Amerika'nın Dolar Hegemonyası-9
Bu bölümde Dolara alternatif para birimlerine dayalı yapılan para anlaşmaları ile ilgili konuşacağız.
Amerika'nın küresel ekonomi çerçevesinde doları araçsal olarak kullanılmasından dolayı kimi ülkeler ciddi bir şekilde doların küresel ekonomik süreçlerden kaynak para birimi olarak devre dışı bırakılmasına vurgu yapıyorlar. Öyle ki halihazırda dünya genelinde imzalanan iki taraflı anlaşmaların yüzde 60'ı ulusal para birimlerine esasen imzalanmıştır. Bu ülkeler arasında Amerika ortakları ülkelerin isimleri de görülmektedir.
Doların hegemonyasına karşı gerçekleştirilen bu ekonomik ve mali çabalar ise kimi zaman iki taraflı kimi zaman da çok taraflı anlaşmalar çerçevesinde belirirler. Bu anlaşmalar arasında parasal anlaşmalar da yapılmıştır. Parasal anlaşma ise dolara ihtiyaç kalmadan ulusal para birimleri ile iki ülke arasındaki ticari işlemlerin yürütülmesi amacı ile yapılan anlaşmadır.
Parasal anlaşma, ülkelerin ve tüccarların elinde yeni bir kapasite olup dolara dayalı ticari riskleri azaltır. Bu iki taraflı anlaşmalar öyle tasarlanmıştır ki dolara dayalı küresel mekanizmaların etkisi altını kalmıyor. Son yıllarda ise parasal anlaşmaların risklerinin en aza indirilmesi doğrultusunda farklı yollara baş vurulmuştur. Çin dolar sultasından kurtulmak için kendine has ulusal mekanizmalar geliştiren önemli ülkelerden biridir. Pekin doların ödeme sistemine bağlılığını azaltmak doğrultusunda ulusal para birimi Yuan'a dayalı sınırlarının ötesinde de işe yarayan bir sistem geliştirmiş ve bu vesile ile Yuan üzerinden ödemelerin yapılması için zemin hazırlamıştır.
Çin'in sınır dışında da geçerli olan Yuan'a dayalı sistemi yürürlüğe sokmasından güttüğü hedef SWİFT ve diğer Amerika merkezli dolara dayalı ödeme sistemlerine bağlılığını azaltmaktır. Amerika'nın SWİFT sistemini özellikle de karşı ülkeleri yaptırımlara tabi tutma hususunda araç olarak kullanması Pekin'in bu yönde adım atmasının asıl nedenidir. Çin'in geliştirdiği ödeme sistemi yürürlüğe sokulduktan sonra ülkelerin de bu sisteme rağbeti artmıştır. Bu sistem Çin'in ikili anlaşmalarını özellikle de İran ile anlaşmalarını kolaylaştırdı.
Bundan önce ise Çin milli para birimi Yuan'ı Uluslararası Para Fonunun Özel Çekme Hakkı alternatifleri arasına yerleştirmeyi başarmış ve bu para biriminin küresel ticari anlaşmalar ve işlemlerdeki rolünü arttırmıştı. Gerçekte Çin ve Rusya, İran, Türkiye ve Venezuela'yı da yanlarına alarak milli para birimlerini ticari işlemlerde kullanmaya başlayıp bu tür ikili ve çok taraflı anlaşmaların imzalanmasında öncü konumda yer almışlardır.
Amerika başkanı Donald Trump'ın Amerika'ya Çin ürünlerine uyguladığı sınırlandırmaların ardından Pekin doların yerine Yuan'ı kullanma fikirlerini uygulamaya çalıştı. 26 Mart 2018'de Çin petrol Şanghay borsasındaki petrol anlaşmalarını Yuan üzerinden yapmaya başladı. Bu girişim ise UNİON PAY online mali ödeme sisteminin tamamlayıcısı oldu. Bu çerçevede tanınmış Avrupalı bankalardan Deutsche Bank da işbirliği yapmaktadır. Mart 2018'de Çin günlük olarak 9.17 milyon varil petrol ithal etmiş ve günlük olarak 8.57 milyon varil ithalat rekorunu kırdı. Böylece Çin o günden itibaren dünyanın en büyük petrol ithalatçısı konumuna geldi. Bu rekor sayesinde ise petrol fiyatının Yuan aracılığı ile fiyatlandırılması da anlamlıdır.
Şimdi de Çin, CİPS adı ile bilinen sınır dışında da geçerli Yuan sistemine dayalı ödeme sistemini öncelik olarak ele almıştır. Bu sistemin ilk etabını ise 2015 yılında sınır dışı Yuan üzerinden ödemelerin yapılması için yürürlüğe sokmuş ve 2017'de de ikinci etabı çerçevesinde bankalar arası işlevleri bu sisteme eklemiştir. Bu çerçevede Yuan'ın uluslararası mali işlemlerdeki rolünü arttırmayı hedeflemiştir.
Daha önce ise 2014 yılında Rusya ve Çin merkez bankaları Yuan ve Ruble'nin 3 yıl boyunca takası için iki taraflı bir anlaşma imzalamışlardı. Rusya ve Çin'in bu anlaşmayı imzalamaktan hedefleri Dolar ve Euro'ya bağlılığın azaltılması ve kendi milli paralarını ticarette daha fazla kullanmaları için zemin hazırlamaları idi. Çin ve Rusya arasındaki bu uluslararası anlaşmanın değeri ise 25 milyar dolar kadar tahmin edilmektedir. Çin ve Rusya arasındaki bu mali yaklaşım ciddi şekilde hala devam etmektedir.
Rusya ve Çin dolar'ı ticari ve mali işlemlerden silme girişimlerinin devamında ilk olarak Haziran 2019'da Çin cumhurbaşkanı Xi Jinping ile Rusya devlet başkanı Vladimir Putin arasında Moskova'da bir görüşme gerçekleşti. Bu görüşmede doların iki taraflı ticari işlemlerden silinmesi ve kaldırılmasına dair bir anlaşma imzalandı. İki ülke cumhurbaşkanlarının görüşmesinin sonunda yapılan konuşmada ise Vladimir Putin iki ülkenin daha önce vardıkları anlaşmaya göre ikili ticaret hacmi 100 milyar dolar olacağına rağmen yeni anlaşmanın imzalanması ile ikili ticaret hacminin 108 milyar dolar kadara ulaşacağını belirtti.
Rusya Bilimler Akademisi'ndeki Uzak Doğu Derneği Müdürü Sergey Luziyanin ise Gazyeta sitesine 2019 yılında verdiği röportajda şöyle bir açıklamada bulundu:" Hem Çin hem Rusya Amerika'dan bağımsız olarak çalışmak istiyorlar ve bu hususta çokça vurgu yapmışlardır. Ne Çin Rusya'nın ağabeyi ne de Rusya Çin'in ağabeyi değildir. Ancak her ikisi de Avrasya'da Amerika hegemonyasına dayalı olmayan bir düzen kurmak istiyorlar. "
Rusya, Amerika ve Avrupa tarafından yaptırımlara tabi tutulduktan sonra geçmişe kıyasla dolar ve euro sultasından kurtulmak ve bağımsız bir döviz sistemi kurmak için çabalarını arttırmıştır. Rusya Ekonomik Gelişme bakanı ise bu ülkenin merkez bankasının Amerika ve Avrupa tarafından ambargolara tabi tutulmasına tepki göstererek Moskova'nın ticari işlemlerde daha az Amerikan doları kullanmaya özen göstereceğini belirtti.
Rusya devlet başkanı Vladimir Putin ise defalarca ekonomik gelişme ve maliye bakanlığından dolara bağımlılığı azaltmalarını istemişti. Daha önce ise Rusya Çin, Ukrayna, Pakistan ve İran ile parasal ve mali anlaşmalar da imzalamıştı. Bu çerçevede Rusya devlet başkanı Vladimir Putin Ağustos 2015'te dolar ve euro'nun bu ülkenin Bağımsız Devletler Topluluğu ile ticari süreçlerinde kullanılmamasına dair bir anlaşmayı imzaladı. Bu anlaşmanın imzalanması ise Rusya, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve bu birliğin diğer ülkeleri arasında ortak mali bir piyasanın meydana gelmesine yol açtı.
Kremlin'in bu husustaki bildirisinde şu açıklamalara yer verilmiştir: " Bu yöndeki taslak, dış ticaret ödemelerinde milli paraların kullanılmasına imkan tanıyor. Bu tasarı ayrıca bölgede ticareti kolaylaştırıp bölgesel makro ekonomik istikrarın yakalanmasına da yardımcı olacaktır. "
Dünya ülkeleri arasındaki iki taraflı ve çok taraflı parasal anlaşmaların sayısının artması ve ülkelerin milli para birimlerinin uluslararası mali işlemlerdeki itibarının artması ile doların hegemonyasının zayıflaması doğrultusunda yeni gelişmelerin gerçekleşmesini beklememiz gerekiyor. İki ve çok taraflı etkili parasal ve mali anlaşmalar Amerika'nın küresel ticari anlaşmalarda ve işlemlerdeki doları araç olarak kullanmasını da zayıflatacaktır.
Mevut gelişmeler ve süreç de son onyıllarda doların küresel ekonomi üzerindeki hegemonyasını güçlendiren etkenlerin silindiğini ve ortadan kalktığını gösteriyor.
Tahran Üniversitesinin tanınmış ekonomi hocalarından Dr. İbrahim Razzaki ise doların onyıllar boyunca üstünlüğünün nedenlerini şöyle sıralamıştır:" Amerika'nın İkinci Dünya Savaşının ardından küresel ekonomi alanındaki sultacı yaklaşımı, ülkelerin korkması ve Amerika'nın 100'ü aşkın ülkede askeri üs kurması, kimi dünya ülkelerinde yolsuz ve sömürgeciliğe yatkın yöneticilerin bulunması, ülkelerin talan edilmiş zenginliklerinin Amerika'ya akması, çoğu dünya devletlerinin Amerika sultası altında dolar ekseninde çalışan örgütler ve kurumlara aşırı güvenmesi ve hoşgörüsü, özellikle de neo-kolonyalizm döneminde Batılı üniversitelerde Batıcı dahilerin yetiştirilmesi, yerli kültürlerin temizlenmesi ve Batı ve Amerika kültürünün yaygınlaşması hedefi ile farklı ülkelerde kendini sömürgeleştirme yani oto kolonyalizm kültürünün oluşturulması. "
Emperyalist dünyanın tüm bu çabalarına rağmen dünya ülkeleri arasında ikili ve çok taraflı mali ve parasal anlaşmaların imzalanması ve Amerika'nın mali yaklaşımlara eleştirilerin artması ile Amerika'nın ortakları özellikle de Avrupalıların da tepkileri ile doların hegemonyası ile mücadele için küresel bir konsensüsün sağlandığı gözlemlenmektedir.