Eylül 25, 2020 16:29 Europe/Istanbul

Bu bölümde İslam'ın belirgin bir şekilde vurgu yaptığı kimi ahlaki özellikleri ele alacağız.

Geçen sohbetimizde ahlaki mekarimlerden yararlanmak için kendimizi ve toplumumuzu kutsal ilahi zatın ahlaki cilveleri ile süslememiz gerektiğini çünkü en güzel ve en belirgin ahlaki ve yüce ve kapsamlı özelliklerin kutsal ilahi zatta görüldüğünü söyledik. Böyle bir bakışın insanı halis muhlis ilahi varlık yaptığını, en yüce ahlaki seviyelere varmaya yardımcı olduğunu, ahlaka dayalı tavırlar ve davranışları insanda kurumsallaştırdığını  ve ahlaki taahhütlerin dayanağı olduğunu da söyledik. Sohbetimizin devamında ise kimi eşsiz ilahi ahlaki özellikleri sizlere anlatmak istiyoruz. 

Allah'ın değişmez zatından kaynaklanan tüm sıfatlar ve isimlerin güzel olması ve erdem kılavuzu ve hedefli olmasına rağmen bu arada bazı özelliklerin merkezde yer aldığını söyleyebiliriz. Bu çerçevede sonsuz ilahi rahmeti gözden kaçırmamamız gerekiyor. Çünkü Kuran-ı Kerim'de 113 sure rahman ve rahim sıfatları ile başlamış ve buna ilaveten Kurani ayetlerde 104 kez de ilahi rahmetten söz edilmiştir. Bu da rahmetli olma özelliğinin semavi Kuran-ı Kerim kitabında özel konumu ve yerini göstermektedir.  

Rahmetin kaynağı, hüküm süren her şeyin sahibi ve varlık aleminin gerçek yaratıcısı, kudret ve mutlak ihtiyaçsızlıkta olan Allahu Teala'dır. Kuran-ı Kerim'in Sad suresinin 65 ve 66'ncı ayetlerinde bu hususta şöyle buyrulmuştur: " ﴾65﴿   ....... Karşı konulmaz güç sahibi tek Allah’tan başka tanrı yoktur.﴾66﴿   O, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin rabbidir, daima galiptir, çok bağışlayıcıdır."

Evet, kudretin doruğunda olan Allahu Teala'nın mutlak iradesi ve önlenemez iradesine kimse karşı koyamaz. Allahu Teala  kullarının günahlarını ve hatalarını bağışlayabilir. Onların hatalarına göz yumabilir ve rahmeti ve lütfunu onlara gösterebilir.  Ancak ona giden kapıları açık tutmak için dünyaya rahmet olarak gönderilen Peygamberi Hz. Muhammed saa'e Zümer suresinin 53'üncü ayetinde şöyle buyuruyor: " De ki (Allah şöyle buyuruyor): "Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir."

Sonsuz rahmeti yeryüzü ve gökleri kapsayan merhametli şefkatli Allah'ımız, kendi rahmeti ve fazlına umutları arttırmak için onun rahmetinden umutlarını kesenleri  Yusuf suresinin 87'nci ve Hicr suresinin 56'ncı ayetinde kafirlik yapanlar ve sapkınlar  olarak adlandırır.  Allahu Teala mutlak ihtiyaçsız olduğu,, kullarına hiçbir ihtiyacı olmadığı halde isyankar kullarına karşı lütuf ve merhamet gösterir ve İbrahim suresinin 8'inci ayetinde şöyle buyurur: " “Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz de gerçek şu ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye lâyık olandır.” 

İhtiyaçsızlığın doruğunda olan bir Allah,  kullarının ruhları ve canlarında umut kıvılcımlarının sönmemesi ve rahmet taneciklerinin vücutlarında yetiştirilmesi için yine En'am suresinin 54'üncü ayetinde şöyle buyuruyor: " Âyetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: "Selâm size! Rabbiniz merhamet etmeyi -bir lutuf olarak- kendine yazdı. Gerçek şu ki, sizden kim bilmeyerek bir kötülük yapar da ardından tövbe edip kendisini düzeltirse, bilsin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir."

Allahu Teala'nın rahmetinin doruk noktası, yaptıklarından pişman olan ve tövbe eden  hatakar kullarının kötülükleri ve günahlarını bağışlamasının yanı sıra   onları temizlemesi ve ardından da amel dosyalarını iyilikler ve hasene amellerle süslemesidir. Böylece onların karanlık geçmişleri tamamen unutulur.  Kuran-ı Kerim'de ise ilahi rahmetin bu eşsiz ve parlak cilvesi Furkan suresinin 70'inci  ayetinde şöyle anlatılmıştır: "  Ancak tövbe edip inanarak erdemli işler yapanın durumu başkadır; Allah böylelerinin kötü hallerini iyiye çevirecektir. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir."

Bir kez daha bu anlatılmayan güzel ilahi lütufların, sonsuz, uçsuz bucaksız ilahi rahmet kaynağından, dünyanın mutlak ve hakiki maliki olmasına rağmen geldiğini hatırlatmamızda fayda var.  Ancak aynı zamanda Allahu Teala   ona yakın sayılan meleklerini kullarının günahları ve hatalarını affettirmek için mağfiret talep etmelerine yardımcı olmalarını emreder. Kuran-ı Kerim'de  ise bu hususta Şura suresinin 5'inci ayetinde şöyle buyrulmuştur: "Melekler de rablerinin yüceliğini hamd ile dile getiriyorlar ve yerdekilerin bağışlanmasını diliyorlar. İyi bilin ki bağışlama ve merhameti sınırsız olan ancak Allah’tır."

Allah'a ve kıyamete inanan, eşsiz ilahi rahmet cilvelerinden esin alan, hataları örtme ve hataları kabul etme özelliğine sahip insanların da bu güzel ilahi özellikten örnek alarak lütuf ve merhamet ile ilişkilerin güçlendirilmesi yönünde çaba göstermeleri ne kadar da hoş bir şeydir. Böylece öz Muhammedi İslam da şiddet, cinayet ve uygunsuz tavırları ile insanları inciten gayrı ilahi kültürler karşısında parlayacak ve barışın ve dostluğun müjdecisi olacaktır.