Eylül 06, 2022 08:26 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Cumhuriyet: Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'adaylığa hazırım' sözlerine 6'lı masadan yanıt geldi

Karar:

Erdoğan: Enflasyon en ciddi sorunumuz

Yeniasya:

Seçim yaklaştıkça basına baskılar artıyor

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Mustafa Karaalioğlu 5 Eylül tarihli Karar gazetesinde, "Kılıçdaroğlu ‘helalleşme’de samimi mi?"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Bir süredir siyasette en çok bahse konu olan kavram veya teşebbüs CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” iddiasıdır. İddianın ötesinde Kılıçdaroğlu, karınca kararınca helalleşiyor da. Dindarlarla, Kürtlerle, bir şekilde geçmişte acı çeken ve hatta çekmeye devam eden kesimlerle konuşuyor ve bazen helallik istiyor bazen de onlara sözler veriyor."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Birçoğunda CHP’nin de katkısı olan veya olup biterken parti olarak sessiz kaldıkları meselelerde yeni bir başlangıç öneriyor. Partisi ve içinde bulunduğu siyasi gelenek adına özür diliyor, tekrarı olmayacağını ve en önemlisi de o konuların artık geçmişte kaldığı taahhüdünde bulunuyor Kemal bey. Bir anlamda, Türkiye’nin bütün problemlerinin temelinde yatan “ötekileştirme, empati eksikliği ve ortak duygu eksikliği”ni giderme mesaisine koyulmuş bulunuyor.

Peki, Kemal bey samimi mi? Ya da son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “oyun” mu oynuyor? Bütün bu ziyaretler ve sözler aslında 2023 seçiminin propagandasından başka bir şey değil mi? Şahsen, samimiyeti konusunda iyimser olanlardanım ama helalleşme girişimine şüpheyle bakanları da anlıyorum. CHP gibi, geçmişte demokrasi ve temel haklar konusunda bugün asla kabul edilemeyecek yanlışlar yapan bir partinin lideri birdenbire geçmişin o kısmına sünger çekmeye karar vermişse herkesten hemen kabul görmesini beklemek gerçekçi değildir. Böyle süreçlerin samimiyet testi için zamana ihtiyaç vardır; bir de içselleştirme görüntülerine…

Elbette hem samimiyet hem de içselleştirmenin tam netice vermesi bir iktidar tecrübesiyle mümkündür. Maharet, elde yetki olduğunda, karar vermeye başladığında ve çeşitli toplumsal kesimlerin baskıları ortaya çıktığında helalleşme hattında kalabilmektedir.

Kılıçdaroğlu’nun iddiası seçime kadar geçecek sürede de teste tabidir. Samimiyet meselesinde toplumun kanaati ise seçimlerde anlaşılacaktır. Tarihi önemde bir iddiaya kaç puan verildiğini o zaman göreceğiz. Bununla birlikte CHP Lideri’nin, beş üyesinin bir şekilde hem muhafazakar hem de helalleşmeye tabi konuların birçoğunda geçmişte yapıcı tavır gösteren partiler olan altılı masayı önemsemesi de bir tür samimiyet sayılmalıdır. Altı ortak tablosunu tek siyasi yöntem olarak kabul ediyor ve böylelikle kendisini bağlıyor. Beş lider de, helalleşen ve bir daha eski gergin sosyo-politik gerilimde taraf olmamayı ilan eden Kılıçdaroğlu’yla kavilleşiyor. Bu, aynı zamanda helalleşme iddiasına bir onaydır.

Eğer normal bir siyasi iklimde olsaydı AK Parti ve Erdoğan da bir CHP Lideri’nin bu noktaya gelmiş olmasını hem benimser, hem de bunu kendi siyasi başarıları hanesine yazardı. En nihayet, Kılıçdaroğlu’nun değişimi ve şahsında CHP’nin değişme ihtimali; AK Parti’nin üzerine gittiği problemlerin çözümünü teyit etmektedir. İktidarlar değişse de değişmese de artık o bahislerin açılmayacağı garantisi içermektedir. Yaklaşım böyle değil çünkü iktidar kanadı (1) kendisi dışında kimsenin doğru yola gelemeyeceğine dair bir keskin kabule sahiptir. (2) Kim tavır değiştirirse, kim yeni bir bakış açısı getirirse baştan reddetmektedir. Helalleşmeyi samimi bulup bulmamak başka, helalleşsen de kabul etmem anlamına gelen önyargılı tutum başkadır. İkincisi hem ülkeye hem de iktidara zarar verir.

...***

Mehmet Kara 5 Eylül tarihli Yeniasya gazetesinde, "Seçim erkene mi alınacak?"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Meclis tatilde iken Ankara kulislerinde en çok konuşulan konu, erken seçim. Muhalefet partilerinin genel başkanları Anadolu’da milletin derdini dinliyor. İktidar partisinin genel başkanları ise toplu açılış programları düzenleyip, pastanede gençlerle sohbet ederken, bir taraftan da halkın sıkıntısını dile getiren muhalefete sosyal medya hesabı üzerinden cevap veriyor. Milletin arasına katılan iktidar mensupları ya protesto ediliyorlar ya da sadece kendi çektikleri görüntüleri kamuoyu ile paylaşarak bu protestoları gizleme yolunu tercih ediyor."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor: 

...***

İşte böyle bir ortamda seçimlere 9.5 ay kalmışken, hem AKP hem de MHP ısrarla seçimlerin Haziran 2023’te yapılacağını söylemesine rağmen AKP Merkez Karar Kurulu’nun “sürpriz” bir şekilde toplanması Ankara kulislerini hareketlendirirken, iktidarın “baskın seçim”e hazırlandığı yorumlarına neden oldu. AKP Sözcüsü “seçimler zamanında yapılacak” diye açıklama yapmasına rağmen iktidara yakın gazeteciler bile erken seçimi gündeme getirmeye başladılar. 

İktidar Nisan ayında, “6’lı masanın ittifak planlarını bozmak” için yeni bir seçim kanunu çıkardı. Anayasaya göre yeni seçim kanunuyla bir yıldan önce seçimlere gidilemiyor. Yani, 6 Nisan 2023 tarihine kadar yapılacak bir seçimde yeni kanun uygulanamayacak. İttifaklara imkân veren eski seçim kanunu geçerli olacak.  

İktidara yakın gazeteciler, Meclis’in 1 Ekim’den önce açılması durumunda seçim kararı çıkabileceğini, karar alındıktan 60 gün sonra seçim yapılabileceğini bunun da Kasım ayına denk geldiğini söylemeye başlamaları da dikkat çekici. Kendi cephelerinden gerekçelerini de açıklıyorlar. Ekonomi düzelme eğilimine girmiş, emekli ve çalışanlara zam verilmiş, AKP oyları yükselişe geçmiş vs… AKP’li bazı yetkililerin de erken seçimi gündeme getirdiklerini hatırlatmak gerekiyor. 

Bunu 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayını açıklaması için nabız yoklamak olarak da değerlendirmek mümkün. 

...***

Remzi Özdemir 5 Eylül tarihli Yeniçağ gazetesinde, " Şimdi sıra Akbank'ta!"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Akbank personelini her zaman takdir etmişimdir. Her zaman canla başla çalışır ve markaya yakışır bir hizmet vermek için didinir. Bunu defalarca gördük. Sistem krizi yaşandığında o insanlar kahraman gibi çalıştı. Akbank da son dönemde personeline daha çok değer verdi. Özellikle Genel Müdür Hakan Binbaşgil'in hassasiyeti ile maaş düzenlemeleri hep sektörün önünde oldu."diyen yazar, yazısınıjn devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Yemek ücretinden tutun da personel mutluluğuna kadar her sorunla ilgilenen bir yöneticidir Hakan Binbaşgil. Hakan Binbaşgil aynı zamanda iyi bankacıdır. Piyasayı iyi koklar ve güzel hamleler yapar.

Mesela mobilden Akbank'a müşteri olanlara faizsiz kredi vermesi, müşteri patlamasına neden oldu. Hem mobil müşterisini arttırdı hem de içeriye yeni müşteri soktu. Hakan Binbaşgil son hamlesini emekli promosyon yarışı ile yaptı. Emekli promosyonunu bir anda sürpriz bir şekilde 7 bin 500 liraya çekince ertesi sabah on binlerce emekli Akbank şubeleri önünde kuyruğa girdi.

Bazı illerde 40 dereceyi bulan sıcaklıkta bayılan müşteriler oldu. Rahatsızlanan ve sıra yüzünden kavga eden de.

İşte burada yine Akbank'ın muhteşem personeli devreye girdi. Kapıdaki güvenlik organize etti ve insanları şube içinde ağırladı. Akbank personeli öğle yemeğine bile çıkmayarak bu kalabalık müşteriye hizmet verdi.

Sonuç olarak 31 Ağustos'ta kampanya bitti! Akbank bu kampanya ile yaklaşık yarım milyon emekli kazanımı yaptı. Kesin rakam bilinmiyor ama bankacılar bu kadar bir rakam olabileceğini söylüyor.

Tüm bunlar olurken, Akbank'tan sonra yarışa katılan Yapı Kredi Bankası yoğun çalışan personeline 6 bin liralık kredi kartı puanı hediye etti. Yetmedi güvenlik ve mutfak personeli dahil her personele motivasyon amaçlı 300 lira ara öğün ücreti ödedi. İki hafta boyunca daha bu ücreti ödeyecek.

Bir başka banka Garanti BBVA. Emekli kampanyası nedeniyle personeline küçük bir teşekkür amacıyla 2 bin 500 liralık prim ödeyeceğini bildiren duygusal bir teşekkür yazısı yazdı.

Bu kampanyada en çok Akbank personeli çalıştı. En yoğun banka Akbank'tı… Ancak bu fedakâr insanlara Akbank henüz tek kuruş prim vermedi.

Başarılı Genel Müdür Hakan Binbaşgil'e buradan çok özel bir bilgi vermek istiyorum: Haberiniz olsun, Akbank personeli size gönül koymuş. Diyorlar ki, bize en çok sorulan soruyu bu defa biz genel müdürümüze sormak istiyoruz "Yapan nasıl yapıyor?.. Yoksa Genel Müdürümüz bizi sevmiyor mu?"