İran basınından seçmeler
İran basınından ele alacağımız ilk gazete Keyhan gazetesi.
Keyhan gazetesinde Siyonist rejimin Suriye'ye hava saldırısı düzenlemesi, Lübnan Hizbullah hareketi genel sekreteri Seyyit Hasan Nasrullah'ın Filistin direnişine destek vurgusu yapması gibi haberler göze çarparken, Risalet gazetesinde Yemen gelişmelerine dair bir haber dikkatimizi çekiyor. Haberde şunları okuyoruz:
...***
Yemen silahlı kuvvetler resmi sözcüsü Tuğgeneral Yahya Seri, “Saldırgan ülkeler herhangi bir maceracılığa yeltenirse, bizim şaşırtıcı tepkimizle karşılaşacaktır ve bu tepkiler Suudi Arabistan ve BAE içinde tüm bölgeyi etkileyecek saldırıları kapsayacaktır.”diye kaydetti.
Yemen halkının sekiz yıllık gururlu azmi ve direnişine atıfta bulunan Tuğgeneral Seri, açıklamasını şöyle sürdürdü: Saldırganlar yenilmeye mahkumdur ve gördüğümüz gibi BAE'liler aldıkları korkunç darbeler nedeniyle artık sahada yok. Suudiler de öyle; Yemenlilere karşı ilk savunma hattını Yemenli paralı askerlere bıraktılar. Suudiler ve Birleşik Arap Emirlikleri Yemen'i sonsuza kadar işgal edemez, İngiltere de ülkemizin güneyini 128 yıl işgal etti ama sonunda küçük düşürüldü ve çekilmek zorunda kaldı.
...***
İttilaat gazetesinde İşgalci savaş ittifakının Yemen ateşkesini ihlal etmeyi sürdürmesi, Mısır ve Suriye Dışişleri Bakanlarının gerçekleştirdikleri ziyaretlerinde, İran ile Suudi Arabistan arasında sağlanan anlaşmayı memnuniyetle karşılaması gibi haberler göze çarparken, Horasan gazetesinde Siyonist rejim içindeki krizi konu eden bir haber dikkatimizi çekiyor. Haberde şunları okuyoruz:
...***
İşgalci rejimin Filistin'in kutsal mekanlarına yönelik saldırganlığının yoğunlaşmasının ardından, durumu değerlendiren birçok Siyonist analist ve uzman, mübarek Ramazan ayında Mescid-i Aksa'da yeni bir gerilimin patlak verme ihtimalinin çok yüksek olduğuna ve bunun İsrail'in Arap ülkeleriyle ilişkilerine gölge düşürebileceğine inanıyor.
Bu bağlamda rejim medyası, çok sayıda Arap ülkesinin İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırılarını kınadığını ancak meselenin bununla da bitmediğini ve bu ülkelerin İsrail'e yaptırım uygulayıp büyükelçilerini çağırabileceğini bildirdi.
Siyonist rejim medyasında yayınlanan analizde, "Belki de durum kötüye gider ve ikinci İntifada dönemine benzerse Tel Aviv’le uzlaşan Arap ülkeleri İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesebilir. Bu durumda İsrail bölgede yeniden yalnız kalacak ve bunun nedeni İsrail makamlarının İsrail'in çıkarlarıyla çatışan ve istikrarını tehdit eden politikalardır.” yorumuna yer verildi.
Siyonist İsrail Kanal 12'nin web sitesinde Eli Fode ve Rui Kaprik imzasıyla yayınlanan yazıda, "Suudi Arabistan ile anlaşmaya varmak için birçok çaba sarf edildi, ancak bazı Arap ülkeleriyle normalleşme anlaşmalarının imzalanmasının ardından Filistin konusunda hiçbir gelişme yaşanmadı. Benyamin Netanyahu liderliğinde aşırı sağcı bir kabinenin kurulmasıyla birlikte Filistinlilere yönelik şiddet arttı ve Mescid-i Aksa'ya yönelik provokasyonların tırmanması ile Filistinlilere karşı ırkçı yasaların çıkarılmasına tanık oluyoruz. Bu, İsrail'in bölgedeki Arap ülkeleriyle ilişkilerine tehlikeli darbe vurabilecek bir konu."ifadesine yer verildi.
...***
Hemşehri gazetesinde Siyonist analistin iç savaş uyarısını konu eden bir haber dikkatimizi çekiyor. Haberde şunları okuyoruz:
...***
Siyonist analist Alon Ben David, İbranice yayın yapan Maariv gazetesinde kaleme aldığı yazısında İsrail’deki gelişmeleri değerlendirerek, "Siyonist İsrail polisinin toplumdaki iç çatışmaları durdurma olasılığı çok düşüktür ve mevcut en kötü senaryolar dikkate alındığında İsrail ordusu bir an önce iç savaşa hazırlanmalı." dedi.
Siyonist uzmana göre, İsrail'i dört bir yandan tehdit eden çeşitli tehlikeler arasında en büyük ve en önemli tehlike İsrail'in içinde yaşanan olaylardır.
Yazının bir başka bölümünde, protestoların başlamasından iki buçuk ay sonra İsrail'in kapasitesinin iç sorunlar nedeniyle ciddi şekilde darbe aldığı ve aynı zamanda ABD ile ilişkilere onarılamaz darbeler indirildiği kaydedildi.
Alon Ben David’in yazının sonunda, "Özel bir olayın patlak vermesi veya çok sayıda kişinin silahlı olması nedeniyle savaş senaryosu gerçekleşebilir ve İsrail polisi tek başına durumu kontrol edemez." ifadesi kullanıldı.