Ağustos 30, 2022 09:51 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Karar: 'Altılı Masa'dan suç duyurusu: Yolsuzluk beka sorunu

Yeniasya:

Yolsuzluğun odağı haline geldiler

Aydınlık:

Erdoğan'dan provokasyon uyarısı: Sinsi emellerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Orhan Bursali 29 Ağustos tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "Olağan işlerden rüşvet... Ne var bunda yahu?!"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Osmanlı Devleti - sarayı tepeden tırnağa rüşvetle dönerdi. Hediye adı altında müthiş altınlar zenginlikler, takılar, mücevherler Saray’dan başlayın aşağı kadar herkesi kapsardı. Osmanlı’yı rüşvet batırdı bile diyebilirsiniz.. Çünkü Avrupa’da olan bitenlerle, gelişmelerle; yükselen bilim, teknoloji, düşüncelerle ilgilenecek zaman bulamazlardı. O Saray ve tek adam sistemi, Cumhuriyeti çökertme ve padişahlığı yeniden diriltme eylemiydi."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Sistem neredeyse olduğu gibi adapte edildi. Padişah gibi, ülke adım adım borç batağına, büyük çöküşe götürüldü... Satılacak tüm arsaların, akacak tüm paraların geçeceği, onaylanacağı tek merci vardı... Bakara makaracılar yargılanacaklarına ödüllendirildi.

Cumhuriyet gazetesi aylardır yıllardır peşkeş ve rüşvet iddialarıyla dolup taşıyor. En son Siemens Türkiye’nin Yüksek Hızlı Tren ile ilgili 5’li çeteden Kolin’in de ortak olduğu, devlet yöneticilerinden işin içinde imza destek yetkisi kimler varsa hepsine dağıtılan rüşvetlerin belgelerini okuduk Barış’ın haberinden. Gerçek ancak ciddi soruşturmayla ortaya çıkar!

Beklenen o! Arkasından, ülkede yargı - adalet mekanizması iğdiş edildiği için Sedat Peker’e akan rüşvet ve yolsuzluk dosyaları patladı. Şaşırdık mı? Saray’ın danışmanları, Erzurumlu kadın milletvekilleri, kocaları, aracıları artık ne varsa.

Kurumların ve sistemin kilit noktalarındaki kişilerin nasıl ülke için bir felaket ve çürümüşlük içinde yüzdüğünün kahredici fotoğraflarını yaşıyoruz.

Bunlar sanal ve iddia mı?

O zaman tam bağımsız savcıları harekete geçirin, araştırsınlar.

Yoksa savcı kalmadı mı, yabancı hakem gibi yabancı savcı mı getirilsin?

Sanıyor musunuz ki hepsi bu! Büyük çoğunluğu henüz gizli kasalar içinde, gün ışığına kavuşturulacağı zamanı bekliyor.

İktidarın belediyelerinde tek bir soruşturmayı anımsar mısınız?

Düne kadar iktidarla beraber yürüyen ve şüphesiz ki pek çok şeye şahit olan Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu... ve bugün hâlâ yüksek istişarede bulunan politikacılar, bugün konuşmayacaksınız da ne zaman konuşacaksınız?

Bu ülkeye yardım ve destek olmanın tam zamanı değil mi?

Konuşmayacaksanız siyaseti bırakın ve sonsuza kadar susun!

...***

Zeki Ceyhan 29 Ağustos tarihli Milli gazetede, " Kime takılalım?"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" AKP’li dostlarımızın bir tavsiyesi var. Diyorlar ki: Enflasyona, kura takılmayın! Yıllardır her dediklerini eleştirdiğimiz AKP’li dostlarımızı bu defa eleştirmeyeceğiz. Ve de onların tavsiyesine uygun davranmaya çalışacağız. Yani enflasyona ve kura takılmayacağız! Bu tavsiyeye uygun davrandığımız zaman bizi bekleyen bir soru ile karşı karşıya kalacağımızın farkındayız."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Enflasyon ve kura takılmayacaksak kime takılacağız? Karşı karşıya kalacağımız soru bu! AKP’li dostlarımızın ekonomik gelişmelerle ilgili değerlendirmelerine bakınca iki ismin öne çıktığını görüyoruz. Biri Hazine ve Maliye Bakanı Nebati! Diğeri ise ekonomiye yaptığı şakkadanak katkılar ile tanınan Türkiye gazetesi yazarı Necmettin Batırel! Açık söylemek gerekirse Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin de dikkat çeken söylemleri var ama Türkiye gazetesi yazarı Necmettin Batırel kadar çarpıcı şeyler söylemiyor. Dememiz odur ki enflasyon ve kura takılmayacaksak Türkiye gazetesi yazarı Necmettin Batırel’e gönül rahatlığı ile takılabiliriz.

Ne güzel şeyler söylüyor öyle! Ekonominin geleceği ile ilgili olarak ağzından bal damlıyor adeta bal! Hazine’ye girecek kamyon kamyon dövizden söz ediyor. Aklanacak dolarlardan söz ediyor. Aklanacak dolarla Hazine’nin nasıl dolup taşacağını anlatıyor.

Dinlerken insan adeta zevkten dört köşe oluyor. Evet, Hazine ve Maliye Bakanı Nebati de ekonomi ile ilgili müjdeler veriyor. Ama onlar Necmettin Batırel tarafından yapılan açıklamalar kadar dikkat çekmiyor.

Mesela doların çakılacağı yolundaki müjdeler Hazine ve Maliye Bakanı tarafından değil ama Türkiye gazetesi yazarı Necmettin Batırel tarafından veriliyor.

Bu defa AKP’li dostlarımızı eleştirmeyecek ve dediklerine harfiyen uyacağız. Enflasyon ve kura takılmıyoruz. Artık Türkiye gazetesi yazarı Necmettin Batırel tarafından verilen ekonomik müjdelere takılıyoruz. Biri de aklanacak dolarların ortaya nasıl çıktığını anlatırsa keyfimize diyecek olmayacak.

...***

İsmet Özçelik 29 Ağustos tarihli Aydınlık gazetesinde, " Batı’nın seçimlere müdahale çabası"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" ABD Başkanı Biden. Başkanlık seçimi öncesinde konuşmuştu. Türkiye politikasını açıklamıştı. Muhalefeti destekleyeceklerini belirtmiş, “Erdoğan'ı darbeyle değil, seçimle değiştireceğiz” demişti. Erdoğan’ı değiştirecekse Türk seçmeni değiştirir. Amerika’ya ne oluyor ki! Peki bunu nasıl yapacaklardı? Seçimlere müdahale itirafı."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

MÜDAHALE ÇAĞRISI

Geçen günlerde, Avrupa’dan da benzer bir ses geldi. Fransız L'Opinion gazetesi, Türkiye’de yapılacak 2023 seçimlerini değerlendirdi. Batı’nın Türkiye’yi, “Erdoğan sonrası sürece hazırlamasını” istedi.

İMAMOĞLU Özetle şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye, Avrupa ve Avrasya jeopolitik dengesi için büyük bir tarihin arifesinde. Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir belirsizlik hakim. Türkiye stagflasyona ve büyük bir mali krize girdi… Altılı muhalefet koalisyonu kuruldu. Geriye tek kalan ortak bir aday bulunması. ABD ve Avrupa Türkiye’deki seçimlere müdahil olmalı.” Sonra da adaylarını açıkladı: Ekrem İmamoğlu. Batı’nın demokrasiden anladığı bu.

ABD’NİN SİCİLİ

ABD’nin seçimlere müdahalesi… Sicili çok kabarık. Artık Amerikalılar bile gizlemiyor.

Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Jack Goldsmith, ABD'nin seçim müdahalelerini yazdı. Birçok örnek verdi. İtalya seçimleri. Komünistler kazanmasın diye harcanan paralar. CIA’nın seçim sürecindeki faaliyetleri. Yugoslavya seçimlerine müdahale. Miloseviç’in yeniden seçilmesini engelleme…

2005’te Irak seçimlerine karışma… Sadece bunlar mı? Orta Asya’daki faaliyetleri. FETÖ eliyle yürütülenler… Şu anda Pakistan’da yaptıkları. İmran Han’ın iktidardan düşürülmesi. Erken seçimin engellenmesi… Amerikancı yönetimin başa getirilmesi… ABD’nin suçları saymakla bitmez.

TÜRKİYE’DE DE YAPTILAR

Türkiye’de de hep sahadaydılar. 1979 Ecevit hükümetinin yıkılması. 12 Eylül ve sonrasında yapılan ilk seçim. 2001 krizi, DSP’nin parçalanması… Hepsi seçime yönelik CIA faaliyetiydi. 2002 seçimleri öncesi çabalar. CFR’nin öngörüleri(!) gerçekleşti. Amerikalıların kendi itirafı. 81 ülkede seçime müdahil oldular. Yalan haber, yönlendirme, suikast, … Her yolu kullandılar. Eski CIA Direktörü Panetta’nın açıklamaları. Amerikalılar bile endişeli. Bu işin doğru olup olmadığıni sorguluyorlar. 2023 seçimleri için de çalışıyorlar.

“Altılı Masa”nın mimarı onlar. Liderler zirvesinin sonuç bildirisi… Onu bile onaya gönderiyorlar. Kapalı kapılar arkasındaki gizli toplantılar. Bazısı biliniyor, bazısı sır. İstanbul ve Ankara’daki bürolar. Sadece partilerin değil, Amerika’nın da seçim ofisleri var.

ABD ZORDA

ABD peş peşe yenilgi alıyor. Türkiye onlar için en kritik ülke. Muhalefetle kontrol altına alma peşindeler. Gizli açık tüm elemanları devrede. Uyuyan hücrelerin bile uyandırıldığı konuşuluyor. Seçim yaklaştıkça daha da hareketlenecek. Tehdit, şantaj dosyaları, Mafyanın eline verilen arşivler… Hepsi devreye sokulacak. Bir tarafta Amerika… Diğer tarafta Türkiye… Kıran kırana bir seçim olacak.

BAŞARABİLİR Mİ?

Israrla vurguluyoruz. ABD hızla geriliyor. Kendi ülkesinde de zorda. Tabi yenilgiyi pek kabul edecek gibi değil. Her çılgınlığı yapabilir. Eskiden ABD desteği etkiliydi. Ama köprülerin altından çok su aktı. Artık ABD ile birliktelik seçim kazandırmıyor. Tam tersine kaybettiriyor. Dünyada örnekleri artıyor. Bizdeki “Biden Muhalefeti” de farkında. Amerikancılığı gizleme telaşı da ondan. Ama halkımızın gözünden hiçbir şey kaçmıyor.