Ekim 02, 2020 20:43 Europe/Istanbul

Bugün sizlerle birlikte suyun İran’da bahçelerin şekillenmesindeki etkisini konuşacağız.

İran’ın geleneksel bahçeleri veya Fars bahçeleri tarafından ortaya çıkarılmış olan bahçe tasarımı geleneği ve tarzı Endülüs'ten Hindistan'a ve ötesine kadar bahçelerin tasarımını etkilemiştir. Elhamra bahçeleri, İspanya'daki Endülüs devrinden itibaren bir Moro sarayı ölçeğinde Pers bahçe felsefesinin ve tarzının etkisini göstermektedir. Hümayun Türbesi ve Tac Mahal, Hindistan'daki Babür İmparatorluğu döneminden beri dünyadaki en büyük Fars bahçelerini barındırmaktadır.

İran toprakları içinde olan en tanınmış ve dünyaca bilenen İran bahçelerine İran, Pasargad'daki Pasargad Bahçeleri, buram buram tarih kokan isfahan kentinde Çehel Sütun (kırk 40) Sarayı, ülkenin orta kesiminde olan gülsuyu diyarı Kaşan’da Fin Bahçesi, narenciye ve şiir kenti Şiraz’da Eram Bahçesi, Mahan’da Shazdeh Bahçesi, çölün Badgirler diyarı Yezd’de Dolatabad Bahçesi, Abbasabad’da Abbasabad Bahçesi, Güney Horasan’da Akbarieh Bahçesi ve yine Yezd eyaletinde Hasanabad kanatının yanıbaşında olan Pehlevanpour Bahçesini örnek verebiliriz.

Tabi ki bunca güzelliğin şekillenmesinde su en temel rolü oynuyor ve bahçelerdeki ağaç ve çiçeklere ilaveten su en büyük role sahiptir. Günümüzde suyu en iyi ve tasarruflu kullanmak için yeni yöntemler ve tabi ki her ülkenin yerli ve geleneksel metotları büyük önem taşıyor. Doğayı koruma gereği, yeşil alanın genişletilmesi ve suyun en doğru biçimde kullanılması, bahçelere bakım yöntemlerini uzmanca ele almayı gerektirir.

İran bahçeleri, İranlıların kültür ve düşünceleri, binlerce yıllık geçmişi ve halkın dini inançları ile inkar edilemez bağların ürünüdür. Akan nehrin yanı başında oturmak, ister tasarlanmış İran bahçelerinde ister doğanın yeşil eteğinde olsun her zaman İranlıların eğlencelerinden olmuş ve nehirde akan su da hayatın akışını gözler önüne sermiştir. Akan su akıp giden hayatı ve sebep olduğu yeşillik ise ilahi aşk ve gücü simgeliyor.

 

İran bahçeleri doğadan ilham alarak yaklaşık sabit bir tasarım ile dekoratif bitkiler ve meyve ağaçları, köşk, nehir, çeşme, havuz ve fıskiye, bahçe bölümleri, çevre duvar ve caddelerden oluşur. Söz konusu unsurlar, ana eksen olan “bahçe caddesi”nin iki tarafından çizgisel şekilde dikilen ağaçlar ve aralarından akan ırmakların ardından köşke ulaşılır. Bahçelerde diğer unsurlar da birbirine benzer bir düzenle yer alarak İran bahçelerinin hali hazırdaki İran sınırlarını aşarak dünyada üne sahip olmuştur.

İran bahçelerinde su, akan ve durgun şekillerde bu eşsiz mekanların olmazsa olmazıdır. Bahçede su, çevre ortamına kişilik kazandıran unsurdur. Yer çekimi kendini nehirler ve fıskiyelerde gösterirken suyun akışı adeta bahçede insana kılavuzluk yapıyor.

Su, kare veya dikdörtgen bahçelerde iki ana eksende ve nehir ve fıskiye şeklinde, yolların kesiştiği yerde ise havuz ve yine fıskiye şeklinde boy gösteriyor. İki yolun kesiştiği yerde, her dört tarafın güzel manzarasına bakan köşkler yer alıyor; tabi ki giriş köşkü ise boyuna olan eksenin başında yer alıyor. İran bahçelerindeki köşklerin bir çoğundaki bu düzen İslam’dan sonraki dönemde göze çarpıyor.

Çaharbag kavramı ise Pasargad bahçesi ile başladı ve İslam döneminde kemale erdi. Pasargad, suyun bahçe ve köşkün etrafında hareket eden Çaharbag’dır. Şuş bahçesi de iki eksenin kesiştiği yerde geniş bir havuzun oluştuğu bir Çaharbag’dır.

Kaşan Fin bahçesi ise İran’ın Safevi dönemi köşk bahçelerinin en bariz ve değerli örneğidir. Burada su iki ana eksende ve konaklama köşkü ise eksenlerin kesiştiği yerdedir, giriş köşkü de boyuna eksenin başında yer alıyor.

Heşt beheş ise köşkün iki tarafında iki havuzun daha çok enine ekseninde bulunan bir çeşit Çaharbag’dır. Tebes Golşen Bahçesi ise köşkü olmayan tam bir Çaharbag’dır. Zend Hanedanı döneminden geriye kalan Şiraz Bag Nezer’de girişteki iki dikdörtgen havuzun kesiştiği yerde iki güzel eksen bulunuyor, böylece bahçe dört eşit bölgeye bölmüştür.

 

Buradaki sular bahçenin boyuna ekseninde akıyor. Giriş köşkü ise eksenin başında ve konaklama köşkü ise eksenin ortasından sonuna kadar değişik bölgelerde yer alıyor. Köşkün manzarası bir yönde geniş açılı ve diğer 3 yönde ise kısıtlıdır. Bu tarzdaki bahçeler İslam öncesi ve Gacarlar döneminde güç, ihtişam ve azamet göstergesiydi. Örneğin Sasaniler dönemine ait Taq Kasra’da su boyuna ekseninde akıyor ve köşk de ortasında bulunuyordu. Boyuna ekseni ise Fırat nehrine kadar uzanır ve suyun ortasında bir basamakla son buluyordu. 

Yezd Devletabad bahçesinde su iki yönde ve enine ve boyuna eksenlerde akıyor fakat boyuna eksen, köşkleri ve fıskiyeleri ile daha belirgin ve galip durumda. Giriş köşkü veya kış köşkü ortada ve yazlık veya Badgir köşkü ise eksenin sonunda dikkat çekiyor. Benzer tasarımla inşa edilen Safevi dönemi köşklerden isfahan, Farahabad ve Kazvin Çehel Sütun bahçelerine değinebiliriz.

Kazvin Çehel Sütun köşkü, ana eksenin sonunda ve geniş bir havuzun önündedir. İsfahan Çehel Sütun da ayna gibi olan iki havuzun önünde ve boyuna eksende, dikdörtgen bir bahçede yer alıyor. İsfahan Farahabad bahçesi, geniş geometrik bir gölet ve ortasındaki köşkün yanında sekizgen olan fıskiyeli havuzu olan, boyuna ekseninde ve dikdörtgen bir bahçedir.

İran bahçe sanatında suyun çok özel bir yeri vardır, öyle ki bahçeye girişte bile “mazhar hane” olarak bilinen muhteşem bir bina suyun bahçeye girişini haber veriyor. Suyun bahçedeki akış şekli ve yöntemi ise özel  bir sistem ve geometri ve mimari yapısına uygun şekilde tasarlanmıştır. Tabi ki bu yöntem her bahçede farklı ve kendine hastır.

İran bahçelerinde tüm unsurlar “duvar” ile çevrelenmiştir, başka bir ifade ile duvar bir çerçeve gibi bahçenin unsurlarını içine almıştır. Bu yüzden İran hâcelerinin dış ve iç sınırı kare veya dikdörtgen geometri şekilleri ile tarif ediliyor, fakat bu geometri orantı da iç ve dış mekanlara uyumlu haldedir.

 

Bahçenin iç ortamı, sahip olduğu geometriye bağlı olarak birbirine dik olan çizgilerle daha küçük bölümlere ayrılıyor. Genelde birbirine dik olan iki eksen bahçenin iç ortamını 4 bölüme bölüyor. Bahçedeki köşk de bahçenin bölümlerine uygun ölçüde bahçenin çeşitli yerlerinde inşa ederler. Bu yüzden bahçenin içindeki su akışı ister açık ister gizli olsun bahçenin düzgün geometrisini takip eder.

Buna ilaveten su akışını düzenlemek ve boşa gitmesini engelleme çalışmaları, ağaçların da düzenli bir şekilde dikilmesine sebep olmuştur. bu yüzden bahçenin dışarı ile olan sınırı, suyun akış yolları, havuzlar ve fıskiyelerin mekanı, bahçe bölümleri, ağaçlar ve bitkilerin dikilme düzeni, köşkün ve bahçenin diğer binalarının bulunduğu yer dakik bir geometri yapıya göre belirlenir.

Bahçede suyun akışı, artezyen ve yönlendirme şekilleri ile sağlanır. Söz konusu iki yöntemin kullanılması, güzellik ve çeşitlilik yönlerine ilaveten bahçenin çevre şartları ve temel unsurlarına bağlıdır, su kaynağı, yer eğimi, çevre alanların fonksiyonları vb. şartlara.

Artezyen sistemde su tıpkı bir nehir gibi havuzların içinde kaynıyor ve fıskiyelerin yardımı ile yukarıya çıkartılıyor. Yönlendirme akışta ise su belirli kanallarda ve oluklarda hareket ederek bir başkasına aktarılıyor veya havuzlarda biriktirilerek şelaleler oluşturuluyor.

Bahçede su akışı sisteminden anlaşıldığı üzere su yukarı veya aşağıya doğru harekette ve akışı ise söz konusu iki duruma göre düzenleniyor. Artezyen sistemde su yukarıya doğru hareket için kendi hacminin baskısından yardım alıyor ve aşağıya doğru harekette ise yer çekimi gücünün yardımı ile akıyor.

Bu yüzden bahçede su akışı sistemini ikiye ayırabiliriz: biri baskı altında olan su akışı sistemi ve diğeri de yer çekimi gücü etkisindeki akış sistemi

Artezyen sistemde su akışı genelde yüksek hacminin baskısı altındadır; şöyle ki su bir yerde birikip üst katmanları alta baskı yapıyor böylece aşağıdaki seviyede bir mecra açılırsa üstten gelen baskı sonucu su mecradan adeta yukarıya doğru dışarı fışkırır. Bu yüzden bu sistem için bahçenin üst tarafında bir su deposuna ihtiyaç vardır.

Bu su deposu açık ve bir havuz şeklinde olabilir. Burada havuz su ile dolunca gerekli olan mecra açılır ve su hedef noktada fıskiye şeklinde kendiliğinden fışkırır. Burada dengenin sağlanması için depoya giren ve çıkan su miktarı eşit olmalıdır böylece fıskiyelerin yüksekliği sabit kalır. Bunun için depodaki suyun seviyesinin düşmemesine dikkat edilmelidir.

Yer çekimi etkisinde akan su, her zaman yukarıdan aşağıya akar. Bu yüzden kanallarda ve olukların tabanı hafif meyilli yapılarak suyun akması sağlanır. Ayrıca havuzlarda su seviyesi değiştirilerek suyun oluklarda basamaklı olarak yukarıdan aşağıya akışı sağlanır. Tabi ki bu sistem de bahçenin şartlarına ve biçimi ile uygun olarak kullanılır.