Ağustos 13, 2020 18:56 Europe/Istanbul

Bilindiği üzere su, inanın yaşam çevresinin kalkınması ve iyileştirilmesi için büyük katkısı olmuştur. Bugün sizlerle İran’da “Yahçal” yani buz ocakları, özellikleri ve mimarisini ele alacağız. 

Belirtildiği gibi suyun, insan yaşadığı çevre ve ortamın kalkınmasında büyük katkısı ve değerli rolü olmuştur ve İran tarihi boyunca su ile ilgili bir çok tarihi bina inşa edilmiştir. Farsça Yahçal olarak bilinen buz ocakları, bu bağlamda İran mimarisine has en özel su binaları olarak doğadan en fazla yararlanma ve Sudan en çok randıman almak için inşa edilmiştir. Her türlü süsten arınmış, huni şeklindeki kubbesi ile kent ve köylerin kalabalığından uzak tamamen mühendislik kurallarına göre inşa edilen bu binalarda akışkan ve yumuşacık su, buz gibi sert bir maddeye dönüşüyor.

Buz ocakları, İran platosunun en önemli binalarından biri olarak asırlar boyunca bu topraklarda yaşayan insanların ihtiyaçlarını gidermiştir. Ab Anbar’ın suyun depolanması için özel bir bina olduğu gibi Yahçal, buz ocakları da buzun korunması için yapılmıştır. Buz, kış mevsimi ve yılın soğuk aylarında hazırlanır ve sıcak mevsimlerde bir sonraki kış aylarına kadar tüketilirdi.

İran coğrafyasının büyük bölümü sıcak ve kurak bölgede bulunması ve yaz aylarının uzun sürmesi nedeni ile soğuk bir yudum suyun içilmesi veya dondurmanın yenmesi, büyük bir zevk ve lezzetli olabilir. Ayrıca yaz aylarında et, süt ürünleri ve diğer gıda maddelerinin bozulmasını engellemek ve taze tutulması için, yaz aylarında buzun kullanılmasını kaçınılmaz kılıyor.

Tüm iklimsel şartları ısı veya ihtiyaç olan soğukluğu oluşturmak için kullanmak, İran geleneksel mimarisinin temel ilkelerindendir. Nitekim güneş ışınları ve ısısı ile beraber gerekli yapı malzemelerinin kullanılması ile gerekli olan ısı depolanmaya çalışılırken kış soğuğu veya gece vakti soğuk hava ve hatta derinliğe göre ısının düşmesi de soğuk ortam oluşturmak için kullanılan ince detaylardır.

Safeviye dönemine kadar buz ocaklarının tarihi geçmişi ile ilgili detaylı bilgi mevcut değildir. Greçi Safevi döneminden önce tarihi metinlerde, hikayelerde ve şiirlerde buz kelimesi sıkça kullanılmıştır, fakat buz yapma tarzından asla söz edilmemiştir. Bu konu ile ilgili en eski belgeye, Safevi döneminde hicri 1076 (miladi 1666) yılında tarihi kent İsfahan’ı ziyaret eden Fransız seyyah Jan Şardin (Jean Chardin) seyahat namesinde rastlanılır; burada İsfahan’da buz ocaklarında buz üretildiği anlatılıyor.

Chardin şöyle yazıyor:

Buz kentin dışında ve çatısı olmayan noktalarda satılıyor. Buz üretmek için bir alanda kuzeye doğru bir kuyu ve karşısında da 40 veya 50 cm derinlikte kare şeklinde küçük havuzlar kazılıyor. Gece vakti bunlar su ile doldurulur ve sabaha doğru tamamen donuyor. Sonra bahçivan testeresi ile kırılarak parçalanır. Tüm bu parçalar çukur bölgede depolanır ve buzlar mümkün olduğu kadar daha küçük parçalara bölünür. Buzlar ne kadar fazla kırılırsa daha iyi donar. Daha sonra söz konusu kare alanları yine önceki gün gibi su ile doldurulur ve 8 gün boyunca aynı işleme devam ediliyor. Sonra akşam vakti mahallenin sıradan insanları toplatılır, kazılan çukur etrafında meşaleler yakılmışken büyük bir coşku ve sevinç çığlıkları ile onları coşturacak saz müziği eşliğinde çukura girer, büyük buz parçaları kırar, birbirine daha fazla yapışsınlar diye aralarına su serpilir ve ardından buz ocağının ağzı gerekli malzemelerle kapatılır.

Chardin yazılarının devamında yaz aylarında buz ocağının açılması ile halkın yine kutlama törenleri düzenlediklerini belirtiyor. Buzlar yavaş yavaş buz ocağından çıkartılarak satılırken bir kısmı da çalışmalara katılarak yardımda bulunanlara aitmiş. Burada İran’da bu şekilde üretilen buzlarda dikkat çeken konu, buzların temiz ve güzel olmasıdır, öyle temiz ve güzel ki içinde en ufak pislik, kirlilik veya başka bir pürüz görülmemesidir.

Mimari sanatı ve mühendislik bilimi açısından buz ocağı, “insan, doğa ve mimari” biliminin en iyi mısdağıdır ve insanın doğanın çeşitli mevsimlerdeki davranışları ve unsurları arasındaki teamüldür. İran’ın dört bir yanında ve özellikle kurak kesimlerinde yaz ayları çok sıcak ve dayanılmazdır. Bu yüzden buz halkın zaruri ihtiyaçlarından biri olarak içme suyunu serinletmenin yanısıra gıda maddelerini taze tutulması için de kullanılırdı. Kentler ve köylerde Ab Anbarlar veya kamu havuzlarının hayır niyetle inşa edilmesine veya vakıf olmasına rağmen buz ocakları, sahipleri için büyük gelir kaynağıymış.

Buz yapımı süreci, yer altı kanallar olan kanatlardan başlar. Suyun kanatlarda akması ile su, dinlenme fırsatı bulur ve kış aylarında buza dönüşür. Bazen de bu su dağlardaki karın erimesinden temin edilirdi.

Buzun uzun süre tutulması için ısı yalıtımına ihtiyaç vardı. Bu yüzden buz, yerde kazılan bir çukurda tutulurdu. Buzu korumak için İran’da 3 çeşit buz ocağı inşa edilirdi: kubbeli buz ocağı, yer altı buz ocağı ve tavansız buz ocağı.

Buz mahzeni veya çukuru üzerine kerpiçten inşa edilen büyük kubbeli buz ocakları genelde İran’ın kuzey doğusu ve orta çöl bölgesinde inşa edilirdi. Bu buz ocakları huni şeklinde büyük bir çukura sahipti ve en dipte eriyen buzların ocaktan çıkabilmesi için bir yol açılırdı.

Tahran, Save, Zencan, Hemedan ve Tebriz gibi bölgelerde başka tarz buz ocakları inşa edilirdi. Buradaki buz ocaklarının gövdesi yeraltındaydı ve kalın duvarları moloz taşı veya tuğla, harç için de Saruj veya kireç kum kullanılarak örülürdü. Tavanları da genelde tuğla ile işlenen tonoz tavandı.

Buz ocaklarının 3. Tarzı İsfahan’da inşa edilirdi. Duvarları 4 ila 5 metre yükseklikte ve 12 metre uzunluğunda olurdu. Duvarın kuzey kesiminde derinliği 5 ila 6 metre uzunluğu 12 ve eni 5 metre olan bir havuz yapılırdı. Buz akşam hazırlanır, sabah vakti havuza taşınırdı. İşlemin bitmesi ile buzların üstü bir ila iki metre kalınlıkta saman ile örtülür ve yazın sıcak aylarında ihtiyaca göre kullanılırdı.

Yahçal – Buz ocakları 3 bölümden oluşurdu: gölge yapan uzun duvar, bu yapay havuzlar ve buz mahzeni. Buz mahzenleri ise iki şekilde yapılırdı: huni tavanlı kendisi kubbe şeklinde olan mahzenler ve dikdörtgen bir koridor olan tünel mahzenler.

Tüm buz mahzenlerinin ortasında derin ve büyük bir çukur kazılırdı, burası buzların depolandığı bölümdü. kubbeli buz ocaklarında bu çukurların şekli, yarı çapı yaklaşık 4 metre veya daha fazla olan bir daire, tünel ve dikdörtgen şeklinde olan buz ocaklarında ise koridorun yaklaşık uzunluğu kadardı. Çukurların derinliği ise farklıydı ve üretilen buz miktarı, rutubet ve toprağın yeterli soğukluğuna göre 10 metreye ulaşırdı.

Bu çukurların duvarları tuğladan örülür; Kahgel denilen sıva ile sıvanırdı ve arkası da kömür tozu veya başka malzemeler ile doldurulurdu. İran geleneksel mimarisinde bolca göze çarpan, saman, kil ve suyun belirli oranda karışımından elde edilen Kahgel, sıcaklık ve rutubet açısından çok iyi bir izolasyon malzemesidir.

Kazılan çukurların dibine ulaşmak için duvarda küçük merdivenler yapılırdı.

Buzların erimesi sonucu oluşan rutubet ve sular, buz ocağının temeline sızarak sorunlar oluşturabileceğinden mimarlar bu yıpranmayı engellemek için buz ocağının dışında bir çukur kazar ve ince su yolları ile buz ocağının dibine bağlantı kurarlardı. Böylece eriyen buzlardan oluşan su, söz konusu kuyulara doğru yönlendirilirdi.

Buz yapmak için gölge yapan duvarın dibinde havuzlar yapılır kış akşamları belirli seviyede su ile doldurulurdu. Gece ayazında havuzlardaki su buzlanırdı. Ertesi gece bu buzlar üzerine eklenen su miktarı, bir gecede donabilecek kadardı. Genelde eski buzların üzerindeki su miktarı birkaç cm.den fazla olmazdı. Bu işlem buz kalınlığı havuzların yüksekliğine ulaşıncaya kadar tekrarlanırdı.

Ardından buz ocağı sahipleri oluşan buzları balyoz veya başka aletlerin yardımı ile parçalara ayırır, her bir parçayı zincirlerle taşıyarak buz mahzenine götürür ve buradaki çukura yerleştirirlerdi.

Buz ocağı sahipleri yaz aylarında buzları daha kolay kullanmak için depolarken aralarında saman veya buğday sapları serperlerdi.

Çölün bazı bölgelerinde üzerini örter ve buz ocaklarının girişlerine duvar örerek kahgel ile tüm boşlukları doldurulurdu.

Mueyyidi buz ocağı İran ve dünyanın en büyük kerpiç buz ocağıdır. Bu bina Safeviler döneminin sonlarında inşa edildi. Adını da suyunu sağladığı ünlü Mueyyidi kanatından almıştır. Huni şeklindeki bu binanın ucu, güneş ışınlarını en az miktarda cezbedecek şekilde yapılmış, söz konusu huninin etrafında uzun duvarlar örülmüştür böylece rüzgarın esmesi ve oluşan gölge nedeni ile hava sıcaklığı önemli oranda azaltılmıştır.

Mueyyidi buz ocağı günümüzde Kerman ilinin en önemli turistik cazibelerinden biri olarak dünyadan bir çok turisti kendine hayran bırakıyor.

Buz ocaklarının süslemeleri sade olmalarına rağmen bir o kadar da çekicidir. Zira bu süslemeler sadece bir malzeme ve kerpiçlerin rengi ile oluşturulmuştur.

Zevk sahibi mimarlar en sade yöntemlerle kerpiçleri biraz ileri biraz geri yerleştirmekle oluşturdukları desenlerle uzun duvarların sadeliği ve sıkıcılığını yok etmeye çalışmışlardır.

İran’da Kaşan, Kerman, Refsencan kentinde Abbas Abad ve Arg-ı Bem’de olan buz ocakları bu güzel yöntemle süslenerek bu toprakların tarihi mazisinde İranlı mimarlarını zevklerini kalıcılaştırmışlardır.