Batı'da Yaşam-15
Bu bölümde Batılı ülkelerde yoksulluk meselesini ve boyutlarını ele almaya çalışacağız.
İsviçre'de kimi anneler bir günlük bebeklerini hastanelerin çöp kovalarına bırakırken, başka bir İngiltereli öğrenci çöp kutusunda yiyecek aramaktadır. Kimileri için Yeşil Kıta'da yoksulluğun kara yüzünün olduğuna inanmak mümkün değildir. Kimileri ise Amerika'nın dünyanın en büyük ekonomisi ve en zengin devleti olmasına paralel olarak bu ülkede dünyanın en zengin milletinin yaşamadığını da biliyorlar. İşte sohbetimizin devamında Batılı ülkelerde yoksulluk ve yoksulların durumunu ele almak istiyoruz.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı 2018 yılında Amerika'da 40 milyon kişinin yoksul olduğunu ve 18 milyonu aşkın kişinin de mutlak yoksul durumda olduklarını duyurdu. Bu haberin yayımlanması Amerikan siyasi makamlarının tepkisi ile karşılaştı. Amerika hükümeti makamları ise bu rakamları abartılmış rakamlar olarak değerlendirip Amerika'da mutlak yoksul kişilerin sayısının yaklaşık 250 bin kişi olduğunu iddia ettiler.
Amerika'nın Birleşmiş Milletler Teşkilatı'ndaki dönem temsilcisi Nikki Haley de BMT'na Amerika'daki yoksulluk durumu ile ilgili istatistikler yayımlamasına hak tanımayarak şöyle bir açıklamada bulundu: "Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın Amerika'da yoksulluğu incelemek istemesi tamamen gülünçtür. "
Trump'ın Amerika başkanı olduğu dönemin ilk iki yılında Amerika'da istihdam ve iş imkanları alanındaki iyileşmeler ile ilgili birçok rapor yayımlandı. Ancak New York Times gazetesi bu raporların doğru olduğuna kanaat getirerek şöyle bir rapor yayımladı: "Amerikalılar, istihdamın yoksulluğun çözümü olduğunu düşünmek istiyorlar. Ancak hiç de böyle değil. "
Bu Amerikan gazetesi raporunda işsizlik oranının azalmasına ve kimsenin dolduramayacağı çalışma fırsatları ve boşluklarının yaratılmasına rağmen Amerikan eğitimli kesimin aklında bu istihdam fırsatlarının geçimi sağlamak için yeterli olup olmadığı sorusunun oluştuğunu belirtiyor.
Amerika'da yoksulluk ile ilgili istatistikleri yayımlayan Washington Post ve USA Today gibi Amerikan gazeteleri ve Time gibi dergiler ve hatta siteler de uzun uzadıya bu ülkedeki yoksulluk ve mutlak yoksulluk ile ilgili makaleler ve raporlar yayımlamışlardır. Buna rağmen çoğu insanlar hala yanlış bir düşünceye kapılarak Amerika'daki yoksulluğun diğer ülkelerdekinden farklı olduğunu düşünüyorlar. Bu kişiler Amerika'da yaşam standartlarının birçok ülkeye göre daha yüksek olduğundan dolayı bu ülkede yoksulların diğer ülkelerde olan yoksullardan farklı olduğunu ve bu yüzden yoksul sayılmadıklarını düşünüyorlar.
Uluslararası Çocuklar Örgütü sitesi ise Amerika'daki yoksul çocuklar ile ilgili istatistikleri yayımlayarak bu düşüncenin yanlışlığını ispatladı. Bu örgüt raporunun başında şöyle yazdı: "Amerika'da her 7 çocuktan biri yoksul dünyaya gelmektedir. Şaşırdınız mı? "
Daha sonra bu örgüt şöyle bir açıklama yapıyor: " Amerika zengin bir ülke olduğu için bu ülkedeki yoksulların sadece Amerika kriterleri ile yoksul olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak gerçekte Amerika'daki yoksul çocukların sayısı gelişmiş ülkelerdekine göre çok daha fazladır. "
Amerika nüfus sayımı genel müdürlüğü istatistiklerine göre bu ülkede 15 buçuk milyon kişi yoksul durumundadır. Amerika'da yoksul çocuklar ile ilgili diğer istatistikler ise bu ülkedeki çocukların yaklaşık yüzde 40'ının 18 yaşına varmadan en az bir yıl yoksullukta yaşadıklarını gösteriyor.
Avrupa kıtası kimilerine göre Amerika'dan sonra yeryüzündeki cennet parçalarından bir başkasıdır. Ancak mevcut istatistikler ve yaşam standartları başka bir şey söylüyor. Toplumsal istatistiklere göre Avrupa genelinde halkın yüzde 20'si yoksulluk tehlikesi altındadırlar.
Yaklaşık on yıl önce Avrupa Birliği yoksulluğun azaltılması ile ilgili bir plan hazırlayarak 2020 yılına dek yoksulluk tehlikesinde olanların sayısını 20 milyon kadar azaltılmasını ön gördü. Ancak son istatistikler sadece 5 milyon kişinin günümüze dek yoksulluk çizgisinden uzaklaştığını gösteriyor.
İngiltere'nin Kuzey Batı'sında Lancashire bölgesindeki bir okulun müdürü Callingwood okulundaki her 10 öğrenciden birinin ülkede yemek ihtiyacı olanlara yardım eden Yemek Bankasından yardımlar aldığı ailede yaşadıklarını bildirdi. Callingwood okulundaki öğrencilerin okula girer girmez çöp kovalarında yemek aradıklarını söylüyor.
Toplumsal sınıflar arasındaki çatlaklar, yetersiz beslenme ve beslenme yoksulluğu, çocukların yoksulluğu ve İngiltere halkının yemek bulmak için borç almaları hususları ara sıra İngiltere medyası ve gazetecilerinin odaklandığı konular olmuştur. İngiltere'deki beslenme yoksulluğu ile ilgili raporlar Guardian ve İndependent gibi medya organlarının 13 milyar doları aşkın bir rakamın her yıl yemek artıkları vesilesi ile israf edildiği haberini yayımladığı bir sırada sunulmaktadır. 2018 yılında Amerikan haber ajansı CNN İngiltere'de ilk " artık yemekler marketi"nin açıldığı haberini yayımladı. Bu markette çöp kutularından toplanan bedava artık yemeklerin ısmarlanması için bir ortam hazırlanmıştır.
Avrupa'da yoksulluk ve açlık meselesi İngiltere ile kısıtlı değildir. Örneğin adı geçen market aslında " çöpe atılan yemekler projesi"nin bir parçasıdır. Bu da " artık ve atık yemekler üreten mekanlar tarafından yönetilmektedir. Bu projenin resmi sitesi ise şimdiye dek 1.1 milyon kilo atık yemeği belediyeler onları toplamadan önce kurtardığını ve 44 bin kişinin karnını doyurduğunu bildirmiştir. İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde şubeleri bulunan bu proje, faaliyetlerinin bir kısmında da okulların ihtiyacı olduğu yemekleri karşılamaya girişmiştir. Avrupa'daki diğer ülkeler de durum aşağı yukarı aynıdır ve toplumun belli bir kesimi yoksulluk ve açlıkla uğraşmaktadır. Bu ülkelerin en önemlilerinden biri de Fransa'dır.
2017 yılının son günlerinde Avrupa halkı kendilerini Noel ve yeni yıl kutlamaları için hazırladığı sırada Twitter'de bazı görüntülerin yayımlanması Fransa'yı sarstı. Bu görüntüde bir kaç çocuğun Aralık soğukluğunda Paris'teki bir kuru temizleme dükkanına sığındıkları ve büyük çamaşır makinelerinde uyudukları görülüyordu. Kendisinin bu fotoğrafı çektiğini söyleyen kullanıcı, bu çocukların sahipsiz yabancı mülteciler olduklarını ve uyumak için yerleri olmadığını da mesajında paylaştı. Buna rağmen bu görüntüyü görmekten ziyade Fransızların canını acıtan şey ülke makamlarının bu görüntülere tepkileri idi.
Paris Polis Teşkilatı Başkanı Michel Delpuech çamaşır makinelerinde uyuyan çocukların sayısının 25 kişi olduğunu söyleyerek kimilerinin suç çeteleri üyesi Fransızlardan olduğunu da sözlerine eklemişti. 2018 yılında makamından istifa eden Fransa dönem içişleri bakanı Gerard Kolomp da bu çocukları hırçın ve agresif olarak niteleyerek onların sokaklardaki varlığının toplumda güvensizliğe neden olduğunu söyledi.
Euro News raporları ise Avrupa kıtasının genel olarak yoksulluk ve açlık krizi yaşadığını gösteriyor. Bu haber ajansı yoksulluk tehlikesinin Avrupa vatandaşlarından 4'ünden birini tehdit ettiğini bu arada Avrupalı kadın ve çocukların özel bir şekilde tehlikede olduğunu bildirmiştir. Bu gerçeğin ispatlayıcılarından biri de İsviçre'de " bebek pencereleri" ya da " bebek kovaları"nın artmasıdır. Bu kovalar anneleri tarafından korunamayan bebeklerin bırakıldığı yerdir.
İsviçre'deki ilk bebek kovanı ise 2011 yılında Zürich kentinin merkezine yerleştirildi. Bu kova bir günlük ila 6 haftalık bebeklere ev sahipliği yaptı.
Bu kovaların diğer noktalara yerleştirilmesi de devam edince böylece İsviçre'de hastanenin yanında da bu kova yerleştirildi. Burada dikkat çekici nokta ise Davos devlet hastanesi yanında bebek penceresinin yerleştirilmesidir. Bilindiği üzere Davos, her yıl Dünya Ekonomik Forumu'na ev sahipliği yapmaktadır.