Eylül 03, 2022 08:30 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Karar: Erdoğan'dan 2023 mesajı: İnayet beklemeden kendi gayretimizle kazanacağız

Yeniasya:

Yargıda bağımsızlık rafa kaldırıldı

Star:

Bahçeli Kılıçdaroğlu'na sert çıktı: Büyük bir sorumsuzluk!

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Akif Beki 2 Eylül tarihli Karar gazetesinde, “Devlete sökmez!”başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

“İkram ve ihsanlar hükümetten, dar gelirliye son jesti biliyorsunuz: 6 milyon kişinin 30 milyar liralık borcunu, hükümet üstlenecek. Elektrik, doğal gaz, su gibi temel ihtiyaçlara ait icralık borçları kapsıyor. 2 bin liraya kadar olan borç silinecek, icra takibinden düşecek. Nankör ve şükürsüzlerden değilse dar gelirli, bu jestin kadrini kıymetini bilecek. Teşekkürünü bildireceği adresi şaşırmayacak, o da bittabii hükümet. Fakat hükümetin bir icraatına tepki mi var...”diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

…***

Siyasete alet olmayıp ‘devletin valisi’ olmaya çağıran, Anayasal hak ve özgürlüklere uymaları için uyaran mı oldu...

Öğretmenler, uzmanlık sınavını boykota mı çağrıldı...

Maaşlarını protesto için toplanan özel sektör öğretmenlerine; polisin biber gazlı, gözaltılı müdahalesi mi kınanıp yerildi...

Hükümet hemen aradan çekiliyor, muhatap olarak devlet konuyor karşılarına.

İçişleri Bakanı Soylu’nun, Bay Kemal’e ihtar ettiği gibi: Tehdittir, oyunbozanlıktır, fitnedir, devlete sökmez!

Türevleri çok, 32 kısım tekmili birden kullanılıyor.

Devlete saygısızlıktır, itibarına saldırıdır.

Kesmedi mi... Devlete düşmanlıktır, isyana teşviktir, karşı gelmektir. Memnuniyetleri, güler yüzlü hükümet kabul ederken... Şikayetlerin karşısına; derhal çatık kaşlı, asık suratlı devlet çıkarılıyor. Zam yağmuruna eleştiriniz mi var; devletle muhatap ediliyorsunuz. Doğal gazla elektiriğe, konutlarda yüzde 20’şer zam daha yansıtıldı. Hükümet yetkilileri mi, siyasi sorumlular mı açıkladı? Hayır.

Enerji zamlarını, küresel enflasyon dayatıyor, malum. Bu zorunlu zamları, aracı olarak BOTAŞ’la EPDK duyurdu yine. Ki, elçiye zeval olmaz, ne yapsınlar!

Ama hükümet, dar gelirlileri küresel enflasyon zamlarına ezdirmemek için muhakkak çalışıyordur, emin olabilirsiniz.

Kara kış geliyor. Halkı, soğukta ve karanlıkta kalmaktan kurtaracak bir paket hazırlanacaktır mutlaka. Fakir fukaraya ısınma ve aydınlatma desteği kimden olacak, elbette hükümetten. Yetki tokmağı, hükümetin elinde. Sorumluluk davuluysa dış güçlerden Bay Kemal’e, oradan devlete; boyundan boyna dolaşıyor. Hangisine asılacağı, soruna göre değişir.

Hap haline getirirsek...

Garip gureba için fedakarlık, hükümetten bilinecek. İkramı beğenmeyenleri cezalandıransa devlettir. Millet, bu işin neresinde derseniz... Elektrik, doğal gaz vesair ikramların faturasını, vergileriyle ödemek de ona kalıyor. İktidar; 9 yıl önce, iç hat biletlerine tavan ücret sınırı getirmişti. “Hava yolu, halkın yolu” olsun; herkes uçabilsin diye. 2021’de bu tavan, 499 liraydı. Bu sene başında, 599 lira oldu.

Bir yıl geçmedi, beşinci kez değişti. Haziranda, tek yön ekonomi bileti için 999 liraya yükseltilmişti.

Şimdi 1,150 liraya çıkarıldı.  Şusu, busuyla en fazla 1,449 liraya ekonomi sınıfında uçulabilecekmiş artık.

Olabilir, küresel enflasyonun işidir yine, o artırıyordur fiyatları. Tavan ücretin çok halkçı olduğuna halk da katılıyorsa, sorun yok. Hava yolu, halkın yolu olmaya devam eder. İyi uçuşlar olsun. Fakat tavan ücret diye belirlenen sınırın altında neredeyse bulunamazken, üstünde ekonomi bileti satılabilmesi nasıl oluyor? Ha tavan ha taban ücret, ayırt edilemiyor. “Biz tavan diyelim, siz taban anlayın” diyen de küresel enflasyon mu?

…***

Esfender Korkmaz 2 Eylül tarihli Yeniçağ gazetesinde, “Yolsuzluk bozar”başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

“Türkiye 2021 Yolsuzluk Algı Endeksi'nde son 2 yılda 10 basamak geriledi. 180 ülke arasında 96. sıraya düştü. Türkiye'de hukukun üstünlüğünde geri düşmesi, sivil toplum ve basın üzerindeki baskılar ile siyasetin finansmanına dair şeffaflık ölçümleri ve karar alma süreçlerinin kapsayıcılık ve katılımcılık düzeyine yönelik araştırmalar, 2021 Yolsuzluk Algı Endeksi sonuçları ile örtüşmektedir.”diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

…***

* Yolsuzluk, haksız rekabet yaratır. Piyasa ve fiyat düzenini bozar.

* Yolsuzluk, siyasette yozlaşma yaratır ve sistemin çalışmasını engeller.

*  Yolsuzluk, hükümetlere olan güven kaybına neden olur, sermaye hareketlerini ve yatırımları engeller.

Yolsuzluk siyasette haksız rekabet yaratıyor. Sıfır servetle siyasete başlayıp da sonra servetinin hesabını bilmeyenler, siyasi arenada namuslulardan daha başarılı oldukları sürece, yolsuzluğu önlemek imkânı olmayacaktır. Önce siyasette yolsuzluğun önünü kesmek gerekir. Bu da toplumun eğitim, kültür ve bilinç düzeyini yükseltmekle olur. Eğitim ve kültür düzeyi yüksek olan toplumlarda, yolsuzluğa karşı toplumsal tepkiler daha yüksektir.

Günümüzde birçok gelişmekte olan ve demokratik olmayan ülkelerde hükümetler kamu imkânlarını seçim popülizmi için kullanıyorlar. Bu da bir yolsuzluktur

Yolsuzluğun panzehiri; demokrasi, kurumsal devlet ve devlette şeffaf yönetim, denetim ve özel sektörde kurumsallaşmadır.

…***

Murat Çabas 2 Eylül tarihli Yenimesaj gazetesinde, “Yüksek enflasyon can yakıyor”başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

“AKP hükümeti yüksek enflasyonla mücadele ettiğini söylüyor ama pratik olarak görünen o ki, enflasyonu düşürmek için herhangi çözümleri yok. Enflasyonu düşürmek için bakkalı, manavı denetlemek, fiyat baskısı oluşturmak, Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinde sözüm ona fiyat indirerek diğer marketlerin de fiyat indirmesini beklemek ve daha nice uygulamalar, hükümetin daha sorunun temel kaynağını tespit edemediğini gösteriyor. Enflasyonu oluşturan gerçek nedenler bilinmediği takdirde de çözüme adım atmak asla mümkün değildir.”diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

…***

Ülkemizdeki yüksek enflasyonun nedenlerini; dolara endeksli finansal sistem, dolayısıyla sürekli rekorlar kıran dolar kuru, diğer bir ifadeyle TL'deki değer kaybı, yüksek faiz, yüksek vergiler, ithalata dayalı hammadde ve enerji politikaları, özelleştirmeler vs. olarak sıralayabiliriz.

Hükümet enflasyonla mücadele ettiğini iddia ediyor ama bu saydığımız asıl enflasyon sebepleri konusunda hiçbir adım atmıyor.

Bu sebeple maliyetler sürekli artmaya devam ediyor.

Yüksek enflasyon; ekonomik istikrarsızlık demektir, üretim ve yatırım koşullarının zorlaşması hatta imkansız hale gelmesi demektir, çalışanların, emeklilerin maaşlarının erimesi demektir…

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) en son Temmuz ayının enflasyon rakamlarını açıklamıştı. Buna göre yıllık enflasyon yüzde 79.6 idi. Akademisyenlerin oluşturduğu ENAG'ın açıkladığı yıllık enflasyon ise yüzde 176…

Vatandaşların pazar ve marketlerde karşılaştıkları fiyat artışları, maruz kaldıkları zam üstüne zamlar ENAG'ın verilerini daha fazla doğruluyor.  

Ama TÜİK'in "masa başı" verilerini dahi dikkate alsak, oldukça yüksek bir enflasyonumuz var. Mukayese yapmak gerekirse;

Türkiye'nin yüzde 79.6'lık resmi enflasyonu, savaş halindeki Ukrayna'nın enflasyonunu neredeyse 5'e katladı. Ukrayna'nın enflasyonu yüzde 16.4…

Savaşın diğer tarafı olan Rusya'da ise enflasyon, ABD ve Avrupa ülkelerinin her türlü yaptırımlarına rağmen yüzde 15.9…

Avrupa ülkeleri içinde Türkiye'den sonra en fazla enflasyona sahip olan ülke yüzde 27 ile Moldova oldu. Yüzde 27 nerede, yüzde 79.6 nerede, aradaki uçurumu görebiliyor musunuz?

Dün çıkan haberlerde Almanya'da enflasyonun 38 yılın rekorunu kırdığı, Almanya'yı resesyon korkusunun sardığı, ekonomi yönetiminin alarm durumunda olduğu belirtilmişti. Almanya'yı bu kadar tedirgin eden, hatta Alman siyasilerin koltuklarını sallayan enflasyon ne kadar? Yüzde 7.9…

İngiltere'de de son 40 yılın rekoru kırılmış, yüzde 10.1…

Euro Bölgesi'nin enflasyon oranı yüzde 8.9…

Avrupa ülkelerinde yüzde 10 civarındaki enflasyona rağmen, ekonomik kriz ve resesyon endişesi artmaya devam ederken, bizdeki yüzde 79.6 enflasyona rağmen siyasilerimizin hala ekonomide toz pembe tablolar çizmesi gerçekten çok garip…

Yüksek enflasyonun bir sonuç olduğunu, uygulanan yanlış ekonomi politikaların bir göstergesi olduğunu bilelim.

Ağustos ayına ilişkin enflasyon rakamları TÜİK tarafından birkaç gün sonra, 5 Eylül tarihinde açıklanacak. Enflasyonun öncü göstergesi olarak kabul edilen İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) İstanbul enflasyonu dün yüzde 99.91 olarak açıklandı. Bu rakam son 24 yılın rekoru…

TÜİK, ne yapıp edip, enflasyonu yüzde 90'ın üzerine çıkartmamaya çalışacak ama bu düşük gösterme, gerçekleri sümen altı etme çabasının kime ne faydası var?