İslam'da Ahlak-17
Bu bölümde sosyal ahlak ile ilgili konuşacağız.
Geçen bölümde İslami ahlakın temel ilkeleri ile bir nebze bile olsa tanıştık ve İslami ahlakın diğer ahlaki ekoller ile kimi temel farklarını da gördük. Ardından da kendini yetiştirme, iyi huyluluk, yumuşak yüzlülük, affetme, sadakat ve emanettarlık gibi kişisel ahlaki özellikleri ele aldık. Bu bölümde toplumsal ahlaki konulardan konuşacağız.
Tabii ki İslam bireyciliği ve toplumculuğu harmanladığı için Batı kapitalizmi ve Doğu Sosyalizminden farklı bir ahlaki görüşe sahiptir. Toplumun yapısı kişilerden oluşur. Her toplumun bireyleri yüce ahlaki değerler ve özelliklere sahip oldukları zaman sağlıklı ve sağlam bir toplum inşa edilebilir.
Toplumsal ahlakın en önemli ve kader belirleyici özelliklerinden biri de birlik, yakınlaşma ve empati yapabilmektir. Bu hususlar ise birlik ve beraberliğe vurgu yapan İslami rivayetler ve ayetlerde defalarca ciddi şekilde vurgulanmıştır. Bu konulara girmeden önce ise mevcut dönemde, Müslümanların birleşmesi zarureti ile ilgili konuşacağız.
İslam'ın tarihi sürecine baktığımızda acı bir gerçek ile karşılaşırız. Allah Resulünün peygamberliğe seçilişinden itibaren şirk ve küfür liderleri ve elebaşıları Ehli Kitap özellikle de Yahudiler, münafık ve riyakarların yardımları ile farklı komplolara ve hilelere baş vurarak Müslümanların birliği ve beraberliğini bozmak istediklerini, İslami toplumda ihtilaf ve uzaklaşma tohumlarını ekmek istediklerini görüyoruz.
İşte bu şom siyaset günümüze kadar devam eden bir siyaset olmuştur. Ancak şeytani hakimiyetlerin tüm komplolarına rağmen ilahi irade ve meşiyet sayesinde görkemli İslam İnkılabı zaferinin ardından tüm şeytani planlar altüst oldu ve İslam'ın yeniden gündeme gelmesi ile yeni bir ruh İslami toplumlara üflendi ve İslami direniş cephesi güçlü bir şekilde düşmanların içi boş yapılarına ağır darbeler indirmeyi başardı ve aralıksız yenilgileri onlara dayattı.
Kuşkusuz bu zaferlerin sürdürülmesinin tek yolu, küresel emperyalizm karşısında ayağa kalkmış Müslüman toplumların ve milletlerin birleşmesi ve vahdetlerini korumalarıdır.
Tevhide dayalı dünya görüşüne göre İslam dininde en sağlam ve güven yaratıcı birleşme ve beraber olma ekseni Kuran-ı Kerim'in Al-ı İmran suresinin 105'inci ayetinde ifade edildiği gibi şu nidadır:" ﴾103﴿ Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın."
Bu açıdan ne zaman milli birlik, etnik, coğrafi, siyasi, askeri ve benzeri birlikleri bozulursa bir süre sonra da toplumlar dağılmış ve birçok durumda da savaşlar ve kin temelli çatışmalar başlamıştır. Ancak Kuran-ı Kerim'de Allah'a inananlara güvence verme adına Bakara suresinin 256'ncı ayetinde şöyle buyrulmuştur:" Artık kim sahte tanrıları reddeder de Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir."
Bu yüzdendir ki İslam aleminde her türlü birleşme ve anlaşma da ilahi motivasyonlar dahilinde yapılmalı ve böylece garanti altına alınmalıdır. Böylece bu anlaşmaların sürdürebilirliği sağlanır ve sultalarını ve çıkarlarını dayatmaktan başka bir hedef gütmeyen yabancıların müdahalelerinin önü kesilir. İşte sırf ilahi yola baş vurularak gönüller de yumuşar, düşmanlıklar ortadan kalkar ve İslam aleminde de ilişkiler dostane olur.
Allahu Teala İnfal suresinin 63'üncü ayetinde bu gerçek hakkında şöyle diyor:" ﴾63﴿ Müminlerin gönüllerini birleştiren de O’dur. Dünyanın bütün servetini harcasaydın onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını düzeltti. O izzet ve hikmet sahibidir. "
Müslümanlar da böyle bir görüş çerçevesinde saflarını birleştirirse, yan yana yer alıp maddi ve manevi kapasitelerinden ve kabiliyetlerinden yararlanırlarsa, şeytani hakimiyetler karşısında ayağa kalkarlarsa kuşkusuz düşmanların içi boş haybetlerini yıkabilir, İslam'ın zafer, yenilmezlik ve iktidar bayrağını göndere çekebilirler. Böyle bir cephe ise ilahi nusret ve yardım almasının yanı sıra çok sevilen bir cephe olacaktır. Nitekim Saff suresinin 4'üncü ayetinde de şöyle buyrulmuştur:" ﴾4﴿ Bilin ki Allah kendi yolunda sağlam örülmüş bir duvar gibi kenetlenmiş saflar halinde çarpışanları sever."
İlahi lütuflardan da yararlanan ortak ve görkemli bir cephenin oluşturulması zorluklara karşı sabır göstermekle beraber olursa o zaman imanlı savaşçıların zaferleri de kesinleşecektir.