump hükümetinin geçmişteki hükümetlere göre doları bir araç olarak kullanmaktaki radikal  yaklaşımı diğer ülkelerin de tepkilerine yol açmıştır.  Nitekim doların dünyada kaynak kuru olarak kullanılması da düşüşe geçmiştir.  

Görünen o ki "Önce Amerika" sloganı da ticari korumacılık siyasetinden ibarettir. Bu da diğer ülkelere karşı yürütülen bir siyaset haline gelmiştir.  Trump ve danışmanları  Amerika'nın ticari açığından dolayı  mevcut küresel ekonomik düzenini Amerika'nın ekonomisinin zararına görmektedirler.    Trump hükümeti Çin ile ticari savaşında  ise milliyetçi ekonominin radikal tanımını uygulamak istiyor.   Sadece 2018 yılında yaklaşık

Çinli bin 500 kişi, enstitü ve  gemi Amerika hazine bakanlığının yaptırımlarına maruz kalmıştır.  Trump, Çin ile ticari savaşında  doları ve tarifeleri   ekonomik tavizler verdirmek için bir araç olarak kullanmaktadır. 

Buna rağmen Donald Trump yaklaşımının doları araç olarak kullanması ile ilgili farklı bir görüş vardır.  Bu görüşe göre Trump diğer Amerikan başkanlarının tersine doların küresel ekonomik düzende hegemonyasının artmasının taraftarı değil tam tersi rakiplerini dolar aracılığı ile kısıtlamak istiyor.    Bu açıdan Trump hükümeti de doların bu ülkenin aşırı borçlanmaları yüzünden  değer kaybettiğini itibarsızlaştığının farkına varmış gibi görünüyor.      

Bu açıdan Amerika doları kontrolsüz bir şekilde basarken diğer ekonomik aktörlerin maslahatlarını da düşünmelidir. Ancak Washington  bu husustaki uluslararası  taahhütlerine bağlı kalmayıp  son yıllarda aşırı dolar basılmasını diğer ekonomik aktörler yüzünden olarak nitelemiştir. 

Trump'ın dolar hegemonyası ile ilgili bir başka nokta da  doların diğer ülkeler tarafından rezerv edilmesine hassas davranmasıdır.   Örneğin  bol dolar rezervine sahip Çin gibi bir ülke dolarlarını Yuan'a çevirmek istediğinde doların arzını arttırıp onun değerinin düşmesine yol açıyor.   Doların değerinin azalması ise Amerika'nın servetinin azalmasına yol açıyor.  Doların değerinin düşmesi Amerika servetinin yok olmasına neden olur.  

Amerika hazine bakanlığı ise böyle bir durumda buna karşı koymak için faiz oranını arttırmak zorunda kalır.  Bu süreç ekonomik gelişme döneminde yaşanırsa pek etki yapmaz ancak Amerika ekonomisinin durgunluk yaşadığı dönemde yaşanırsa Amerika Merkez Bankası Federal Rezerv faizleri arttırmaya pek imkan bulmayacaktır.  Böylece Çinliler Amerika ekonomisine ciddi bir darbe indirmiş olacaktır. 

Bu yönde önlemler almaya çalışan Trump dolar hegemonyası hususunda doların Amerika'dan çıkmasını engellemek ve kısıtlamak için  Amerika dışındaki Dolara talebi azaltmak istiyor. Tabii dolar küresel ticari dolaşımda olduğu sürece dünya bankaları tarafından rezerv para birimi olarak kullanıldığı sürece  doların talebi de fazla olacak. Böylece doların değerinin artması ile Amerika'ya ihracat da pahalıya mal olacaktır. 

Bir açıdan belki de Amerika cumhurbaşkanı diğer ülkeleri de kendi merkez bankasının döviz çemberine dahil etmek istiyor. Çünkü  doları sırf bir araç olarak kullanan Amerika  küresel ekonomideki istikrarın bedelini tek başına ödemek istemiyor. Trump'ın döviz ve ticaret savaşı, anormal tarifeler belirlemesi, yaptırımlar uygulaması ve faiz oranını değiştirme gibi girişimleri de bu bağlamda değerlendirilmelidir. Çünkü böylece  hem Amerikan borçları daha iyi bir duruma gelecek hem de Amerika'nın sebebiyet verdiği küresel ekonomik sarsılmalardaki diğer ülkelerin payları da artacaktır.  Buna rağmen bu yaklaşım Amerika içinde bile ciddi  bit kitle tarafından karşı çıkılmaktadır.  Bu kitle  Amerika'nın son yıllardaki dolar hegemonyasına değinerek Trump'ın girişimlerinin tam tersi Çin, Avrupa Birliği ve Rusya ve Japonya gibi ülkelerin yapısal konumunu arttıracağını düşünüyorlar. 

Trump hükümeti Amerika'ya ithal ürünlere yeni tarifeler getirerek  gözle görülür bir şekilde küresel ticaretin bu tarifeleri kaldırma yönündeki tüm çabalarına ret bir cevap vermektedir.  Bu tür girişimler ise diğer ülkelerin Amerika'nın tek yanlı siyasetlerinin devam etmesi hususunda kaygılanmasına yol açtı.   Son üç yılda Amerika ortakları ve rakipleri de Washington'un doları araç olarak kullanmasını eleştirip bu para biriminin  ekonomik dolaşımdan düşmesi gerektiğini bildirdiler.  

Amerikalı yumuşak savaş ve kamu diplomasisi teorisyeni Joseph Nye ise bu hususta şöyle diyor:" Amerika'nın gücünün geleceği ciddi şekilde sorunlar ile dolu.  2008 küresel ekonomik krizi Amerika'nın düşüşünün başlangıcı sayılabilir.  Amerika ulusal bilgilendirme konseyi ise 2025 yılında Amerika'nın hala süper güç olarak varlık gösterdiğini ancak sultasını kaybedeceğini öngörmüştür. Mevcut yüzyılda ise Amerika'nın gücünü  geçmiş yüzyıldaki İngiltere gücü ile karşılaştırmak gerekir.  Amerika hegemonyasının düşüşü ise öngörülebilirdir. "

Küresel ekonomideki büyük aktörlerin  ekonomik ilişkilerini düzenleyen dolar unsuruna yönelik tereddütleri aslında doların hegemonya temellerine indirilen asıl darbe idi. Bu çerçevede Çin  Amerika'nın dolar hegemonyasına karşı alternatif arayışlarına girmiştir.  Doların istikrarsızlaşmasından duyulan kaygı  ise  Amerika'dan en çok tahvil senetlerini alan ülkelerin kendi döviz rezervleri hususunda tereddütlü davranmalarına yol açmıştır.  Bu arada Çin'in diğer ülkelerden daha fazla kaygı duyduğu söylenmelidir.   Küresel düzeyde de doların alternatifinin belirlenmesi ve doların parasal ve çok taraflı anlaşmalarda kaldırılması yönünde büyük çabalar verilmiştir. 

Tabii doların alternatifini sunan ülkeler mevcuttur. Bunlar para birimlerini yaygın küresel para birimine dönüştürebilirler.  Böyle bir kapasite Çin ekonomisinde görülmektedir. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin'in para birimi Yuan'ı doların yerine oturtabilecekleri muhtemeldir. Buna rağmen  bölgesel koalisyonlar halinde de böyle bir alternatif bulma imkanı vardır. Bu çerçevede Rusya, Türkiye ve İran, kendi makro ekonomik göstergelerini geliştirerek  tüccarlarını milli paraların kullanılmasına yönlendirip bu süreci başlatabilirler.