Türkiye'den köşe yazarları
Karar: Okul öncesi Kovid teyakkuzu şart: Bu kışa tedbirli girelim
Yeniasya:
Cumhur İttifakı’nın iddiaları boşa düştü
Milli gazete:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek giderek düşüyor
Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:
...***
Faruk Çakır 27 Ağustos tarihli Yeniasya gazetesinde, "Milleti üzen liste"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.
" Milletimiz hedefi, ‘Büyük Türkiye’de yaşamak olduğu halde; idarecilerin yaptıkları hatalar sebebiyle maalesef bu hedefe ulaşabilmiş değiliz. Ekonomik ve siyasi ‘tablo’lar Türkiye’nin iyi noktalara doğru gitmediğini gösteriyor. Elbette her şeye ekonomi penceresinden bakmak doğru değildir. Fakat, ülkemizdeki ‘başka pencereler’ de cezbedici değil ki! Ekonomi iyi değilken, dış politika, eğitim, sağlık, tarım ve diğer konularda arzu edilen seviyelerde olduğumuzu kim söyleyebilir?"diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:
...***
Milleti üzen başka bir tablo daha var. Haberlere göre ülkemiz, son 10 yılda ‘Dünya Refah Ligi’nde 27 sıralık düşüş yaşamış. Yani neredeyse her yıl 3 basamak birden düşmüş, gerilemiş ya da başka ülkeler Türkiye’nin önüne geçmiş. Daha da üzücü olan, iç savaşın yaşandığı Libya ve Suriye ile ekonomik krizdeki Lübnan’dan daha fazla bir refah kaybının olması.
“Hayır, ülkemizde refah kaybı yok” diyen idareci ve siyasetçi çıkabilir mi? Yüzde 10’larda olan enflasyonun resmi rakamlara göre dahi yüzde 80’i aştığı bir yerde refah kaybı olmaz mı? Elbette belli bir kesim ‘yeni refah seviyeleri’ne yükselmiş olabilir. Fakat esas olan milletin çoğunluğunun refah seviyesi değil mi? İdareciler bir kişiyi ya da bir kişiyi ‘daha iyi refah seviyesi’ne çıkarmış olabilirler. Peki, 80 milyonun refah seviyesi ne durumda?
İlgili habere göre ‘Dünya Refah Ligi’nde 2011’den bugüne en büyük kayba uğrayan ilk 2 ülkeden biri olduğu belirtilen Türkiye, dünyanın en refah içinde yaşanan ülkeleri sıralamasında Botsvana, Sri Lanka ve Kırgızistan’ın da gerisine düşmüş. 12 temel alanda 300 indikatör incelenerek hazırlanan endeks tüm dünyada siyasetçilerin toplumlara sözünü verdiği refahın ne seviyede olduğunu bağımsız şekilde ortaya koymayı hedefliyormuş.
Peki, listenin zirvesinde kimler var? Danimarka, İsveç ve Norveç’in ‘en refah yaşanan’ ilk üç ülke olarak sıralandığı listede Almanya 9’uncu, İngiltere 13’üncü, Japonya 19’uncu, ABD ise 20’nci sırada. Bu ülkelerin sıralamadaki yerleri 10 yıl önceyle hemen hemen aynı. Türkiye’nin ise son 10 yılda her yıl biraz daha düşerek listenin düşük refahlı ülkeleri belirten ‘sarı’ bölgesine gerilediği görülmüş.
İdarecilerimizin pek çok defa kınadığı ve eleştirdiği ‘yabancı ülkeler’in ‘refah listesi’nde yerini korumuş olması ve bizim gerilere düşmemiz acaba onları hiç ilgilendirmiyor mu?
Siyasetçi ve idarecileri bilemeyiz, ama bu listeler milletimizi cidden üzüyor ve hayıflandırıyor bilinsin.
...***
Remzi Özdemir 27 Ağustos tarihli Yeniçağ gazetesinde, " Emekli maaş promosyonu AKP planı mı?"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.
" Bankaların emekli maaş promosyon yarışı tüm hızı ile sürüyor. En son rakam 8 bin 250 lira. Bu baş döndürücü yarışta emekli, bir o bankaya koşuyor bir o bankaya. Bankaların önünde uzun kuyruklar var. Bazı bankalar kuyruğun şubesinin önünde görünmesi tepki çekmesin diye müşterileri 30 metrekarelik şubelere tıkıyor."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:
...***
Nefes dahi alamıyorsun. Emekli promosyon kuyruğunda kimisi bankacıya saldırıyor kimisi "ben daha önce geldim" diyerek araya kaynak yapmaya çalışan bir başka emekliye. Şu ana kadar promosyon kuyruğunda bir kişi kalp krizinden öldü, bir kişi sıra kavgası nedeniyle bacağından bıçaklandı ve polise intikal etmeden çözümlenen 100 kadar saç başa-yumruk yumruğa kavga vakası duyuldu. Bundan sonrası ne olur göreceğiz. Önce bankalar neden bu emekliye promosyon yarışına girdi ona bakmak lazım.
Şu ana kadar ki en güçlü iddia, kârları yüzde 400 artan bankalara bu promosyonu vermesi için hükümet baskı yaptı.
Şu ana kadar kamu bankalarının bu yarışa katılmaması, özel bankaların 8 bin liraya kadar verdiği promosyonu, hâlâ 500 lira ile 750 lira arasında tutması kafaları karıştırıyor.
Kamu bankaları istese bu paranın iki katı promosyonu emekliye verebilir. Ancak vermiyor! Bu da gizli bir talimat iddialarını güçlendiriyor. Özel ve kamu kurumların maaş promosyonuna 40 bin liraya kadar promosyon veren kamu bankalarının, emekliye 500 ile 750 lira vermesi gerçekten ilginç. Hükümetin özel bankalara bu promosyonu verin diye talimat verip vermediğini anlamak imkânsız ama işaretler bu yönde çok güçlü.
Bankalar, bitmiş tükenmiş bir emekliden ne kazanabilir?
Bankalar için en önemli amaç yeni müşteriye çapraz satış yapmak. Yani kredi kartı vermek, kredi ve diğer ürünlerinin kullanılmasını sağlamak. 4 bin lirayı son zamlarla bulan bir emeklinin, çapraz satış yapılacak hâli mi kalmış. Adam sabahın köründe o promosyon yarışına giriyorsa o tükenmiş demektir. Tükenmiş bir emekliye banka ne satış yapacak da kazanacak. Peki hükümetin baskısı varsa, bankalar neden bunu hemen kabul edip, bol keseden para dağıtmaya başladı? Bana göre, basında sık sık çıkan banka kârlarıyla alakalı. Krizdeki Türkiye adım adım batarken, bankalar dehşet kârlar açıkladı. Her ne kadar bankalar bu kârı ön plana çıkartmamak için bilanço haberini "Ekonomiye bu kadar destek verdik" diye bülten hazırlasa da yüzde 400 artan kârlar 85 milyon halkın gözüne sokuldu. Rahatsızlık yarattı. Bankalar da bunu biliyor. İşte bu nedenle ister hükümet baskısı isterse kâr baskısı deyin, ortada bir gaz alma operasyonu olduğu açık.
...***
Şakir Tarım 27 Ağustos tarihli Milli gazetede, " Gündemi altılı masa belirliyor"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.
" SİYASİ partiler; iktidar ve muhalefeti ile, bu ülkenin problemlerini çözüp güzel günlere ulaştırmakla görevlidir. Özellikle millî meselelerde iktidar ve muhalefetin birlikte hareket etmesi şarttır. Birliktelik ülkeye güç ve dinamizm kazandırır. Türkiye’nin bekâsını ilgilendiren hassas konularda görüş alışverişi yapmak ihmal edilemez. Anlaşma, uzlaşma zemini böyle sağlanır."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:
...***
Türkiye’de 20 senedir, muhalefeti dışlayan, küçümseyen bir iktidar var. Bu tavır insanımızı ayrıştırıyor, iç çatışmaya kapı aralıyor. İsrail ve ABD ile can ciğer olan iktidar, birlikte yaşadığı insanları değersizleştiriyor. Bu ülkedeki 85 milyon insanın hepsi birinci sınıf vatandaştır ve eşit haklara sahiptir. Defalarca Hükümet’e siyasi parti liderlerini bir masa etrafında toplama önerisi yapılmasına rağmen bir türlü karşılık bulmadı.
Altılı masa oluşumu bu zaruretten doğdu. 6 parti farklı tüzük, genel başkan ve kadrolara sahipti; ama ülkenin temel meselelerinde birleşiyorlardı. Mesele Türkiye olunca gerisi teferruattı. Bu yüzden, Türkiye’nin meselelerinin çözümünde “birleştikleri konular”dan işe başladılar. Altı aylık süreçte belirli bir mesafe aldılar. Bir samimiyet oluştu. Emin adımlarla hedefe doğru ilerliyorlar.
Altılı masayı oluşturan partiler 21 Ağustos’ta birinci turun son toplantısını yaptılar. Daha toplantı öncesi Türkiye’ye, “Hep birlikte güzel yarınlara!” mesajı verdiler. Toplantıda aldıkları kararları bir bildiri ile deklare ettiler. Birlikteliğin süreceğini açıkladılar. Erken veya baskın seçime karşı tedbirli olduklarını belirttiler.
ALTILI masanın bildirisinde bütün ihtimallerin değerlendirildiği hatırlatıldı. 6 partinin ortak sorunlar karşısında ortak sorumlulukları olduğunu söylediler. Tüm süreçlerde istişareye önem vererek, birlikte yol yürüyeceklerini açıkladılar.
Altılı masa, Türkiye’de ciddi bir karşılık buldu. Çünkü kuşatıcı bir politika izliyorlar. Ortak bir cumhurbaşkanı belirleme kararı aldılar. Ortak adayımız Türkiye’nin 13. cumhurbaşkanı olacak, diyorlar. İşte kuşatıcılığın derecesi: “13. cumhurbaşkanı, sadece bu masa etrafında bir araya gelen siyasi partilere oy verenlerin değil; herkesin cumhurbaşkanı olacaktır.”
TÜRKİYE’NİN imkânlarını yağmalayanlar altılı masayı sığ bir alana çekmek istiyorlar. Aylardır altılı masanın cumhurbaşkanı adayını açıklaması için yırtınıyorlar. Zaten siyasi tansiyon yüksek! Seçim tarihi duyurulmadan aday belirlemek gerilimi artırır, kısır çekişmelere yol açar.
 
							 
								