Aralık 04, 2020 16:21 Europe/Istanbul

Bu bölümde İslami toplumda kenetlenmeye ve birleşmeye yol açan kimi özellikleri ele alacağız.

Değerli dinleyiciler geçen bölümde  İslam aleminin  Allah'a inanma ve Allah ekseni etrafında toplanması zarureti hususunda konuştuk ve mevcut yüzyılda düşmanların İslam ve Müslümanları  yok etmek istediklerini belirttik.    Böyle bir ortamda  dini ve siyasi aklın gereksinimlerinden birinin de  ortaklaşa hareket etme ve ortak bir cephe oluşturmak olduğunu vurguladık.  Bu yüzden İslam'ın düşmanları ile mücadele etmek için güçlü ve ortak bir  cephe kurulmalıdır. Bu kader belirleyici mücadelede  ortak dini meseleler üzerine odaklanılmasının yanı sıra  sabır ve direnişe de ihtiyaç duyulmaktadır.    

Allahu Teala ise  müminlerin sabır göstermesi ve direnmesi hususunda Al-ı İmran suresinin 200'üncü ayetinde  şöyle buyurmuştur:"   ﴾200﴿  Ey iman edenler! Sabredin, kararlılıkta yarışın, düşmana karşı hazırlıklı olun (birbirinize dayanıp bağlanın), Allah’a karşı gelmekten sakının ki başarıya ulaşabilesiniz.   

Müslümanların birliğinin temel ilkelerinden biri de ilahi ve adil liderliğe sahip olmasıdır.  Böyle bir lider ruhunda kurumsallaşmış takvası yüzünden sadece ilahi emirlere uyacaktır. Her türlü bencillik ve heva ve hevesle mücadele edecek, İslam dini sınırları ve değerlerini tüm gücü ile koruyacaktır. Böyle bir lider  Müslümanları birleşmeye davet ettiğinde  İslam dünyasının izzeti ve iktidarını korumaktan başka bir hedefi de yoktur.

Kuran-ı Kerim'de ise  ilahi liderlerin özellikleri hususunda Enbiya suresinin  73'üncü ayetinde şöyle buyrulmuştur:"﴾73﴿ Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler kıldık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar, bize hep kulluk ettiler.

İşte İslami toplum böyle bir ilahi lider etrafında toplanıp onun sözlerine ve tercihlerine uyarak  ilahi emirler çerçevesinde  düşmanların karşısında bir ve beraber bir cephe oluşturup güçlenecektir.   Gerçekte itikadi ve amele dayalı  ortak yanlar Müslümanları bir araya getirecek ve tüm tefrikalardan uzak bir şekilde sağlam bir şekilde birleşmelerine yol açacaktır.  Gönüller arasında bağ kuran Allahu Teala ise Tevbe suresinin 71'inci ayetinde bu hususta şöyle buyurmuştur:"﴾71﴿  Müminlerin erkekleri de kadınları da birbirlerinin velîleridir;..."  

Müslümanlar arasında kardeşlik ve eşitlik bağı kuran  Müslümanların vahdet simgesi Allah Resulü Hz. Muhammed saa ise müminler arasındaki bağı şu şekilde tanımlamaktadır:"  İman getirenlerin bir birlerine dostluk etme, bir birlerini affetme, bir birlerine şefkat ve merhamet göstermekteki durumu   bir insanın farklı organlarının durumuna benzer. Tıpkı bir vücudun organları ve parçaları gibi ne zaman bir organ veya parça acı çekerse  diğer organlar ve parçalar da huzurlu olamaz, rahat duramaz. "

İşte bu tanımlamadan yola çıkarak  Müslümanların da tek vücut olması şarttır.  İslami toplumun üyeleri veya fertlerinden biri  zarar görürse tüm İslam alemi tepki göstermelidir.    Allah Resulü bu hususta başka bir yerde şöyle buyurmuştur:"  Tatlı sabah uykusundan kalkıp da  Müslümanların sorunlarını çözmek için çaba göstermeyen birisi  Müslüman değildir. "

İslam, Müslümanların sürekli olarak  kendi aralarındaki birleşme ve kenetlenmeyi taze tutmaları için planlamalar yapmış ve sağlam zeminler hazırlamıştır. 

Bu hususlardan biri de cemaat namazının  kılınmasıdır. Müslümanların her gün  siperleri ve sığınakları sayılan camilerde toplanıp ortak saflarda tek vücut olarak namaz kılmalılar.  Sevinç ve kederlerde bir birlerinin yanında olmalılar ve sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik alanlarda görüş teatisinde bulunmalılar, ihtiyaç sahipleri ve zayıf kesimin ihtiyaçlarını gidermeli, dini öğretileri hatırlatarak insanların basiretini güçlendirmeliler. 

İslam'ın Müslümanların birliği ve beraberliği korumak için öngördüğü düzenlerden biri de cuma namazıdır.   Cuma namaza nicelik ve nitelik bakımından  toplumun daha geniş kesimini kapsıyor.  Cuma namazı hatibi ise  bu fırsattan yararlanıp  toplumun güncel ihtiyaçları ile ilgili konuları aydınlatmalıdır. 

İslam aleminin  birliğinin en büyük tecellisi ise  hacc farizası sırasında yaşanır.  Her yıl milyonlarca  Müslüman  Kabe etrafında tavaf edip  tevhid ve Allah'a tapma yönünde hep beraber haykırıyorlar. Bu sırada tüm maddi ve dünyevi imtiyazlar değerini kaybeder. Hacc farizası sırasında beyazlara bürünen  hacılar ise  İslam aleminin görkemini ve azametini herkese gösterirler.  Birlik içerisindeki Müslümanlar müşrikler ve kafirlere karşı  beraat sloganları atıp  bir birlerine de sevgi beslerler.

Fetih suresinin  29'uncu ayetinde ise bu hususta şöyle buyrulmaktadır:" ﴾29﴿ O, Allah’ın elçisi Muhammed’dir. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler..."

İslam'ın yeniden hayat bulduğu ve uyandığı dönemde  İslam aleminin İslami öğretilerden ders alarak saflarını sıkılaştırması ve düşmanlara  nifak tohumlarını Müslümanların arasında ekmelerine müsaade etmemesini  ve kendi kaderlerini belirlemelerini umut ediyoruz.   Özellikle de son dönemde direniş ekseninin umut verici kazanımları ve zaferleri ile   Allah'ın yardımı sayesinde Müslümanları büyük zaferler beklediği söylenmelidir.