İran'da Doğa Terapi Turizmi-1
Bu yeni sohbetimiz boyunca sizi doğanın mucizeleri ve insanların tedavisindeki rolü ayrıca bu alanın turizmdeki konumunu ele almaya çalışıp İran'ın da bu alandaki potansiyellerini sizlere tanıtmak istiyoruz.
Sağlık turizmi ve tedavi ya da medikal turizm ülkelerin turizm alanındaki fırsatlarından ve potansiyellerinden sayılır. İran da doğal güzellikleri, dört mevsimli iklimsel özellikleri, ılıcaları ve kaplıcaları, maden suyu kaynakları ve benzeri doğal zenginlikleri ile bu alanda büyük kapasiteye sahiptir. Bu seri sohbetimizde özel olarak İran'ın turistik açıdan önemli olan kapasiteleri ve potansiyellerini tanıtmaya çalışacağız.
Turizm son yıllarda yatırımcı alma konusunda farklı toplumlarda büyük gelişmeler yaşamış ve önemi iyice artmış alanlardan biridir. Bu büyüme ve gelişme o kadar ehemmiyetli ki bu dalın endüstri olarak adlandırılmasına yol açmıştır. Öyle bir endüstri dalı ki yatırım yapmak için farklı potansiyellere sahiptir.
Turizmin eğlence turizmi, ticaret turizmi, kültürel turizm, dini turizm, bilimsel turizm, sportif turizm ve sağlık turizmi diye farklı dalları vardır. Sağlık turizmi de turizmin önemli alt bölümlerinden biri olarak bilinip önleyici, kondisyon turizmi ve tedavi turizmi diye alt grupları vardır. Tedavi turizminin alt dalları arasında ise doğa terapi, anormal tedaviler, tıbbi tedaviler, cerrahi, klinik tedaviler, teşhis, hastane tedavileri, geleneksel tıp, akupunktur, enerji terapi, yoga, meditasyon gibi dallarına değinmek mümkün.
Dünya Turizm Örgütü'nün tanımına esasen turisti yolculuk yapmak ve seyahat etmeye teşvik eden hedeflerden biri de sağlığın ve kondisyonun korunmasıdır. Sağlık alanları ve komplekslerine seyahat edip maden suyu kaynakları, spa ve kaplıcaların bulunduğu bölgelere gitmek monoton günlük hayatın gerilimlerinden kurtulmak ve tıbbi müdahale olmadan yeniden canlanmak için yararlıdır. Turistin belli bir fiziksel hastalığı olmadığı zaman yaptığı seyahatlerin de sağlık turizmi alanında olduğu söylenmelidir.
Sağlık turizmi doğrultusundaki seyahat ise fiziksel ve zihinsel sağlığın korunması, iyileşmesi ve tekrar kazanılması için 24 saati aşkın ve 1 yıldan daha az bir süre süren seyahattir. Hayat tarzının değişmesi, nüfusun yaşlanması ve sağlık hizmetleri sisteminin gereksinimleri sağlık turizminin zuhurunun önemli etkenlerindendir. Bu etkenlerin toplamı ise sağlık turizmini halihazırda turizm türlerinin en gelişmeye yatkını haline getirmiştir.
Bu nedenden dolayı ülkeler de bu endüstri ve turizm dalını geliştirmeye odaklanmışlardır. Bu çerçevede ülkeler bu alanda planlamalar da yapmışlardır. Belki de makine ve bilgisayar çağında, insanların fit olma isteği, doğal kaynaklar ve vitamin ve mineraller alma isteği, acıları azaltma ve stres düzeylerini düşürme yönündeki talepleri kaplıca, maden suyu veya bitkisel ilaçlardan yararlanma isteğini de iyice arttırmış ve ilgi odağına yerleştirmiştir. Öyle ki her toplumsal kesim ve her gelir grubuna ait insanlar bile doğal tedaviye dayalı turizme ilgi göstermeye başlamışlardır.
Tedavi turizminde tıbbi müdahaleler temel sayılır. Müşteri ya da bir başka ifade ile kronik veya ağır hastalıktan dolayı rahatsızlık yaşayan turist kendi sorunlarını ve hastalığını tedavi etmek veya normal ve bilinen tıbbi yöntemlerden yararlanmak ya da bilimsel olmayan tecrübe ile denenmiş yöntemlere baş vurmak için başka bir yere seyahat yapar. Ancak önleyici turizmde kişiler gidecekleri mekanda doğal imkanlardan yararlanmak için seyahat ederler.
Bu doğal imkanlar arasında uygun ve el verişli iklim, kaplılcalar, tedavi amaçlı çamur havuzları, zihinsel huzur verici alanlar ve benzerlerine değinmek mümkün. Bu gibi alanların insanı rahatlattığı ve sakinleştirdiği bilinmektedir. Gerçekte bu imkanlardan yararlanmak insanın hem ruhsal ve psikolojik hem de fiziksel olarak kendini yeniden ayağa kaldırmasına yol açıp sıradan faaliyetlerini devam ettirmek için ona gerekli enerjiyi aşılar. Bu imkanlardan yararlanan kişilerin belli bir hastalıkları veya rahatsızlıkları yoktur. Bu insanlar doğal imkanlardan yararlanarak gerçekte her hangi bir ruhsal veya fiziksel hastalığa ve rahatsızlığa yakalanma riskini düşürmek ve bu gibi durumları önlemek istiyorlar.
Doğa tedavi turizminde de turist doğal imkanlardan yararlanır. Ancak aradaki temel fark, turistlerin özel bir hastalıklarının veya sorunlarının olmasıdır. Bu çerçevede bu alandaki turistler doğal durumlarını elde etmek ve fiziksel veya ruhsal hastalık durumundan kurtulmak için doğal mekanlara baş vuruyorlar. Bu kişiler tedavi süreçlerini denetleyen ve planlamalarını yapan uzmanlar yardımı ile de bu seyahatlere çıkabilirler.
Cilt hastalıkları, solunum yolu hastalıkları, romatolojik ve adale sorunları yaşayanlar da genel olarak bu alanda yer alan insanlardandır. Ayrıca cerrahiden geçen hastalar, sağlıklarını tam olarak kazanmak için kaplıcalara, tuz göletlerine, çamur havuzlarına, güneş, kum ve benzeri havuzlarına gidebilirler. Tabii bu süreç doktorların ve uzmanların denetimi altında olursa daha da etkili olacaktır.
Demin de söylenenlerden yola çıkarak kaplıcaların yabancı turistlerin ilgi odağında yer aldığı aşikardır. Tabii kaplıcalar en çok da psoriasis adı ile bilinen sadaf hastalığının tedavisindeki rolleri ile tanınıyorlar. Ancak romatizma, sinirsel sorunlar, ortopedik, travmatolojik, kadın sorunları, cilt sorunları, böbrek hastalıkları ve psikolojik sorunlara da iyi gelmekte ve bu durumlara da merhem olmaktadır.
İran'ın sağlık turizmi alanlarındaki büyük kabiliyetleri arasında ise su terapisi, kaplıca ve maden suyu alanlarına değinmek mümkün. İran'daki maden su ve kaplıca çalışmaları ve araştırmaları 1927 yılında başladı. Bir yıl sonra ise ilk kez Haraz karayolunda Ab Ali maden suyu kaynağı kullanıldı. 1974 yılında ise İran jeoloji örgütü İran maden suyu kaynaklarını araştırma ve sınıflandırmayı gündemine aldı ve yaklaşık 400 kadar maden suyu ve kaplıca kaynağını jeolojik, tektonik ve temel kaynakları açısından araştırdı. Böylece İran genelinde birçok kaplıca ve maden suyu kaynağı turist alma hedefi ile tedavi amaçlı kullanılmaya başlandı.
Mineral sular ise içlerinde bulunan kimyasal maddelerden dolayı kükürtlü, sulfatlı, bikarbonatlı, kloritli, demirli ve radyoaktif olarak sınıflandırılmaktadır. Sulforlü olarak da bilinen kükürtlü sular, örneğin İran'ın Kuzey'indeki Tonekabon bölgesinde bulunan Sahte Ser mahallesindeki Sadat kaynağı gibi kaplıcalar genelde solunum yolu, cilt ve romatizmal sorunların tedavisi için kullanılır. Sulfatlı sular ise sodyum ve magnezyum katyonları içerdiğinden dolayı vücudun atıklarının boşaltılmasında etkilidirler. Bu sular kloritli olmaları halinde klorosulfatlı sular olarak biliniyorlar. Sakinleştirici, kaşınmayı önleyici özelliklere sahipler. İran'ın Kuzey Batısında bulunan Serab kentindeki kaplıca sulfat kaynakları ve kaplıcaların örneklerindendir.
Bikarbonatlı sular ise gazlı olduklarından dolayı vücudun dış bölümlerine iyi gelmektedir. Bu sular idrarı arttırıp nabzı düşürür ve damarların açılmasına yol açıyor. Kazvin eyaleti Harakan kaynakları karbonatlı ve Erdebil eyaletindeki Sareyn bölgesindeki kaplıcalar ise bikarbonatlı suların birer örneği sayılabilir. Klorürlü sular da hem iç organlar hem de dış organların tedavisi için kullanılır. Romatizma, raşitizm, veya lokal sorunlar için kullanılır. Klorürlü sularda yıkanmak dış damarların açılmasına da yol açar. Bu da solunum yolu sorunları için iyi gelir. Bu sular ayrıca tetikleyici, idrar arttırıcı ve sakinleştirici olup sindirim sistemine de iyi gelebilir.
Demir zengini sular ise farklı düzeylerde demir oranına sahip olup hemoglobin ve alyuvarların artmasına neden olup anemi ve sindirim sistemi ayrıca gelişme sorunları tedavisinde kullanılır. Ab Ali ve Larican kaplıcaları ise demirli suların tanınmış örneklerindendir. Son olarak da radyoaktif sular özellikle de radon gazı içeren sular olup dokuları daha aktif hale getirirler. Çoğunlukla da romatizmal, eklem ve sinirsel sorunların tedavisi için kulllanılırlar. Bu sular ayrıca cilt hastalıklarının tedavisinde ve kimi kadın hastalıklarında da etkilidirler. İran'ın Kuzeyinde bulunan Ramser Ab Siyah kaynağı ve Erdebil'in çoğu kaplıcaları bu gruba girmektedirler.
Yıllık olarak yaklaşık 45 milyon turist dünya genelinde kaplıcalardan hastalıklarını tedavi etmek için yararlanırlar. İran da sağlık turizmi özellikle de doğal tedavi turizmi alanında büyük kapasitelere sahiptir. İran jeoloji örgütü ise kimyasal analizini yaparak yaklaşık 369 kadar maden suyu ve kaplıca kaynağını tanıtmıştır. Bu arada Batı Azerbaycan eyaleti 49, Erdebil eyaleti ve Mazenderan da 42'şer kaynakları ile önde gelen bölgelerdir.
İran'ın maden suları ise tedavi ve ekoturizm kullanımlı kaynaklar olarak İran'ın farklı noktalarında bulunmaktadırlar. Böylece İran'ın birçok eyaletinde bu kaynaklara rastlamak mümkün.